17.08.2023 - 15:43 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr
Mayıs seçimlerinden sonra yoğun bir diplomasi trafiği yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan Vilnius zirvesinde İsveç'in NATO'ya üyeliğine yeşil ışık yaktı. Bu karar sonrası Türk Dış Politikasında yaşananları ise Financial Affair derledi. Zirvenin Türkiye-Batı ilişkilerinde bir kırılma noktası olduğunu belirten Henri J. Barkey imzalı yazıda, ABD-Türkiye ittifakının NATO'da en güçlü ve çekişmeli ortaklık olduğu aktarıldı ve iki ülkenin ilişkilerine yer verildi. Geçmiş dönemlerde Türkiye'nin ABD ile S-400 füzeleri nedeniyle ters düştüğünü hatırlatan Barkey, iki ülke arasındaki güvensizliğin arttığını kaydetti. Uzmanlara göre İsveç'in NATO'ya girişiyle beraber artık Ankara ve Washington arasında bir 'kategori değişikliği' yaşandı.
'ABD Türkiye için yeni bir yaklaşım belirlemeli' ifadesini kullanan Barkey, Washington'un, geçmiş dönemdeki anlaşmazlıkları sürekli görmezden geldiğini aktardı. Türkiye'nin jeopolitik, askeri ve ekonomik potansiyeli sayesinde ABD için paha biçilemez bir müttefik olduğunu belirten Barkey, Washington'un küresel çıkarları için Ankara ile çalışmaktan başka bir seçeneğinin olmadığını yazdı.
Erdoğan'ın sıradan bir lider olmadığını hatırlatan analizde siyasi sistemin değişmesiyle neredeyse tek karar verici konumunda bulunduğuna vurgu yapıldı. Arap Baharı nedeniyle birçok ülkenin yönetim sıkıntısı yaşadığı dönemlerde ABD Orta Doğu'yu geride bırakarak Asya'ya açılma hamlesi yaptı. Bu boşlukta Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası düzendeki rolünün doğasını değiştirmek için cesur hamleler yaptı. Uluslararası arenada Erdoğan'ı vizyonu geniş ve revizyonist olarak nitelendiren Barkey, Erdoğan'ın 2013 yılında BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesine atıfta bulunarak 'Dünya beşten büyüktür' ifadesini kullandı. Barkey'e göre Erdoğan, 'geniş anlamda bir medeniyet' olarak tanımlanan Türkiye'yi önde gelen bir 'statüko karşıtı' ve anti-emperyalist güç olarak sunuyor.
2010'ların başında Erdoğan, Mısır, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere karşı daha açık bir şekilde dostane ilişkiler yürütüyordu. Erdoğan sonraki yıllarda ise Mavi Vatan doktrinini benimsedi ve Türkiye'nin bölgedeki üstünlüğünü sağlamak için çalıştı. Erdoğan ayrıca bölgede ortak anlaşma imzalayan Kıbrıs, Yunanistan, ABD, Arap Birliği ve Avrupa Birliği kınadı. Bütün bu gelişmeler Türkiye'yi yavaş yavaş yalnızlaştırdı. 2021'de Türkiye'ye karşı harekete geçmek için Kıbrıs, Mısır, Yunanistan, İsrail, Ürdün ve Filistin Yönetimi, Akdeniz'de bulunan gazı sömürmek ve pazarlamak için Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kurdu.
Erdoğan'ın pragmatik bir lider olduğunu öne süren yazının devamında Türkiye'nin yine bu yılın Nisan ayında ABD ile karşı karşıya geldiği hatırlatıldı. Suriye'de terör örgütüne yapılan bombardımanlar ABD ordusunun bulunduğu havalimanının hemen yanına isabet etti. Barkey'e göre bu 'ıskalama' bilinçli olarak verilen bir mesaj. Yanı sıra ABD'nin sarsılmaz ve mantıksız bir varsayımı olduğunu iddia eden Barkey, bütün bunlara rağmen Washington'un, Erdoğan'ı gerçek bir müttefik olarak gördüğünü belirtti.
Diğer birçok ABD müttefiki gibi Türkiye de ABD'nin beşinci nesil gizli savaş uçağı olan F-35'i satın almak istediği belirtilen analizde, Ankara'nın 100 adet F-35 alma planı olduğu aktarıldı. Ancak Rusya ile yakın ilişkiler ve 2017 yılında satın alınan S-400'ler nedeniyle anlaşmanın darmadağın olduğu belirtildi.
ABD akla gelebilecek her şekilde, Türkiye'yi Rusya'dan satın almaya devam ederse F-35 programından tamamen çıkarılacağı konusunda uyardı, çünkü S-400 füze sistemini NATO sistemlerine entegre etmek F-35'leri tehlikeye atacaktı. Erdoğan ise ABD'nin bu hamlesine karşı Türkiye'ye Patriot sistemlerinin verilmediği için S-400'e yöneldiklerini söylüyordu. 2019 yılına gelindiğinde ise Türkiye projeden çıkartıldı ancak süreç hala devam ediyor.
Hava kuvvetlerinin üstünlüğünü kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalan Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri'nden yeni F-16'lar satın almak ve mevcut filosu için moderninazyon kitleri istedi. Biden yönetiminin bu istediği desteklediğini aktaran Barkey, Kongre yönetiminin ise karşı olduğunu bildirdi.