Sanatın iyileştirici gücüne inanıyor musunuz? Ben her zaman inandım, inanıyorum. Size de çok zorlandığınız zamanlarda iyi bir müzik, iyi bir film, fotoğraf, iyi bir kitap ve bir resime dalarak içinde bulunduğunuz ruh halini değiştirmenizi öneririm. "Bunlar bana göre değil" diyorsanız da bir kez dahi sanata şans vermenizi dilerim.
Sayısız esere imza atmış, "Atatürk: İz bırakan ilkler" portre sergisiyle kalpleri fethetmiş ressam Ergün Başar ile pandemi sebebiyle çevrim içi gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi paylaşmak istiyorum.
Yeniden doyasıya sergi gezeceğimiz günlere...
Ergün Bey; ilk resminizi hatırlıyor musunuz?
İlk resmimi hatırlıyorum. Ortaokul son sınıftaydım, kendi portremi yapmıştım.
Özgeçmişinize baktığımda İstanbul Arkeoloji Müzesinde karakalem resimler yapmaktan tutunda anatomi kürsüsünde desen çalışmaları, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, sanat felsefesi, pedagoji sertifikası, seramik, mozaik vb. çok geniş bir yelpaze görüyorum. Sanat ile yolunuz nasıl kesişti.
Daima sanatla iç içe yaşadım. Sanattan ayrılmayıp, her ressam olarak hayatımı kazandım.
Pandemi sebebiyle sevdiğimiz arkadaşlarımızdan çok uzakta kaldık. Online platformlar dışında yüz yüze görüşmeyi çok kişi tercih etmiyor. Görüştüğümüzde de sosyal mesafeli, maskeli, mesafeli şekilde görüşüyoruz. Herkes gibi ben de olağanüstü temkinli ve dikkatliyim.
Sosyal hayatımız durma noktasını çoktan geçti. Durduk, dinlendik, düşündük ve bu süreçte kendimizi geliştirdik. Açıkçası her şartta üretmeli ve hayatı olduğu gibi kabul etmeliyiz. Aylar sonra sevgili Bengü Arslan ile bir araya geldik. İnsan sevdikleri göz önünde olunca onunla ilgili gelişmeleri nedense paylaşmayı unutabiliyor. Bengü ile sohbetimizden kesitleri ve yeni girişimini paylaşmak istedim. Bengü'de çok dostum gibi yeni girişimini ilk kez benimle paylaştı. Umarım diğer dostlarım gibi ona çok şans getirir.
İki aslan burcu kadınının sohbeti de başka keyifli oluyor. Umarım okurken bizi hissedersiniz. Bengü'cüğüm yıldızın hep parlasın :)
Bengü'cüğüm; bugün bana harika haberler verdin. Çok teşekkür ederim. Yeni projeni açıklamadan önce biraz senden biraz Bourz'dan biraz Dazzle'dan konuşalım mı?
Yeşimciğim çok teşekkürler. Senin uğuruna inanıyorum ve yeni girişimlerimi ilk seninle paylaşmaktan mutluluk
Çok heyecanlıyım. Bu kez sizlerle güzel bir haberi paylaşmak istiyorum. Eylül ayında telefonum çaldı. Karşı tarafta ismini Hevin Cümsen olarak belirten ipek gibi bir ses; "Yeşim Hanım, sizi Altın Kalite Ödülleri" ile ilgili arıyorum dediği anda çok şaşırdım.
"Altın Kalite Ödülleri" neydi beni neden arıyorlardı? "Bilgi alabilir miyim?" dememe kalmadan Hevin Hanım; yılın en iyilerine yönelik bir gece düzenlendiğini, muhteşem bir geceyle bu yılın ödüllerinin açıklanacağını söyledi. "Yılın en iyi dijital köşe yazarı" ödülüne layık görüldüğümü ve geceye katılım için beni aradıklarını belirtti. Duyduğum anda çok şaşırdım. 15 yıldır yazı yazıyorum, daha önce Turkcell Blog ödüllerinde halk jürisi oylamasıyla ilk ona kalmıştım. Maalesef çok basit bir teknik hata sebebiyle ilk üçe girememiş olsam da paparazzi ödülüne layık görülmüştüm :) 15 yıl sonra Crazy Medya tarafından düzenlenen bu gecede yer almak ve ödüle layık görülmek benim için çok gurur vericiydi.
Ekim ayında yapılması planlanan gece pandemi sebebiyle aralık ayına ertelendi. Zaman hızla geçiyor ve ben bu haberi paylaşmak için daha fazla bekleyemedim. Belki yine evlerde kalacağımız günler gelecek :) İnsanın yazdıklarının okunuyor
Ah İzmir, Güzel İzmir!
Depremin yaşandığı cuma gününden bu yana Türkiye tek yürek halinde .
Ah İzmir, ah çocuklar, ah hayat!
Hayata tutunan minik eller. Göçük altından "Anne" diyerek çıkan mucizeler. Elif, Ayda acılarını öpsek geçer mi?
Günlerce beton arasında kalplere ulaşmak için canla başla çalışan kahramanlar. Ah güzel insanlar. Size ne kadar teşekkür etsek az.
DEPREMZEDE...
Deprem sonrası onlarca kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce kişi yaralı.Yıkılan 17 binadan 4'ünde kurtarma çalışmaları hala devam ediyor. Yaşamak ve yaşatmak çabaları arasında artçılar devam ediyor. İzmir beşik gibi sallanıyor. Depremin ardından 44'ünün büyüklüğü 4'ün üzerinde 1528 artçı sarsıntı yaşayan insanlar evlerine nasıl girebilir ki?
