18.05.2017 - 11:11 | Son Güncellenme:
AA
FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında 385 askerle ilgili "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasının, CMK'nın 19/2 (Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa davanın naklini Adalet Bakanı Yargıtaydan ister) maddesi uyarınca Adana Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verildi.
Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesine ulaşan dava dosyasındaki 250 sayfadan oluşan iddianamede, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Şırnak'ta yaşananlar detaylı şekilde anlatıldı. İddianamede, 15 Temmuz akşamı saat 21.00 civarında İstanbul Boğaz Köprüsü'nün askerler tarafından kapatılması üzerine Şırnak Emniyet Müdürlüğünde Vali Ali İhsan Su, cumhuriyet başsavcısı, vali yardımcısı, il emniyet müdürü, yardımcıları ve şube müdürleri ile toplantı yapıldığı belirtildi. Vali Su tarafından Tümgeneral Baysar'a ulaşıldığı, Tuğgeneral Gürcan'a ise ulaşılamadığı aktarılan iddianamede, Şerafettin Elçi Havalimanına askeri uçaklar için iniş izni istendiği bilgisinin edinildiği, bunun üzerine havalimanına ait araçlarla pistin kapatıldığı ve askeri uçakların inişine izin verilmediği bilgisi yer aldı.
Saat 00.00 sıralarında Çakırsöğüt Komando Tugayından çıkış yapan 37 askeri araçtan oluşan konvoyun Cizre yönüne gittiği, sözde sıkıyönetim ilanı bildirisinin TRT'de okunması üzerine tugaydan hareket eden konvoyun kalkışma içerisinde yer aldığının belirlendiği vurgulanan iddianamede, askerlerin Ankara'ya gidebileceğinin öngörülüp konvoyda bulunan tüm askerlerin gözaltına alınması kararı verildiği anlatıldı.
İŞTE GÜRCAN'IN ŞEHİR MERKEZİNE GİRMEYE ÇALIŞTIĞI ANLAR
POLİSLERİ TEHDİT ETTİ
Tuğgeneral Gürcan'ın bulunduğu konvoyun Cizre ilçe girişinde durdurulduğu ifade edilen iddianamede, askerler ile polisler arasında yaşanan gerginliğe de yer verildi. İddianamede, rütbesi ve açık kimlik bilgileri bilinmeyen ancak subay olduğu anlaşılan askeri personelin, "Sıkıyönetim ilan ettik, sen beni hangi hakla ve yetkiyle durduruyorsun, bu hareketine devam edersen zor kullanacağım." şeklinde tehditlerde bulunduğu belirtildi. Yolun açılmaması üzerine konvoy komutanı olan Tuğgeneral Gürcan'ın araçtan indiği ve emniyet amirine hitaben "Bırakın, yolu açın, öyle veya böyle buradan geçeceğiz, havaalanına gideceğiz karşımızda durmazsınız." şeklinde tehditte bulunduğu ve koruma ekibinde bulunan personel ile emniyet mensupları arasında fiziksel arbedenin yaşandığına işaret edilen iddianamede, Gürcan'ın tüm personelin duyacağı şekilde "Yolu açın, yoksa uçakları kaldırtır beş dakika içerisinde burayı bombalatırız. Ben sizinle hangi dilden konuşacağımı çok iyi bilirim, siz izin verseniz de veremezseniz de buradan geçeceğiz." diyerek tehditlerini sürdürdüğü ifade edildi.
İddianameye, rütbesi tespit edilemeyen bir subayın da "Yönetime el koyduk gerekirse zor kullanılarak gözaltı yapacağız, ayrıca yol açılmadığı takdirde silah kullanacağız." demesi de yansıdı.
VATANDAŞ DESTEK VERİNCE KONVOY GERİ DÖNDÜ
İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri ve Garnizon Komutan Vekilinin direnmesi üzerine geçişe kesinlikle izin verilmemesi, sokağa çıkan yaklaşık bin vatandaşın emniyet ekiplerince konvoyun olduğu bölgeye yönlendirilmesi üzerine askerlerin Şırnak'a döndüğü aktarılan iddianamede, sanayi noktasında emniyet müdürlüğü personeli ve araçları tarafından konvoyun durdurulduğu, bu sırada "kobra" diye tabir edilen araçların namlularının polislere çevrildiğine dikkat çekildi. Tuğgeneral Gürcan'ın araçtan inerek "Yol mu kesiyorsunuz, yolumuzu açın kardeşim." dediği belirtilen iddianamede, gözaltına alınmak istenen askerler ile polisler arasında çatışma yaşanmaması ve Tugay Komutanı Gürcan'ın teslim olması için Tümen Komutanı Tümgeneral Baysar ile görüşüldüğü, Baysar'ın Gürcan'ı teslim almaya gideceğini söylemesine rağmen yerine merkez komutanını gönderdiği ifade edildi.
