25.05.2021 - 10:59 | Son Güncellenme:
AB liderleri, Belarus'un Yunanistan'ın başkenti Atina'dan Litvanya'nın başkenti Vilnius'a giden yolcu uçağını zorla Minsk'e indirip içindeki muhalif gazeteciyi tutuklayan Belarus'a anında yaptırım uyguladı.
Brüksel'de bir araya gelen AB üyesi 27 ülke lideri, Belarus havayollarına ait uçakların Avrupa hava sahasına girişlerini yasakladı, birlik içindeki havayollarına da Belarus hava sahasında uçmamaları talimatını verdi.
ABD Başkanı Joe Biden, Belaruslu yetkililerin müdahalesini 'zalimce' olarak nitelendirdi ve olay için "Hem siyasi muhaliflere hem de basın özgürlüğüne yönelik utanç verici saldırılar" deyip ekledi:
"ABD, yolcu uçağının zorla indirilmesini ve gazeteci Roman Protasevich'in uçaktan indirilerek gözaltına alınmasını en güçlü şekilde kınamaktadır. Siyasi tutuklular bir an önce serbest bırakılsın."
Belarus'a yönelik yaptırım sinyali de veren Biden şunları kaydetti: "AB, Belarus'a karşı ekonomik yaptırım ve diğer önlemleri uygulamış olmasından dolayı memnuniyet duyuyorum. Ben de AB, diğer müttefikler, ortaklar ve uluslararası kuruluşlarla yakın koordinasyon içerisinde, bu olayın sorumlularından hesap sorulması için, ekibimden uygun yolları bulmalarını istedim...
Roman Roman Protasevich gibi gazeteciler, muhalif lider Svetlana Tikhanovskaya ve eşi Sergey Tikhanovskiy gibi muhalif liderleri de dahil temel hakları için mücadele veren Belarusluların cesareti ve kararlılığını alkışlıyorum. ABD, mücadelelerinde Belarus halkının yanında durmaya devam edecektir."
Belaruslu muhalif lider Tikhanovskaya ile telefonda görüşen ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise, ABD'nin AB ve diğer müttefikleriyle Lukaşenko rejiminden hesap soracağını açıkça belirtti.
Yunanistan'dan Litvanya'ya giden Ryanair havayollarına ait yolcu uçağı 'bomba ihbarı' iddiasıyla Belarus tarafından zorla Minsk'e indirilmiş, uçakta bulunan 26 yaşındaki muhalif gazeteci Roman Protasevich gözaltına alınmıştı.
Batılı ülkeler, Belarus'u 'Ryanair uçağını kaçırmakla' suçladı. Protasevich'in gözaltına alındığı Minsk havaalanında çekildiği anlaşılan görüntüleri de devlet televizyonu tarafından yayınladı.
Pazartesi geç saatlerde yayınlanan video klipte Protasevich, sağlığının yerinde olduğunu söylüyor ve Belarus devleti tarafından kendisine yöneltilen suçlamaları itiraf ederken görüldü.
Belaruslu aktivistler ve ana muhalefet lideri videoyu eleştirdi ve Protasevich'in suçlamaları kabul etmeye zorlandığını söyledi. BBC'ye konuşan Protasevich'in babası, oğlunun işkence görmesinden korktuğunu söyledi:
"Bununla başa çıkabilmesini umuyoruz. Düşüncesi bile korkutuyor. Ama dövülmesi ve işkence görmesi muhtemel. Gerçekten korkuyoruz. Şok içindeyiz ve gerçekten üzgünüz. Avrupa'nın kalbinde, 21. yüzyılda bu tip şeyler yaşanmamalı.
Avrupa Birliği dahil bütün uluslararası toplumun yetkililere daha önce benzeri görülmemiş bir baskı uygulamasını umuyoruz. Bu baskının işe yaramasını ve yetkililerin çok büyük bir hata yaptıklarını fark etmelerini umuyoruz."
FR4978 sefer sayılı uçak Pazar günü Atina'dan Vilnius'a gidiyordu. Uçak, Belaruslu yetkililerin 'bomba ihbarı' olduğu gerekçesiyle verdikleri talimatla Litvanya sınırına varmadan rotasını doğuya Minsk'e çevirdi ve uçak Pazar günü yerel saatle 13:16'da Minsk'e indi.
