EgeKarşıyaka her şeyin en iyisini hak ediyor

Karşıyaka her şeyin en iyisini hak ediyor

10.05.2020 - 00:00 | Son Güncellenme:

futbol hayatına ilk adımı İzmirspor'la attı. Karşıyaka'ya transfer olup, 7 yıl yeşil kırmızılı formayı giydi. 1998 yılında sevdası olan Kaf Kaf'ta jübile yapsa da futboldan vazgeçemedi. Antrenör olup birçok kulüpte görev aldı. O, Karşıyaka'nın efsanelerinden Muharrem Dirik olarak hafızalara kazındı...

Karşıyaka her şeyin en iyisini hak ediyor

”1986-87 yıllarında kazandığımız şampiyonluğu asla unutamam. Zaferi böylesine hak eden bir takımın, coşkulu taraftarın ve büyük camianın parçası olmak, başarımıza anlam katmıştı”

”Türk futbolunun geleceği, altyapıdan geçer. Yetenekli ve istekli gençlerimizin elinden tutulmalı, öz kaynak modeline önem verilerek yatırım yapılmalı”

Koronavirüs salgını nedeniyle spor müsabakalarına verilen arada Milliyet Ege Spor Müdürümüz Mehmet Demirtaş ve usta kalemimiz Fatih Tanfer, güzel tarihin tozlu yapraklarını sizler için karıştırmaya devam ediyor. “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesiyle Türk futboluna hizmet etmiş, İzmir futboluna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini, siz sporseverlere sunuyor. İzmirspor'da başladığı futbol serüvenini, Kocaelispor'a kiralık giderek sürdürdü. Ardından büyük sevdası Karşıyaka'ya transfer oldu ve yeşil kırmızılı forma için 7 yıl futbol oynadı. Altınordu'da da görev aldı. Kariyerini 1998 yılında gösterişli bir jübile ile noktaladı. Futboldan kopamadı ve sevdası olan Karşıyaka için bu sefer hoca olarak görev almaya başladı. Birçok takımda antrenörlük hizmetinde bulundu ve Türk futbolunun unutulmazları arasına girdi. Karşıyaka efsanesi Muharrem Dirik, futbol yaşantısını, unutamadığı anılarını, yeni nesile önerilerini, Türk futbolunun bugünkü durumunu sizler için anlatıyor. Keyifli okumalar...

Karşıyaka her şeyin en iyisini hak ediyor




Sevgili Muharrem Dirik, bize kendinizden bahseder misiniz?

23 Nisan 1961 yılında Isparta'da doğdum. Futbola 1974 yılında İzmirspor’da başladım, altyapının tüm kategorilerinde lisanslı olarak oynadıktan sonra 1979-1980 sezonunda profesyonel oldum. 1985 yılında Kocaelispor'a kiralık olarak bir seneliğine gittiğimde 1. Lig ile tanıştım. 1986 yılında o dönem 2. Lig'deki Karşıyaka’ya transfer oldum ve hala devam eden Karşıyakalı hayatım başladı. Başladığım sene şampiyon olarak 1. Lig’e çıktık. 7 sene Karşıyaka’da oynadıktan sonra 1993’te Petrol Ofisi’ne geldim ve buradaki ilk senemde de şampiyonluk yaşama fırsatım oldu. 1995’te Altınordu’da kariyerime devam ettim. 1998 yılında çok keyifli bir jübileyle futbol hayatımı tamamladım. Sonrasında mesleğime Karşıyaka, Petrol Ofisi, Torbalıspor, Milasspor, Aliağaspor, Altınolukspor, İzmirspor kulüplerinde antrenör olarak devam ettim.

Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?


24 senelik futbol kariyerimde unutamadığım çok fazla anım var. Aklıma ilk gelenlerden birisi, 1986-1987 Karşıyaka şampiyonluğu. Şampiyonluğa hasret kalmış ve bunu sonuna kadar hak eden bir takımın şampiyonluğunun bir parçası olmak, özel taraftarının desteğini, birlik beraberlik duygularını hissetmek çok güzeldi. Bir diğer unutmadığım anım, 1987-1988 sezonunda, Altay maçı öncesinde geçirdiğimiz trafik kazası. 3 ay sonra ilk oynayabildiğim maçta sahaya çıkarken seyircinin desteğini asla unutmam.Aynı sene 1. Lig'i, şimdi ki adıyla Süper Lig'i 7. olarak bitirişimiz çok önemliydi. Diğer bir önemli anım Karşıyaka’da jübile yapan ilk oyuncu olmam. Altay ile yaptığımız bu maçta çok güzel duygularla kariyerimi sonlandırdım.

Yeni nesile önerileriniz var mı?

Futbol ile birlikte mutlaka eğitimlerine devam etsinler. Yabancı dil öğrensinler. Takım sporlarında güçlü iletişim önemlidir. Araştırmacı olsunlar, başarılı buldukları kişilerin geçmişlerini araştırsınlar, deneyimlerinden faydalansınlar. Eğitim, futbolun en önemli parçasıdır. Başarıya uzanan yolun çiçek bahçelerinden geçmediğini iyi bilsinler. Türk futboluna hizmet etmek, adını duyurmak isteyen her bir futbol genci, elindeki imkanları zorlamalı, başarılarına yenilerini eklemelidir. Gençliğin gücüne fazlasıyla inanıyorum. Bizlerden daha iyi şartlara ve imkanlara sahipler. Yeter ki istesinler.

Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?

Türk futbolu, maalesef olması gereken noktanın çok gerisinde. Bunun en önemli sebebi, tüm spor dallarında olduğu gibi futbolda da altyapıya gereken önemin verilmemesi. Altyapıdaki oyunculara daha fazla şans verilmeli. Altyapıda çalışan antrenör maaşları iyileştirilmeli ve aksatılmamalı. Çekirdekten yetişen, kulüp sevgisiyle futbol yaşamına başlayan çocuklarımızı destekleyerek kariyerlerinde adımlarını hızlandırmak için altyapılara daha fazla imkan sunulmalı. Özellikle ülkemizde yaşanan koronavirüs salgını sonrası eski günleri mumla arıyor olacağımız kesin. Zaten borç batağında olan futbolumuzun daha da zor günler geçireceği unutulmamalı ve de ona göre önlemler ivedilikle alınmalı. Gelinen noktada ligler oynansın mı oynanmasın mı diye tartışılıyor. Hiçbir şey insan sağlığından çok daha önemli değil. Bunun bilincine varılmalı alınacak kararlar ona göre alınmalı.