Dünyanın en büyük mezarlığı: Akdeniz

TBMM Mülteci Hakları Alt Komisyonu, hazırladığı raporda; son 4 yılda 20 bin Suriyeli mültecinin Akdeniz’de hayatını kaybettiğini belirterek, yürekleri sızlatan, “Akdeniz bugün dünyanın en büyük mezarlığı” tespitinde bulundu. Yaşanan dramın büyüklüğünü anlatmak amacıyla raporda, İtalyan şair Aldo Busi’nin, “Akdeniz’den gelen hiçbir balığı yemiyorum artık, balıklarla birlikte Libyalıları Somalileri, Suriyelileri, Iraklıları yemekten korkuyorum” şirine de yer verildi.
Akdeniz’de yaşanan insanlık dramına ilişkin raporda şu tespitler yer aldı:
20 BİN SIĞINMACI ÖLDÜ: Suriye’deki savaş nedeniyle 700 binden fazla insan hayatını kaybetti, 12 milyondan fazla Suriyeli yer değiştirdi ve 6.5 milyonu kendi ülkesinin dışına kaçmak zorunda kaldı. Bu hayata tutunma sürecinde Avrupa’nın kapılarını kapattığına tanık olduk. Hatta daha da ileri giderek sınırlarına dikenli ve jiletli teller çekiyor. Kapılar kapatılınca, ölümler, dramlar ortaya çıktı. İOM verilerine göre, son 4 yılda yaklaşık 20 bin sığınmacı Akdeniz’de hayatını kaybetti. Akdeniz bugün dünyanın en büyük mezarlığı. Adeta yüzen tabutların olduğu bir deniz. Libya’dan ve Afrika’dan geçişler devam ettiği için Akdeniz’deki dram devam ediyor ve 2017’nin ilk 8 ayında 3 binden fazla sığınmacı hayatını kaybetti.
BALIKLAR DEĞİL BEBEKLER: Vicdanların kirlendiği dünyada balıklar yerine artık bebekler kıyıya vuruyor. En küçük balık ölümünde dünyayı ayağa kaldıran sivil toplum bu ölümlere ses çıkarmıyor. NATO savaş gemileri kaynak ülkelerdeki savaşı durdurmak yerine, insanların bombalar altından kaçmasına engel olmak için Akdeniz’de nöbet tutuyor. Mülteci göçünden kaynaklı yükün paylaşımı konusunda Avrupa çaba harcamıyor ve inisiyatif almıyor. Akdeniz’de yaşanan ölümlerin en önemli sebebi de budur.
TURBO RADİKALLİK YÜKSELİŞTE: Aylan bebek Avrupa’nın vicdanını hareketlendirmişti ama bu etki çok uzun süremedi. Şimdilerde Avrupa’da göçmen karşıtı fikirler her geçen gün yükseliyor. Göçmenleri Akdeniz’de kurtarmayalım, gelenleri gerekirse öldürelim gibi turbo radikal fikirler toplumsal kabul buluyor. AB mültecilerin Akdeniz’de ölmelerinden rahatsız olmuyor ve hatta politik kaygılar nedeniyle aşırı sağ söylemleri sahipleniyor.
AVRUPA DIŞLIYOR: Bugün Avrupa uyum politikalarını içselleştirmediğinden sığınmacılar dışlanıyor, 2 bin-3 bin sığınmacı kabul edildi diye şehirler ayağa kalkabiliyor ve sığınmacı evleri yabancı düşmanlığını politika haline getirenler tarafından kundaklarken, o mahallede bulunanlar da bu yangını alkışlayabiliyor ve hatta sığınmacıları Akdeniz’de ölüme mahkum edelim diyebilen partilerin oyları yükseliyor.

Kilis Nobel’e aday

Raporda yer alan diğer tespit ve öneriler şöyle:
Türkiye’de 28 Aralık 2017 itibarıyla 3 milyon 424 bin 237 Suriyeli bulunuyor. n Kilis, nüfusu kadar Suriyeliyle birlikte hoşgörü içinde yaşıyor. n Kilis iline Nobel Barış Ödülü’nün verilmesi konusunda girişimlerde bulunduk. n Ülkemizde 250 bin’den fazla Suriyeli bebek doğdu, şu an vatansız statüsündeler, bu çocuklara vatandaşlık verilmesi düşünülmeli. n Ülkemizde yaşayan Suriyelilerin yüzde 1’i vatandaşlık alabildi.

‘Alman hesabına göre 200 milyar euro harcadık’

“Köln Alman Ekonomi Enstitüsü’nün yaptığı çalışmaya göre Almanya’daki bir mültecinin Almanya’ya yıllık maliyeti 15 bin euro. Almanya’ya yaklaşık 200 bin mülteci geldiği ve bunun maliyetinin de 2.2 milyar euroyu bulduğu açıklandı. Almanların hesaplama endeksine göre 3.4 milyon Suriyelinin yıllık maliyetinin 50 milyar euronun üzerinde çıkacağını görmekteyiz. Kalış süresini ortalama 4 yıl olarak hesap edersek Türkiye’deki Suriyelilere Almanya endeksleriyle 200 milyar euro harcandığı ortaya çıkacaktır. İngiltere endekslerinde ise bir sığınmacının maliyetinin 8 bin sterlin olarak hesaplandığını görüyoruz. Bu hesaplama kriterine göre ise 3.4 milyon Suriyelinin 4 yıllık maliyeti 110 milyar sterlindir. Türk hükümet yetkilileri Suriyelilerin maliyetini Avrupa hesaplamalarının yüzde 15-20’si olan 30 milyar dolar olarak ifade etmektedirler.”