27.12.2017 - 12:31 | Son Güncellenme:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC ) düzenlenen “Gazi Mağusa Politik Durum ve Kapalı Maraş” konulu etkinlikte Maraş’ın geleceği için çözüm önerileri ve alternatifler üzerinde konuşuldu.
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler ve Hukuk Fakültesi tarafından, Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof.Dr. Aykut Toros , Yrd.Doç.Dr. Enver Gülseven, Dr. M. Sadık Akyar, Dr. Ersoy Önder ve öğrencilerin katılımı ile ‘Gazi Mağusa Politik Durum ve Kapalı Maraş’ konulu etkinlik düzenlendi. 44 öğrenci ve dört öğretim üyesinin katılımı ile 23 Aralık’ta gerçekleştirilen etkinlik kapsamında, ‘Issızlıktan İhtişama Maraş- Warosha; From the Silence to Magnificence’ adlı workshop yapıldı.
‘Issızlıktan İhtişama Maraş- Warosha; From the Silence to Magnificence’ konulu workshop
‘Gazi Mağusa Politik Durum ve Kapalı Maraş’ etkinliği çerçevesinde düzenlenen ‘Issızlıktan İhtişama Maraş- Warosha; From the Silence to Magnificence’ konulu workshop grup içi tartışmalar bölümü, etkinlik öncesi GAÜ’ de tamamlanarak, saha incelemeleri sonrasında öğrenci grupları tarafından değerlendirilerek sunumlar gerçekleştirildi.
Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aykut Toros’un açılış konuşmasını yaptığı etkinlik öğrencilerin sunumları ile devam etti. Toros açılış konuşmasında, “Bu gün burada öğrenciler için gündeme getirilecek tek bir kelime dahi, belki de ileride Maraş için atılacak adımlarda bir referans olacaktır. Karar alıcılar için tek bir kelime dahi çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
Maraş’ın tarihi ve bugünkü durumu oturumu
Oturumda, tarihi süreç, adanın Osmanlılar tarafından zorunlu olarak İngiltere’ye kiralanması, Lozan ile birlikte İngiliz Hükümdarlığına geçmesi, ABD Senatosu Araştırma Komisyonu Raporu, Maraş Bölgesi’nin nasıl kurulduğu, nasıl bir turizm ve ticaret bölgesine dönüştüğü, Türk nüfusun burada sadece çalışma amaçlı bulunduğu, Türk nüfusun daha çok Mağusa’da Surlar Bölgesi’nde yaşadığı, 1974 Barış Harekatı sonucunda ise Türk tarafınca, Maraş’ın etrafının sınırlandırılarak yerleşime kapandığı hatta Türk tarafınca ileride yapılabilecek anlaşma ve görüşmelerde bir değer olarak kullanılabileceği amacıyla kararlar alındığı belirtilmiştir. Oturumda ayrıca; tarihi perspektifde; zengin ve gösterişli bir hayatın olduğu şehirlerin, çatışmalar sonucunda bu özelliklerinin yok olduğu, bunlara en güzel örneğin; Maraş, Beyrut ve Havana olduğu, gelecekte de Dubai’nin buna aday olabileceği konusunda bir öngörüde bulunulmuştur.
Bölgedeki flora (bitki) ve fauna (hayvan) çeşitliliği konusunda, şehir içerisinde 43 yıldır el değmemiş, kendi ekosistemi içerisinde yaşayan bir bölgenin olmadığı belirtilmiştir. Buna en yakın yerin Çernobil bölgesi olabileceği, ancak burasının da radyasyon kirlenmesi nedeniyle bu kategoride olmadığı, Maraş ile ilgili alınacak kararlarda, bu yönünün de göz önünde bulundurulması gerektiği belirtildi.
Maraş’ın hukuki statüsü ve durumu
Oturumda, 541 ve 550 sayılı BM kararlarına değinilerek; 541 sayılı kararda genel anlamda KKTC’nin tanınmaması ve KKTC ile diplomatik bir bağ kurulmamasını, 550 sayılı kararda ise, Maraş’ın yerleşime açılmamasının bahsedildiği belirtildi. Ayrıca Annan Planı’na genel olarak değerlendirildi.
Maraş’taki Vakıf mallarının hala vakıf malı sayılması gerektiği, özellikle Maraş bölgesindeki taşınmazların İngilizler tarafından iki veya üçüncü şahıslara satılamayacağı üzerinde duruldu. Bu konu ile bağlantılı olarak ayrıca 18 ve 19’ncu yüzyılda adayı kiralayan İngiliz Hükümeti’nin geleneksel olarak, sömürge devletlerine Yasama ve Yürütme erkinden önce Yargı erkini ön planda tutan bir yönetim geliştirmiş olduğu, bu nedenle de; böyle bir erki ön planda tutan bir gücün niçin Kıbrıs’ta uygulanmayarak vakıf mallarına böyle bir uygulama yaptığı konusunun da ayrı olarak incelenmesi gereken bir akademik çalışma alanı olabileceği belirtildi. Bölgedeki menkul ve gayri menkullerin genelde şahıs malı olduğu için mevcut olduğu gibi muhafazası yönünde de görüş bildirildi.
