09.10.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
ECEM KiTAPÇI /
‘Bir Baba Hindu’ nasıl bir film oldu?
Sermiyan Midyat: İki senedir üzerinde çalıştığım bir filmdi. Beş kere Hindistan’a gittik. Oradaki çalışma şartlarını görünce ve Necati Akpınar da bu fikre inanınca güle oynaya çektik. Umarım izleyenler lunaparkta gibi hissederler.
Nicole Faria: Çok eğlenceli bir mafya komedisi oldu. Dans etmek ve şarkı söylemek Hint filmlerinde çok rastlanan bir durum, ama Türk filmlerinde ilk olduğunu düşünüyorum. O yüzden tarih yazıyoruz denebilir.
Canlandırdığınız karakterden biraz bahsedebilir misiniz?
S.M.: Fadıl, fizik olarak Charlie Chaplin ya da Hitler gibi duran bir adam. Babası tarafından zorla mafya yapılmış ama onun içinde sanatçı bir ruh var. Buna bir süre devam ediyor. Sonrasında duramayıp yoga gurusuna aşık
oluyor.
N. F. : Mafyaya eğitim veren yoga öğretmenini canlandırıyorum. Karakter onlara sakin olmayı ve daha fazla nefes almayı öğretiyor. Eğlenceli ve düzgün bir kız. Hindistan’dan Türkiye’ye mafya üyelerine eğitim vermek için geliyor.
Çekimler nasıl geçti?
S.M.: Türkiye’de çektiğim sinema filmlerinden daha farklı bir tecrübe oldu. Orada hayata başka türlü bir bakış var. Güzel arkadaşlıklar edindik, orada olmayı özlüyorum.
N. F. : Çekimlerin ilk kısmı İstanbul’da gerçekleşti. Türkçe okumayı, yazmayı ve konuşmayı bir hafta içinde öğrendim. Çok eğlenceliydi ama tabii bir yandan ciddi zorluğu vardı. Çünkü, yeni bir dil öğrendim. Yeni insanlar tanımak ve bir dil öğrenmek gerçekten keyifli. Annem de filmde teyzem rolünde oynuyor. Bu yüzden benim için çok akılda kalıcı
bir tecrübe oldu.
Faria’yla çalışmak nasıl?
S.M.:Nicole, şimdiye kadar çalıştığım en disiplinli oyuncu. Zeki ve kendini çok iyi yetiştirmiş. Geleceği çok parlak bir kız. Bir de özgüvenli, o yüzden ayrıca
sevdim.
Sermiyan Midyat’la çalışmak sizin için nasıl oldu?
N. F. : Sermiyan, çok güçlü ifade yeteneğine sahip bir insan. Birlikte tek tek bütün sahnelerin üzerinden geçtik. Bir yandan da gerçekten çok çalışkan bir insan. Yazdı, yönetti, oynadı ve bunu sanki hiç çaba harcamıyormuş gibi yaptı. Gün başlarken sette insanlar motive olsun diye çok yüksek sesle müzik açıyor. Böyle bir yönetmenle çalışmak gerçekten
büyük şans.
‘Kendimi ortaya koymayı seviyorum’
Filmde hem oynadınız hem de yönetmenliğini yaptınız. Sizin için zor olmadı mı?
S.M.: Yıllardır sorulan bir soru. Ben bu sözcüklerin hiçbirinin önüne ‘hem’ koymuyorum. Bu filmde şarkı da yazdım ve besteledim. Bunların hiçbiri bana ayrı bir kalemmiş gibi gelmiyor. Kendimi ortaya koyarak var olmayı seven biriyim.
Hindistan’da film çekmek zor oldu mu?
S.M.:Zorlukları da oldu tabii ki. Dans sahnelerini üç hafta gibi bir sürede çekiyorlarmış, ben bir günde çektim. Bize göre daha yavaşlar. Sesinizi yükselttiğiniz zaman pasif-agresif bir duruma geçiyorlar. Susup iş yapmıyorlar.
Güzel yanları da var. Dost canlısı ve neşeliler.
‘Türk erkekleri çok yakışıklı’
Türkiye’ye ilk kez mi geldiniz?
N.F.:İkinci gelişim, daha önce burada yine bir çekimim oldu.
Burada yaşamak ister misiniz?
N.F.: İstanbul’u çok seviyorum, şimdilik sadece burayı gördüm. Yemeklere ve kültüre de hayranım, çok açık bir kültür var. Her dinden ve kültürden insana açık bir yer burası. O yüzden kendimi burada yaşarken düşünebiliyorum.
Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz?
N.F.:Açıkçası sadece birlikte oynadığım oyuncuları tanıyorum. Gerçek hayatta da çok eğlenceli insanlar. Onlarla çalışmak keyifliydi.
Türk kızlarını nasıl buluyorsunuz?
N.F.: Çok güzel buluyorum. Nereye gitseniz güzel ve çekici kadınlar görüyorsunuz. Aynı zamanda Türk erkekleri de çok yakışıklı...