Amerika’da bugün seçim var... Bir tarihte “Sadece ABD’nin değil tüm dünyanın başkanı” denilen kişi seçiliyor. Ama görünen o ki, 5 Ocak’ta göreve başlayacak bu kişi, “tüm dünya” şöyle dursun, “tüm Amerika” tarafından başkan olarak tanınmayabilir.
Trump, 4 yıl önce oynadığı “demokratik darbe” yöntemini tekrar oynamaya hazır. Bu yöntemin adı “contingent election” (koşullu seçim) ve ABD tarihinde bugüne kadar sadece üç kez, 1801, 1825 ve 1837’de uygulanmış.
Biliyorsunuz, ABD’de başkan ve yardımcısı iki dereceli seçimle belirleniyor. Halk, kime oy vereceğini açıklamış “ikinci seçmenleri” seçiyor. Gerçi bugün yapılan ve sonuçları ancak yarın alınacak olan oy verme işleminde en çok oyu alan aday belirlendi; ama yine de ikinci seçmenler kurulu, 17-25 Aralık arasında eyaletlerinde toplanacak, “usulen” bir oylama yapacak ve alacakları sonuç, aynı zamanda Senato Başkanı olan Başkan Yardımcısı tarafından “usulen” onaylanacak.
Buradaki “usulen” ifadesi, adaylardan birinin Trump olmadığı ve oyların yüzde olarak birbirine çok yakın olmadığı hallerde geçerli! 2020’deki seçimlerde Biden ikinci seçmenlerin yüzde 51,3’ünün, Trump ise 46,9’unun oyunu almıştı. Trump, bu sonucun hatalı olduğunu; halkın verdiği oyların İkinci Seçmen Kurulu’nun oluşturulmasında Demokrat idareciler tarafından değiştirildiğini öne sürerek, Başkan Yardımcısı Mike Pence’den kurulun mazbatasını onaylamamasını istemişti. Pence bunu reddetmiş, Trump’ın kendisinden sahtekarlık yapmasını istediğini açıklamıştı.
Sonucu biliyorsunuz: Ülke tarihine 6 Ocak Ayaklanması adıyla geçen meclis baskını oldu; biri polis memuru, 6 kişi öldürüldü. 147 polis memuru yaralandı; bunlardan 4’ü daha sonra hayatını kaybetti.
Daha sonra, bir soruşturma komisyonu, Trump’ın amacının “oyların eşit çıkması” halinde başkan seçiminin Temsilciler Meclisi tarafından yapılmasını sağlamak olduğunu ortaya çıkarttı. Temsilciler Meclisi’nde o tarihte Cumhuriyetçiler çoğunluktaydı ve Trump’ı başkan olarak ilan edeceklerdi.
Trump, hem komplocu hem de ağzında bakla ıslanmayan bir ego-delisi olduğu için, bu seçimlerde de halkına ve demokrasiye aynı tuzağı kurduğunu bizzat ifade etti. 28 Ekim’de bir seçim konuşmasında, Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ile aralarında “küçük bir gizli plan olduğunu” söyleyen Trump, bunun ne olduğunu açıklamadı. Meclis Başkanı ise “Adı üstünde, gizli plan bu. Seçimleri kazanmamızı sağlayacak bu planı açıklayacak değilim!” diyerek, 6 Ocak 2020 komplosunun yeniden uygulanacağını adeta itiraf etmiş oldu!
Kamuoyu yoklamalarına göre Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu yine Cumhuriyetçiler kazanacak. Trump’ın ekibi, bu çoğunluğa dayanarak Kamala Harris’in oylarının hatalı sayıldığını kararın “contingent election” (koşullu seçim) yöntemine kalmasında ısrar etmeye hazırlanıyor. Bu sağlanırsa, Trump başkan ilan edilecektir. Ancak, Senato Başkanı olması gereken Başkan Yardımcısı Kamala Harris --kendisi aday olduğu için-- bu yetkiyi en yaşlı üye, Washington eyaleti senatörü Demokrat Patty Murray’e bırakmış bulunuyor. Murray de Cumhuriyetçi Parti’nin, Kamala Harris’in oylarının hatalı sayıldığı ve dolayısıyla sonucun “koşullu seçim” yöntemine bırakılması talebini onaylamayacaktır.
Sonuç, 4 yıl önceki kanlı Meclis Baskını senaryosuna dönüş olabilir; ama ABD, bu kez “intikam hissiyle” aday olduğunu tekrar etmekten bıkmayan bir Trump ile karşı karşıya! Trump, “Biden ve Harris’in adamı gibi hareket etmekle” suçladığı binlerce federal kamu görevlisini “ilk bir saat içinde” işten atacağını vaat etti. Onbinlerce Güney Amerikalı göçmeni, “ABD’de doğmuş olsalar bile” sınır dışı edeceğini söyleyen bir Trump var olacak. Amerikan mallarından vergi alan her ülkeye ağır ithalat vergisi koyacak, “ABD’nin ulusal güvenliğini tehlikeye attığına” karar verdiği her Çin firmasının “tüm varlıklarını Amerikalılara satması” gerekecek. Ukrayna, Rusya ve Filistinliler de, çatışmaları bir hafta içinde bitirecek.
Trump beklenen komplosuna başvurur ve Kamala Harris bunun karşısında direnirse, ABD’de bir kıyamet kopacaktır; ama ölçeği ne olur, bilemeyiz.