Binaları yapanlara hesap sorulma zamanı. Yanda yıkılmayan bina bir diğer yanda yıkılan bina. Bunlar asla unutulmamalı. Çürük inşaatlardan sorumlu müteahhitlerin cezalandırıldığı haberlerini okumalıyız artık.
Dijitalleşiyoruz! Pandemiyle birlikte yeni dünya düzenine hızla alıştık. Bazıları kendini bir anda dijital dünyanın içinde buldu, bazıları da çoktan dijitale hazırdı. Kendi adıma konuşmam gerekirse hayatım çok uzun yıllardır dijitalde. 2005 yılından bu yana hem dijital fotoğrafçı hem de dijital içerik üreticisiyim. Dijital ekosistemde yer alan yeniliklerin öncüsü olarak daha işin başındayız diyorum. Neden diyorum? Çünkü dijital dünya daha önce bu kadar düşünülmedi, zorunlu olarak hayatın içinde olmadı. Çok kişi dijitalde olmayı web sitesi, sosyal medyadan ibaret sayarken şimdi herkes dijital dünyaya geçiş yaptı.
Mart ayından bu yana tüm dünya eş zamanlı bir değişim süreci geçirdi. Aylarca evde kaldığımız süre ve halen devam eden pandemi boyunca sosyal hayat, ekonomi, sağlık, eğitim, yaşamın içinde ne varsa bildiğimiz tüm sistemler değişti. Olmaz denilen ne varsa olabileceğini her şeyin mümkün olduğunu yaşayarak öğrendik. Tüm dünya gibi deneyimlerimiz her gün bizi farklı bir
Kurban Bayramı'nı geride bıraktık. Ne üzücüdür ki bayram boyunca maskesiz, sosyal mesafenin hiçe sayıldığı kalabalık görüntüler ekranlarımızı süsledi. Aylarca evde kalarak hali hazırda da kalmaya devam eden benim gibi insanları bu durum endişelendiriyor. Vakalarda ciddi artış olacağı bilim kurulu üyeleri tarafından öngörülüyor. İpin ucu bu kadar kaçmışken kime ne desek boş.
Pandemiyle birlikte evde kaldığımız günlerde Instagram mart-temmuz ayları arasında canlı yayın yapmış ve merak edilen konularla ilgili alanının önde gelen isimleri ve yakın dostlarımı ağırlamıştım. Eylül ayıyla birlikte bu yayınlara yeniden döneceğim.
Mayıs ayında "Korona Sonrasında Turizm Hizmetleri" konu bağlığıyla; Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, Dekan Yardımcısı ve Öğretim Üyesi Dr.Ebru Özlem Güven ile canlı yayında buluşmuştuk. Ebru, eski iş arkadaşım olduğu gibi hayatımda özel yere sahiptir. En özel anlarımızda hep beraber olduk. Her zaman çok değerlidir. Ömür boyu dostluğumuz baki :)
E
Tiktok; Dünyada 2 milyar kez indirilen Türkiye'de yaklaşık 30 milyon kullanıcısı olan 15 sn'lik videolar paylaşılan bir platform. Tiktok videolarının ilgi çekebilmesi için kullanıcılar saçmalık, gariplik ve komiklik üzerine paylaşımlar yapıyor. Tiktok ülkemizde çok sevilen bir uygulama. ABD ve Hindistan'dan sonra en çok kullanan ülke olarak Türkiye geliyor. En fazla gençler ve çocukların kullanması da dikkat çekici.
Geçtiğimiz günlerde kullanıcıların tüm kişisel verilerine eriştiği iddia edilen TikTok uygulaması farklı ülkelerde yasaklanmaya, soruşturulmaya başlandı bile! İngiltere ve Hollanda çocukları korumak için TikTok üzerine soruşturma açarken Avrupa Birliği'de uygulama ile ilgili yaptırımlara hazırlanıyor. Hong Kong'ta yürürlüğe giren güvenlik yasasıyla birlikte TikTok kullanılmıyor. Ülkemizde de Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVK) uygulamanın kişisel bilgileri ihlal edip etmediği veri güvenliği açığı iddiaları üzerine inceleme başlatmış durumda.
Tiktok kullanıcıları bir amaç uğruna hayatlarında
#evdekal ile geçen bilmem kaçıncı gün. Evlerin içindeyiz. Yüzyılın pandemisine denk geldik. Şu güne kadar sayısız haber okudunuz. Belki de okumamayı tercih ettiniz. Ben bana ne iyi geliyorsa onu yaptım. Oradan buradan gelen mesajları, videoları okumadan sildim. Kıyamet senaryolarına kapattım kulaklarımı. Bilim ve teknoloji gündemimin tam ortasında.
Bu yazıyı okuyorsanız sağlıklı ve evde olduğunuzu düşünüyorum. Hayat devam ediyor. Her ne şartta olursak olalım her duruma alışmaya çalışıyoruz. Evde kaldığım ilk günlerde sudan çıkmış ördek gibiydim. Duruma alışmaktan öte hayatın verdiği kadarıyla da yetinmeye çalışıyorum. Hala da olduğu kadar olur diyerek zorlamadan yaşamaya çalışıyorum. Kabul etmek benimkisi. Yıllar sonra yaşadığımız günlere bakıp "ne zamanlardı" diyeceğiz biliyorum.
Sadece yaşamak... Sihirli kelimemiz bu olsun. O kadar çok duruma alışmaya çalışıyoruz ki. Bir düşünün; zorunlu haller için maskeyle sokağa çıkarken, eldivensiz herhangi bir yere dokunmayı bundan önce düşünür müydük? Hayatın durma noktası geldiği günlerde sağlıklı ve özgür olmak ne kıymetliymiş. Sayısız durumun içindeyiz. Var olalım yeter ki...Hayat akışında ne getirdiyse kabul...
Bugün