Son Güncellenme:
Mimar Gökhan Aktan Altuğ liderliğindeki Tago Architects tarafından tasarlanan Bulvar216, her kata ait özel girişlerle sağlanan cadde konsepti ve yükselen modern ofis katları ile İstanbul Anadolu Yakası’nın sosyal gereksinimlerini karşılarken, iş hayatının ihtiyaçlarını da cevap veriyor. Günlük hayatın dinamiklerine ayak uydurarak, konsepte uygun açık teraslarıyla geniş ve kullanışlı yaşam noktaları sunan yapı, pratik çözümlerle konforlu bir kullanıcı deneyimi yaşatıyor.
İstanbul merkez ofisinin dışında Tokyo, Bükreş, Kiev ve Dubai'deki ofislerinde Avrupa, Orta Asya ve Uzakdoğu'da projeler üreten Tago Architects tarafından tasarlanan, Anadolu Yakası’nın birçok yeni projeye ev sahipliği yapan semti Ataşehir'de konumlanmış Bulvar 216 yapısı, İstanbul'un önemli ticaret ve finans merkezlerinden biri sayılıyor. Mağazaların ve kafelerin bulunduğu 4 ticari ve 4 ofis katından oluşan yaşam merkezinde, günümüzün önemli ihtiyacı otopark katlarına ulaşım ise batı cephesinden bir rampayla sağlanıyor.
Arazi kotlarının farklılaşması sonucu oluşan eğimler, her kottan giriş alınmasına ve yaya sirkülasyonunun kesilmeden devam etmesine olanak tanıyor. Yapının, hiçbir ticari alanın durağanlaşmasına fırsat vermeyecek ve yaya hareketinden tüm birimlerin yararlanmasını sağlayacak şekilde tasarlandığını dile getiren Tago Mimarlık, çevresel faktörleri, yaşam aktivitelerini kolaylıkla imkanlı kılacak bir tasarımla avantaja çevirmiş.
Özgün mimari tasarımlarıyla adından söz ettiren Gökhan Aktan Altuğ liderliğindeki Tago Architects’in, kütleyle arazi arasında ustalıkla kurduğu ilişki, aynı zamanda arazinin yanında bulunan park ve açık teraslar arasında da gözlemleniyor. Bu açık teraslar, kattan kata geri çekilerek daha ferah, doğrudan gün ışığı alan konforlu alanlara dönüştürülerek yapıdaki iç-dış ilişkisi yeniden tanımlanmış.
Tago Architects, dinamik ve modern bir anlayışla ortaya koydukları tasarımı şu şekilde açıklıyor: “Üstteki ofis katları, çekirdek ve çalışma alanları ilişkisi bakımından en verimli form olan beşgen olarak tasarlandı, kullanılan prekast parapetler ile kütledeki geri çekilmelerin net olarak algılanabilmesi istendi. Ön plandaki hareketli parapet, mağaza ve ofis cephelerini sarmalayan, kütlenin belirginliğini ve formunu netleştiren ayrı bir araç olarak kullanıldı. Her katta yapının etrafını şerit olarak saran, değişken kesitleri ve yükseklikleri ile yapıya kimliğini armağan eden bu beyaz şeritler, yüzeylerindeki ışık-gölge oyunlarıyla da binaya bir başka boyut getirdi.”