30.05.2024 - 14:54 | Son Güncellenme:
Ruken KADIOĞLU-Celal ATALAY/ANKARA (DHA)
CHP Genel Başkanı Özel, Sosyal Demokrasi Derneği tarafından Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi'nde düzenlenen 21'inci Yüzyılda Yeni Sosyal Demokrat Belediyecilik Paneli'ne katıldı.
Özel, her yaştan CHP'lileri saygıyla selamladığını belirterek, "Partimiz şüphesiz işgale karşı, beka sorununa karşı teslim olmayan, bir İngiliz zırhlısına binip ayrılmak yerine Bandırma Vapuru'na, kurtuluşu ve kuruluşu örgütlemek için Anadolu'ya geçen bir kahramanın kurduğu bir partidir. Geçen sene mayıs ayında hepimiz çok umutluyduk. Sonra da hep beraber çok üzüldük. Biz üzüldük; ama bize oy verenler, bize güvenenler bizlerden daha çok fazla üzüldüler. Öyle bir üzüntüydü ki, öyle bir duygusal kopuş yaşadılar ki, dünyadaki bütün otoriter liderlerin en sevdiği ortam oluşmuştu. Muhalifler küsmüştü, muhalifler birbiriyle bile konuşmak istemiyorlar, televizyon izlemek istemiyorlar ve kesinlikle sandığa gitmek istemiyorlardı. O günlerde umutsuzluğa, o günlerde bu üzüntünün pekişmesine ya da bu üzüntüye duyarsız kalıp da hiçbir şey yokmuş gibi davranıp, bu üzüntünün kalıcılaşmasına, yerleşmesine izin vermemek gerekiyordu. Onun için CHP'de yeni bir süreç, bir öz eleştiri, bir tartışma ve bir öneri dönemi yaşadık. Biz bunun adına 'Değişim' dedik. 'Değişimin yüzyılı, yüzyılın değişimi' diye ifade ettiğimiz ve yüzüncü yıla CHP'nin her yönüyle değişerek, tartışarak ve kimseyi dışlamadan, vefasızlık etmeden ama bizden bekleneni yaparak, öz eleştiri yaparak ilerlemesi gerektiğini tartıştık ve hayata geçirdik. 5 Kasım günü sokaktaki duygu, üyemize; üyemizin duygusu, delegemize ve en sonunda da partimizin yönetimine yansıdı" ifadelerini kullandı.
'KOLEKTİF BİR BAŞARISIZLIKLA UMUDU KAYBETTİK'
Türkiye'de seçmenin ferasetiyle iktidarın dengelendiğini aktaran Özel, "Maalesef kanlı bir darbe girişimini araçsallaştırıp ilan edilen, birkaç ay sürecek diye söylenip yıllarca sürdürülen olağanüstü hal şartlarında rejime kasteden bir anayasa değişikliği yapıldı. Bu anayasa değişikliğinin ardından yine OHAL (Olağanüstü Hal) şartlarında bir seçim yapıldı. O seçimin devamında bir baskın seçimle, daha doğrusu OHAL şartlarında yapılan bir baskın seçimle bugün tek adam rejimi olarak söylediğimiz, yasama, yürütme, yargı erklerinin neredeyse tek elde toplandığı, Meclis'in yasama yetkisinin bir kısmına el konulduğu, yargının atamalarından, kararlarına bir siyasi iktidarın egemen olduğu bir süreçte 2019 yılında bir fırsat ele geçti. 2023'e o umutla gittik; ama 2023'te burada detaylarını tartışmanın artık geride kaldığı, kolektif bir başarısızlıkla hiçbirimizin masum olmadığı bir süreçle o büyük umudu kaybettik. Biraz önce tarif ettiğim duygular hakim oldu. Şimdi bir kez daha halkın öngörüsü, milletin feraseti bu orantısız gücü yerelden ve neredeyse o güce denk bir biçimde dengeledi. Şimdi şöyle bir gerçekle karşı karşıyayız; nüfusun yüzde 65'i, ekonominin yüzde 80'i, toplanan verginin yüzde 86'sına karşılık gelen bir coğrafyada sosyal demokratlar, Anayasa'dan gelen yetkileriyle yereli yönetecek. Genel iktidar bu projelere, bu somut politikalara katkı sağlayacak mı, yoksa köstek mi olacak? Herkesin endişelendiği gibi ve geçmiş pratiğine uygun olarak onu hep birlikte takip edeceğiz. Milletimizle takip edeceğiz" dedi.
