Bu seçim sanılanın aksine Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasında geçmeyecek!
Yarışan iki isim Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu değil aslında!
Bu seçimde taraflardan biri son 10 günde kullanışlı aparatlarını “100 yıllık dönem kapandı, avans bitti, Cumhuriyet’i değiştireceğiz” diye konuşturmaya başlayan küresel akıl.
Sırrı Süreyya Önder’in bir yüzyıl önceki bağımsızlık mücadelesinin sembol şehri İzmir’de “Atatürk, Musul ve Kerkük’ten vazgeçerek 100 yıllık bir avans aldı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu” diye devleti küçümsemesi tesadüf mü sizce?
Peki, Sırrı Sakık neden şimdi “Bizim küçük hesaplarımız yok. 100 yıllık Cumhuriyet’i değiştireceğiz. Önümüzdeki dönem özgürlük yılı olacak. Bu özgürlüğü kimlerle inşa edebileceksek onlarla oturup konuşacağız” diye aba altından sopa gösteriyor?
Hesap küçük değil büyük.
Değiştirmek istedikleri Türkiye’nin üniter devlet yapısı.
Özgürleştirmekten kasıtları Türkiye’nin 25-26 bölgeden oluşan kantonlara ayrılması.
Bu iş HDP/PKK’nın boyunu aşan büyük bir proje. Onlar sadece süslü vaatlerle kandırılan ve ihtiyaç duyulduğunda sahaya sürülen kullanışlı aktörler.
Asıl planın ne olduğunu 7 yıl önce 14 Mayıs 2016 günü New York Times’ta yayımlanan, Nick Danfort imzalı “Farklı sınırlar Ortadoğu’yu kurtarabilir miydi?” başlıklı makalede gayet açık yazdılar.
Yazının zamanlaması manidar. Türkiye’yi bölme ve bir iç savaş amaçlı tertiplenen 15 Temmuz FETÖ darbesinden sadece iki ay önce. 16 Mayıs 1916’da Britanya ve Fransa arasında imzalanan Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli anlaşmadan tam 100 yıl sonra dolaşıma soktular.
Yazıda Sykes-Picot Anlaşması’na atıfta bulunup ABD eski başkanlarından Woodrow Wilson’un 1919’da Anadolu’ya yolladığı heyetin tavsiyeleri doğrultusunda hazırlanan haritadan bahsediliyor.
O haritada İzmir, Türkiye sınırları içinde yarı otonom bir bölge.
Trakya bölgesi “Uluslararası Bizans Devleti.”
Güneydoğu Anadolu Suriye’ye bağlanıyor ve Mezopotamya’ya katılıyor!
Doğu Anadolu ve Karadeniz’in bir kısmı Ermenistan’a veriliyor.
FETÖ’cü darbe başarılı olsaydı Sykes-Picot Anlaşması’nın yıl dönümünde yayımladıkları o yazıda işaret ettikleri gibi Wilson haritasını yeniden çizeceklerdi. Başaramadılar. Millet 100 yıl önce yırtıp attığı o haritayı tozlu raflardan indirmelerine izin vermedi.
Şimdi heyecanla 14 Mayıs’ı bekliyorlar. Washington Post’ta “2023’te dünyanın en önemli seçimi Türkiye’de olacak” diye boşuna yazmadılar.
Başka ne dediler o yazıda? “Türkiye’deki seçim Washington, Moskova, Avrupa, Ortadoğu ve Asya’da jeopolitik ve ekonomik hesapları şekillendirecek.”
Daha nasıl anlatsınlar dertlerinin ne olduğunu? Bu seçim Türkiye’nin adayıyla bu devlete son vererek 100 yıllık hesabı kapatmak isteyen küresel akıl arasında geçecek.
Gerisi boş laf.
Anketlerde son durum
Areda/Survey Araştırma Şirketi’nin 23-24 Mart 2023 tarihleri arasında Türkiye genelinde gerçekleştirdiği ankete göre…
AK Parti: 40.1
CHP: 24
HDP:11
MHP: 9.3
İyi Parti: 8.7
Memleket Partisi: 2.5
Yeniden Refah: 1.7 oy oranına sahip.
Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarıştığı bir seçimde hangisine oy verirsiniz sorusuna…
Seçmenin yüzde 53.7’si Erdoğan, yüzde 46.3’ü Kılıçdaroğlu cevabını veriyor.
Yorum sizin…
Toparlanın, gitmiyoruz
Asrın felaketinden 20 gün sonra deprem bölgesinden başka illere gidenlerin sayısı 3 milyon 350 bin kişiydi.
Son 20 günde ise çok hızlı geri dönüşler başladı. 1 milyon 300 bin depremzede bu süreçte memleketine döndü. Dün itibarıyla başka şehirlerde yaşayan depremzede sayısı 2 milyon civarına düşmüş durumda.
Bu, toparlanmaya ve umutların yeşermeye başladığına işaret.
Türkiye yaralarını hızla sarıyor.
Bunu da atlatacağız…