Büyük kapışma

5 Mayıs 2018

Kuzey ve Güney Kore liderlerinin bir anda sınırda buluşup sarılıp kucaklaşması kafaları karıştırdı. Kore Savaşı’ndan bu yana süren 65 yıllık düşmanlık ne oldu da birden bitiverdi, diye.

***

Bu barışı en çok itekleyen ABD’nin hedefi belli: Çin’in gücünü sınırlamak. Zira Çin, Kuzey Kore’nin (KK) tek müttefiki. İşte ABD de kendi yakın müttefiki olan Güney Kore (GK) ile KK’yı barıştırarak, Çin’in elinden yakın müttefikini almayı hedefliyor.

Düz mantık kullanınca bu durumda Çin’in KK-GK uzlaşmasını istememesi gerek. Ama kazın ayağı öyle değil! Çin de bu barıştan yana.

Çin barışa istekli

Her şeyden önce KK ekonomik olarak tamamen Çin’e bağlı. Ülkeyi resmen Çin ayakta tutuyor. Bu durum da sürdürülebilir değil. Dahası KK’nın düşük standartları ve dünyaya kapalılığı, çok sayıda göçmeni Çin’e yönlendiriyor. Bununla birlikte, KK lideri Kim’in şahin tutumu ve oluşturduğu güvenlik tehdidi, ABD’nin “müttefikini korumak” kisvesi altında bu bölgedeki askeri varlığını haklı çıkarıyor. Güneydoğu Asya’daki askeri rekabeti de kızıştırıyor. Mesela 2. Dünya Savaşı’ndan beri ordusu olmayan Japonya bile “barış anayasası”nı değiştirip ordu kurma yoluna gidiyor.

Zaten tüm bu sebeplerden dolayı Çin, KK’dan

Yazının Devamı

Kuzey Kore kafası

2 Mayıs 2018

Allah Güney ve Kuzey Kore’nin muhabbetini tabii artırsın, gözümüz yok. Ama dünyanın yangın yerine dönmüş bu bölgesinden bakınca, insanın ister istemez bir içi gidiyor. 65 yıldır kavgalı olan, daha birkaç ay önce 3. Dünya Savaşı’nın patlak vereceği düşünülen bu iki ülkeden bir anda barış rüzgârları esince, “Bizim neyimiz eksik?” diye insan gayri ihtiyari hayıflanıyor.

***

Bir yanda, daha 4 ay önce Trump’ın “Şişko cüce adam, sana gününü göstereceğim, dünyanın daha önce görmediği bir gazap ve öfkeyle karşılaşacaksın!” diye tehditler savurduğu Kuzey Kore (KK) lideri Kim var. Diğer yanda, evvelki yıl yolsuzluk iddiasıyla iktidar devrilince, “Kuzey Kore ile barış yapacağım” vaadiyle başa gelen, ABD’nin de desteklediği Güney Kore (GK) lideri Moon. Peki ne oldu da 65 yıl önceki Kore Savaşı’ndan bu yana teknik olarak savaş halinde olan bu iki ülkeden şimdi barış esintisi geliyor?

ABD’nin derdi Çin

ABD’nin bu barış sürecini niye desteklediği belli: Hedefi, Çin’in gücünü sınırlamak. Zira Çin, KK’nın en yakın ortağı. Ve ekonomik olarak kendisi de KK’ya bağlı. İşte ABD de kendi yakın müttefiki olan GK ile KK’yi barıştırarak, Çin’i zayıflatmayı amaçlıyor.

GK deseniz; KK ile düşmanlık yüzünden

Yazının Devamı

Kore’de barış

29 Nisan 2018

"Barışın merkezinde", Oslo’dayız. Yani Nobel Barış Ödülleri’nin memleketi olan Norveç’in başkentinde.

***

Tam da Nobel Barış Merkezi binasının yanı başında “Çatışmalar nasıl bitirilir?” diye tartıştığımız dakikalarda, tüm dünyayı sarsan o haber geliyor. Kuzey ve Güney Kore’nin 65 yıl aradan sonra ilk kez görüştüğü haberi, Oslo’da bir başka yankılanıyor. Kim bilir, belki her iki ülkenin lideri önümüzdeki yıl Nobel Ödülü’nü almak üzere soluğu Oslo’da alır.

Dünyanın barış merkezi

Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (DPI) davetiyle geldiğim Oslo’da, dünyadaki birçok çatışmanın nasıl çözüldüğünü konuşuyoruz. Karşımda Kolombiya Devlet Başkanı Santos’un danışmanı Ocampo Nino oturuyor. Nino, kendi ülkesinin PKK’sı olan FARC’la (Devrimci Silahlı Güçler) 52 yıllık savaşı bitiren çözüm sürecinde Santos’un sözcüsüymüş. Zaten Santos bu barış anlaşması sayesinde 2016’da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı.

