İMSAD İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi, ekim ayında % 0.89 artarak, 74.56 oldu. Bu gelişme, inşaat malzemeleri sanayinin yavaş da olsa toparlanmaya başladığını gösteriyor. Ekimde ipotekli konut satışları güçlü seyrini sürdürdü. Faizlerdeki düşüşün ve birikmiş talebin de etkisiyle, ipotekli konut satışlarında yıllık bazda artış güçlü bir şekilde devam ediyor. Ancak, satış adetinin eylüle göre bir miktar gerileme kaydettiği görülüyor. İpotekli konut satışları, eylülde 57.8 bin adet olurken, ekimde 50.4 bin adet oldu. Geçen yıl kasım ayında satışlar, 5.3 bin adete kadar gerilemişti.
İnşaat sektörü güven endeksinde de toparlanma devam ediyor.
Detaylar
Konut piyasası verilerinin detayına bakıldığında;
- İpotekli konut satışları son 3 aydır yüksek artış kaydediyor. Ocak - Eylül döneminde 238 bin adet ipotekli konut satışı yapılırken, yıllık azalış % 9.8’e geriledi.
- Konut kredisi faiz oranlarında düşüş ise, sınırlı kalıyor. 8 Kasım haftası itibariyle konut kredisi faizleri % 13.01 iken, 4 haftalık ortalamalara göre %
Osmanlı Devleti’nin mevcudi-yetine son veren 1919 Paris Versay anlaşmalarının mimarı Amerikan Başkanı Woodrow Wilson ve İngiltere Başbakanı Lloyd George, konferans dönüşünde ülkelerinde çok iyi karşılanmadılar.
Lloyd George, üç yıl daha görevde kaldı. Kasım 1922’de görevini bırakmaya zorlandı. 1938 yılında Paris Konferansı hakkında yazdığı kitap, başarısızlık nedeni olarak Fransızları ve Amerikalıları gösteriyordu.
Paris Konferansı’nın üçüncü güçlü ismi Fransız Başbakanı Clemenceau, Paris Konferansı sonrası ülkesinde başkan seçilmek için bir girişimde bulunmuş olsa da başarılı olamadı. Hatıralarını yazmayı reddetti ve 1928 yılında öldü.
Wilson’ın akıbeti
Versay Barış Anlaşması’nın mimarı Wilson, Paris’te hiç kimseyi mutlu edemediğinin farkındaydı. Üstelik aldığı kararlarla İtalya’da Mussolini’yi ve Almanya’da Hitler’i yarattı. Konferans öncesi açıkladığı 14 prensibin hiçbiri uygulama bulamadı.
ABD Senatosu, “Milletler Topluluğu” kurulması fikrini dahi kabul etmedi
Birinci Dünya Savaşı’nı bitirme amaçlı barış görüşmeleri, Ocak-Temmuz 1919 tarihleri arasında, Paris’te yapıldı. Kurulması düşünülen Yeni Dünya Düzeni’ni şekillendirmek üzere ABD Başkanı Woodrow Wilson, 14 Maddelik ünlü prensiplerini açıklamıştı. Bu prensipler arasında, Anadolu’da Türklere bırakılacak olan, deniz kıyısı bulunmayan bir bölge de vardı. Bu bölgede dahi, azınlıklara otonomi verilmesi isteniyordu. Yine, savaş olmadan sorunların çözülmesini amaçlayan, bir Milletler Topluluğu (League of Nations) kurulması da öngörülüyordu.
Konferansın ikinci güçlü ismi İngiltere Başbakanı David Lloyd George, Türk düşmanı ve Yunan sempatizanı olarak biliniyordu. İzmir ve Ege Bölgesi’nin (mümkünse tüm Anadolu’nun) Yunanlılara bırakılması fikrinin neden olduğu Türk-Yunan Savaşı olarak tarihe geçen İstiklal Savaşımız, Lloyd George’un desteği ile başlamıştı. Yunanlılar, yalnız Batı Anadolu’yu değil, Arnavutluk’u da istiyordu. İstanbul, başkentleri olacaktı.
Bloomberg’in yaptığı araştırmalara göre, korumacılık, iklim değişikliği, ticaret savaşları, altyapı hazırlığı, otomasyon, internet kullanımı gibi testlerden geçebilen tek gelişmekte olan ülke, Türkiye. Türkiye, bu konulardaki dünya ortalamasında sekizinci sırada yer alıyor.
Sadece, ülkemizde popülist politikalar uygulanması riskinden bahsediliyor. Bu risk de Başkanlık Sistemi sayesinde oldukça azalmış durumda. Ülkemizin göçmen almaya açık konumda bulunması, ciddi bir risk unsuru olmaya devam ediyor.
ABD-Çin ticaret savaşı taraflara yılda 1.2 trilyon dolar zarar veriyor. Brexit İngiliz ekonomisini sarsıyor. ABD’nin ithal otomobillere gümrük koyması en çok Alman oto sanayiini vuruyor.
İklim değişikliği
ABD’yi vuran yüksek kategorideki fırtınaların neden olduğu zararlar, 1980’den beri beş kat artmış durumda.
Tayland’ın denizlerdeki su seviyesinin yükselmesi nedeniyle, büyük sel felaketleri ile karşılaşacağı biliniyor.
Öte yandan, sıcak hava, iş verimliliğini düşürüyor.
