EkonomiSiyasetçinin yeşil duruşu olmalı

Siyasetçinin yeşil duruşu olmalı

27.12.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Siyasetin odak noktaları ve kapsamı zamanın ruhuna ve ihtiyaçlarına göre değişir. Günümüzde siyaset yapanların odağında yer alması gereken konulardan biri de iklim değişikliği ve küresel ısınma. Halka hizmet sunma iddiası taşıyan her siyasetçinin bir iklim yaklaşımı da bulunmalı.

Siyasetçinin yeşil duruşu olmalı

SERVET YILDIRIM - İklim değişikliğinin politik bir konu olması 1970’lerde başladı ama uzun bir süre sadece bazı sol partilerin gündemine aldıkları bir mesele oldu. Ancak iklim değişikliğinin etkileri anlaşılmaya ve toplumda farkındalık oluşmaya başladıkça yelpazenin daha sağındaki partiler de konuyla “ilgilenmeye” başladılar. Son yıllarda küresel ısınmaya bağlı aşırı hava koşullarının yol açtığı felaketlerin artması ise meseleyi çok daha farklı boyuta taşıdı. Bir zamanlar siyasetçiler arasında sıklıkla duyulan “İklim değişikliği diye bir sorun yoktur” ya da “Küresel ısınma yanıltmacadır” görüşü terk edildi. Artık kimse iklim değişikliği gerçek olup olmadığını konuşmuyor. Onun yerine hangi önlemlerin hangi vadelerde alınması gerektiği tartışılıyor.

Haberin Devamı

Türkiye’de bu konu henüz siyasette tam olarak yerini alamadı ama birçok ülkede politikacılar çevre ve iklim konusunda bir söylem ve plana sahipler. Daha da önemlisi bu söylemin o ülkelelerde seçmen tarafında da bir karşılığı bulunuyor. Mesela İngiltere’de bundan birkaç ay önce bir liderlik krizi yaşanırken tartışmalarda dikkate alınan noktalardan biri de adayların küresel ısınmaya ilişkin önerdikleriydi. Adayların hepsi de “net sıfır hedefleri” konulması gerektiğini söylüyorlardı.

Yenilenebilir enerji

Bir zamanlar yeşil politikalara karşı mesafeli olan ve iklim değişikliğini önlemeye yönelik politikalara ısrarlı bir şekilde karşı çıkan şimdiki Başbakan Rishi Sunak bile liderlik yarışına girdikten sonra temiz enerjiye geçiş planlarını açıklamaya başlamış, yenilenebilir enerjinin özellikle rüzgar enerjisinin önünü açacağını söylemişti. Oysa yakın bir geçmişte petrol ve gaz çıkaran şirketlerin yatırımlarına vergi avantajı sağlanmasını öneriyordu. Yani temiz enerjiyi değil kirleten enerjiyi destekliyordu.

Haberin Devamı

Özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra yaşanan enerji şokunun ardından yenilenebilir enerji ve yeşil dönüşüm siyasetçilerin stratejilerinin önemli bir parçası olmak zorundadır. Birçok ülkede halk enerji sıkıntısı yaşarken siyasetçiler yenilenebilir enerjinin önünü açmanın yollarını aramalıdır.

Uluslararası Enerji Başkanı Fatih Birol da geçen hafta yaptığı bir açıklamada yaşanan krizin enerji dönüşümünü ve yenilenebilir enerji teknolojilerine geçişi hızlandıracağını söylüyordu. Özellikle Avrupa’da 2022 başından bu yana yaşanan krizin temiz ve güvenli enerji teknolojilerine geçişi hızlandıracağı aşikar. Fatih Birol önümüzdeki 5 yıl içinde yenilenebilir enerji kapasitesinin özellikle güneş, kara ve deniz rüzgârında olmak üzere 2400 gigabayt artacağını öngörüyor. Burada ülkeleri harekete geçmeye zorlayan asıl neden iklim dostu olmaktan ziyade Rusya bağımlılığının yarattığı rahatsızlık ve enerji güvenliği endişesi olsa da bunlar olumlu yönde adımlar olarak değerlendirilmelidir.

