Dün İstanbul'un çağdaş sanat fuarı Artcontact İstanbul'u sevgili dostlarım Kelimat Sanat Galerisi'nin davetlisi olarak izledim. Farklı sanat disiplinlerinin yer aldığı Artcontact İstanbul; Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde görkemli alanıyla girişte sizi büyülüyor.
Fuar alanına geçmeden önce bizi Mehmet Aksoy'un heykelleri karşılıyor. "Deniz Olunmalı (Nazım Denizi ve İstanbul'u seyrediyor)" heykeli önünde epey zaman geçirdiğimi söylemek isterim. Mehmet Aksoy'un eserleri her zaman beni büyüler. Yıllar önce işim gereği haftanın belirli günleri Cumhuriyet Köyü'ne gitmek zorundaydım. Cumhuriyet Köyü'nde herkesin ilgisini çeken "Böcek Evi" ni kızımın ısrarıyla ziyaret etmiştim. Açıkçası kimseyi rahatsız etmemek ve çat kapı girmek huyum değildir. İşte o zaman kendisiyle tanışmıştık. O güne dair kalan sadece anılarım malum anı belgeleyecek ne kamera ne de akılı telefon vardı yanımda :) Şimdi bakıyorum da aradan 18 yıl geçmiş. Ey zaman...
Olağanüstü Covid-19 önlemleri ve güvenlik aşamasından geçtikten sonra
Tam kapanma sürecini Çanakkale'de geçirdim. İstanbul'dan uzak doğa içinde bir yaşam ruhuma mutluluk kattı. Yanımda okumak için çok sayıda kitap götürmüş olsam da doğayı incelemek, var olan yaşamı hissetmek benim için muazzam bir deneyimdi. 3 haftalık süreçte uzaktan çalışmak, canlı yayınlar kadar kendime zaman ayırmak ve doğayla bütünleşmek bana çok iyi geldi.
Pandemiyle geçen 15 ay sonrası doğduğum topraklarda olmak, düşünmek, hayal kurmak ve üniversite eğitimi için ayrıldığım 89 yılından sonra ailemle zaman geçirmek, çocukların anneanne ve dedesiyle bir arada olması çok değerliydi.
Pandemi her ne kadar hepimizi çok etkilemiş olsa da bazı farklı yönleriyle de bizi birbirimize bağlıyor. Şu gerçek de var ki pandemi sürecinde doğaya ve insana özlemimiz çok artmış durumda. Bir de pandemi sebebiyle fiziksel ve sosyal kısıtlılıklar, stres ve endişe psikolojik destek ihtiyacını doğurdu. Yapılan araştırmalar terapilerin dönemin ihtiyaçlarına uygun şekilde uzaktan, çevrimiçi olarak
Sevgili Ferhat Yılmaz'ı arkadaşım İpek Kobaner'in Clubhouse'da "Göbeklitepe'nin Gizemi" kitabıyla ilgili gerçekleştirdiği bir sohbette dinleme şansı bulmuştum. Bir gece yarısı yine Clubhouse'da "bu ses hiç yabancı değil" diyerek takibe aldım. Sonrası gördüğünüz gibi çevrimiçi buluştuk. Ben sordum o anlattı. Sağ olsun teknoloji sağ olsun güzel insanlar, sağ olsun İpekçiğim.
Radyo programı sunucusu, sinema ve dizi film oyuncusu Ferhat Yılmaz; 18 Aralık 1973, İstanbul doğumlu. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Konservatuarında tiyatro eğitimi gördükten sonra Ayla Algan ekibiyle Ekol Drama'da tiyatro çalışmalarıyla başlayan oyunculuk hayatı çok fazla dizi ve sinema filmi ile taçlanmış. Günümüz ve geleceğe dair hayallerini konuştuğumuz sohbeti umarım siz de benim kadar keyifle okursunuz.
Sevgili Ferhat Yılmaz, çocukluktan günümüze muazzam üstatlarla dolu dolu geçen bir hayatın var. Çok bilinen üstatlarla çalıştın. Sanat yolculuğun nasıl başladı?
