27.03.2023 - 04:00 | Son Güncellenme:
Danışma ve düzenleme kurulunun deprem müzesi websitesindeki çağrı metni de dahil olmak üzere, yarışma ile ilgili tüm sürece destek olması beklenen uluslararası bir komisyon olması hedefleniyor. Süreçler öncelikle, depremlerin nicel ve niteliksel özelliklerine ilişkin verilerin, belgelerin; afetzede, arama-kurtarma, sağlık ve hasar tespit ekipleri gibi depremden etkilenen kişilerden toplanan bilgilerin ve konuyla ilgili çalışmaların işlenerek yarışma şartnamesine aktarılması alanlarını kapsıyor. Kazanan projenin hayata geçirilmesi için kaynak ve sponsor yaratmayı da hedefleyen Deprem Müzesi ekibi danışma kurulu adaylarına websitesi üzerinden: “Anıt/anma mekanı nedir? Nasıl ele alınabilir? Yönlendirici okuma ve yorumlar neler olabilir? Müze kurgusunu belirleyecek sergi nesneleri nelerdir? Küratoryal çalışmanın detaylı şekilde ele alınması gerekliliği eklenebilir mi? Sergi nesneleri ve küratoryal çalışma konusunda nasıl önerilerde bulunulabilir? Depremlerde hasar alan kentsel hafızaya ilişkin kentsel ölçekte nasıl öneriler geliştirilebilir?” sorularını yöneltiyor.
Shigeru Ban’dan Deprem Bölgesine Destek
Pritzker Mimarlık Ödüllü mimar Shigeru Ban, Güneydoğu Anadolu ve Suriye merkezli depremlerdeki yıkımların ardından bölgelere karton borular ve kumaşlardan yapılmış geçici barınma merkezleri kuruyor. Daha önce, Büyük Doğu Japonya Depremi, Kumamoto Depremi, Hokkaido Depremi gibi afetlerin vurduğu bölgelerde çok sayıda geçici barınma merkezinde kullanılan bir yöntem olan Kağıt Bölme Sistemi, afet bölgelerinde üç kişinin sadece beş dakika içinde inşa edebileceği şekilde tasarlanmış. Karton ve kumaştan üretilen Kağıt Bölme Sistemi, tafet bölgelerinde yaşayanların mahremiyetini sağlamak için kullanılıyor. İlk örneği Mersin Yenişehir Kapalı Spor Salonu’na kurulan sistemde her bölmenin boyutu içerdikleri yatakların boyutuna bağlı olarak ikiye iki metre veya 2,3’e 2,3 metre boyutlarına sahip. Shigeru Ban, ayrıca Ukraynalı mültecilere yardım etmek için panel tipi bir konut sistemi olan Strafor Konut Sistemleri (SHS) üretme planları da dahil olmak üzere bir dizi başka çözüm önerileri üzerinde çalıştıklarını da duyurdu.
SO? Mimarlık’tan Açık Çağrı
Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nun küratörleri SO? Mimarlık ekibi “Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” projesi için aralık ayında bir açık çağrıda bulunmuşlardı. Yapmış oldukları açık çağrının amacı, Türkiye’deki kullanılmayan yapı stoğunu kolektif olarak belgelemekti. Türkiye’nin dört bir yanından açık çağrıya gelen yanıtlar sayesinde, yüzlerce konuttan oluşan atıl siteler, terkedilmiş üretim yerleşkeleri ve lojmanlar, kısmen ya da tamamı boş gökdelenler, oteller, okullar, hastaneler, restoranlar ve sosyal tesislerden meydana gelen bir arşiv oluşturmaya başladılar. İnşaatın mekansal ihtiyaçlar için değil ekonomik döngülerin devamlılığı için yapıldığı bir ortamda, yeni yapılar yapmak yerine kullanılmayanları dönüştürmeyi öncelikli olarak gören SO? ekibi 6 Şubat günü yaşanan yıkıcı depremin ardından Hayalet Hikayeleri resmi Instagram hesabı üzerinden “Kullanılmayan ve sağlam yapılar acil geçici barınma ihtiyacı için çözümlerden biri olabilir mi?” konusunu değerlendirmeye açma talebinde bulundular. Ekibin Instagram sayfasında paylaştıkları duyuruda: “6 Şubat günü yaşadığımız yıkıcı depremler, ne yazık ki çok daha kritik bir senaryoyu açığa çıkardı. Yaklaşık 13,5 milyon nüfuslu bir bölgeyi etkileyen depremlerde, evini kaybeden yüz binlerce depremzedeye acil olarak geçici barınma alanları sağlanması gerekiyor. Bunun için halihazırda kullanımda olan öğrenci yurdu gibi binalar yerine, kullanılmayan ve sağlam durumda olan yapı stoğunu değerlendirmeyi tartışmaya açmak istiyoruz. İhtiyaçlara özgü bir planlama ve hızlı bir onarım süreci ile atıl yapıların geçici barınma alanına dönüşmesi çok daha gerçekçi bir çözüm olabilir. Üstelik bu yapılar, başka acil ihtiyaçlar için de kullanılabilir. Eminiz ki ülkemizde bu gibi ihtiyaçlar için yenilemeyi finanse edecek bağışçılar, atıl mülkünü kullanıma açacak kamu kurumları ya da mal sahipleri ve dönüşümü planlayacak tasarımcılar mevcuttur” ifadeleri yer alıyor.