GÜRCAN'I TESLİM ETMEK İSTEDİ
Konvoydaki askerlerin, İl Emniyet Müdürlüğü yerine tümen karargahına götürülmesi konusunda görüş birliğine varıldığı bildirilen iddianamede, konvoyun tümen karargahına girmesi üzerine gözaltı kararının yerine getirilmesi için talimat verildiği ve konvoyda bulunan tüm askeri personelin silahlarından arındırılıp vakit geçirilmeksizin Şırnak Adliyesine intikalinin sağlanılmasının istendiği kaydedildi. Tümen Komutanı Baysar'ın öncelikli teslim alınması istenen Tuğgeneral Gürcan'ı teslim etmeyip ifade alma işlemlerinin tümen karargahında yapılmasını istediği belirtilen iddianamede, Cumhuriyet Başsavcısının bu talebi kabul etmeyip ifade alma işlemlerinin adliyede yapılacağını söylediği, bunun üzerine Baysar'ın "Adliye yok ki nereye getireyim?" dediği, Başsavcısının da "Ben buradaysam adliye de vardır." şeklinde cevap verdiği ifade edildi.
ASKERLER ANKARA'YA GÖTÜRÜLECEKTİ
İddianamede, havalimanına 15 Temmuz saat 16.28 de Kara Pilot Binbaşı M.G. imzalı ve Etimesgut Hava Alay Komutanlığından gelen yazıyla aynı gün saat 22.00 ile 24.00 arasında uçuş faaliyeti yapılacağının belirtildiği ve limanın açık tutulmasının istendiği, bu uçuşun da 3 adet "C-130/C-160/A400M" nakliye uçaklarıyla yapılacağının vurgulandığı belirtildi. Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanlığına 15 Temmuz 2016 gecesi saat 21.30 sıralarında "Hareket Yıldırım" kodlu E.M. ve O.K. imzalı Genelkurmay Başkanlığından gönderilen emirde, Çakırsöğüt Komando Tugayı ve Özel Kuvvetler Komutanlığının uygun birliklerinin gecikmeksizin Ankara'ya intikal edeceği ve bu intikal için her iki birlik komutanına, kuvvet komutanlıkları ve diğer birliklere her türlü koordine yetkisinin verildiği de iddianamede yer aldı.
EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ OLACAKTI
Sözde sıkıyönetim görevlendirme listesinde Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'a Emniyet Genel Müdürü ve Jandarma Personel Başkanlığı, sözde sıkıyönetim görevlendirme listesinde 23. Jandarma Sınar Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar'a da bu görevinde devam etmesi ve Şırnak Sıkıyönetim Komutanı olarak görev tevdi edildiği aktarılan iddianamede, sanıkların ifadelerine de yer verildi. Gürcan, ifadesinde, 15 Temmuz 2016 gecesi saat 21.30'da Genelkurmay Başkanlığından "Hareket Yıldırım" kodlu bir mesajın kendisine verildiğini, emirde Çakırsöğüt Tugay Komutanlığının uygun birlikleri ile gecikmeksizin Ankara'ya intikal edeceklerinin belirtilmesi üzerine kurmay başkanını ve tabur komutanlarını topladığını, emri anlattığını ve hazırlık yapmalarını söylediğini dile getirdi. 2. Ordu Komutanlığı Harekat Merkezinden Erkan subayla görüştüğünü ifade eden Gürcan, "Bizi Ankara'ya çağırdıklarını ve Şırnak havaalanına uçak ineceğini, bu nedenle 'hemen intikal edin demesi' üzerine tabur komutanlarına 'hazırlıklarınızı yapın çıkalım' dedim. Uygun taburları hazırladıktan sonra tugaydan ayrıldık. Emri üst komutanlıklara bildirmedim, ilk kez hareket yıldırım emri mesajı görmem nedeniyle dengemi şaşırdım." ifadesini kullandı. Gürcan, Cizre ilçesine gittiklerinde yolun emniyet ekiplerince kapatıldığını, asker ve polis kavgası çıkmaması için geri döndüklerini iddia etti. Eski Tuğgeneral Gürcan'ın cep telefonlarında yapılan incelemede, MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin evrak ile FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait söz dizeleri tespit edildiği de iddianamede yer aldı.
DARBE TOPLANTISI
İddianamede ifadesine yer verilen gizli tanık "Şapka" ise darbe girişiminin Ankara'da planlandığını, 2016 yılı temmuz ayının ilk haftasındaki toplantıda darbe girişiminin ayrıntılı planlarının yapıldığını belirterek, toplantıların birine örgütün sözde "hava kuvvetleri imamı" firari Adil Öksüz'ün de katıldığını aktardı. Gizli tanık, bir diğer toplantıya Çakırsöğüt Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan'ın da katıldığını dile getirerek, "Bu toplantıda örgütün gizli imamlarından olan Hakan isimli kişi Gürcan'a Kastamonu'ya giderek Tuğgeneral Faruk Bal'a, Jandarma Genel Komutanlığının karargahının komutasını devir alma görevini iletmesini istedi. Bu toplantıda Çakırsöğüt Tugayının havayolu ile Ankara'ya getirilmesi ve getirilen bu birliklerin Ankara'nın genel güvenliğini sağlamak, ihtiyaç olan diğer kuvvetlere takviye olarak verilmesi konuları görüşüldü." ifadesini kullandı. İddianamede, sanıklar hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 ile 22 yıla kadar varan hapis cezası isteniyor.