"Adamın sırtına oturmuşum, boğarcasına, kendimi taşıtıyorum. Hem kendimi hem başkalarını temin ederim ki haline çok üzülüyorum ve yükünü hafifletmek için elimden geleni yapmak istiyorum. Sırtından kalkmak hariç..."
Diye yazmış ünlü yazar Tolstoy. Onun bu cümleleri bana doğaya, dünyaya yaptıklarımızı hatırlattı. Sürekli “iklim krizi, sürdürülebilirlik, çevre kirliliği” falan diyoruz. Güya doğaya, havaya, suya, toprağa verdiğimiz zarara üzülüyoruz. Göstermelik “sıfır atık, geri dönüşüm” gibi kelimeler kullanıp dünya için bir şeyler yapıyormuşuz havası veriyoruz kendimize ve etrafımıza. Ama işte bir türlü doğanın sırtından inmiyoruz. İnmeye bile yeltenmiyoruz.
*
İşte tam da bu yıkıcı yağmacı düzenin ortasında, çok şükür ki bu sisteme kafa tutan ve samimiyetle bambaşka bir düzen kurmaya çalışanlar var. Az da olsa...
Yüzde yüz kendine yetmek
Önder Halisdemir, o istisnai dünya insanlarından biri. Uzun yıllar banka yöneticiliği yapmış olan Önder Bey’le İstanbul’un bilinen AVM’lerinden birindeki ofisinde buluştuğumuzda, sanki konuştuklarımızla fiziksel çevremiz tezat oluşturuyor. “Etrafımıza bir baksanıza Verda Hanım” diyerek söze giriyor: “Ofisin içine birkaç saksı koymuşuz, AVM’nin kenarına köşesine birkaç bitki ve kuş yerleştirmişiz... Biraz olsun doğayı hatırlayalım da rahatlayalım diye.” Ben de “Evet, o kadar zavallı durumdayız” diyorum.
Zaten tam da bu zavallı gerçeklikten yola çıkarak kolları sıvamış ve “gerçek bir yer” yaratmaya koyulmuş. Nefes Assos adını verdikleri “21. yüzyıl köyü” doğayla, diğer canlılarla ve birbirimizle, yani dünyayla kaybettiğimiz o bağları yeniden kurmak üzere kurgulanmış. M.Ö. 3. yüzyılda Aristoteles’in Assos’a yerleşip felsefe okulu kurduğu antik kentin hemen karşısındaki araziyi satın almış ve bu zamanın teknolojik avantajlarını kullanarak tamamen ekolojik, doğayla bütünleşmiş bir yerleşim kurmuş.
Nefes Assos yüzde yüz kendi kendini çevirebilen, döndürebilen bir yerleşim. Popüler deyişle, “tamamen sürdürülebilir.” 2022’de açıldığında, kullandığı tüm enerjiyi kendisi üretmeye başlayacak. Evlerin çatılarına ve “köy meydanına” kurulan güneş panelleri sayesinde... Böylelikle Türkiye’nin kendi enerjisini yüzde yüz güneşten, yenilenebilir enerjiden alan ilk yerleşimi olacak.
50 hanenin kullandığı sular da, yüzde yüz geri dönüşüme tabi. Yani evlerde kullanılan su, köyün kendi arıtma tesisinde temizlenip daha sonra peyzajda ve temizlikte değerlendirilecek. 15 dönümlük tarlalarında da, toprak altındaki drenaj kanalları sayesinde su tekrar tekrar kullanılabilecek. Ayrıca her evde yağmur suyu hasadı yapılacak.
Önder Halisdemir
Kaybolan bağlar
Tarım arazilerinde de 300’ü zeytin olmak üzere, ürün veren ağaçlar yer alıyor. Böylelikle köy sakinleri o mevsimin taze gıdasını alacak. Amaç, her haneyi kendi kendine yeter hale getirmek. Civar köylerin mamulleri ve hayvansal ürünleri de köy meydanında satılacak. Böylelikle bölgenin kalkınmasına da katkıda bulunacaklar.
Önder Bey Sıfır Atık hedefini de yakalayacak gibi görünüyor. Hem evlerin içine hem de önlerine yerleştirilecek kovalarda atıklar ayrıştırılacak ve çoğu organik gübre olarak kullanılacak. Geri kalanı da bölgenin atık tesisine gönderilerek geri dönüştürülecek. Bu anlamda da Türkiye’nin ilk Sıfır Atıklı yerleşimi olmaya aday.
Ağa Han Mimarlık Ödüllü, tanınmış Mimar Han Tümertekin’in tasarladığı köyde bir de otel bulunacak, ki o da tüm bu uygulamalara tabi. Tesisin ruhuna uygun olarak tüm binalar doğayla uyumlu şekilde, oranın taşıyla toprağıyla yapılacak.
*
Kısacası, Nefes Assos, insanın doğaya hiç zarar vermeden yaşayabileceğini ortaya koyan bir 21. yüzyıl köyü.
Ama insanın sadece doğa ile değil, insanlarla da bağını yeniden kurma fikri üzerine kurulu burası. “Komşuculuk sadece fiziksel olmaz. Asıl olarak ortak alanlar, paylaşımlardır insanları komşu yapan. Bugün bu kalmadığı için komşuculuk sıkıntılı” diyor Önder Bey. Bu fikirden yola çıkarak köy meydanında bir “Köy Enstitüsü” kuruyorlar. Ama bundan kastı, Türkiye’de 1940-54 yılları arasında kırsalda eğitim veren meşhur Köy Enstitüleri değil. Bu binada hem Nefes Assos sakinleri hem de dışarıdan gelen konuklar atölyeler, etkinlikler, felsefe seminerleri düzenleyecekler. Sanat Festivalleri ve Türkiye’nin ilk Sürdürülebilirlik Festivali de bu kapsamda.
Bütün
Hakikaten asıl olarak insanın kendi hikâyesi belirliyor, hayatta yaptıklarını. Önder Bey’in Köy Enstitüsü mezunu olan bir babanın oğlu olması, belli ki ona ilham vermiş. Ama bence, asıl, babasının uzun yıllar yetimhane müdürlüğü yapmış olması onu başkalarıyla empati kurmaya itmiş. O da babası gibi dünyaya, başkalarına hizmet etme derdinde. Sohbetimizde dediği gibi, “Yola hizmet edince, yol da kendini gösteriyor.” O bu derdin peşine düşünce, belli ki yol onu Assos’a sürüklemiş. “Doğayla insan bir bütündür” diyen Aristoteles’le buluşturmuş.
Bütünün kendisiymiş gibi davranan insana, bütünün bir parçası olduğunu hatırlatan böyle insanlar var iyi ki...