11.01.2018 - 11:30 | Son Güncellenme:
Danışman PsikoloG Tezcanlı, gençlere ve ailelere bu kaygılarının azalması ile ilgili şu önerilerde bulunuyor:
“Gençlerimizin ne durumda olduklarına baktığımızda, sadece işsizlikle değil, geleceksizlikle ve yeteneksizlikle de mücadele etmek durumunda olduklarını gözlemliyoruz. Bu durumda eğitimi fırsat eşitliği, nitelik, özgür ve bağımsız düşünce noktalarından ele almak önemlidir.
Belirsizlik en büyük kaygı unsuru
Ortamda bir genç varsa bir potansiyel vardır. Hangi okula gittiği önemli değil. Potansiyeli performansa çevirmek için; bu gençlere nasıl ulaşabiliriz, bu önemlidir.
Psikoterapide, bir semptom ortadan kaldırılırken kaldırılan semptom, başka bir semptoma yol açar mı diye bakılır. Bu semptom neyi örtüyor, bunu kaldırınca ne ortaya çıkar? Buna bakılarak semptom ortadan kaldırılır. Sistemin tümüne bakmadan yapılan değişimler başka sorunları ortaya çıkarır. Bu durum eğitim sistemimiz için de böyledir. Belirsizlik, en büyük kaygı unsurudur.
Genç, sınavda unutmak, hata yapmak gibi düşünceler içinde iken kaygıları artar. Dolayısıyla ‘üniversite benim için çok önemli, eğer başaramazsam ben bir hiçim’ düşünceleri artar. Hiçlik kaygı yaratır. Bunları kaldırdığımızda, niteliğe doğru gidebiliriz.
Anne, baba ve gençler olarak bizler belirsiz ve kaygı yaratabilecek durumlara karşı aşağıda belirtilen konularla kendimizi güçlendirerek daha rahat hissedebiliriz;
Sabır, motivasyon, disiplin olmadan başarıyı düşünemeyiz. Başarısızlıklardan ders almak, bilgiyi yenilemek için önemlidir. Gencin özgürce düşünüp davranabilmesi için, kendi beklentilerimiz üzerinden değil, onların istek, beceri ve beklentileri yönünde yönlenmelerine destek olalım. İyi insan olmadan, yalnız başına potansiyelin yüksek olması yeterli olmuyor, iyi insan olmaları önemli.
Gençlerimizin amaca ihtiyacı var
Hedef, ilke ve performanslarımızda tutarlı kalabilmeliyiz. Gençlerimizin amaca ihtiyacı var. Hiçbir şey boşluk olarak kalmaz, mutlaka amaçsız şeylerle doldurulur. İdealist, lider, girişimci gençler aileden görerek ve öğrenerek yetişirse etkili ve kalıcı olarak gelişir.
Sevgi ve değerlerle büyüyen insan, prestijli olmak gibi dış kaynaklara ihtiyaç duymuyor. Bu yüzden değer vermek, desteklemek yargılamamak anne baba için vazgeçilmez olmalıdır.”