Rusya lideri Vladimir Putin'in Doğu Avrupa'daki en yakın arkadaşı olan Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko, yolcu uçağının önünü MiG-19 jetleriyle kesti. Belarus polisi ve gizli servisi yolcu uçağında göstermelik bir bomba araması yaptı, hemen ardından Nexta grubunun eski editörü muhalif gazeteci Roman Protasevich'i gözaltına aldı.
Belarus resmi haber ajansı Belta, uçağın Minsk'e zorunlu iniş talimatının 'bomba ihbarı nedeniyle' doğrudan Lukaşenko tarafından verildiğini söyledi ve uçağa MiG-29 savaş uçağının eşlik etmesi kararının da Lukaşenko'nun onayından geçtiğini duyurdu.
Polis, uçakta bulunan Protasevich'i götürdü ve 126 yolcu uçaktan indirildi. Olaya tanıklık eden bir aktivist, kız arkadaşı Sofia Sapega ile birlikte gözaltına alınan Protasevich'in 'çok korktuğunu' söyledi. Sapega'nın gözaltına alındıktan sonra Instagram hesabının kapatılması dikkat çekti.
BBC'ye konuşan Sapega'nın annesi, 23 yaşındaki kızının Minsk'te cezaevine götürüldüğünü anlattı ve WhatsApp'ta attığı son mesajın "Anneciğim" olduğunu ifade etti. Sapega'ya yöneltilen suçlamaların ne olduğu belirsiz.
Belarus, Avrupa'da idam cezasını uygulayan tek ülke. Görgü tanıkları Protasevich'in diğer yolculara 'idam cezasıyla karşı karşıya olduğunu söylediğini' aktardı.
Roman Protasevich ve kız arkadaşı Sofia Sapega'nın açıklamaları dünya basınında beklendiği gibi manşetten veriliyor. İngiliz medyası, 'Hayatı için konuşuyor' ve 'İşkence mi edildi?' başlıkları attı.
Uçaktaki üç yolcu, Vinius'a gitmedi. Ryanair havayolu şirketi Genel Müdürü Michael O'Leary, Belaruslu istihbarat yetkililerin de Minsk'te uçaktan inmiş olabileceğini söyledi ancak bu bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanmadı.
Belarus, uçağın, Hamas tarafından 'bomba tehdidi' aldığı gerekçesiyle zorunlu iniş yaptığını söyledi. Üst düzey bir yetkili gazetecilere okuduğu 'tehdit mektubunun' Hamas tarafından yazıldığını iddia etti. Yetkili mektupta, "Taleplerimizi yerine getirmezseniz bombayı Vilnius'ta patlatacağız" yazdığını belirtti.
Hamas ise olayla ilgili oldukları iddialarını yalanladı. Örgüt daha önce İsrail ve Filistin dışında herhangi bir eylemde bulunmadı ve bunu yapacak kapasitesi olduğu da düşünülmüyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel de Belarus'un iddiasının 'tamamen akıl dışı olduğunu' söyledi.
Rusya'dan gelen ilk açıklamada ise Belarus'un yolcu uçağını indirmesi resmen savunuldu ve Moskova'nın Batılı ülkelerin tepkisinden şoke olduğu Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova tarafından dile getirildi.
Belarus'un komşusu Polonya'da ise, gazeteci Protasevich'in serbest bırakılması için başkent Varşova'da gösteri düzenlendi. Belaruslu sanatçı ve aktivist Jana Shostak, gösteriye katılanlar arasındaydı.
Nexta, Telegram kanalından yayın yapan bir medya operasyonu. Grubun Twitter ve YouTube hesapları da var. Nexta, Belarus'taki seçim döneminde muhalifler için kilit önemdeydi. Kuruluş, seçim sonrasında hükümetin haberlere ve medyaya getirdiği kısıtlamalarda faaliyetlerine devam etti.
Tikhanovskaya, 26 yaşındaki Protasevich'in 2019'da Belarus'tan ayrıldığını ve 2020 devlet başkanlığı seçimlerini Nexta aracılığı ile haberleştirmeye devam ettiğini söyledi. Daha sonra Protasevich hakkında Belarus'ta cezai kovuşturma başlatıldı.
