Asgari ücret çalışma hayatının en önemli gündem maddesi haline geldi. Aralık ayı itibarıyla komisyonun göreve çağrılması bekleniyor. Ancak bu yıl Aralıktan önce konu gündeme geldi. Artış oranı ile ilgili tahminler ve görüşler sunulmaya başlandı. Ancak miktar kadar önemli olan istihdamdaki dengenin korunması.
Yılsonu yaklaşınca şirketler yeni yılın bütçesini yapar. Bütçenin en önemli belirleyicisi de asgari ücrettir. Çünkü çalışma hayatında asgari ücret çok önemli bir parametredir. Yalnızca asgari ücret üzerinden işçi çalıştıran işverenler açısından değil, borçlanma yapacaklardan, taksicilere kadar asgari ücret pek çok kişi için belirleyicidir. Şirketlerin bütçeleri açısından asgari ücretin maliyeti önemli. Dolayısıyla yüzde 50’ye yakın gerçekleşmesi beklenen artış sonrası asgari ücretin işverene maliyetinin aynı oranda olmamasını sağlayacak miktarda bir destek beklentisi söz konusu.
Hassas bir denge
Asgari ücret belirlenirken çok hassas bir denge gözetilmesi gerekiyor. Asgari ücretliler açısından asgari ücret geçim meselesi iken, işverenler açısından da istihdam kararı açısından çok önemli bir belirleyicidir. Bu nedenle asgari ücret belirlenirken hem yeni istihdam fırsatlarını daraltmamak hem de asgari ücretlilerin refah seviyesini korumak gerekiyor. Aksi taktirde asgari ücretin artması çalışanların ellerine geçen ücreti belki artıracaktır, ancak yeni istihdam olanaklarının daralması ile işsizlik artabileceği gibi, mevcut çalışanların işsizlik riskinin artması söz konusu olabilir. 2024 yılı itibarıyla asgari ücretin işverene maliyeti 23.502,94 TL. Yani brüt asgari ücret ile işverene maliyet arasında 3.500,44 TL’lik bir fark var. Bu fark 5 puanlık prim teşviki ile bu şekilde gerçekleşiyor. Primini düzenli ödemeyen işverenler için maliyet daha da artıyor. Diğer yandan asgari ücret desteği çerçevesinde her bir işçi için sağlanan 700 TL’lik destek asgari ücretin işverene maliyetini azaltıyor. Ancak asgari ücretteki artış oranıyla asgari ücret desteği aynı miktarda artmazsa bu durumda desteğin yeterli olmaması durumu ortaya çıkıyor. Böyle olunca da işyerlerinde işten çıkışların yaşanması riski söz konusu oluyor.
100 TL ile başladı
Asgari ücret desteği ilk kez 2016 yılında uygulanmaya başlandı. 2016 yılında 100 TL olarak başlayan destek, 2017 ve 2018 yılında da aynı tutarda devam etti. 2018 yılında destek 12 ay değil 9 ay sağlandı. 2019 yılında ise beş yüzün altında çalışanı bulunan işyerleri için 150 TL, beş yüz ve üzerinde çalışanı bulunan işyerleri için 100 TL olarak uygulandı. 2020 yılında desteğin miktarı 75 TL’ye indi ve 2021 yılında da aynı tutar üzerinden destek sağlandı. 2022 yılıyla birlikte destek miktarı yeniden 100 TL’ye yükseldi ancak sadece 6 aylık süreyle Temmuz – Aralık dönemi için asgari ücret desteği sağlandı. 2023 yılının Ocak – Haziran döneminde destek miktarı 400 TL’ye çıkarken Temmuz – Aralık döneminde tutar 500 TL’ye yükseltildi. 2024 yılında ise 700 TL olarak uygulandı. Dolayısıyla asgari ücret desteğinde başlangıçtaki yüzdenin korunamaması söz konusu olduğu gibi 2020 ve 2021 yıllarında destek tutarının bir önceki yıla göre azaltılması da söz konusu olmuştu.
Asgari ücret desteğinin uygulanmaya başlandığı 2016 yılında destek miktarı asgari ücretin brüt tutarının yüzde 5.6’sı kadardı. 2024 yılı için ise bu oran yüzde 3.7’ye geriledi. 2016 yılındaki oranın korunması halinde asgari ücret desteğinin tutarının 1.100 TL civarında olması gerekirdi. Bu yıl yüzde 40’lık bir artış söz konusu olur ve asgari ücret brüt 28.000 TL civarına yaklaşırsa destek miktarının da 1.500 TL’ye yükselmesi ile ancak bu oran korunmuş olacaktır. Asgari ücret desteğinin tek boyutu işveren maliyetinin azaltılması değil. Toplu iş sözleşmesi imzalanmış işyerlerindeki işverenler daha fazla sayıda işçi için bu destekten faydalanabiliyor. Dolayısıyla örgütlülük de özendirilmiş oluyor. Bu boyutu da düşünüldüğünde asgari ücret desteğinin devamı ve kapsamının genişletilmesi yerinde olacaktır.