Senin de söylediğin gibi oyunculuk serüvenime bakarsan benim mesleğe
"Müzik ruhun gıdasıdır" diye boşuna dememişler. Bir de arkadaşlarınız arasında Türkiye'nin en iyi DJ, müzik yapımcısı, müzik direktörleri vb. olunca yeni müzikleri keşfetmek ya da sevdiğiniz müziklerin hikayesini dinlemek insana çok büyük keyif veriyor. Keza pop müzikten, Türk sanat müziğine birçok ses sanatçısı ile müzik ekseninde beraberiz. Gerçekten çok şanslıyım ki birçok albümün şarkılarının demo halini dinliyorum.
Müzik benim hayatımda olmazsa olmaz. Radyo kadar sosyal medyada keşfettiğim müzik ve şarkıların peşine de düşerim. 3RIN ile de böyle tanıştık. Instagram keşfette karşıma çıkan 3RIN (@3rinmusic) meğer Türkiye'de çok popüler olan müzik şirketi Thrace Music / Romanyalı müzik insanlarından biriymiş :)
Bundan sonrası 3RIN'den. Keyifli sohbet ve samimi cevapları için 3RIN'e çok teşekkür ediyorum.
İlginç bir şekilde tanıştık :) Seni senden tanıyabilir miyiz? 3RIN kimdir?
Sevgili Yeşim hakikaten öyle. Ama müzik evrensel. Yeniden merhaba, ben Erin Danet 21 yaşındayım. Romanya'nın Braşov kentinde yaşıyorum. Vokal, söz yazarı ve aranjörüm. Thrace Music ile ortak çalışmalar yapıyorum.
Thrace Music derken? Biraz bahseder misin?
Cristian Tarcea'nın (Monoir)
Kullanıcı adınızı belirleyip posta adresinizi ekliyorsunuz. Sonra istediğiniz kişiye ya da kuruma sadece bu kullanıcı adınızı veriyorsunuz. Adresine istediğiniz her neyse hemen geliyor. Gerçek dışı mı geldi? Yok hayır, hiç gerçek dışı değil. Artık "Postnick" var! İlk duyduğum anda ben de "yok artık" demiştim ama var artık :) Postnick'in yaratıcıları Buğra Kocatürk ve Yiğit Çallı'dan girişim hikayelerini Clubhouse'da bir sohbet odasında dinledikten sonra mutlaka iletişime geçmeli ve birebir dinlemeliyim dedim. Bu süreçte hikayelerinin hızına biraz geç kalmış olsam da asla geç olmaz diyerek hikayelerini aktarmak istedim.
Çevrim içi gerçekleştirdiğimiz söyleşilere bir yenisini eklerken yüz yüze görüşeceğimiz günlerin hayaliyle hayata tutunuyoruz. Heyecan verici projeleri dinlemek ve paylaşmak bana ilham oluyor.
İkinizde kurumsal hayatı geride bırakıp eylül ayından bu yana Postnick'e yoğunlaştığınızı, ocak ayında Postnick'i hayata geçirdiğinizi söylediniz. Postnick nedir ve nasıl ortaya çıktı?
Buğra: Postnick'in ilk versiyonu, 2020 yılının Eylül aynda hayata geçirdik ve o günden bu yana sürekli geliştirmelere devam ediyoruz. Belirttiğiniz gibi Ocak ayında da şu andaki
Eylül ayında fantastik edebiyatı çocuklara sevdiren yazar, editör ve Türkçe öğretmeni Ömer Ünal ile yollarımız kitabı aracılığıyla kesişti. Kitabının ismi "Yeşim Taşı Efsanesi" olunca ilgimin boyutunu düşünebilirsiniz.
O günden bu yana Ömer Bey ile iletişimiz hiç kesilmedi. Kah geldi söyleştik, kah geldi canlı yayın yaptık. "Yeşim Mutlu ile evden sohbetler" Instagram canlı yayınıma konuk olduğunda kendisinden çocuklar için kitap önermesini rica ettim. Sağ olsun beni kırmadı. Harika önerileriyle bu yazı ortaya çıktı.