Tikhanovskaya, 'terörist olarak değerlendirildiği için' Protasevich'in Belarus'ta idam cezasıyla karşı karşıya olduğunu ifade etti. Tikhanovskaya, geçen yıl düzenlenen seçimlere hile karıştırıldığını, sandıktan kendisinin birinci çıktığını söylüyordu.
Avrupalı liderlerin de desteğini alan Tikhanovskaya, eşi hapis cezasına çarptırıldığı için adaylıktan çekilmek zorunda kaldığı için devlet başkanlığı yarışına girmişti. Lukaşenko'nun seçimlerde zaferini ilan etmesinden sonra başkent Minsk'te toplanan binlerce kişi aylarca protesto gösterileri düzenledi. Polis sert müdahalelerde bulundu ve binlerce kişi hakkında cezai işlem başlatıldı.
Geçen yıl Ağustos'ta yeniden devlet başkanı seçilen 66 yaşındaki Lukaşenko, 1994'ten bu yana iktidar koltuğunda. Peki, ülkesini 27 yıldır demir yumrukla yöneten Lukaşenko kim? Lukaşenko 1994'te, uluslararası gözlemcilerin adil ve özgür diye tanımladığı tek seçimde, ülkenin ilk seçilmiş lideri olmuştu. Lukaşenko, seçim komisyonuna göre oyların yüzde 80'ini aldığı 9 Ağustos'taki seçimler de dahil olmak üzere, beş kere üst üste seçildi.
Lukaşenko'nun iktidara yükselişi, 1990'da Belarus Parlamentosu'na seçilmesiyle başladı. Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu'nun başkanlığını yapan Lukaşenko, enerjik bir performans sergiledi. Mütevazı kökenlerden geliyordu, Belarus'un doğusundaki yoksul bir köyde, bekar bir anne tarafından büyütülmüştü.
Lukaşenko 1975'te öğretmenlik okulundan mezun oldu ve iki yıllık askerlik hizmeti boyunca, orduda siyasi eğitmenlik yaptı. 1979'da da Sovyet Komünist Partisi üyesi oldu. Uzaktan eğitim yoluyla, tarımsal ve endüstriyel ekonomi diploması alan Lukaşenko, 1985'te bir kolektif çiftliğin başkanı oldu ve 1987'de Mahilyow bölgesindeki devlet çiftliğinin direktörlüğüne getirildi.
Washington'daki Atlantik Konseyi'nden uzman Anders Aslund'a göre, 1994'teki seçimlerden önce, yolsuzlukla mücadele kampanyası dışında çok net bir gündemi olmayan, popülist bir aday olarak görülüyordu. Ancak Lukaşenko iktidara geldiğinde, ikinci turda yüzde 14'e karşı yüzde 80 oyla yenilgiye uğrattığı komünist rakibinin politikalarının birçoğunu uygulamaya koydu. Sovyetler Birliği'nin 1991'deki çöküşünü izleyen şok politikalarına karşı çıktı ve ekonomiyi büyük ölçüde devletin kontrolü altında tuttu. Medyayı ve siyasi rakiplerini de.
Lukaşenko'nun iktidarı, Sovyetler Birliği dönemini hatırlatan otoriter bir tarz olarak tanımlanıyor. Ana medya kanallarını kontrol ediyor, siyasi rakiplerini taciz ediyor, hapse attırıyor ve bağımsız sesleri marjinalize ediyor. 2003'te "Otoriter tarz yönetim benim karakteristik özelliğim, bunu hep kabul ettim. Ülkeyi kontrol etmelisiniz ve en önemli şey insanların hayatını mahvetmemek" demişti.
