EkonomiGazinocular Kralı’nın oğlu ekmeğini ‘taş’tan çıkarıyor

Gazinocular Kralı’nın oğlu ekmeğini ‘taş’tan çıkarıyor

08.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Efsane gazino Maksim’in sahibi Fahrettin Aslan’ın oğlu Mehmet Aslan, doğal taş sektöründe ‘kontrollü’ büyüyor. Hindistan’da fabrika alan Aslan, yurtdışındaki üretim tesislerinin sayısını artıracak. Şu aralar inşaat sektörünün durumunu pek parlak görmediği için ihtiyatlı...

Gazinocular Kralı’nın oğlu ekmeğini ‘taş’tan çıkarıyor

Türkiye’de gazino sektörü 1960-1980 döneminde zirve yıllarını yaşadı. T harfi şeklindeki podyum düzenini sahnelere getiren Zeki Müren apartman topuklarıyla, gladyatör kıyafetleriyle, 8 yıl boyunca assolist olarak çıktığı Maksim’in ününe ün katıyor, kült bir mekan haline getiriyordu. Gazinonun sahibi Fahrettin Aslan da ‘Gazinocular Kralı’ olarak anılmaya... Alaturka müziğe damga vuran bütün isimler buradan geçerken, Maksim’in kulisinde yaşananlar da magazin basının ana malzemesiydi.
İşte o kült mekan bugünlerde yeniden canlandırılmaya çalışılıyor. Fahrettin Aslan’ın dördüncü ve son evliliğinden olan, küçük oğlu oyuncu Mehmet Aslan tarafından... Fahrettin Aslan binayı 2003’te İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Tuna’ya sattı. Nuri Tuna, Maksim’in yerini yanındaki Büyük Sahne ile birleştirerek mekana 5 yıldızlı otel yapacak. Otelin alt katında ise Maksim efsanesi yeniden canlandırılacak.
1983 doğumlu Mehmet Aslan, eğitimini yurtdışında yaptı. 25 yaşında Türkiye’ye döndüğünde oyuncu olarak gördük onu. Babadan ünlüyken kısa süre yaptığı oyunculuk kariyeri ününe ün kattı. Doktorlar, Nefes Nefese, Maçolar, Yarım Elma dizelerinde oynadı. Şerefe Hatıralar dizisi ve Ayakta Kal adlı sinema filminde gösterdiği performansla, Türk sinemasının yeni jönü iltifatlarına maruz kalırken bir anda çekildi. İş hayatına atıldı. Taksim’de AKM’nin hemen ilerisinde bulunan ofisinde buluştuk. Babasının çalışma odasını hiç değiştirmemiş. Fahrettin Aslan’dan kalan elle tutulmuş notlar bile masanın üstündeydi. Mehmet Aslan’la eğlence sektöründen başlayan sohbetimiz reel sektöre uzandı.

‘Eğlence bana yasaktı’

* Şan şöhret, lüküs hayat... Niye bıraktınız?

Bıraktım mı bilmiyorum! Girişimci olmak için Boston’da ekonomi okudum. Annem de hep bunu istedi, babam da. O yüzden 10 yaşında Paris’e gönderdiler. Babam işleri yürütmemi istedi. İşleri hiç bırakmadım. Oyunculuk yan işimdi aslında... Alem Doğal Taş’ı 2005’te kurdum. Yarın öbür gün yeme içme sektörüne de geri dönebilirim... Dünyanın büyükleri 7/20 çalışıyorsa demek ki burada para, şan, şöhretin dışında bir motivasyon var. İş yapmayı, ticaret yapmayı seviyorum.

* Backgroundunuz nedir?
10 yaşında Paris’e gittim. 10 yıl Ecole Pascal’da okudum. Baccalaureat diplomasını aldım. Bir yıl da Sorbon’da psikoloji okudum. Boston Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret okudum. Babam hep okumamı, hayatı her haliyle öğrenmemi istemişti. Eğlence hayatı yasaktı bana.

* Varlıklı ailelerin çocuklarının yanlarında birileri oluyor yurtdışı da olsa....
Paris’te evimiz vardı. Ama öyle şoförlü arabam, yatağımı, kitaplarımı toplayan kimse yoktu. Türkiye’ye geldiğimde vardı tabii. İki farklı yaşamı da gördüm. İkisini de sevdim. Bin kere daha dünyaya gelsem yine aynı adamın oğlu olmak isterdim. Varlığı da kompleks yapmadım hiçbir zaman. Trafik varsa hemen arabadan atlayıp metroya biniyorum. Belediye otobüsüne binen manken sadece Türkiye’de haber olur herhalde. New York metrosuna binin imza alınacak starlarla doludur.

