“Afganistan bugün hala Soğuk Savaş’ın bedelini ödüyor. ABD 1975’te Vietnam Savaşı’nı kaybedince, Sovyet Rusya’dan intikamını Afganistan’da almıştır. Bu ülkenin çektiklerinden, Batı manen sorumludur”.
Bu çarpıcı sözler, telefonda konuştuğum eski T.C. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’den. ABD’nin 11 Eylül saldırıları gerekçesiyle 2001’de Afganistan’a müdahalesinden sonra, Çetin 2003-2006 yılları arasında NATO’nun Afganistan’daki en yüksek sivil temsilcisiydi. Sadece ülkenin en kritik yıllarına değil, dünya güçlerinin en çetin çatışmalarına da burada şahit oldu.
***
Evvelsi gün haberlerde ABD’nin Afganistan’da Taliban’la anlaşma imzaladığını görünce, bir anda afalladım. Nasıl oldu da Taliban’la savaşmak için 2001’de Afganistan’a giren ABD, şimdi Afgan hükümetini bile dışlayarak Taliban’la anlaşma imzaladı?
Gerçi benzer bir soruyu, 40 yıl öncesine yönelik de sorabiliriz. Nasıl oldu da 1979’da Afganistan’ı işgal eden Sovyet Rusya’yı yenmek için, ülkedeki Mücahitleri destekleyen ve böylelikle Taliban’ın ortaya çıkmasına sebep olan ABD… Aynı Taliban’ı 2001’de devirmeye çalıştı?
Batı Sorumlu
Hikmet Çetin de zaten bu sebeplerle Batı’yı suçluyor. “Afganistan resmen 40 yıldır savaşta. Önce Sovyet işgali, sonra 1996-2001 yılları arasında ülkeyi yöneten Taliban’ın zulmü ve 11 Eylül’den beri süren şiddet sarmalı… Ama artık görüldü ki, savaşla bir zafer kazanılması mümkün değil. Kaybeden ise hep Afgan halkı” diyor. Bugün ülkenin durumunun, orada bulunduğu yıllara göre çok daha kötü olduğunu söylüyor. Hem güvenlik, hem altyapı bakımından. “Hızla geriye gidiş var” diye uyarıyor.
Peki, o halde ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad’ın evvelsi gün açıkladığı anlaşma, ne anlama geliyor? Aslında ABD ve Taliban yaklaşık 1 yıldır görüşüyorlar. Doha’da yapılan 7. toplantıları sonunda da bir anlaşmaya varıldı. Buna göre 2 yıldan az bir zaman içinde ABD ülkeden çekilecek, Taliban da ateşkes ilan edecek.
ABD-Taliban
Anlaşmanın detayları açıklanmasa da, iki büyük sorun göze çarpıyor. 1.si; Afgan hükümetinin devre dışı olması. Hakeza Taliban en başından beri hükümeti “Amerikan kuklası” olmakla suçluyor ve ABD ülkeden çekilmeden hükümetle görüşmeyeceğini söylüyor. Ama bu ne yaman bir çelişkidir ki, aynı ABD’nin kendisi ile masaya oturuyor! Çetin, “Afgan hükümeti olmadan kalıcı bir anlaşma olamaz. Bununla birlikte Taliban liderlerinin bulunduğu Pakistan’ın da görüşmelere dâhil edilmesi lazım”, diyor.
Kabil’de bulunduğu yıllarda ABD’nin Afganistan Büyükelçisi ve Başkan Bush’un Özel Temsilcisi olan Halilzad’a birlikte çalıştığını hatırlatarak, daha birkaç ay önce kendisiyle Ankara’da görüştüğünde de ona bu noktayı vurguladığını söylüyor.
***
2. sorun da, meselenin anlaşmadan çok daha fazlasıyla çözülebilecek olması. Çetin, ateşkes ilan edilse de sonrasının daha kritik olduğunun altını çiziyor: “Sosyal ve ekonomik destek verilmezse, şiddet yeniden başlar. Bugün süreci yöneten ABD, ülkede en çok asker barındıran (14 bin) ülke. 2002’den beri Afganistan’a yılda 14-15 milyar dolar askeri harcama yapıyor. Bunun yarısını Afgan ekonomisine verse, tablo bambaşka olur. Afganistan’ı kendi haline bırakamazlar!” diyor. Bununla birlikte ona göre; hükümet ortağı olmak isteyen Taliban üyelerinin siyasete dâhil edilmeleri de çok önemli.
Afgan Kadınları
Hikmet Çetin, Afgan kadınlarını büyük bir hürmetle ve takdirle anıyor. Toplu infazlarla katledilen, sokaklarda kırbaçlanan kadınların gördüğü korkunç muameleyi, “Onların çektiği zulmü dünyada kimse çekmemiştir” diyerek ortaya koyuyor. Tüm bunlara rağmen bodrumlarda gizlice okuduklarını, Meclis’e burkasız girme ve erkeklerle yan yana oturma cesaretini gösterdiklerini, büyük bir saygıyla hatırlıyor, hatırlatıyor.
“Gördüm ki, ülkeyi kurtaracak olan onlar” diyerek sohbetimizi noktalıyor. Buradan Afganistan’ın cesur kadınlarına selam olsun.