'SORUMLULUĞU YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ'
CHP'nin gelecekteki yol haritasına işaret eden Özel, şöyle konuştu:
"Bundan sonraki süreçte CHP'nin belediye başkanları göreve devam edip etmeyeceklerini ne Genel Başkan'dan ne MYK'dan (Merkez Yönetim Kurulu) ne Parti Meclisi'nden ne bir başka yerden, büyükşehirler ve büyük ilçe belediyeler için her 3 ay, iller ve ilçeler için 6 ay, beldeler için yılda 1 kez ellerine ulaştırılacak, vatandaş memnuniyetinin niceliksel ve niteliksel olarak ölçüldüğü objektif kriterlerle sahada takip ettirdikleri, kendi karnelerinden takip edecek. Grafiği yukarıya doğru gidenler seçildiği günden ileride olanlar ve partisini paçasından aşağı değil, partisinin elinden partiyi yukarı doğru çekenler, yönetirken şeffaf, adil olanlar ve bu yaptıkları kamuoyu tarafından teveccühle karşılananlar şüphesiz görevlerine devam edecekler. Bundan sonra CHP bu topraklara bilimi getiren, aydınlanmayı getiren, aydınlanma ateşinin meşalesini yakan ve uzun süre evinde taşıyanların partisi olacak. İkinci yüzyılın bu kritik döneminde bu önemli anayasal yerel yönetim görevini, bu kritik bu tarihi ve bu tarihe yön verecek, o gelecekteki iktidarın anahtarını elinde tutanların sorumluluğunu çok yakından ve hepimiz adına takip edeceğiz. Bu süreç eninde sonunda başarıya ulaşmak zorundadır. Başarının önündeki her türlü engeli, kişisel kibir, ihtiras, kurumsal çatışmalar ve her türlü bahane, başarının önünde engeldir. Bu partinin başarıya kilitlenmiş yönetim iradesi tarafından tasfiye edilecektir."
'BAZI ODAKLAR CHP İLE KAVGA ETMEK İSTİYOR'
Özgür Özel, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile arasındaki soru alışverişine ilişkin MHP'li isimlerce yapılan açıklamalar sorulan Özel, "Ellerinde bilgi, belge varsa mahkemeye gitsinler. Elinde bilgi, belge olan biri var, İçişleri Bakanı. O da CHP'li değil. MHP'ye gidiyor nedense. Görüşmeden sonra da MHP'nin önceki dönem milletvekili, bu seçimde de 4'üncü sıradan milletvekili adayı olan biri grup danışmanıyken, görevine son veriliyor. Elinde bilgisi, belgesi olan birisi hangi partiye gidiyor? O partide neler konuşuluyor ve nelerin konuşulmasına engel olunuyor? Oraya bakmak lazım. Milliyetçi Hareket içindeki bazı odaklar, CHP ile kavga etmek istiyor. Çünkü MHP, CHP'yle kavga etmediğinde içeride bir sorun daha görünür oluyor. Onlar bir düşman yaratmak, kavga etmek ve ilgiyi oraya toplamaya çalışıyorlar. Benim ilgim ise başkentin orta yerinde torbacılara vurdurulan Sinan Ateş'in evlatlarıdır, eşidir. O cinayetin üstünü sadece bir ittifak ya da bir partinin içi tartışmalar olmasın diye cenazeyi yerde bırakan anlayışla mücadele ediyorum. Benimle kavga ederek sorumluluklarını gizleyemezler. O partideki konuyla ilişkili kim varsa hesap vermelidir. Hesabı mahkeme sormalıdır" dedi.
'HSK TARAFINDAN SORUŞTURMA BAŞLATILMAZSA BAKAN TUNÇ NASIL KOLTUĞUNDA OTURACAK'
İzmir'de görevli bir hakimin duvarında olan tabanca ve silahlarla ilgili soruya ise Özel, "Fotoğraf Türkiye'nin yargı sisteminin duvara yansımış halidir. Türkiye'de elbette tüm yargı mensuplarını töhmet altında bırakmak istemeyiz ama Türkiye'de seyyar giyotinler var. Birilerinin talimatıyla mahkeme mahkeme gezdirilen ve adaleti katleden giyotinler var. Rahip Brunson için Sayın Erdoğan 'Bu can bu bedende durdukça o buradan gidemez' dediğinde ya da Amerika'ya seslenerek, 'Ver papazı al papazı' deyip hepimizin de anladığı bir şekilde Fetullah Gülen'i vermezseniz, Brunson'ı vermeyiz dedikten sonra, Amerikan Başkanının bir telefonuyla Rahip Brunson özel jetle kendisini Oval Ofis'te buldu. Türkiye'de kimin hapse gireceğine, bizim dünya liderimiz, hapisten kimin çıkacağına dünyanın öbür liderleri karar veriyor. Ve bu kararların altına imza atanlar hepimiz adına karar veriyor gibi yapıyorlar. Ama aslında verilen talimatları yerine getiriyorlar. Duvardaki silahlar ise devlete güveni tesis etmesi gerekenlerin kendisini, devlet adına, hepimiz adına silah taşıması gereken ve onlar silah taşıyınca bizim taşımamamız gereken kolluk kuvvetlerinin zimmetli silahlarının bir kişiye zimmetli silahın 15 katını duvarda sergilemektedir. Uzun namlulu silahlar dahil. Bunlar birilerinden aldıkları talimatı yerine getirerek, birileri adına orantısız, kanunsuz ve Anayasa dışı güç kullanarak bu güç sarhoşluğuyla, altlarında pahalı arabaları, arkalarında uzun namlulu silahlarıyla hepimize meydan okuyorlar. Bu görüntü, bir demokrasi görüntüsü değildir. Bu bir başkaldırı meselesidir. Orada başını kaldıran, onun başını okşayanlardan cesaret alan bir kifayetsiz, muhteristir. Bir gün daha koltukta oturursa, bir gün daha HSK tarafından ihraç talebiyle disiplin soruşturması başlatılmazsa, o orada oturdukça Adalet Bakanı Yılmaz Tunç nasıl kendi koltuğunda oturacaktır" diye yanıt verdi.