Hala KGB adı verilen güçlü gizli polis, çoğu sürgünde ya da hapiste olan muhalifleri yakından izliyor. Bir jestle bile devlet başkanına hakaret etmek, hapisle cezalandırılıyor. Belarus, Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında ölüm cezalarını infaz eden tek ülke ve bu çok gizli yapılıyor.Tam olarak kaç kişinin, kafalarına bir el ateş edilerek infaz edildiği bilinmiyor. Ancak 1999'dan bu yana 300'den fazla kişinin bu şekilde öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Lukaşenko, Batı'dan gelen değişim baskılarına da direndi. Ülkede 2011'den bu yana yüksek enflasyon var ve Uluslararası Para Fonu (IMF) 2020'de yüzde 6'lık bir ekonomik daralma bekliyor. Ancak ülkede işsizlik neredeyse yok gibi ve Vladimir Putin'in Rusya'sı, Belarus ihraç mallarının yaşamsal önemdeki müşterisi olmaya devam ediyor.
Mayıs 2020'nin sonlarında, birçok Batılı ülke koronavirüs nedeniyle kısıtlamalar altında yaşarken, Lukaşenko, hiçbir kısıtlama önlemine gitmeyen Belarus'un daha iyi bir konumda olduğunu savunmuştu. Belarus lideri "Zengin Batı'yı görüyorsunuz, işsizlik kontrolden çıktı. İnsanlar tencerelere vuruyor. İnsanlar yiyecek istiyor. Tanrı'ya şükür, biz bunları yaşamadık. Ekonomimizi kapatmadık" demişti.
Ancak koronavirüs salgını, Lukaşenko için bir fiyasko da oldu. Çünkü Covid-19'u 'psikoz' diye tanımlayarak reddetmiş ve virüsten korunmak için votka ve sauna tavsiye etmişti. Ancak kendisine yapılan koronavirüs testinin pozitif çıktığını itiraf etmek zorunda kaldı ve hastalığı belirtisiz atlattı.
Vladimir Putin gibi Lukaşenko da Sovyetler Birliği nostaljisi duyuyor. Ayrıca, her ikisi de buz hokeyi oynamaya düşkün. Lukaşenko, şimdiye dek 'çok kutuplu dünyanın bir sütunu' diye tanımladığı Avrupa Birliği ile 'kardeş ülke' diye tanımladığı Rusya arasında seçim yapmak zorunda kalmaktan kaçınmaya çalıştığı, hassas bir jeopolitik denge yürüttü.
2017'de "Kardeşlerinizi seçemezsiniz. Dolayısıyla bize, 'Rusya'yla mısınız, yoksa Avrupa Birliği ile mi' diye sorulmamalı" demişti. Aralık 2018'de Moskova ziyaretinde, yeni yıl hediyesi olarak Putin'e dört torba patates ve salo (terbiyeli domuz yağı kalıpları) vermişti.
Belarus liderinin basın danışmanına göre, patatesler farklı çeşitlerdeydi ve farklı kullanımlar içindi. Ayrıca hediyeleri Putin'in bizzat kendisinin istediğini söyledi.
Lukaşenko, Gürcistan ve komşu Ukrayna'daki gibi eski rejimlere son veren devrim ihtimalini reddetti. Ayrıca, seçim kampanyası sırasında, Belarus toplumunun 'Bir kadına oy vermeye hazır olmadığını, çünkü anayasanın cumhurbaşkanına güçlü yetkiler verdiğini' söylemişti.
Şu anda, başlıca siyasi rakiplerinin hepsi kadın. Bazı uzmanlar, Lukaşenko'nun iktidarı bırakması için görülmemiş bir baskı altında olduğunu söylüyor. Ancak bazıları da, daha önceki seçimlerden sonra da benzer baskılarla karşılaşıp, atlattığına dikkat çekiyor.
Lukaşenko 17 Ağustos'ta Minsk'teki bir fabrikanın işçilerine konuşma yaparken, işçiler tarafından sözünün kesilmesiyle bir fiyasko yaşadı. Rahatsızlığı açıkça görülüyordu ve gruba istedikleri kadar 'istifa' diye bağırabileceklerini söyledi. Grup da bağırdı.
Resmi Belta Haber Ajansı'na göre, aynı gün bir otomobil fabrikasında konuşurken, eylemcilere 'kırmızı çizgiyi aştıkları' uyarısını yaptı: "Çizgiyi geçerseniz, sonuçlarına katlanırsınız. Sokağa çıkarsanız, bununla başa çıkarız. Bir şeyleri tahrip etmeye başlarsanız, hesap sorulur. Bu erkekçe bir uyarı."