Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terörün, 40 yıldır Türkiye’nin önünde bir engel olduğunu belirten Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu, “Terör ve teröristle  mücadele devam edecek. Türkiye’yi bu beladan kurtaracağız” dedi.

Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu’yla geçirdiğim süre boyunca aldığım notlar arasında altını çizdiklerim var. Altını en kalın çizdiğim cümlelerden birisi de terörle mücadele ve teröristle amansız mücadele meselesi. 1990’larda terörle mücadelenin tamamen Silahlı Kuvvetlere bırakıldığını gösteren çok sayıda vakayla karşılaşmıştım.

Haberin Devamı

Bugün geldiğimiz noktada Selçuk Paşa’nın tespiti çok dikkat çekici:

“Terör, 40 yıldır Türkiye’nin önünde bir engel. Terörle ve teröristle mücadele devam edecek. Herkes biliyor ki bu mücadele yapılmak zorunda.  Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri de bu yönde. En kısa zamanda bu işi bitirip Türkiye’yi bu terör belasından kurtaracağız.”

Terörle kesintisiz mücadele

TERÖR ÖRGÜTÜNE HELİKOPTERDEN ATIŞ TALİMİ

Selçuk Paşa’yla sohbetimiz sırasında terör örgütüne verilen uluslararası desteği malzeme bazında sormuş, cevabı da ilk gün yazmıştım. O cevap cümlelerinde dikkatimi en çok çeken bölümü özellikle sona sakladım. Örgüte sadece silah yardımı değil eğitim de verildiğini biliyorduk ama Selçuk Paşa burada çok ilginç bir detay verdi. Önce o ayırdığım bölümü yazayım:

“Örgütün hava indirme, helikopterden atış yapma, hava hedeflerine atış yöntemleri, uçaklara ve helikopterlere hedef tarifi, yaralılara ilk yardım, helikopter ile yaralı tahliyesi, atış ve ortak tatbikatlar icra ettiğini açık kaynaktan görmekteyiz. Bu durum desteğin malzeme ile sınırlı kalmadığını eğitim desteğinin de alındığını göstermektedir.”

Selçuk Paşa’nın “açık kaynaklar” vurgusunu çok önemsedim. ABD, DEAŞ’la mücadele adı altında terör örgütünün Suriye koluna verdiği desteğe dair zaman zaman bilgilendirme paylaşımları da yapıyor. Helikopteri olmayan örgüte helikopterden atış eğitimi vermek acaba nasıl bir planın parçası diye üzerinde düşünmemiz lazım. Bafıl Talabani üzerinden örgüte verilen ve Irak’ın kuzeyinde düşen helikopterlerin devamı mı gelecek?

Haberin Devamı

O düşen helikopter nakliye helikopteriydi, silahlı helikopteri terör örgütünün Suriye koluna kim verecek diye sorular üretiyor beynim. Bunları yazabilmek için de bu bölümü terör örgütünden ele geçirilen “müttefik” malzemelerinden ayırdım. Açık kaynak kısmına dair bir not daha ekleyeyim, Türkiye, sadece ABD’nin değil Suriye’de askerleri üniformalarıyla görev yapan her ülkenin, terör örgütüyle kurduğu ilişki, yaptığı görüşmeleri biliyor ve yakından takip ediyor...

Terörle kesintisiz mücadele

TSK’NIN SINIR HASSASİYETİ...

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in en hassas olduğu konulardan birisi sınır güvenliğiyle ilgili sosyal medya aforizmaları. Kamuoyunun yakından tanıdığı kimi isimlerin sınırların korunmadığına dair sosyal medya mesajlarından sonra Milli Savunma Bakanlığı tarafından sınır hattına davet edildiklerini biliyorum. Üstelik bu davetler tek bir kere değil birden fazla kere yapıldı ama bugüne kadar, gel gözlerinle gör meydan okumasını kabul eden popüler yüz çıkmadı. Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu ile konuşurken konuyu sınır güvenliğini de getirdim. Komutan, hudut emniyetinin 8 Hudut Tugayı, 6 Hudut Alayı, 60.000 personel ile sağlandığını ve Cumhuriyet tarihimizin en yoğun tedbirlerinin alındığını söyledi. İleriden geriye doğru oluşturulan üç kademeli emniyet sistemi Hudut Birlikleri, Komando/Keşif Birlikleri, Kolluk Kuvvetleri olarak organize edilmiş. İnsan gücüyle beraber modern gözetleme sistemleri ve fiziki engeller de oluşturulmuş.