Maraş’ın geleceği için çözüm önerileri ve alternatifler
Oturumda, KKTC’de, Maraş’ın tekrar yerleşime açılması ile ilgili bir inisiyatifin var olduğu, yine Dışişleri Bakanlığı tarafından bazı çalışmaların da yapıldığı, buna göre Maraş’ın tekrar yerleşime açılması için gereken kaynağın yaklaşık beş milyar dolar olduğu, gayri menkuller üzerine açılan yaklaşık 6 bin 500 davanın 500’ünün Maraş ile ilgili olduğu, ayrıca bölgenin tekrar yerleşime açılması için halkın kullanımına açılan ‘Derinya Plajının’ güzel bir örnek olduğu gündeme getirildi. İlave olarak, mülkiyet ve savaş konusundaki çifte standarda dikkat çekildi. Buna göre; kiralanan mal kiralama sonucunda asıl sahibine iade edilmesi konusuna da değinildi. İngiltere, 1 nci Dünya savaşı sonucunda galip olmanın verdiği bir güç ve hak ile Kıbrıs’ın hükümranlığını (ilhak etmiştir) almıştır. Türkiye de 1974’de Adada, Sampson Darbesi nedeniyle askıya alınan demokrasinin yeniden inşası için bir harekat icra etmiş ve bunun sonucunda Türk tarafı Maraş bölgesini almıştır. İngiltere’nin böyle bir hakkı olması durumunda Türkiye’nin de olması gerekliliği gündeme getirilmiş; Türkiye’nin bölgeyi geri verecek olması durumunda ise, İngiltere’nin de kiralama sonucunda aldığı malı (Adayı) veya en azından iki ve üçüncü şahıslara devrettiği vakıf mallarının da asıl sahibi olan Türk vakıflarına verilmesi gerektiği gündeme getirilmiştir. Bu oturumda da daha önceki oturumlarda da gündeme gelen bölgenin eko sistemine tekrar dikkat çekilmiş, bu konuda ABD’de yaşayan bir Rum vatandaşı ile bir KKTC vatandaşının birlikte yürüttükleri Mağusa Ekoşehir Projesi (Famagusta Ecocity Project) açıklanmış, buna göre yerleşime tekrar açılma gündeme geldiğinde bu konunun göz ardı edilmemesi gerektiği, hatta bu konunun dünya ölçeğinde çok dikkat çekeceği, hatta bu konuda (Maraşın yerleşime açılması) gündeme gelebilecek bazı tepkileri de absorbe edebilecek bir mekanizma olması gerektiği konusunda görüş birliğine varılmıştır. Söz konusu şahısların bu konu ile ilgili bir belgesel çekme aşamasında da olduğu gündeme getirilmiştir.
Maraş’ın mevcut durumu ile ilgili çözüm önerileri ve altenatifleri özetleri
Oturumlar sonunda, öngörülen çözüm mekanizmalarının çeşitli olabileceği, ancak çözüm prensiplerinin muhakkak beşeri (insani) değerlere dayanması gerektiği gündeme getirilerek sıralanmıştır.
Bu çerçevede; Maraş’ın genel olarak; Rum tarafı ve BM ile birlikte mevcut durumunun muhafaza edilerek yerleşime açılması, Türk tarafının tek taraflı olarak Maraş’ı yerleşime açmasıdır. Ayrıca şu ana kadar tüm taraflarca önerilen çözüm tarzlarına bir alternatif olarak da Türk tarafınca; bölgede bulunan mülk sahipleri ile temasa geçerek, mülklerinin geleceği ile ilgili düşüncelerini, kendi projelerini onlara anlatması, bölgenin yeniden yerleşime açılması durumunda kazanımlarını anlatması ve bunları bir rapor haline getirerek başta BM olmak üzere taraflara ve uluslararası topluma sunması, bu hamlenin ikinci aşaması olarak ise, bölgenin yeniden yerleşime açılması ve açılmasının ve işletilmesini Türk tarafına bağlı uluslararası bir şirket vasıtasıyla yapılmasını (bu opsiyon, İngiltere’nin başta Hindistan ve bazı sömürge devletlerini yönetirken kullandığı “Şirket ile Yönetim- Rule by Charter” rol model alınarak geliştirilmiştir), yerleşime açılırken muhakkak mevcut ekosistemin muhafazası için geliştirilen projelerin de göz önünde bulundurulması konuları gündeme getirilmiştir.
Öğrencilerin bilgi, görgü ve kişisel gelişimlerinin yanında; akademik bir çalışma ortamında melekelerinin artmasına da katkıda bulunduğu öngörülen etkinlik, Prof. Dr. Aykut Toros’un kapanış konuşması ve sonuçların etkinlik akademik koordinatörü Dr. M. Sadık Akyar tarafından bildirilmesi sonrasında sona erdi.