Haberin Devamı

Gazinocular Kralı’nın oğlu ekmeğini ‘taş’tan çıkarıyor

Mehmet Aslan, çalışma ofisi olarak kullandığı babasının makam odasını olduğu gibi korumuş.
Fahrettin Aslan’ın el notları masasında duruyor.


Hindistan’da fabrikası var

* Kaç dil biliyorsunuz?

Üç, Fransızca, İngilizce, İspanyolca...

* Son üç yıldır dizilerde, filmlerde yoksunuz...
İş hayatını tercih ettim. Aile işlerimiz uzaktan yürütülecek boyutlarda değil. 2005 yılında bir de dekoratif taş sektörüne girdim. Çocukluk arkadaşım Altuğ Leblebici ile birlikte dekoratif doğal taş ticareti yapıyoruz. Mermer, granit, quartz, bazalt, kum taşı. Taş ve kesimiyle ilgili teknolojiyi biz getiriyoruz. İşler büyüyor. Kuveyt Saray’ının, Karaçi’deki Amerikan konsolosluğunun taşını biz verdik.

* Kârlı bir iş mi, nereden aklınıza?
Kârlı. Rahmetli peder için gayrimenkul işinin ayrı bir yeri vardı. Ama inşaatçılık çok riskli bir iş. Yanına bunu koyduk. Dünyada inşaat olduğu sürece taş kullanılacak. Hindistan’da Kuveytli ortağımızla kurduğumuz mermer blok kesim fabrikamız var. Sektörde büyüyoruz. Yakın coğrafyada fabrika açmayı planladığımız ülkeler var. 2008’de bu sektörde 80’e yakın firma battı. Allah’tan biz Altuğ’la hissedip stoklarımızı çok yüksek tutmadık o dönemde. Alem Doğaltaş kontrollü büyüyor.

* Gayrimenkulde neler yapıyorsunuz?
Çeşitle yerlerde mülklerimiz, arazilerimiz var. Kirada yerlerimiz var. Caddebostan Migros’a, Burger King’e kiraladığımız yerler gibi. Gayrimenkul alıp kiraya veriyoruz çoğunlukla. Kira geliri doğru lokasyonları seçtiğinizde kriz dönemlerinde bütün ticari işlerinizin sigortası gibidir.

Gazinocular Kralı’nın oğlu ekmeğini ‘taş’tan çıkarıyor

Taksim’deki tarihi Maksim
Gazinosu yeniden canlandırılacak.

Maksim efsanesi gençlerle canlanacak

* Maksim Gazinosu çok şey ifade ediyor bir kuşak için. “Eğlence sektörüne geri de dönebiliriz” dediniz demin...
Döneceğiz. Maksim’le ilgili çok güzel planlarımız var. Nuri Tuna Maksim ve yanındaki Büyük Sahne’yi birleştirip 5 yıldızlı otel yapacak. Otelin alt katında yabancıların da ilgi göstereceği bir eğlence kompleksi açacağız birlikte. Maksim’i yeniden canlandıracağız. Büyük Sahne’yi de yeniden canlandırmak istiyoruz. Kompleksin içinde bir de tiyatro olacak. Nuri ağabeyle, Maksim efsanesini kaldığı yerden devam ettireceğiz.

* Kadınlar matinesi peki...
Yapacağız, gelirsiniz. Kadınlar matinesi kadınların sosyalleşme mekanıydı. Kızların görücüye çıktığı, birbirlerine hava attığı yerdi. Babam, “Kadınlar matinesini, kadınlar eşlerine iyi davransınlar diye yapıyorum” derdi. O kadar eğlenceli geçermiş yani... Aile müessesesine pozitif etkisi olan bir matineydi o. Hayatın akışı değişti. Maksim canlandırılacak ancak etrafında ek yeme içme mekanları da olacak. Maksim tek başına ayakta duramaz çünkü.
Maksim’in bir kültürü vardı. İnsanlar güzel zaman geçiriyordu. Evlilik teklifi, barışma yemeği, dost ağırlama, bir iş bitirme, eğlenmek, ticari başarı kutlamak için Maksim’e gidiyordu insanlar...Yakası bağrı açık insan giremezdi içeriye. Güzel mekandı, güzel insanlar gelirdi, müşteri kendini kral, kraliçe gibi hissediyordu. Hizmeti böyle verebilen bir yer yok şimdi. Bu konsepti yeniden yaratacağız. Yeni Maksim başarılı olursa ben inanıyorum ki arkasından benzeri çok mekan açılacak. Başta alaturka olmak üzere Türk kültürünü gençlere sevdirmemiz lazım...

