22.11.2024 - 03:48 | Son Güncellenme:
Suha Özkan
Suha Özkan- Bu başarı ile gelişen firma kurduğu vakıf aracılığı ile gelişmeyi ve sürdürülebilir varoluşu destekleyen saygın bir kuruluş olarak dikkat çekmektedir. 1976 yılında kurulan Rolex Ödülleri bu kapsamda incelemeye değer. “Herhangi bir kişi, her şeyi değiştirebilir” ilkesi ile her bireye umut veren bir program.
Rolex Ödülleri, aralarında Zeugma ve Apameya kalıntılarının da olduğu, arkeolojik alanların korunması, doğal ortamı ve yaşamı kolaylaştırıcı buluşlar, doğal çevre, yaşam ve varlıkların sakınımı gibi birkaç kavramla açıklanamayacak, ama tümüyle doğa ile barışık eylemlerin bulunup onurlandırılmasını amaçlayan olağanüstü saygın, eğitici ve çağımızın yükselen değerleri ile uyumlu hayranlık uyandıran bir ödül programıdır. (https://www.instagram.com/rolexawards/)
Bir açıdan küçük, kırılgan, ama içine girince sonsuz olan dünyamızın on binlerce kültürel ortamı içinde, en korumacı ve sevgi dolu insancıl değerlerini bulup, yeşertip paylaşan Rolex Ödülleri umut veriyor. Bu ay varsıl dünyada kanıksanmış bir aracın, yoksul dünyada ne denli bir kurtarıcı olduğunu sergileyen bir girişimden söz edeceğim: Bisiklet ve Pedal Gücü.
Amerikalı David Schweidenback, iki gözleminden yola çıkmış. Bunlardan birincisi toplu taşımanın var olmadığı ya da ücretli olduğu ortamlarda insanların yaşadıkları yerle işleri arasındaki uzaklığın en çok üç kilometre olabildiği yerlerde, sıradan bir bisikletin edinilmesi ile bu yarıçapın dört beş katına çıkabildiği gerçeği basit bir gerçek. Dolayısıyla insanların iş bulma ve çalışabilme alanlarının o oranda genişleyebilmesi önemli. Schweidenback gelişmiş ülkelerde iyi niyetle ve fiziksel hareket özlemi ile satın alınmış bisikletlerin çoğunlukla kullanılmadığını gözlemiş. Bu bağlamda Amerikalıların her yıl 17 milyon yeni bisiklet aldığı, 14 milyonunun kullanılmadığı, 5 milyonunun da çöpe atıldığı ve kalanının da garajlarda, bodrumlarda toz topladığı gerçeğini izlemiş. Oysa bu bisikletler bir yöntem ile Nigaragua, El Salvador, Ekvador, Gana ya da Madagaskar’a erişse, sağlıklı insanların çalışma ve okula ulaşmalarının çok kolaylaşıp genişleyeceğini saptamış. Amerika’dan “İlerleme için Pedallar” (Pedals for Progress) kampanyası ile 1991’den 2002’ye değin topladığı 34.000 bisikleti bu ülkelere yollayıp, gereksinimi olan kişilere ücretsiz dağıtılmasını sağlamış.
Önce toplayıp yardım kaynakları ve gönüllüler aracılığı ile tamir ettirdiği bisikletleri yine yardımsever kurumlar aracılığı ile kullanılacakları yerlere ulaştırırken zamanla bisiklet sahiplerinin böylesine hoş bir amaç için hem onarım hem de ulaştırma giderlerine de severek katkıya hazır olduklarına tanık olmuş. Çaba, bisikletlerinden kurtulmak isteyenlerin o araçla yaşamlarını kolaylaştırıp zenginleştirecek kişilere yardımda bulunacakları bir çözüme dönüşmüş. Kısacası çaba, kendi finansını bu duygusal katılımın gücüyle sağlamış. Güney Amerika’da ve Afrika’da on binler işlerine, okullarına bir kişinin çabası ile daha rahat ulaşır olmuşlar. Güzel, değil mi? Onca yıl boyunca Orta ve Güney Amerika’da 38 ortamda, 140 bin bisikletle 250 bin kişinin hayat değişmiş durumda.
İngilizce kısaltması “P4p” olan “Gelişim için Pedallar” hareketi sürüyor. Kuruluşun 14 Ağustos 2022 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı’nda, 1991’den 2021’e değin Başkan Yardımcısı olan Alan Schultz, kuruluşun başına atandı.
Rolex Ödülleri’nin kapsamı ve sonuçları beni her ödül döneminde lise öğrenciliği yıllarıma götürüyor. O yıllarda Amerika’daki ev kadınlarının gönüllü hizmet verdiği “Dostluk için Dergiler” (Magazines for Friendship) adlı bir çabaya adresimi vermiştim. Bu hanımlar boş zamanlarında evlerden topladıkları eski dergileri onları okuyabilecek ama edinemeyen, dış dünyadaki kişilere düzenli olarak postalıyorlardı. Ben de onlardan o zamanlar ancak Ankara, Kocabeyoğlu Pasajı’nın alt katında PX iadesi başlığı kesilmiş olarak satılan, merak duyduğum National Geographic, Popular Photography ve Popular Mechanics dergilerini göndermelerini istemiştim. Sürekli ve düzenli gelen bu dergilerin zamanla çoğalan ağırlığı o zamanın yaya ve omuz çantası ile çalışan PTT Müvezzii’ne ağırlık sorunu olmaya başladığında, çantasında getiremez, yalnız geçerken: “Aslanım, gel. Dergilerini kendin al” diye haber verirdi. Şimdi keşke o dağıtıcının bir bisikleti olabilseydi diye düşünüyorum. Ben de büyük bir heyecanla koşar dergileri postaneden alırdım. O dergilerin de birkaç ay değil onlarca yıl modası hiç geçmeyen, ilginç evrensel gerçekleri ileten, hep geçerli olacak kaynaklar olduğunun bilincine ise çok sonradan vardım.
Rolex Ödülleri’nde de temelinde öylesine zamandan bağımsız bir geçerlilik ve süreklilik izliyorum. Evrenin bitmeyen zenginliklerinin sergilenmesini ve her zaman geçerli bilimsel yasalarının yalın çözümlerle tüm insanlık için kullanılmasını özendiren bir kaynak.
Bugün de hala Rolex saatini pek iyi bildiğim söylenemez. Rolex Ödülleri’ni ise oluşturduğu olağanüstü yaratıcı, iyimser ve evrensel tutumu için seviyor ve her aşamasında katkıda bulunmaya çalışıyorum.