Tabii Kolombiya sürecinde arabuluculuk yapan Norveç’in de hakkını vermek gerek. Gerçi Norveç sadece bu Güney Amerika ülkesi için değil, geçmişte İsrail-Filistin arasında, Filipinler, Guatemala ve Sri Lanka için de arabuluculuk yaptı. Bizim çözüm sürecimizde de “Oslo görüşmeleri” önemli yer tutmuştu.

Peki

Yazının Devamı

Hayvanlarımız için

25 Nisan 2018

Geçen kasım ayında sahipli iki köpek yaşadıkları evin bahçesinde katledildi. Bahçeye özellikle atılan zehirli tavukları yedikten sadece 10 dakika sonra can çekişerek öldüler. Sahipleri tanınan televizyon sunucusu Tanem Sivar Dirvana olduğu için, bu katliam haberi bir anda dalga dalga yayıldı.

Peki, o günden bu yana neler oldu? Köpekleri zehirlediği anlaşılan komşuları önce jandarma tarafından gözaltına alındı ve tutuklandı. Ama daha sonra serbest bırakıldı. Geçen hafta ise ilk duruşma görüldü ve dava 6 Eylül’e ertelendi.

***

Dirvana çifti ise, katliamdan beri, “hayvan hakları tasarısı”nın revize edilmesi için Ankara’da ciddi mesai harcadılar. Sonunda 10 Nisan günü, beklenen o haberi Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ verdi: “Hayvanları Koruma Kanunu” tasarısını değiştirdiklerini ve artık hayvanlara işkence edenlerin para cezasıyla değil, hapis cezasıyla yargılanacaklarını söyledi.

Tabii ki sevindik ve rahat bir nefes aldık. Ama anlaşılan o ki bu değişimin uygulanabilmesi için tasarıda acilen düzeltilmesi gereken bazı noktalar var.

Hayvan hakları tasarısı

Tasarıda değiştirilmiş iki önemli unsur göze çarpıyor. Birincisi, sahipli ve sahipsiz hayvan ayrımı ortadan kalkıyor. Daha önce ise sadece

Yazının Devamı

AB’den orta yol

21 Nisan 2018

Avrupa Birliği’nin (AB) bu hafta açıkladığı İlerleme Raporu evet 1998’den bu yana her yıl açıklanan raporlar arasında belki de en olumsuzu. Ama bulunduğumuz koşullara bakınca, büyük bir kaza atlatılmış gibi görünüyor. Çok daha kötümser bir tablo ortaya çıkabilecekken, bir orta yol bulmak için gayret edildiği anlaşılıyor.

Türkiye ‘stratejik komşu’

AB içinde Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasında ısrar eden ülkeler olduğu malum. Zaten Ankara’da bu durumun rapora yansıyabileceği kaygısı vardı. Ama sonuçta tüm olumsuz eleştirilere rağmen- Türkiye’nin adaylık statüsü korundu. Müzakere süreci askıya alınmadı. Bununla birlikte, Ankara’nın Gümrük Birliği’nin güncellenmesi isteği de raporda destekleniyor. Yine vize kolaylığıyla ilgili olarak “Üzerinde çalışıyoruz” deniliyor. Ancak tüm bunlara mukabil, bu koşullarda yeni bir müzakere başlığı açılmayacağı da belirtilmiş.

Yani aslında AB statükoyu (mevcut durum) korumuş. Bir kazaya sebebiyet vermeden, orta yolu bulmuş. Bunun asıl sebebi de tüm olumsuzluklara rağmen AB’nin Türkiye’yi sistemden çıkarmayı göze alamaması.

***

Tüm dünyada dengeler yerinden oynarken, Türkiye Ortadoğu ile Avrupa arasında tampon görevi görürken ve tabii AB kendi

Yazının Devamı

Mesele Esad mı?

18 Nisan 2018

Başkan Trump’ın öncülüğünde ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’ye yaptığı tek atımlık hava operasyonu bize çok şey söylüyor. Ama söyledikleri kadar söylemediklerine de iyi bakmak gerekiyor.

ABD’nin gücünün sınırları

Her şeyden önce belli ki bu kısa süreli ve dar çaplı operasyonun asıl amacı, güç gösterisiydi. Ama hiç de öyle olmadı. Çünkü harekat ABD’nin gücünü değil, aksine gücünün sınırlarını gösterdi.