Haberin Devamı

Terörle kesintisiz mücadele

ORADA BİR KÖY VAR UZAKTA...

Çocukluğumuzun okul şarkılarından birisiydi; “Orada bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de, o köy bizim köyümüzdür.” Yok hikâye şarkıdaki gibi değil aslında. Gidecek, görecek, insanlara dokunacaksın. 1990’ların en büyük medya hatası ilk uçakla Diyarbakır’a gidip, son uçakla dönüp, kaburga ve burma kadayıf yerken üç beş kişiyle sohbet edenlerin 3-5 gün yazdıkları Güneydoğu izlenimlerini okumaktı. Yolların denetiminin saat 4’ten sonra terör örgütüne geçtiği günlerden, Irak’ın kuzeyindeki onlarca üs bölgesini yollarla birbirine bağlamış bir Türkiye’ye ulaştık şimdi. Bölgeye hiç gelmemiş olanların, kendi orduna düşman olmayı demokrat olmanın ilk şartı sayan, ithal yarım aydınlanmacıları bölgeye çağırmak boş bir uğraş olur. Ama isterlerse Atina’da, onları genç PASOK’luların çok olduğu kahvelere götürüp, sohbet etmelerini sağlayabilirim. Baksınlar bakalım, 1967-1974 Albaylar Cuntasının en ağır işkenceleri ettiği aile üyelerine rağmen teki bile Yunanistan Ordusu’na düşman mı? Ahmet Kutsi Tecer’in şiirinden bestelenen şarkı nasıldı, “Orda bir dağ var, uzakta, O dağ bizim dağımızdır. İnmesek de çıkmasak da O dağ bizim dağımızdır.” Çıkmadığın dağ da senin olmuyor işte, olsaydı 1990’larda bir Genelkurmay Başkanı Cudi’ye bayrak diktik diye övünmezdi...

TERÖRDEN ARINMA, DÖNEN SURİYELİ SAYISI

Türkiye’nin Suriye’de DEAŞ ve PKK’ya karşı düzenlediği operasyonların siyasi sonuçlarını biliyoruz. Engellenen terör koridorunun bozduğu planlar oldukça önemli olmasa ABD, İsrail üzerinden Golan tepelerinden Irak’a kadar uzanan bir koridor oluşturmaya çalışmazdı. Bu senaryoyu değil ama Suriye’de üç harekât sonucunda Türkiye’nin vardığı noktayı sordum Selçuk Paşa’ya, aldığım cevap terörden arınmanın Suriyelilerin ülkelerine dönüşüyle ilgili de öğretici oldu: “Suriye’nin kuzeyinde icra edilen harekâtlar ile 11 bin km2’den fazla alan teröristlerden temizlenmiş, güney sınırlarımızda bir terör koridoru oluşturulması engellenmiş, bir milyondan fazla Suriyelinin evlerine ve topraklarına dönmesi sağlanmıştır.”

Terörle kesintisiz mücadele

DEPREMLER VE SİLAHLI KUVVETLER

Irak’ın kuzeyinde, Kayseri 1. Komando Tugayı’nın görev yaptığı bölgede dolaşırken aklıma Hatay’daki 8. Komando Tugayı’nın askerleri geldi. Irak’ın kuzeyinden döndükten 1 ay sonra depreme yakalanmış, 824 personeli depremden etkilenmiş bir birlikti onlar. Asker depremde dışarı çıkmadı sözlerine en çok onlar üzülmüşlerdi. Depremin ardından Hatay’a gittiğimde 3 şehitleri olmasına rağmen, kalan 300 personelle birlikte neler yaptıklarını anlatmışlardı. Gelen yardımları sahra çadırlarında istifleyen bir yüzbaşı kan-ter içerisinde bana dönmüş ve demişti ki, “Silah arkadaşlarımızın bir kısmının kendisi ya da aileleri enkaz altındayken bizim yerimizde oturduğumuzu yazanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hiç tanımamışlar. Sokağa çıktık, herkese yardım ettik.”