Haberin Devamı

Z kuşağı seçmen

Günümüzde artık ortalama bir politikacı bazı konularda bilgi ve fikir sahibi olmak zorundadır. Mesela karbon emisyonu kısıtlamaları ne olmalı? Yakıt verimliliği için neler yapılmalı? Düşük karbonlu ısınmaya nasıl geçilebilir? İş dünyasını karbon ayak izini azaltmaya yöneltmek için vergisel olarak neler yapılabilir? Hibrit ya da elektrikli taşıt kullanımı konusunda nasıl bir yol izlenmeli? Hanelerde karbonsuzlaşma yolunda neler yapılabilir? Bunun da ötesinde siyasetçiler, ülkelerin enerji bağımlılıklarına son vermenin ve enerji güvenliğini sağlamanın yollarını çalışmalıdır ve önermelidir.

Siyasi partilerde ise enerji ve iklim uzmanları daha öne çıkmalı, liderlere daha yakın durmalıdırlar. Parti organları arasında enerji güvenliği ve temiz enerjiye geçiş komiteleri oluşturulmalıdır.

Trump’ın iklim karşıtı politikalarından ve uygulamalarından sonra yapılan ilk başkanlık seçiminde rakibi Biden ABD ekonomisini 2050 itibarıyla karbon nötr yapmak için gereken önlemleri alacağını vadetmişti. Trump’ın ABD’yi koparttığı Paris iklim anlaşmasına yeniden katılma sözü vermişti. Biden’in seçimi kazanmasında bu vaatleri etkili oldu. Özellikle çevre konusunda duyarlı olan Z kuşağından seçmenler siyasetçilerin programlarında yeşil rengi arıyorlar.

Haberin Devamı

Nitekim Biden göreve geldikten sonra da sözlerini yerine getirme yolunda önemli adımlar atarak, iklim ve temiz enerji yolunda ciddi bir fon ayırdı. Sadece ABD’de değil Avrupa’daki birçok ülkede de lider adayları manifestolarında yeşile vurgu yapıyorlar. Özellikle yerli ve yenilenebilir kaynaklara geçiş arzusu Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra daha da belirginleşti.

Anlamlı bir politika

Siyasetçi bir ölçüde de fırsatçıdır. Ukrayna krizi sonrası oluşan yeni atmosferdeki fırsatı da değerlendirmek isteyecektir. İngiltere’de eski başbakan Truss başbakan olmadan önce bir zamanlar “Net Sıfır”ın hararetli bir savunucusuydu. Ancak başbakan olduğunda ilk yaptığı şeylerden birisi yeşil verginin geçici süre için de olsa rafa kaldırılması oldu. Oysa bu vergi sayesinde çevre ile ilgili projeler fonlanabiliyordu. Truss’un bu U dönüşü seçmenler tarafından hemen fark edildi ve sorgulanmaya başlandı. Popülaritesindeki gerilemenin nedenlerinden biri de bu dönüşü oldu.

Haberin Devamı

Kısacası artık birçok ülkede yeşil dönüşüm yeşillerin ya da sol partilerin meselesi olmaktan çıktı. Öyle ya da böyle her siyasetçinin bir yeşil duruşu olmak zorunda. Bu duruş anlamlı bir çevre politikasına sahip olmayı gerektiriyor. Elektrikli araçlardan yenilenebilir enerji kullanımına, ormansızlaştırmadan döngüsel ekonomiye kadar birçok konuda fikri ve söylemi bulunmalı. Bir zamanlar uzak durduğu karbon emisyonu, yeşil enerji, döngüsel ekonomi, küresel ısınma gibi kavramları öğrenmeli ve günlük bakışının bir parçası haline getirmelidir.