09.08.2023 - 10:59 | Son Güncellenme:
Ancak Nijer'deki durum sadece Sahel için endişe yaratmıyor, aynı zamanda küresel olarak daha geniş bir etkiye sahip olabilir. Nijer, son dönemde şiddetli saldırıların arttığı bölgede, Batı’nın nispeten istikrarlı bir devlet olarak gördüğü nadir demokrasilerden biriydi. Ancak askeri darbe nedeniyle bu istikrarın bozulabileceği yönünde endişeler var.
Ülke, Boko Haram ve DEAŞ bağlantılı gruplara karşı mücadele eden Fransız ve Amerikan üslerini barındırıyor.
Bu üslerin geleceği şimdilik belirsiz. Mali ve Burkina Faso'daki askeri darbeler, radikal örgütler tarafından gerçekleştirilen şiddetli saldırıların artmasına neden oldu.
Nijer'in de bu gruplar için verimli bir zemin haline gelebileceği endişeleri de beraberinde getiriyor.
DARBE KÜLTÜRÜNÜN BÜYÜMESİ
Nijer'deki darbeyle birlikte, batıdaki Mali'den doğudaki Sudan'a kadar uzanan bir Afrika kesiminin artık askeri rejimlerin kontrolüne girdi.
Sahel'deki otoriter rejimlerin yükselişi, bölgenin demokrasisi için bir gerileme anlamına geliyor. Nijer'deki darbe, diğer ülkelerdeki ordu birliklerini de iktidarı ele geçirmek üzere cesaretlendirebilir.
Bu endişe, ekonomik blok ECOWAS'ın Cumhurbaşkanı Bazum’un görevine geri döndürülmemesi durumunda cuntaya yönelik neden yaptırım kararı aldığını da daha iyi açıklıyor. Bu hamle, ABD, AB ve Birleşmiş Milletler tarafından da destekleniyor.
RUS ETKİSİNDEKİ ARTIŞ
Mali ve Burkina Faso’daki darbelerin ardından iki ülke yönetimi de Rusya ile daha yakın müttefiklik ilişkisi yürüttü. Nijer'deki askeri cunta da aynı yöne doğru ilerleyebileceği izlenimini veriyor.
Rusya’nın Nijer'deki askeri darbeye yönelik herhangi bir müdahalesinin olup olmadığına dair bir kanıt söz konusu deği. Kremlin Sözcüsü de Bazum'un serbest bırakılmasını ve krize barışçıl bir çözüm bulunmasını istedi.
Ancak, Kremlin yanlısı siyasi yorumcular, hükümet destekli medya kanallarında ve Telegram gruplarında darbeyi övdü. Darbeye destek veren göstericiler Rus bayrakları salladı ve eski sömürge gücü olan Fransa'yı kınadı. Rus paralı asker grubu Wagner’in Nijer'deki etkisini genişlettiğine dair de endişeler var.
Eğer Nijer komşularının yolundan giderek özellikle Wagner grubuna yönelirse, bu şiddetli saldırıların artmasına, insan hakları ihlallerine ve maden sömürüsüne yol açabilir.
URANYUM MESELESİ
Nijer, nükleer enerjide kullanılan radyoaktif metal elementi uranyumun küresel arzının neredeyse yüzde beşine sahip. Avrupa Birliği'nin nükleer ajansı EURATOM’a göre, Nijer geçen yıl AB'ye sağlanan doğal uranyumun ikinci büyük tedarikçisiydi. Ayrıca ülke Fransa'nın uranyum ihtiyacının yaklaşık yüzde 15'ini karşılıyor.
EURATOM, Nijer'in uranyum arzını kesmesi durumunda Avrupa'daki nükleer enerji üretimine yönelik acil bir risk olmadığını belirtiyor. Çünkü enerji santrallerinin üç yıl yetecek envanterleri bulunuyor.
Buna rağmen, ECOWAS veya Batılı ortakları, radikal İslamcı militanların etkin olduğu ve de Wagner’in etki alanını genişletebileceği bir coğrafyada hem sivil hem de askeri alanlarda kullanılan uranyumun yanlış ellere geçmesini istemez.
SIĞINMACI KRİZİ
Bazum hükümeti Akdeniz üzerinden gelen göçmen akışını durdurma ve Libya'daki gözaltı merkezlerindeki yüzlerce göçmene ev sahipliği yapma konularında Avrupa ülkeleriyle işbirliği halinde.
Aynı zamanda Bazum, Batı Afrika ülkeleri ile daha kuzeydeki ülkeler arasında kilit bir geçiş noktası olan ülkede insan kaçakçılarına karşı da önlemler almıştı.
Ancak askeri bir cunta döneminde, özellikle Fransa ve İngiltere gibi bazı Avrupalı ortaklar, Nijer'e yardımı durduracaklarını söyledikten sonra bu taahhütler sorgulanabilir hale gelebilir.
Bu, Avrupa'ya geçen göçmen akışı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.
Kaynak: BBC News Türkçe