Suriye sahasına hâkim olan Rusya’yı karşısına almaya cesaret edemediği için, operasyonu tek atımda kesti. Çünkü devam etmek, iki süper güç arasında küresel bir savaş başlatacaktı. Bununla birlikte, Rusya’nın 5 üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Çin’le birlikte ABD’nin tasarılarının önünü kesmesi, Trump’ın gücünün sınırlarını daha da ortaya çıkardı.

***

Kaldı ki ABD Başkanı’nın Rusya’yı hedef alma niyetinin olmadığı zaten operasyonun en başından beri belliydi. Bu da harekâtın bize gösterdiği ikinci gerçek. Trump Suriye’ye füze gönderirken Rusya’yı topa tutan bir tweet attıktan dakikalar sonra, bu sefer şunu yazdı: “Bugün Rusya ile ilişkimizin kötü olmasını gerektiren bir sebep yok... Bizim tüm ulusların birlikte çalışmasına ihtiyacımız var.” Bu tutumu doğrular

Yazının Devamı

ABD Suriye’yi vurur mu?

11 Nisan 2018

Suriye’de geçtiğimiz cumartesi yapılan kimyasal saldırı, tüm dünyayı bir anda ayağa kaldırdı. Batı’ya göre saldırının faili Esad. Rusya ve İran ise olayın düzmece olduğu görüşünde. Saldırı üzerine acil toplanan Birleşmiş Milletler’de de aynı kargaşa hakim. Yine de yaygın kanı, suçlunun Esad olduğu. Bunun sebebi, daha önceleri de rejimin benzer saldırılar yapmış olması. Ki Ankara’nın “sicili malum” diyerek Esad’ı kınaması da bundan.

***

Şimdi asıl soru şu: Daha birkaç gün önce “Suriye’den çekiliyorum” diyen Başkan Trump, şimdi dediği gibi “24 saat içinde büyük bir karar alıp Esad’a bunun bedelini ödetecek” mi?

Suriye’ye operasyon

Bana kalırsa, kesinlikle hayır. Her şeyden önce bundan tam 1 yıl önce 7 Nisan 2017’de de Suriye’de böyle bir saldırı olmuş, Trump yine benzer tepki göstermişti. Ancak sonrasında Akdeniz’deki savaş gemisinden birkaç Tomahawk füzesi fırlatmakla yetindi. Dahası, Trump Kuzey Kore başta olmak üzere birçok ülkeye benzer tehditler savurup yerine getirmedi.

Üstelik Esad’ı vurması demek, onun arkasındaki İran ve Rusya’yı da karşısına alması demek. Peki, Rusya’yla sıcak bir çatışmayı göze alır mı? Hiç sanmıyorum. Kaldı ki bir yandan da ABD ve Rusya arasında Suriye’de

Yazının Devamı

Batı’ya karşı Rusya mı?

7 Nisan 2018

Geçtiğimiz hafta ABD’nin ve Avrupa’nın tüylerini resmen diken diken ettik! Önce Rusya lideri Putin seçim sonrası ilk yurt dışı ziyaretini Ankara’ya yaptı. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte Türkiye’nin ilk nükleer santralinin temelini attı. Hemen akabinde Rusya’dan alacağımız S-400 hava savunma sisteminin bize daha erken bir tarihte teslim edileceği açıklandı. Tüm bunların üstüne ertesi gün İran lideri Ruhani Ankara’ya geldi. Ve üç ülke lideri yaptıkları Suriye zirvesiyle, tüm dünyanın dikkatini üzerlerine çekti.

İran ve Rusya korkusu

Tabii ki Batı dünyasını yerinden zıplatan sadece bu son gelişmeler değil. Rusya ve İran zaten bir süredir ABD’nin ve Avrupa’nın “tehditler” listesinin en tepesinde.

***

İngiltere ile Rusya arasında geçtiğimiz ay patlak veren ajan krizinin dumanı hâlâ tütüyor. Aralarındaki diplomatik savaşa sonradan ABD, NATO ve 14 AB ülkesi de katıldı. Şimdi Başkan Trump’ın Rusya’ya karşı çok ağır yaptırımlar getirmesi bekleniyor. AB ülkeleri de daha yeni, Rusya tehdidine karşı “askeri Schengen bölgesi” oluşturma kararı aldılar. Tüm mesele ise, Putin’in Ortadoğu ve Karadeniz’de gitgide artan etkisi.

İran deseniz, zaten Trump’ın gündeminin zirvesinde. ABD Başkanı,

Yazının Devamı