Geçtiğimiz yıl dünyada zenginler tarihte hiç olmadıkları kadar zengin oldular. Fakirler ise hiç bu kadar fakir olmamıştı. Zengin ile fakir arasındaki uçurum ilk kez bu kadar açıldı. Bunu ortaya koyan, İngiliz yardım kuruluşu Oxfam. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Davos Zirvesi öncesinde yıllık raporunu açıkladı. Böylelikle her sene olduğu gibi insanoğlunun “envanteri” ortalığa saçıldı.
52 kişi dünyaya bedel
Bugün üzerinde yaşadığımız gezegende, en zengin 26 kişinin serveti dünya nüfusunun yarısının, yani 3.8 milyar kişinin servetine eşit. Düz hesap yaparsak, 52 kişi tüm dünya nüfusu kadar zengin! Dahası, bu en zenginlerin sayısı 2017 yılında 43 iken, 2016’da 61 imiş. Yani para gitgide daha az kişinin elinde toplanıyor.Biraz daha rakam verelim: Dünya nüfusunun sadece yüzde 1’ini oluşturan bu “en zenginler”, 7 milyar kişinin servetinin toplamından 2 kat daha fazla mal varlığına sahip. Yine, dünyanın en zengin 22 kişisi, tüm Afrika kıtasındaki kadınlardan daha çok servete sahip.
En zenginlerin ve en yoksulların sayısı da hızla artıyor. Son 10 yılda 2 günde 1 kişi milyarder olmuş ve milyarder sayısı 2’ye katlanmış. Diğer taraftan ise dünya nüfusunun yarısının geliri yüzde 11 daha fakirleşmiş. Bugün her 2 kişiden biri, yani 3.8 milyar kişi günde 5 doların altında gelirle geçiniyor.Uçurum öyle büyük ki... Düşünün ki Güneydoğu Asya’da bir işçinin Amerika’daki bir süpermarket müdürü kadar kazanabilmesi için, 5000 yıldan fazla çalışması gerekiyor. Dünyanın en zengini olan Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un servetinin yüzde 1’i, 115 milyon nüfuslu Etiyopya’nın tüm sağlık bütçesine denk geliyor.
Acil eylem planı
Bu gidişata merhem olabilecek tek şey ise, eşitsizlikleri azaltmak. Gelecek 10 yılda zenginlerden sadece “binde 5” daha fazla vergi alınsa, 117 milyon kişiye daha istihdam sağlanabiliyor. Gelir dağılımındaki eşitsizlik sadece yüzde 1 azaltılsa, 2030’da 100 milyon daha az kişi yoksulluk içinde yaşayacak. Dolayısıyla, görülüyor ki yoksullukla mücadelenin en hızlı yolu eşitsizliği azaltmak.Bunun için de uygulanması gereken reçete aslında hazır. 1.si, devletlerin acilen vergi devrimi yapması lazım. Zira gelir adaletsizliğinin asıl nedeni vergiler. En zenginler yoksullardan çok daha az vergi ödüyor. Dünyanın 3. en zengini Warren Buffet’ın “Sekreterimden daha az vergi ödüyorum” açıklaması bunun en çarpıcı dışavurumu.
2. görev ise, şahıslara düşüyor. İş dünyasının, ama özellikle dünya zenginlerinin “vicdanlı kapitalizmi” ortaya koymasının vakti geldi. Oxfam raporuna göre, en zengin yüzde 1’lik kesim, servetinin sadece yüzde 0.5’i ile 262 milyon çocuğun okula gitmesini sağlayabilir. Ya da 3 milyon 300 bin kişinin hastalık masraflarını karşılayabilir.
3. olarak da, uluslararası bir platforma ihtiyaç var. Zira para sadece Batı’da kümeleniyor. Oysaki servetin gelişmiş ülkelerden gelişmemiş bölgelere akmasını sağlayacak bir sistem gerekiyor. Bunun için de ülkelerin iş birliği yapması elzem.
Davos Zirvesi
Bu sene Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) ana teması, işte tam da bu raporun verileriyle örtüşüyor ve “vicdanlı kapitalizme” vurgu yapıyor. Başlığı: “Paydaşlar Kapitalizmi”.WEF Kurucu Başkanı Klaus Schwab’ın daha önce ortaya attığı bu kavram, fikir babalığını ünlü ekonomist Milton Friedman’ın yaptığı “hissedarlar kapitalizmi”ni dönüştürüyor. Yani yalnızca hissedarların çıkarlarını gözeten şirketleri, çalışanların ve müşterilerin de çıkarlarını hesaba katan şirketlere evirmeyi hedefliyor.
Bu yıl 50.si düzenlenen Davos’un merkezinde sadece küresel eşitsizlik değil, küresel yangınlar da var. Avustralya’da meydana gelen ve Belçika büyüklüğünde bir araziyi kül eden orman yangınları zirve gündeminin en tepesinde. İklim değişikliği kampanyasının sembolü haline gelen 16 yaşındaki aktivist Greta Thunberg, Davos’ta defalarca konuşma yapacak.Kısacası, dünyadan kopan “Bu böyle gitmez, dünya yanıyor!” feryadı bu yıl Davos’ta yankılanıyor. İnsanoğlu, yerkürenin her köşesinin birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğuna uyanıyor. Bardağı taşıran son damla olan Avustralya’nın kangurularına buradan selam olsun.