16.03.2025 - 17:32 | Son Güncellenme:
Margaret Ross Tolbert
Margaret Ross Tolbert- Likya’daki seyahatlerim sırasında, karşılaştığım kültürel eserler beni derinden etkiledi… Bu, ABD ve Avrupa’da aşina olduğum doğanın görkemli sunumundan oldukça farklı bir bakış açısıydı. Türkiye’de, doğaya insanın kültürel eserleri de ekleniyor. Bu şekilde bizden önce bu topraklarda yürüyenleri hatırlıyoruz. Bu geleneğin bir parçası olduğumuzu hissediyoruz. Ve bu benim için gerçekten rahatlatıcı bir his.
Elmalı yakınlarındaki Bayındır’daki bir tümülüste bulunan, Leto, Artemis ve Apollon’u tasvir eden fildişi figür (M.Ö. 600 civarı) belki de yas tutanlar tarafından bırakılmıştı. Bu hediyeyi getiren hüzünlü olayın dokunaklılığı beni derinden etkiledi.
Elmalı yakınlarında bulunan On İki Tanrı stelleri, bir panteon anlayışına daha toplumsal ve ekip odaklı bir yaklaşımı temsil ediyor. Bunlardan bazıları Nymphae, yani bireysel özelliklere sahip olmayan su perileri olarak tanımlanıyor. Benim için, Melite kaynağındaki (daha sonra Letoon) erken dönem Likya sunaklarının Eliyanas’a, yani su perilerine adanmış olması da aynı derecede etkileyiciydi. Görünüşe göre, zamanla bu varlıklar Leto, Artemis ve Apollon gibi kahramansı ve dramatik tanrısal kimliklere dönüşmüştü. “Oinoanda, Eleuterai, Telandros, Letoon, Patara, Antiphellos ve Myra’daki antik yazıtlar, bu su perilerinin varlığını doğruluyor.” (-Gökhan Tiryaki)
Ancak ana tanrıça inancı, birçok isim ve kılık değiştirerek, Likya ve daha eski tarihlere kadar uzanıyor. Bazı kaynaklar, Letoon’da bulunan yıpranmış bir Eni Mahanahi büstünün görüntülerini ortaya koyuyor. Bütün bunlar bir araya geldiğinde, suyun ve kaynakların ilkel bir yaşam gücü olarak toplumsal bir kutlamasını temsil ediyor.
Birçok su kaynağı tapınak olarak hizmet vermiştir; bunlar arasında Sura, Limyra, Kyaneai, Oinoanda ve ünlü Patara Apollon Tapınağı da bulunmaktadır. Çoğu zaman mağaralarda veya oyuklarda, dilek dilemek ya da bir iyileşmeyi bildirmek amacıyla kaynak mağaralarına atılmış sayısız adak figürini bulunmuştur. Bu eserler, onları getiren adak sahiplerinin hikâyelerini canlı bir şekilde anlatmaktadır.
Ve Limyra’da, önceki kültürlerin bu su kaynakları sayesinde nasıl varlıklarını sürdürdüğünü görüyoruz, Elmalı’dan uzun bir yolculukla dağın altından çıkan berrak, pırıl pırıl sulara hayranlıkla bakıyorum. Bu su kaynakları, olağanüstü yapılar ve anıtlar için ilham kaynağı olmuş. Keçilerin otladığı bir tarlada, Ptolemaios’a adanmış bir anıtın kalıntılarını görüyorum. Antalya Müzesi’nde ise aynı anıtı çevreleyen olağanüstü atlı heykel şaheserleriyle karşılaşıyorum. Ayrıca, anıttan geriye kalan tahrip olmuş Kentaur kabartmaları beni derinden etkiliyor. Müze gezilerim sırasında sık sık bu kabartmaların hızlı eskizlerini yapıyorum.
Canlandırmalıyız
Bugün, bu eski yaşam kaynaklarını, Elmalı Yaylalarındaki “On İki Tanrı” kabartması bulunan kutsal alanı ve “Leto, çocukları ve periler” ikonografisini nasıl ele alıyoruz?
Bir zamanlar Apollon Sirius Nymphaeum’un parlak sülfürlü sularında, kemerlerin altında yüzen eski lastikler yer alıyordu. Yakınlardaki Nymphaeum’u çevreleyen bataklıklarda ise hurda arabalar ve okul otobüsleri batmış haldeydi. Yerel yetkili bununla ilgili, “Rüzgâr köpükleri oraya savurdu” dedi.
Elmalı civarındaki bir tarım alanına yakın kaynak sularında, parlak mor renkte yosun kümeleri bulunuyordu. Bunu fark edenler, “Bu bir kraliyet rengi” diye yorumladılar. Tarihsel olarak sularını değerli ve kutsal sayan bir bölgede, böyle kirleticilerin ve su problemlerinin varlığı, bu sorunlarla karşı karşıya olanlarda farkındalık eksikliği yaratıyor.
Ve birçok tarihi kaynaktaki su seviyeleri azalmış durumda. Su kaynaklarının günümüz kullanıcıları olarak, bu doğal sistemlerin canlı kalmasını sağlayan akışı yeniden canlandırmak ve korumak için çaba göstermeliyiz.