45.Yapı Fuarı Kapılarını Açıyor
İnşaat sektörünün trendlerinin konuşulacağı, en yeni yapı teknolojileri ve yapı ürünlerinin sergileneceği 45. Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul Fuarı, 26-29 Nisan tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul, bölgedeki en etkili iş platformu olmasının yanı sıra, Türk yapı sektörünün en uzun süredir düzenlenen fuarı olma niteliği taşıyor. Fuar hem yerel hem de yabancı katılımcılar için alıcılara, karar vericilere ve kanaat önderlerinden oluşan geniş bir kitleye ulaşmayı sağlayan ana bir platform görevi görüyor. Geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu yıl da yüzde 50 devlet teşviği alan Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul; yapı, inşaat malzemeleri ve teknolojileri alanında 400’e yakın yerli ve yabancı katılımcıyı ağırlayacak. Türkiye dışında Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika'dan da alıcıları cezbeden fuar, yeni iş birlikleri kurulmasında da büyük bir rol oynuyor. Toplam 13 ülkeden 30’un üzerinde yabancı katılımcı fuarda yer alacak. VIP Alım Heyeti Programı kapsamında bu yıl da 300’den fazla yabancı alıcı katılımcılarla buluşacak. Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul ev sahipliğinde “ZeroBuild Possible Earthquake Resistant” sloganıyla, 4 gün boyunca 100’e yakın konuşmacının katılımıyla gerçekleştirilecek. 4. ZeroBuild Summit’23 – Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi’nde depreme dayanıklılıkla sıfır enerji bina ilişkisine ışık tutulurken, özellikle kentsel dönüşüm konularının tekrar ele alınmaya başlandığı bu günlerde, doğru uygulamalar hakkında bilgiler paylaşılacak. Fuar programı kapsamında Mimari Ustalık Sınıfları, “depreme dayanıklı yapılar” ana temasıyla fuar alanındaki stantlara yapılan ziyaretler, tematik sohbetler ve usta mimar-mühendislerin katılımıyla gerçekleşecek sunumlarla iletişim ağı ve bilgi kazanma ortamı sağlanacak. Yapı Fuarı’nın klasiklerinden biri haline gelen Altın Mıknatıs “Stant Tasarım Ödülleri” ile bu yıl da tasarımlarında sürdürülebilir öğeler, inovasyon ve teknolojiyi iç içe kullanarak en etkin ziyaretçi deneyimini yaratan katılımcılar ödüllendirilecek. Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul ev sahipliğinde “ZeroBuild Possible Earthquake Resistant” sloganıyla, 4 gün boyunca 100’e yakın konuşmacının katılımıyla gerçekleştirilecek.
