03.04.2023 - 06:57 | Son Güncellenme:
ELİF ALTIN/İSTANBUL
ELİF ALTIN/İSTANBUL- Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, İstanbul’da deprem olursa Türkiye’nin İstanbul’u kurtaramayacağını söyledi. “Küçükçekmece 38 kilometrekare içerisinde 1 milyon insanın yaşadığı bir yer” diyen Çebi, 6989 yapı için riskli başvurusu yapıldığını, binaların tümünün tarandığını belirtti. Çebi, yeni bir imar yasası çıkarılması gerektiğini söyledi.
*Küçükçekmece’de 1999 öncesinde ve sonrasında yapılan kaç bina var? Kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarınız neler?
İstanbul Türkiye’nin bir gerçeği. Bazı kentlerimizde tedbir alma konusunda geciktik. Son deprem bize bunu gösterdi. Bazılarında da İstanbul gibi gecikmek üzereyiz ve gecikildi. Depremin ne zaman geleceği konusunda herhangi kesin bir bilgiye sahip olmadığımız için hâlâ tedbirler alınabileceğini düşünüyoruz. Hem Türkiye hem İstanbul depremiyle ilgili bir seferberlik ilan edilmesi şart. Herkes mevcut Kahramanmaraş merkezli depremin yıkıntılarını ve oradaki durumu izledikten sonra ortak bir dil oluştu bu da şu, İstanbul’u düşünmek bile istemiyoruz. Bu aslında durumun ne kadar acil olduğunu gösteriyor. Bununla ilgili İBB’nin yeni başlatmış olduğu bir deprem seferberlik çalışması var. Yani İstanbul’da bir seferberlik ilan edilmesi gerekiyor. İstanbullular olarak, yaklaşan İstanbul depreminin hasarlarının minimum seviyeye indirilmesi açısından, devlet, devletin en yakın birimi olan Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, finans sektörü ve vatandaşın iş birliği ile bu depremi karşılayabiliriz. Bu birimlerin bir araya gelmesi gerekiyor. İşin içerisinde mutlaka vatandaşın olmalı. İşin doğrusu şu; sonuç itibariyle ülkeyi merkezi iktidar olarak 20 yıldan fazladır yöneten parti bu işle ilgili herhangi bir atılım yapmadı. Bu parti yapmadı da belediyeler neler yaptı? Ya da devletin diğer kurumları neler yaptı? Bunların önünde yerel yönetimler geliyor. İşin doğrusu biz de kendimizi yakmadık. Yakılması gereken bir durumdur.
‘Vatandaş içinde olmalı’
*İstanbul’da büyük bir deprem olursa bizim yardımımıza kim koşacak?
Zaman zaman büyük eleştirilere maruz kalsa da Hatay’da, Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta toplum bir dayanışma gösterdi. Ama İstanbul’da bir deprem olursa Türkiye İstanbul’u kurtaramaz. 6 Şubat depremi gerçekten bir milat mı oldu, bunu göreceğiz. Çünkü 17 Ağustos depreminde de aynı şeyleri konuşmuştuk. Bu işle yüzleşememek ya da bu işle ilgili seferberliği hemen başlatamamanın iki önemli sebebi var. Birincisi, bu konunun uzmanları Marmara depremiyle ilgili birbirleriyle anlaşamıyor. Bir noktada buluşamıyorlar. İkincisi, toplum sürekli siyasetten bir şey bekliyor, bunu özellikle İstanbul için söylüyorum. Çok net altı çizili tedbirler açıklanmadığı için vatandaş da hep bir beklenti oluşur. ‘Biraz daha bekleyelim, seçime şurada 6 ay kaldı, cebimizden para çıkmadan bu işi devletimiz halledecektir’ der vatandaş. Vatandaş bu işin içerisinde olmadığı takdirde İstanbul depreme hazır hale gelemez.
*Kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarınız ne aşamada?
Kentsel dönüşüm başlı başına bir projedir. İstanbul’da böyle bir şey yok. İstanbul’un 39 ilçesinin 39’unun da ayrı özellikleri var. Birincisi zemin açısından farklılıklar var, ikincisi yapı stoğu açısından, üçüncüsü de yapı stoğunun eski olması açısından farklılar. Depreme ‘Geliyorsan gel, senden korkmuyoruz artık’ diyebilmemiz için yeni imar yasası olması, yenilenmesi, sıfırlanması lazım. İstanbul’a özel plan hazırlanması gerekiyor. Binaların iskanlarının da belli sürelerinin olması gerekiyor. Örneğin, 5 yıl mı süre. Kişi 5 yıl sonra yeniden müracaat edecek yeniden muayene edilecek, oraya ilgili mühendisler gelecek. Hiçbir sorun yoksa senin iskanını yenileyeceğiz. Ama sorun varsa bunun cezasını çekeceksiniz.
Vatandaş, siyasetçi iş birliğinin sonucudur bu işler. Ama vatandaş masum değildir. Kimse kendini geri çekmesin. ‘Başkan ya ben sana boşuna mı oy verdim. Sen bize göndermişsin zabıtayı, biz çatıyı yükseltmişiz bir metre, ne olmuş’ diyebilir. Peki bunun karşısında ne yapacak siyasetçi; dik duracak. ‘Bir daha oy verme kardeşim bana’ diyecek. Kısa süre içerisinde depremi siyaset üstü kabul ederek bir çalışma yapılması lazım. Biz siyasetçiler biraz kenarda duralım, bilim insanları yapsın. Bizler onların aldıkları kararları uygulayalım. Zemin etüdü doğru olacak, zeminin iyileştirmesi doğru olacak, projeye uyacaksın ve bina sağlamdır o zaman. 8’i bekle, bir şey olmaz.
