Son Güncellenme:
Emlak sektörü yaşadığımız coğrafyada başlayan savaşlar ve bozulan dış ticaret, ülkemizde terör olayları ile başlayan, sonrasında 15 Temmuz darbe girişimiyle devam eden durgunluğun yarattığı daralmayı nasıl aşacağını düşünürken gündem birden Perakende Ticaret Kanunu’na dayanak olarak hazırlanan Taşınmaz Ticareti Hakkındaki Yönetmelik taslağına çevrildi.Sektör, uzun yıllardır kimin emlakçı olup olmadığından tutun da, yaptığımız aracılık faaliyetinin ‘’MESLEK’’ değil de ‘’İŞ’’ olmasına kadar birçok konudan rahatsız. Bu başıbozukluğun giderilmesi için de yıllardır bir ‘’EMLAK YASASI’’ çıkması için çalışılır, durulur. Sektör temsilcisi arkadaşlarımız ile yakın tarihlerde yaptığımız sohbet niteliğindeki görüşmelerde de artık bir yasa çıkması için el birliği yapıldığını ve ortak bir taslak metni üzerinde anlaştıklarını ifade ettiler. Bazı meslektaşlarımız bunun süresi konusunda iyimserken, bazıları da TBMM’nin bu yoğun iş gündeminde bize sıra gelmesinin zor olduğunun altını çizdiler.
Tüm bu konular konuşulurken sektörün gündemine Taşınmaz Ticareti Hakkındaki Yönetmelik taslağı geldi. Bu sürpriz gelişmeye bazı meslektaşlarımız ''YASAMIZ OLMADAN BU YÖNETMELİKLE OLMAZ'' yaklaşımıyla mesafeli dururken, ben desteklenmesi ve çıkması gerektiğini savunanlardanım. Çünkü bu mevzuat düzenlemesi bir mevzi kazanmaktır. Sonrasında emlak yasası yine gündemimizde olmalı, ama bunun uzun ince bir yol olduğunu da bilmeliyiz.Söz konusu yönetmelikte bence en önemli nokta, konunun kapsamlıca ele alınmasından sonra olmalı bu düzenleme. Yazdığım bir eleştiri yazısından sonra nezaket gösterip beni arayan İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Sayın Rıza Kaymakçı : ‘’Bakanlık yetkilileri nezdinde görüşmeler yaparak bir çalıştay yapılmasını talep ettik, büyük olasılıkla yakın tarihte olacak bu toplantı…’’ dedi. Umarım bu toplantı yapılır ve sonuçları hepimize fayda sağlar.
Peki hangi konulara değinilmiş bu yönetmelik taslağında? Yetki belgesinden, mesleki yeterlilik belgesine, ofislerin standardından, kaparo sözleşmesine, hizmet bedeline kadar çok konuya değinilmiş.Konuyla ilgili itirazlarımı önce sektör temsilci olarak T.Emlak Dernekleri Federasyonu Başkanı Sayın Hacı Ali Taylan’la yazılı olarak paylaştım, sonrasında da çalışmaları yürüten Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na gönderdim.İtirazlarımda ofis standartından, hizmet bedeline, kaporanın miktarına kadar birkaç konuya değindim. Burada kapsamlı olarak yazıp yer işgal etmek istemiyorum. Kapsamlı bilgi sahibi olmak isteyenler Google’da emlak yönetmeliği ve Ulvi Özcan yazarak ulaşabilirler. Ama itirazımın özü şudur : Sektördeki temel sorun kalite ve haksız rekabet sorunudur. Hizmet bedeline azami sınır getirmeyle bu sorunu sadece büyütürüz.
Önemli olan satıcı veya kiraya verenin yetkisini alan emlakçının ;a) Süresi ve kapsamı (bu emlakın pazarlanması için ne’ler yapacağının yazılması, yapılmadığı takdirde aktin tek taraflı olarak müşteri tarafından tek taraflı olarak fesih edilebileceği, vb.) belirtilen bir sözleşmeyle işini bağlamasının zorunlu olmasıb) Paslaşma, paylaşma tahkim konularında kapsayıcı çalışmaların yapılması, sicil tutulması, tahkim kararlarının paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. Sözün özü ; atomu parçalamayacağız. Dünyanın çağdaş ülkelerinde bu iş nasıl yapılıyorsa alıp uygulayacağız.
Bir de temel hareket noktamız ‘’FAYDA’’ olmalı. Yaşamın içinde her konuda önemli olan bu kavramın sektörümüze özelleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin müşterilerimiz işini bir emlak firmasına verdiği zaman alacağı hizmetin kalitesinden şüphe etmezse neden gidip kendisi uğraşsın? Bugün herkesin bireysel dava açma hakkı vardır.Buna rağmen artık her firmanın ve nitelikli emek sahibi her insanın bir avukatı / hukuk müşaviri vardır. Ama aynı müşteri evini satmaya çalışırken şöförü, muhasebecisi veya apartman görevlisine anahtar vererek operasyonu gerçekleştirmeye çalışıyor. Neden? Çünkü internete koyduğu zaman bir emlakçı gelmezse, on emlakçı gelecek ve elindeki müşteriyi getirecek. Burada hizmetin kalitesi, alınacak hizmet bedeli hiçbir şey önemli değil. Hatta meslek onuru gibi bir kavrama bile yer yok. Değerli emlakçı dostlarım/meslektaşlarım ; iğneyi başkasına batırırken çuvaldızı kendimize batıralım biraz…Tüm bu gelişmelerle birlikte emlakçılık sektörünün içinde bulunduğum 22 yılda sektörün yaşadığı olumsuzluklara rağmen, bir o kadar olumlu örneklerle de karşılaştığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Umut yaşamın gücüdür, anlamıdır. Umudumuzu kaybetmeden BEN, SEN, O değil de BİZ olabilirsek tüm zorlukları yenebileceğimize, ‘’kaliteli hizmet’’ hareket noktamız olursa tüketicinin/müşterilerimizin emlak aracılık sektöründen daha verimli geri dönüşler alacağına yürekten inanıyorum.