Proje SU ekibinden Can Denizman: Milyon yıllık jeolojik miras
Likya yolunun jeolojik hikâyesi, yaklaşık 200 milyon yıl önce, süper kıta Pangea’nın iki büyük parçası olan Laurasia ve Gondwana arasında doğu-batı deniz yolunda başlar. Antik Tetis Denizi’nin ılık ve sığ suları, karbonat salgılayan organizmalar için mükemmel bir çökelme havzası oluşturmuş ve bu da geniş kireçtaşı birikimi alanlarına neden olmuştu. Tetis’in bir kalıntısı olan Akdeniz’in turkuaz sularını kucaklayan muhteşem Toros Dağları, bu şiddetli deformasyon ve tektonik yükselmeye uğramış karbonatlı kayaçlardan oluşur. Bu kayaçlar bölgenin en önemli yeraltı suyu kaynaklarını sağlayan akiferleri oluşturarak kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmışlardır.
Proje SU nedir?
Proje SU, Amerikalı ressam Margaret Ross Tolbert’in öncülüğünde, sanatçılar ve bilim insanlarından oluşan bir ekibin Likya ve Akdeniz’in su kaynakları üzerine yaptığı bir araştırma ve sanat projesi. Proje, bu su kaynaklarının Antik Dönem’deki önemini keşfetmeyi, tarihsel, kültürel ve çevresel açıdan değerlerini vurgulamayı amaçlıyor. Kaynakların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Proje SU ekibinden Yusuf Yavuz: Efsaneler ve su yolları betonun gölgesinde
Tanrıların, azizlerin ve suların coğrafyasında doğanın büyüsü insan eliyle bozulmak üzere…
Patara’ya su taşıyan antik su yapısı “Delik Kemer”, örneğine az rastlanır bir taş işçiliği ve mühendislik örneğidir. Myra’ya su taşıyan antik su kanalları ise kimi yerde masif kayanın işlenmesiyle, kimi yerde ise duvarlar örülerek dağların suyunu bu görkemli kente taşımıştır. Günümüze çok az bir bölümü ulaşabilen Myra’nın antik su kanalları, ne yazık ki bugün bir başka tehditle karşı karşıya…
Myra’nın çiftlik yapılarının bulunduğu, İsion Kalesi’ne de ev sahipliği yapan Beymelek’ten başlayıp,batıya doğru Kalkan’a kadar devam eden bir güzergâha sahip yeni bir otoyol projesi için yeni bir aşamaya gelindi. Yöre halkı mevcut yolun iyileştirilmesini ve yeni projenin iptalini istiyor. Yalnızca yöre halkı değil, arkeoloji camiası da bu konuda endişeli. Çünkü yeni otoyolun geçtiği güzergâhta arkeolojik sitler var.
Myra’dan Sura’ya, Hoyran’dan Kyaneai’ye, Phellos’tan Kalamaki’ye uzanan yeni otoyol projesinin güzergâhı üzerinde bulunan tescilli arkeolojik ve doğal sit sayısı yaklaşık 20 civarında. Bir de sık maki örtüsü içinde, sarp yamaçlarda, koyaklarda henüz keşfedilmemiş olası kültürel miras var. Tanrı Apollon’un adını taşıyan Sura’daki vadi tabanındaki tapınak ve kükürtlü su kaynağı, Hoyran’ın, Kyaneai’nin anıtsal lahitleri, binlerce yıldır kullanılan su sarnıçları; görkemli Likya coğrafyasının doğal peyzajı yeni otoyol ile birlikte geri dönüşü mümkün olmayan bir değişime gebe…
Otoyolun geçeceği bölge, aynı zamanda Proje SU kitabına ve suyun binlerce yıllık öyküsüne odaklanan resimlere ilham veren coğrafyanın büyük bir bölümünü kapsıyor. Proje SU için defalarca adımladığımız su yolları, tarih ve kültür rotaları, projenin başladığı 2010’lu yılların başından bu yana önemli değişikliğe uğradı. Kontrolsüz yapılaşma, plastik seralar, topoğrafyayı değiştirirken; Tanrıça Artemis’in tapınağının bitişiğinden akan Myros Potamos bugün sera atıklarının döküldüğü bir çöplük gibi. Leto Ana’nın Ksantos ırmağının kıyısındaki kurbağa sesleri tarımsal pestisitlerin ambalaj atıklarının arasında kayboluyor. Patara’nın su kaynaklarında iş makineleri dolaşıyor, Sura’nın bilicilerinin, Aziz Nikolaus’un mucizelerinin sindiği coğrafyada metrekareye ne kadar asfalt döküleceğinin hesapları yapılıyor.
Tanrıların, azizlerin ve efsanelerin coğrafyasından tam 19,6 milyon metreküp sökülecek. Bu sadece bir inşaat, hafriyat malzemesi değil; masallar, efsaneler ve yaşamı ayakta tutan bir kültürdür. Sökülen sadece toprak, ağaç, taş değil; binlerce yıllık bir hafızadır…
Magazin dünyası günlerce onların aşk iddiasını konuştu. İddialara cevap vermemeyi tercih eden Nesrin Cavadzade ve Pamir Pekin'den yeni paylaşım geldi.