* Gençlere sevdirmek için ne yapacaksınız?
Alaturkadan sıkılmıyor aslında gençler, konsept önemli. Asmalımescit’teki mekanların hepsi doluydu. Metal müzik dinlemiyordu oralara gelen insanlar. Gençlere yönelik ekonomiyi yaratmanız lazım. Makul fiyatlarda günceli yaşatmanız lazım. Assolisti uzak görüyor ama onu bir şov olarak verirseniz kendine yakın hissediyor. İyi bir müzik dinleyicisiyim, beklentilerini biliyorum

* Maksim bugün açık olsa, kim sahne alsa en çok hasılatı bırakır sizce?
O cirolar gazinoyla yapılmaz artık. Kim çıkarsa çıksın. Babamın o ciroları yaptığı dönemde sponsorluk kurumu yoktu üstelik. Her şey cepten harcanıyordu. Bugün çok özel sahne şovları hazırlayıp, gençlere alaturkayı sevdirip, arkanıza sponsorları almanız lazım. Ondan sonra büyük cirolar yapılabilir.

* Sponsor desteği olsa peki..
Sibel Can, Ebru Gündeş.

Haberin Devamı

‘Gecelik hasılatla daire alınıyordu ’

* Maksim’in bir gecelik cirosuyla kaç Cumhuriyet altını alınırdı acaba?
Babamdan duyduğumu söyleyeyim, 1970’lerde bir gecenin hasılatıyla Taksim’de, Şişli’de daire alınabiliyormuş. Böyle bir mekan bir daha hiç olmadı. Rahmetli Zeki Müren Türk halkının bir şey ne kadar samimi ve gerçekse onu nasıl kabullendiğini gösterdi. Bu kadar muhafazakar bir toplum olarak görülen Türk halkı, 1960’ların Türkiye’sinde apartman topuklu bir sanatçıya taparcasına sevgi gösteriyordu.

Haberin Devamı

Mecburen 50 dairesi oldu

Haberin Devamı

* Gayrimenkul portföyünüzde başka neler var?
Hepsini saymayayım şimdi...

* Bir oyuncu arkadaşınız sizin için “Gizli gayrimenkul kralıdır” dedi. Onu öğrenmeye çalışıyorum...
Biraz farklı bir konu bu. İsteyerek, yatırım olsun diye değil...

*İstemeden nasıl ev alır insan?
Sektörde bu yılbaşından itibaren gördüğümüz bir şey var. İnşaat şirketlerine taş veriyoruz, ödemeye sıkışıyor onun yerine ev teklif ediyorlar. Bir tür barter gibi. Ödeme yerine daire teklif ediliyor, mecburi barter diyelim. Kast ettiğiniz evler taşların ödemesi yerine verildi. Bu şekilde 50 daire geldi. Satacağız o evleri...Bu demirciye de oluyor. PVC’sine de oluyor.

* İnşaat sektörü zorda mı?
Bir sıkıntı var. Bir nakit sıkıntısı yaşanıyor. Ödeme vadeleri uzadı. Sektörde bir şişmeden korkuyorum. Bakıyorsunuz bazı inşaat firmaları var. 10 yılda adam 5 bin konut satmış, ‘İki yılda 20 bin konut satacağım’ diyor. Nasıl yapacaksın... 2 yılda, 10 yılı nasıl katlayacaksın. Bu büyüme bazen korkutuyor. Herkes bir ev almak zorunda gibi hissettiriliyor. İnşaat önemli bir sektör ancak hassas da olmak lazım. Tarihsel olarak baktığınızda inşaat şirketlerinde piyasadan silinip gitmek de çok kolay. Pedalı çeviremeyen o kadar çok büyük firma olmuş ki.

Londra’ya imza attı

* 2013’te kriz bekliyor musunuz?
Avrupa’da, Amerika’da bir buhran var. Bunun bize henüz tam sirayet ettiğini düşünmüyorum. Suriye’den çok çekiniyorum. Arkadaşlarımdan duyuyorum, Doğu’da ticaret neredeyse durmuş. Türbülans bekliyorum, temkinli hareket ediyoruz.

* Taşı nerelere veriyorsunuz?
Altuğ Leblebici: Büyük konut projelerine de veriyoruz. Villa, otel inşaatlarına da. Son dönemde tekneler önemli bir müşteri kitlesi oluşturmaya başladı. Teknelerde artık çok doğal taş kullanılıyor.