Mimarlık Tuğla ile Zamanda Yolculuk

Tuğla ile Zamanda Yolculuk

26.09.2022 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mimarlık tarihinde üretimle elde edilmiş ilk yapı malzemesi olan tuğla, sürdürülebilir ve yeniden kullanılabilir nitelikleriyle sadece geçmişin değil, günümüzün de vazgeçilmezi.

Tuğla ile Zamanda Yolculuk

İnsanın yapı yapma serüveni mağaralardan yerleşik topluluk düzenine geçmesiyle başlar. Doğada bulunan taş, ahşap, saz, kamış gibi gereçlerle oluşturulan ilk yapılar, bu malzemelerin bulunmadığı veya az bulunduğu bölgelerdeki insanları arayış içine iter. Çevrede bolca bulunan toprağı biçimlendirerek dayanıklı hale getirir ve kerpici bulur. Kerpicin uzun ömürlü olmaması, dış etkenlerden çabuk bozulması; killi toprağın pişirilmesi ve tuğlanın icadıyla aşılır. Zamanla teknolojideki ilerlemeler endüstriyel üretime yansır ve tuğla mimarideki gerçek yerini alır. Tuğla isminin Latince “tegula” kökünden geldiği varsayılıyor. İlk tuğla uygulamalarının Mezopotamya'da yaygın biçimde gerçekleştiği biliniyor. Daha sonra tuğlanın en bilinçli kullanımı Antik Roma’da görüldü. O dönemde tuğla taşıyıcı yapı gereci olarak kullanılıyor, yapıların dış yüzeyleri ise mermer ya da sıva ile kaplanarak korunuyordu. Sırlı tuğlanın kullanımı ise M.Ö. 10. yüzyıldan sonra görülmeye başlandı. Orta çağ Avrupa’sında tuğla, Romanesk mimarinin en önemli öğesi olarak görkemli biçimde kendini gösterdi. Doğu'da ise Perslerle başlayan bilinçli tuğla kullanımı, M.S. 12. yüzyılda Selçuklular ile zirveye ulaştı. Selçuklu mimarisinde tuğla hem taşla birlikte taşıyıcı olarak hem de sırlı çini şeklinde cephe kaplaması olarak uygulandı. Sivas Gökmedrese, Konya İnce Minareli Camii, Harputlu Ulu Camii, Selçuklu tuğla mimarisinin en ünlü örnekleri olarak bilinir. Tarihin en eski dönemlerinden beri yapı malzemesi olarak kullanılan tuğla; betonarme, cam ve metalin ağırlıklı olarak kullanıldığı günümüz kentlerinde monotonluğu kırarak, bulunduğu yere yeni bir doku, renk ve karakter kazandırıyor. İşte yüzyıllardır süregelen kullanımıyla zamansız bir malzeme olan tuğladan üretilmiş, dünyanın farklı bölgelerinden seçilen 6 proje…

Haberin Devamı

Tuğla ile Zamanda Yolculuk

Arc
Sidney, Avustralya

Koichi Takada Architects tarafından tasarlanan karma kullanımlı konut projesi ARC, tuğla bir podyum ve organik tasarımlı bir çatı ile eski ve yeniyi bir araya getirerek Sidney’in geleceğine karakter kazandırıyor. 26 katlı kule yapısı ARC, 135 daire, 86 “Skye Suites” adlı butik otel odası, 8 perakende satış ve yeme-içme noktası içeriyor. Yapının ilk 8 katı perakende alışveriş için kamusal kullanıma uygun olarak tasarlanmış. Konsept, yapının inşa edildiği bölgenin tarihsel bağlamı ile birlikte düşünülmüş. Sidney’in geleneksel mimarisinde kullanılan tuğlanın modern bir dille yeniden yorumlandığı yapının cephesi kemerden oluşuyor. Kemerle oluşturulan bu dil, çatıda da sürdürülerek sosyal etkileşimi artıran, herkesin kullanımına açık bir mekan yaratılmış.

Haberin Devamı

Tuğla ile Zamanda Yolculuk

Amant
New York, ABD

So-IL tasarımı Amant, hızla değişen endüstriyel Kuzey Brooklyn'de üç bloğa yayılan yarı tuğla yarı beton hacimler ve bunları birbirine bağlayan köprülerden oluşuyor. Kültürel kuluçka makinesi haline gelen mekan, hem özel hem de kamusal işlevlere sahip. İçerisinde sanatçı stüdyoları, galeriler, ofisler, performans alanı ve kafe barındırıyor. Amant'ın tasarımının merkezinde, sanat üretme hızının deneylere ve anlamlı yansımalara izin vermek için yavaşlayabildiği kentsel bir vaha fikri yer alıyor. Mekan, çevredeki eklektik, post-endüstriyel mahalle ile sohbet ederken içinde barındırdığı organizasyonda sanatçılar, ziyaretçiler ve topluluk arasındaki diyaloğu teşvik ediyor.

