“Esad YPG’yi düşman, işgalci, terörist olarak görüyor.”“Esad YPG’yi düş- man, işgalci, terörist olarak görüyor.”Bunu söyleyen Rusya lideri Vladimir Putin. Söylediği kişi ise, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Yer, geçtiğimiz salı günü 6.5 saat boyunca görüştükleri ve 10 maddelik o tarihi mutabakatı imzaladıkları şehir, Soçi. Bunu bana aktaran kişi ise, o zirveye katılan üst düzey bir Türk yetkili.
Zirve sonrasında liderlerin yaptığı ortak basın açıklamasında Putin’in açıkça “Suriye rejimi ile Kürtler arasında diyalog başlatılması gerekiyor” demesi soru işaretleri yaratmıştı. “Esad YPG ile anlaştı mı? Yoksa YPG meşru bir aktör mü yapılmaya çalışılıyor?” ilk akla gelen sorulardı.
Oysaki Putin’in Erdoğan’a Esad’ın YPG’yi düşman olarak gördüğünü söylemesi, durumun hiç de göründüğü gibi olmadığını gösteriyor. Hakeza konuştuğum Türk yetkiliye göre, zaten Esad ve YPG anlaşmış olsalardı, YPG çekilmeyi kabul etmezdi.
29 Ekim
Peki, bu neden çok önemli? Önemli, çünkü böylelikle Türkiye-Suriye sınırı için tahmin edildiğinden çok daha ciddi bir sonuç elde edildiği ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz hafta ABD ile yapılan 13 maddelik anlaşma, Fırat’ın doğusundan Irak’a kadar uzanan 440 km’lik sınırın 120 km’lik kısmından YPG’nin temizlenmesini içeriyordu.
Buna göre örgüt, 30 km güneye inecekti. Malum, bu hedefe ulaşıldı ve böylelikle Barış Pınarı Harekâtı’na son verildi.Şimdi de bu 440 km’lik sınırın geri kalan 320 km’si Rusya ile sağlanan anlaşmayla YPG’den arındırılıyor. Örgüt anlaşmada tanınan 150 saat içinde sınırdan 30 km geri çekilecek. Bu gerçekleştiği takdirde, tam da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda saat 18.00’e “denk gelen” 150 saatin sonunda, Türk ve Rus askerleri 10 km derinlikte ortak devriye yapmaya başlayacak.
Putin’in YPG kartı
İşte boşaltılan bu 30 km derinliğindeki güvenli bölgeye, Rusya ve Şam rejimi güçleri yerleşecek. Tam da bu yüzden rejimin YPG’ye karşı tutumu son derece önemli. Zira anlaşmaları halinde, sınırda YPG, Washington yerine, Esad’ın kanatları altında filizlenmeye devam edecekti.
Dolayısıyla, hem bu engellenmiş oluyor hem de YPG’nin Suriye ordusuna katılacağı gibi iddialar da boşa çıkıyor.
O halde Putin neden YPG ile diyaloğu savundu? Niye hemen ertesi gün Rusya Savunma Bakanı, YPG komutanlarından Mazlum Kobani ile video-konferans yapıp bunu basınla paylaştı? Asıl sebebi belli: YPG kartını ABD’ye kaptırmamak.
Zira örgüt 30 km aşağıya inince, ülkenin en büyük petrol kuyularının bulunduğu bölgede yoğunlaşmış olacak.Başkan Trump’ın evvelsi gün Twitter’da, “Belki artık Kürtlerin petrol bölgesine doğru ilerlemelerinin zamanı gelmiştir” diye yazması bundan. Hem de aynı Mazlum Kobani ile telefonda görüştükten hemen sonra.
Dahası, YPG temsilcilerinin çok yakında Washington’ı ziyaret edeceği de neredeyse kesinleşti. Dolayısıyla, Putin, YPG kartını elinde tutmaya ve örgütü ABD’nin güdümünden çıkarmaya çalışıyor.
Bir diğer hedefi de, Şam’ın zamanla YPG’yi silah bırakmaya ikna etmesi ve siyasi sürece dahil olabilecek meşru bir aktör haline getirmesi olabilir. Böylelikle petrolün kontrolünü Şam’ın, yani kendisinin (Rusya) elinde olmasını amaçlıyor gibi görünüyor. Bu yüzden Ankara da Putin’in YPG ile ilgili çıkışının ve bahsi geçen video-konferansın bu saiklerle yapıldığının farkında.
Bu nedenle, kendisine karşı olarak algılamıyor.
Buna mukabil, Trump’ın YPG çıkışları doğrudan örgütle iş birliğine yönelik. Bu bakımdan Ankara’da ciddi rahatsızlık yaratıyor. ABD Başkanı’nın aynı tweet içinde hem Erdoğan’a, hem YPG komutanına teşekkür ederek adeta ikisini eşitliyor görüntüsü vermesi de bu rahatsızlığı artırmış.Tüm bunların ötesinde ise YPG’nin içinde bulunduğu bu yeni durum Ankara’nın lehine. Örgüt belli ki 30 km’lik güvenli bölgenin aşağısında çok daha fazla sıkışacak. Ne Şam, ne İran, ne de Rusya bu bölgenin örgütün eline geçmesini kesinlikle istemiyor.
Her ne kadar Ankara’nın bu konuda çıkarları Şam rejimiyle bire bir örtüşse de, doğrudan teması şu anda düşünmüyor. Erdoğan’ın Soçi dönüşünde verdiği mülakatta dile getirdiği gibi, Dışişleri ve Savunma bakanlıkları ile istihbarat servisleri gerekli koordinasyonu sağlayacak.
Dolayısıyla, Putin’in basın toplantısında yine dile getirdiği Adana Mutabakatı’nın uygulanması için şimdilik bir çalışma ya da mekanizma öngörülmüyor.