İstanbul Deprem Çalışma Grubu Toplantısı Özet Raporu Yayımlandı
İstanbul Deprem Bilim Çalışma Grubu Toplantısı için 25 Şubat‘ta İPA Kampüs’te bir araya gelen bilim insanları, sivil toplum ve yerel yönetim temsilcileri ile meslek insanları, İstanbul’un öncelikli konusu olan depremi farklı bakış açılarıyla ele aldı. Katılımcılar, 7 farklı temadan oluşan çalışma gruplarında öncelikli olarak yapılması gerekenler hakkında fikirlerini sundu. Akademisyenler, alanında uzman meslek insanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, özel sektör temsilcileri ile büyükşehir ve ilçe belediyelerinden temsilcilerin katıldığı çalışma grubunda deprem çalışmalarını yedi boyut çerçevesinde ele alındı: Lojistik boyut, mühendislik boyutu, şehircilik ve mimari boyut, toplumsal boyut, sağlık boyutu, ekonomik boyut, yönetsel ve hukuki boyut. Lojistik konusunda enerji ve iletişim altyapısının sürekliliğinin sağlanmasına ilişkin hususlarla, personel ve insan kapasitesi ve yönetimi, kıyı yapıları ve ulaşım yapıları, yardım ve müdahale lojistiği ve envanter çalışmalarına ilişkin eylem önerileri ön plana çıkarken, Mühendislik grubunda öncelikle geçmişte ve mevcutta yürütülen risk senaryolarıyla hasar tespitlerinin bütünleşik riskleri ve farklı deprem senaryolarını gözetecek biçimde ele alınması, mikrobölgeleme ve yerbilimsel etütlerin geliştirilmesi ana tartışma konuları oldu. Mimari ve Şehircilik grubunun tartışmalarında öne çıkan konular toplanma alanlarının mahalle, semt vb. farklı ölçeklerde ele alınması, bu doğrultuda özellikle hastaneler olmak üzere donatı alanlarının hasar görebilirliklerinin tespiti doğrultusunda bu alanların afet müdahalesinde değerlendirilmesi, enerji, gıda ve su tedarikine yönelik hazırlıkların bu ölçekler doğrultusunda değerlendirilmesine yönelik oldu. Toplumsal boyutun ele alındığı iki masada İstanbul nüfusu riski artıran bir faktör olarak değerlendirilmiş ve bu doğrultuda nüfusun azaltılmasına yönelik stratejilerin geliştirilmesine duyulan ihtiyaçtan bahsedilirken Sağlık çalışma grubunda ise sağlık sisteminin tüm öğelerinde risk tespitlerinin yapılması, farklı kaynaklara sahip sağlık risklerinin tespiti, mobil sağlık ekiplerinin oluşturulması gibi hususlar önerildi. Ekonomi çalışma grubu çalışma grubunda OSB’lerdeki mevcut yapı stoku ve deprem sonrası yangın vb. risklerin araştırılması, buna yönelik envanter sunulması, deprem sigortaları ve bankalar tarafından sunulan kredilerin çeşitlendirilmesine yönelik eylem önerileri sunuldu. Yönetsel ve Hukuki boyutun ele alındığı iki masada gerçekleşen tartışmalarda Mimari ve Şehircilik çalışma gruplarına benzer şekilde mahalle ve semt gibi farklı ölçekler ele alındı, bu kapsamda yerel örgütlenmeler ve kent konseyleri ile iş birliğinin tesis edilmesi önerildi.
David Chipperfield’e Pritzker Mimarlık Ödülü
Mimarlık alanındaki en prestijli ödül olan Pritzker Mimarlık Ödülü 2023 edisyonunun sahibi Sir David Alan Chipperfield CH oldu. 2022’de Francis Kéré’nin ve 2021’de Anne Lacaton ve Jean-Philippe Vassal’ın kazandığı ödülün bu yılki töreni David Chipperfield onuruna bu Mayıs ayında Yunanistan’ın başkenti Atina’da yapılacak. 1979’dan beri verilmeye devam edilen ödülün 52. kazananı olan David Chipperfield, 1953’te Londra’da doğdu ve İngiltere’nin güneybatısındaki Devon’da bir kırsal çiftlikte büyüdü. 1976’da Kingston Sanat Okulu’ndan, 1980’de Londra’daki School of Architecture’dan mezun oldu. Kariyerine 1999 Pritzker Ödülü sahibi Norman Foster ve 2007 Pritzker Ödülü sahibi Richard Rogers ile birlikte çalışarak başladı. 1985’te Londra’da David Chipperfield Architects’i kurdu. İlk büyük projeleri arasında kendi ülkesindeki River and Rowing Museum (1997), Neues Müzesi’nin yeniden inşası (1993–2009) ve James-Simon-Galerie (1999) bulunuyor. Londra, Berlin, Milano, Şangay ve Santiago de Compostela’daki ofislerinde Chipperfield, “ince ama güçlü, bastırılmış ama zarif” yaklaşımıyla, trendlerden ve modalardan uzak duran, abartısız ama dönüştürücü mimarlık eserleri üretti. 2010 yılında mimarlık dünyasına hizmetlerinden dolayı şövalye ilan edilen David Chipperfield, 2011’de RIBA Kraliyet Altın Madalyası, Avrupa Birliği Çağdaş Mimarlık Ödülü – Mies van der Rohe Ödülü’nü aldı ve 2012’de 13. Bienal Architettura’nın küratörlüğünü yaptı.