Bu konuda, Hindistan ve Vietnam en zararlı çıkacak e
Bloomberg’in 4 Kasım 2019’da yayınladığı araştırmaya göre, ticaret savaşları ve iklim değişikliği gibi global tehditler karşısında, ülkemizin durumu bir çok ülkeden daha iyi vaziyette. Hatta, düşük ve orta gelirli ülkeler arasında en iyi durumda olduğumuzu söyleyebiliriz.
Dünya üretiminin yüzde 98’ini sağlayan 114 ekonomi arasında Türkiye, ortalama yüzde 40 oranında ihtiyacı karşılıyor ve 8’inci sırada yer alıyor. Çalışma, iklim değişikliği, otomasyon, popülizm, korumacılık ve bilgisayar kullanımı gibi global ölçekleri esas alıyor. Araştırmada, ülke alt yapısının yeni olması, eğitim seviyesi, araştırma geliştirme yatırımlarının bütçesi ve korumacı tedbirlerin ticareti engelleme olasılığı gibi konuların etkisi önem kazanıyor.
Yandaki çizelgede, en az korumacı davranan ülkelere yüksek not verilmiş. Yani, yüksek not alan ülkeler ticarete ve iş iklimine daha uygun bir seviyede yer alıyor. Görüldüğü gibi, Türkiye’nin konumu, ABD ve Çin’in çok üzerinde:
Otomasyon riski
Robotl
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bir taraftan göçmen girmesin diye Meksika sınırına duvar örerken, bazı Müslüman ülke vatandaşlarının ABD’ye seyahat etmelerini bile yasaklarken, bir taraftan da bazı ülke vatandaşlarına ülkesinde 500.000 ABD Doları yatırım yapmaları şartıyla önce oturma izni (Green Card), sonrasında da vatandaşlık veriyor.
500.000 ABD Doları yatırım karşılığı oturma izni verilen ülke vatandaşları arasında Türk vatandaşları da var. Bu programa “EB-5” adı veriliyor.
ABD Green Card sahipleri, seçme-seçilme hakkı hariç, ABD vatandaşlarının sahip olduğu her türlü hakka sahipler. Sosyal sigortaları oluyor ve isterlerse ABD’de çalışabiliyor veya iş kurabiliyorlar.
ABD’den önce Green Card, sonra da vatandaşlık almak isteyenler, 500.000 dolarlarını isterlerse ABD hükümetinin bir hesabında(Escrow Account) 5 yıl tutup paralarına faiz alabilirler, isterlerse de paraları ile EB-5 sisteminin yapılmasını garanti ettiği bir gayrimenkule yatırım yapabilirler. Gayrimenkul sahibi olmak isteyenler, bu garantili yatırımlarına başlarken, henüz
Gammazcılık, ABD’de iyi kazandıran bir meslek haline gelmiş durumda. Bir çok insan yakınlarını, komşularını, iş arkadaşlarını, çalıştıkları şirketleri, şikayet ederek para kazanıyor.
Yakınlarını otoritelere gammazlayarak çok para kazananlar oldu. Çünkü, yapılan şikayet haklı görülürse, vergi dairesi tahsil ettiğinin bir kısmını, gammazcıya veriyor. ABD’deki finansal kriz sırasında, çalıştığı şirketi gammazlayıp; bu yolla, 150 milyon dolar kazanmış olan kişi var. Şimdi de kitap yazıp, nasıl gammazladığını anlatarak para kazanıyor.
ABD’de “gammazcı”lara, “whistleblower” deniliyor. “Gammaz olmasa tilki pazarda gezer” atasözüne atıf yaparak, yerli - yersiz iddialarla herkes birbirini otoritelere şikayet ediyor. Her resmi kurumda, gammazcıların şikayetlerini inceleyen bölümler var.
Trump’ın başı dertte
ABD Başkanı Trump’ın da bir “whistleblower” ile başı dertte. Adam, Başkan’ın Ukrayna Cumhurbaşkanı ile olan bir telefon konuşmasını dinlemiş; konuşmada muhalif parti başkan adaylarından Joe Biden’ın oğlunun yargı
Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere fon akımları artıyor. Gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) genelinde, iki haftalık fon çıkışının ardından, geçtiğimiz hafta GOÜ’ye 3.8 milyar dolar fon girişi görüldü. Bu girişlerin 3.37 milyar doları hisse alımı ve 0.43 milyar doları tahvil alımı olarak gerçekleşti.
Bizde ise, 18 Ekim haftasında, 960 milyon dolar ile mart sonundan bu yana en yüksek yabancı çıkışı (hisse+DİBS) gerçekleşti. Sene başından bu yana toplam DİBS çıkışı, 3,18 milyar doları buldu. Yabancıların elinde bulundurduğu DİBS stoku 14.1 milyar dolara, DİBS piyasasındaki yabancı oranı ise %10.5 seviyesine geriledi.
Hisse senetlerinden ise aynı haftada 319 milyon dolar çıkış oldu; son 5 haftadır gerçekleşen aralıksız çıkış 599 milyon dolara ulaştı.
Öte yandan, sene başından bu yana hisse senetlerine yabancı girişi toplamı 55 milyon doları buldu. Yabancıların elinde bulundurduğu hisse senedi stoku 28.2 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.
Akbank kaynaklı aşağıdaki tablo, ülkemize giren yabancı sıcak para yatırımını gösteriyor.
Olumlu mesajlar
ABD-Çin g&