Ömer Bey'e çok teşekkür ediyor. Kitapla buluşmalarımız hep devam etsin diyorum :)
Çocuklar İçin Kitaplar
Düş gücünün sonsuzluğa akan okyanusunda bembeyaz bir yelkenle yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Üstelik bu mavi yolculuğun misafirleri bu kez sadece çocuklar.
Anne karnında başlayan eğitim yolculuğumuz her dem devam eder. Okul sıralarında, iş hayatında, günlük hayatın karmaşık ancak bir o kadar eğlenceli adımlarında.
Neredeyse tüm hayatımızın en konsantre edilmiş şekli çocukluk anılarımızda ve yaşantılarında saklıdır. Öyle ki bu sonsuz hayat sarmalının içinde var olmanın ve hayal kurmanın anlamını o günlerimize borçluyuz. Nasıl mı? Düşünce dünyamızda
Bu sabah Clubhouse'da Emir Kosif'in "Günaydın" sohbetinde kitap vardı. Siz ne kadar sıklıkla sosyal medyada ya da clubhouse da zaman geçiriyorsunuz bilmiyorum. Clubhouse ile ilgili ilk deneyimim bir makale hazırlamak için olsa da; hayat gibi bazı insanlarda farklı yönleriyle bu sohbetlerde ilgimizi çekebiliyor. Bugün de çok farklı kişilerin düşüncelerini kendi seslerinden dinlemek çok değerliydi. Katkı ve ilham olan herkese teşekkür ederim.
İnsan neden yazar? Ben neden yazıyorum? Ya da neden yazmaya devam ediyorum? Neden yazmak için hayaller kuruyorum? Bunun tek cevabı yok, hiçbir zaman da olmadı.Yazmakta hayat gibi sonsuz olasılıklar içinde sonsuz ruh halleri.
Kendimi bildim bileli yazıyorum. İlk okumayı söktüğüm günden bu yana yazdığımı varsayarsak 42 yıldır yazı hayatımın içinde hep var. Kendimi yazı ile ifade etmek, satırlara sığınmak ve yazarak rahatlamakta işin başka yanı. Günümüzde çok sıkıldığım ve içimde patlayacak gibi duran duyguyu Twitter'da paylaşarak gideriyorum. Sanırım yazmadan geçmiyor benim duygularım öpünce geçecek uflar gibi.
Gün yüzüne çıkmayı bekleyen günlükler, yazılmış dosyalar ve kitapların arasından çıkan notlar. Hiç bulamadıysam dergilerin
Baharın enerjisini hissetmeye başladığımız şu günlerde tüm dünyanın ortak dileği bir an önce pandeminin bitmesi. Bir yıldır hayat hepimizi farklı şekillerle çok zorladı. Özgürce hayatın içinde olacağımız güzel günleri bekliyoruz.
Evde kaldığımız süreçte doğal ve rahat kıyafetler ile günümüzü geçirsekte sonuçta kadınız. Modaya, renklere, tasarımlara ilgi duymayan az kadın vardır diye düşünüyorum. Kişisel olarak modanın bana ilham verdiği kesin. Pandemiyle birlikte tüm renk kalıplarımı yıktım. Eskiden tercih etmediğim renklere sonsuz açığım. Pandemi bana hayatın ne kadar renkli ve yaşanmaya değer olduğunu bir kez daha anımsattı.
İki ya da üç hafta önce -çok emin değilim- arkadaşım Serdar'dan çok şık bir hediye aldım. Günümüz malum Instagram devri, markanın ig sayfasından tasarımlarına hemen göz attım. Açıkçası belirli çizgisi olan farklı tasarımlar her zaman ilgimi çekiyor. Kimdi bu marka? Nasıl ortaya çıkmıştı? Merak ettiğim tüm cevaplar Berrin Eser'deymiş.
Berr-In