Tuğla ile Zamanda Yolculuk

Fil Müzesi
Surin, Tayland

Gür bir yeşil alan olan Surin ormanının özellikle son yarım yüzyılda ihracat ürünleri için tahrip edilmesiyle Kui halkı ve filler kuraklık, yiyecek kıtlığı ve ormandaki şifalı bitkilerin azalması gibi sorunlarla yüzleşmiş; göç etmek veya turistik fil kamplarında uygunsuz koşullarda yaşamak zorunda kalmış. Fil Müzesi, yerel yönetim tarafından yerli halk ve filleri evlerine döndürmek ve uygun yaşam koşulları sağlamak için başlatılan Elephant World projesinin bir parçası. Müze, sadece objeleri sergilemiyor, burada yaşayan köylüler ile iki yüzden fazla fil arasındaki sömürü üzerine kurulmayan ilişkileri de gözler önüne seriyor. Yapıda 480.000’den fazla tuğla blok kullanılmış ve tuğla bloklar bölgedeki killi topraktan üretilmiş.

Haberin Devamı

Tuğla ile Zamanda Yolculuk

Organicare Showroom
Vietnam

Tropical Space tarafından Vietnam’da tasarlanan Organicare Showroom, Vietnam’ın geleneksel balık soslarının ve organik ürünlerinin sergilendiği bir showroom mekanı olarak kurgulanmış. İşleviyle örtüşen bir anlayışla, öncelikle geleneksel malzemelerin kullanımını tercih eden Tropical Space ekibi, yapının iç mekanlarında ve dış cephelerinde, bölgede yıllardır kullanılan geleneksel kil tuğlasından yararlanmış. Çıkarılıp takılabilen esnek bir çerçeve sistem olarak tasarlanan sergileme elemanlarında tuğla ve metal malzeme bir arada kullanılmış. Organicare Showroom, geleneksel kil tuğla kullanımının çağdaş bir yorumla onurlandırıldığı bir yapı olarak ön plana çıkıyor.

Maya Somaiya Kütüphanesi, Hindistan

Sameep Padora & Associates tasarımı Maya Somaiya Kütüphanesi’nde, yapıyı inşa etmek için beton kabuklardan tuğla tonozlara kadar çeşitli olası malzeme konfigürasyonları incelenmiş. 16. yüzyıldan kalma Katalan çini tuğlasının malzeme verimliliğinden, 19. yüzyılın başlarında Gustavino tarafından kullanılmasından ve nihayet yirminci yüzyılın ortalarından itibaren Eladio Dieste'nin çalışmasından etkilenilmiş. Spesifik saha koşullarına özgü yapıda, saf sıkıştırma formunu elde etmek için ETH Zürih'de Block Research Group tarafından geliştirilen Rhino Vault kullanılmış. Yapıda kullanılan inşaat teknolojisi aynı zamanda küresel ve yerelin asırlık ikiliklerini karşıt olarak yeniden incelemeyi mümkün kılmış.

Haberin Devamı

Jingdezhen Seramik Müzesi Jingdezhen, Çin

Çin’in Jingdezhen kentinde Zhu-Pei Mimarlık Stüdyosu tarafından tasarlanan Jingdezhen İmparatorluk Seramik Müzesi, pek çok seramik fırınının çevrelediği “İmparatorluk Fırını” isimli tarihi alanın merkezinde bulunuyor. İmparatorluk Fırını bölgesindeki kalıntıların doğu tarafına bitişik tarihi alanda yer alan müzenin planı, girişi, su havuzları, Jingdezhen'in kuzey-güney sokaklarının gridal aksları ile hizalanıyor. Yapıya, İmparatorluk Fırını Hatıra Parkı’ndan geçerek veya yürüyerek farklı yönlerden gelen ziyaretçiler, yeşil gölgelik alanlarda dolaşarak, köprüden geçiyorlar ve müzenin fuayesine akıyorlar. Müze, fırın bölgesinin geleneksel formuna dayanan yarım düzineden fazla her biri farklı bir boyut, eğrilik ve uzunlukta olan tuğla tonozdan oluşuyor.