Küçükçekmece
Yüzölçümü: 38 kilometrekare
Nüfusu: 1 milyon
Resmi nüfus: 810 bin
Bina sayısı: 41 bin 432
Bağımsız bölüm: 356 bin 147
1980 öncesi yapı stoğu: 7535
1980-2000 arası yapı stoğu: 20 bin 621
İmar barışı müracaat: 886 yapı
Riskli yapı: 6989
Toplanma alanı: 211
Toplanma alanı büyüklüğü: 2.1 milyon metrekare
Arama Kurtarma ekibi: 47 kişi
Konteyner: 31 adet
‘Mühendislerime gidin görün dedim’
“Büyük yıkım yaratan depremlerin ardından neler yaptınız” sorusuna Kemal Çebi’nin yanıtı şöyle oldu:
“6 Şubat’tan sonra elimizdeki bilgileri güncellemeye başladık. 6 Şubat’tan önce deprem toplanma alanlarıyla ilgili sayıların çoğaltılması, genişletilmesi diye bize valilikten gelen bir çalışma vardı. 211 toplanma alanı var. Yeterli mi, değil. Bunu çoğaltabilir miyiz? Çok fazla çoğaltamayız. Vatandaşların bunları bilmesi için ‘toplanma alanına gider‘ yönlendirme tabelalarımız var. Bina kimliği için binalara barkod konuyor, bu kimlikte en yakın toplanma alanını da gösteriyor. Deprem meselesini unutturmayacağız. Bu sadece siyasetçilere bile bırakılmayacak. Basının, bilim inanlarının, siyasetçilerin ortaklaşa sürekli kaşıyarak, konuyu gündemde tutması ve zorlaması gerekiyor. Deprem bölgesine gidip geldikten sonra ben bütün personeli sırayla oraya kademeli vardiyalı olarak gönderiyorum. Mühendisleri gönderiyoruz özellikle. ‘Gidin, gezin, görün orayı ve neye imza attığınızı görün, ben neye imza atıyorum onu bir gör, imza atarken Samandağ aklına gelsin’ diyorum.”
‘Tedbiri elden bırakmayalım’
Deprem bölgesindeki çalışmalara da katılan Çebi, “Deprem bölgesini gördükten sonra kendi kafamda bir simülasyon yapıyorum, evirip çeviriyorum, bizde olsa ne olur diye. Ben o kadar İstanbul’da konuşulan kadar büyük bir yıkımın olabileceğini düşünmüyorum. Orada fay adamın ayağının altından geçiyor, burada yedi kilometre denizin altından geçecek. Böyle bir durum söz konusu. Ama yine tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Endişelendiğimiz bina stoklarının hepsinin yenilenmesini o kadar istiyorum ki, bazen de hayal kuruyorum” dedi.
‘ADA BAZINDA BİNALARI YENİLEME GİTTİKÇE ZORLAŞIYOR’
*Küçükçekmece’nin kentsel dönüşümdeki açmazlar nedir? Ada bazlı dönüşümümü benimsiyorsunuz?
Ada bazında yenileme şüphe yok ki bütün belediye başkanlarının tercih edeceği yöntemdir. Ancak gittikçe zorlaşıyor. Diyelim ki bir adada 30 tane bina var, onun sekiz tanesi binasını yenilemişse biz ada sistemini nasıl yapacağız? Bu gittikçe zorlaşıyor. Küçükçekmece Kanarya’da kentsel dönüşüme başladığımız, işlemlerini devam ettirdiğimiz bir kentsel dönüşüm alanımız var. Dört yıl önce başladık. İnsanları ikna süreci minimum 5 yıl. Belediyenin 40 bin metrekare yeri var orada. Biz bu hakkımızdan feragat ettik. Ücretsiz verdik. Meclis kararı aldık ve ‘Böyle bir haktan vazgeçiyoruz’ dedik, yeter ki vatandaşın problemi çözülsün istedik. Bakanlıkta bekliyor bu durum, onay vermesi gerekiyor. Biz vatandaşın zaten yüzde 80’i ile anlaştık. Buna benzer bir yerimiz daha var, orası da 50 yıllık bir sorun, tapular üst üste binmiş. Atatürk Mahallesi’nde. Oradaki binalar eski, mühendislik hizmeti almamış binalar. Şimdi biz burayı düzenlemeye başladık, çok büyük mesafe katettik, konuyu kendi açımızdan bitirdik, tapuya gönderdik. Orada Küçükçekmece Tapu Müdürlüğü açısından sıkıntı yaşadık. Süreç çok uzadığı için bazı kişileri bulamıyoruz. Ölenler var. Çocuklarına kalanlar var. Yurt dışına yerleşenler var, bulunamayan insanlar var. Bunlara tebligat yapılması gerekiyor. Bizim tapu müdürümüz de imzalamıyor şu anda bu nedenlerden ötürü. Ama eninde onunda olacak bu iş. Böyle durumlarla da karşı karşıya kalıyoruz. Sonuç olarak mülkiyet bir haktır. Anayasal haktır. Onu korumamız lazım. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık olayları var. Müteahhit almış yeri, imzalar atılmış, yeri yapacak, kabayı bitirmiş, inşaat maliyetleri bire 300-400 artmış, buradan da problemler çıkıyor. Bütün bunlar bir araya geldiğinde bunların tamamı enflasyon canavarının bizlere dayattığı bir mesele.
YARIN: Bayrampaşa