Bu cümle aklımda çok yer etmişti. Hatay’daki yıkım o kadar büyüktü ki, bırakın 300 kişiyi, aynı anda 30 bin kişi sahaya sürülse, o yıkım karşısında çaresiz kalırdı. Sokağın beklentisini bildiğim için Selçuk Paşa’ya doğal afet hazırlıklarını da sordum, aldığım bilgi şöyle: Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremler sonrasında afet bölge komutanlıklarına ait planlar güncellenmiş, hafif, orta ve ağır seviye arama kurtarma personel sayısı on binin üzerine çıkarılmış, arama kurtarma eğitimleri başlamış ve şu ana kadar yaklaşık 7.000 askerin eğitimleri tamamlanmış.

Terörle kesintisiz mücadele

Rakamlarla sınır güvenliği

Yoğun sınır güvenliği tedbirlerinin alındığını belirten Selçuk Paşa, “Size detaylı rakamları iletelim” dedi. Askerlerin son derece analitik bir çalışma sistemi var, o rakamlar daha Zilok Üssü’nden ayrılmadan elime ulaştı:

- 1.168 km modüler beton duvar (Suriye 837 km, İran 331 km)

- 95 km yüksek güvenlikli tel çit (Suriye 74 km, Irak 21 km)

- 817 km hendek (Suriye 380 km, Irak 18 km, İran 419 km)

- 341 elektroptik kule

- 183 asansörlü kule

- Hat boyu gözetleme kameraları

- Devriye yolu

- İnsanlı/insansız gözetleme kuleleri

- Uzaktan komutalı SARP silah sistemi

- Mikro/mini İHA ve radar sistemleri mevcuttur.

Terörle kesintisiz mücadele

AYNI GECE OĞLU DOĞDU, BABA ŞEHİT OLDU

Helikopter insanın çevresindekilerle sohbet etmek istese de düşünceleriyle baş başa kaldığı bir ulaşım aracı. Bir yanda motorun gücünün sınırlarını zorlayan tepeler, diğer yanda kilometrelerce derinlikteki vadiler arasından geçerken içerideki uğultu konuşmayı imkânsız hale getiriyor. Adını bilmediğim bir hemşirenin 1990’lardaki anıları geldi aklıma. O hemşire, genç bir kadının oldukça zorlu geçen doğumuna girdiğinde, aklından acaba baba nerede, neden eşini yalnız bıraktı diye düşünmüş. Ertesi sabah, uzman çavuş olan babanın tam da doğumun sürdüğü zaman diliminde şehit olarak hastanenin morguna getirildiğini öğrenmiş. 1990’larda roket yememek için helikopterin ağaçları yalayarak uçtuğu dönemler vardı. Alçaktan uçmak, teröristlerin atış açısı bulmasına engel oluyordu.

Helikopterin iki tarafına takılı makineli tüfeklerin başındaki askerler daha doğmamıştı tüm bunlar yaşandığında. Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu’yla sohbet etmeye başladığımda hafızamdakileri beynimin arka tarafına itmiştim ama konuşmanın geldiği yer bu bölümü yazmayı şart haline getirdi bana. “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” sözünün geçerli olduğu bir coğrafyada şehitler ve gaziler hiç unutulmamış:

- Garnizon komutanlıkları, bir yıl içerisinde şehit aileleri ve gazilere yönelik 12.442 ev ziyareti gerçekleştirmiş.

- Gülhane Hastanesi ve Gaziler Fizik Tedavi Hastanesi’nde tedavi gören yaralılar ile gaziler her hafta düzenli olarak ziyaret ediliyormuş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Ankara’da tedavi gören yaralı ve gazilerin yakınlarının konaklama ve yemek ihtiyaçlarına dair tüm tedbirleri almış. Diğer illerde de yaralı ve gazileri garnizon komutanlıkları ziyaret ediyormuş.

- 2024 yılında 172 teröristle mücadele gazisi, 102 şehit ailesi, Özel Eğitim Merkezleri’nden faydalanmış olacakmış.

- Moral faaliyetleri kapsamında; bando birlikleri, gaziler ile şehit ve gazi ailelerine yönelik, halka da açık 144 konser vermiş. Ana ast birlik komutanlıkları, şehit aileleri, gazi ve aileleri için 357 yemek düzenlemiş toplamda 6 bin 608 aile ağırlanmış...

Kuzey Kıbrıs’ta okuduğum ama yazarının adını anımsayamadığım bir kitap var, adı, “Geçmişi bilmeyenler, geleceğe yürüyemezler.” Bırakın gazilere iş ya da kız vermeyi, otobüste yer vermek gibi unuttuğumuz değerlerimiz var bizim.