Tahran daha başlangıç

8 Eylül 2018

Dün yapılan kritik ve tarihi Tahran zirvesi, aslında özellikle İdlib meselesini çözmek üzere yapıldı. Ancak her ne kadar tartışmalar İdlib üzerine yoğunlaşmış görünse de, satır aralarında üç ülkenin savaş sonrasındaki çıkarları yankılanıyordu. Bu da Türkiye, Rusya ve İran’ın yollarının asıl orta vadede kesişeceğinin göstergesi oldu.

Asgari müşterekler

Cumhurbaşkanı Erdoğan hem canlı yayınlanan zirve esnasında hem de basın toplantısında iki defa “Astana sürecinin asgari müşterekler” üzerine kurulu olduğunu söyledi. Türkiye, Rusya ve İran için bu müşterekler aslında son derece az: İdlib’deki radikal gruplardan kurtulmak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak ve siyasi çözüm sürecine bir an evvel geçmek. Bunların yanına bir de ABD’nin Suriye’deki varlığının sona erdirilmesini ekleyebiliriz. Ancak bunların ötesinde, üç ülkenin anlaşamadığı birçok nokta var. Daha doğrusu; Rusya ve İran Suriye konusunda hemen hemen tamamen mutabıklar. Dolayısıyla, Türkiye’nin Rusya-İran ekseniyle arasında farklılıklar olduğunu söylemek daha doğru...

***

Bunlardan ilki, zirvede de öne çıktığı gibi, Esad meselesi. İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin, ülkenin kontrolünün tamamen Esad’a

Yazının Devamı

İdlib operasyonu

5 Eylül 2018

Sonunda beklenen oldu ve Rusya İdlib’i vurdu. Ancak çanak çömlek henüz patlamış değil. Çünkü asıl beklenen o büyük İdlib operasyonu daha başlamadı.

ABD’ye karşı hamle

Haftalardır asıl beklenen, Esad rejiminin Rusya ve İran’la birlikte İdlib’de muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri vurması. Hatta ABD başta olmak üzere Batı dünyası bu yüzden ayaklandı. Bunun üzerine Esad ve Rus yetkililer de Amerika’nın buraya “Esad kimyasal saldırı yaptı” bahanesiyle operasyon yapacağını iddia ettiler.

Ve anlaşılan o ki Moskova bu nedenle daha fazla hareketsiz kalmak istemedi. Yoksa Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un açıkladığı gibi, İdlib’le ilgili asıl kararlar bu cuma günü Tahran’da yapılacak Türkiye-Rusya-İran zirvesinde alınacak. Ama belli ki Moskova o güne kadar beklemeden bir hamle yapmak istedi. Böylelikle ABD’ye “Hiç boşuna bizi durdurmaya uğraşma” sinyali verdi. Tam da Washington’ın yeni atadığı, çiçeği burnunda Suriye Temsilcisi James Jeffrey İdlib görüşmeleri için şu anda Ortadoğu turundayken. Rusya’nın Suriye savaşının başladığı günden bu yana Doğu Akdeniz’deki en büyük askeri tatbikatını tam da bu günlerde yapıyor olması da bu sebepten.

***

Bununla birlikte, Rusya ve Türkiye İdlib üzerinde

Yazının Devamı

İdlib hakkında her şey

1 Eylül 2018

İdlib’le oturup İdlib’le kalkıyoruz kaç gündür. Önce soralım: İdlib neden önemli?

İdlib’in önemi

Her şeyden önce, İdlib 2011’den beri süren Suriye savaşının son halkası. Yani toprak paylaşımını tamamlayacak, güç dengelerini yerine oturtacak son dönüm noktası. Bu yüzden sadece Esad ve muhalifler için değil, bu ülkede vekâlet savaşı yürüten Rusya ve ABD için de son derece kritik.

2.si; Esad Suriye genelinde muhalif grupları alt etmeyi ve son direnenleri de İdlib’e iteklemeyi başarmıştı. İşte şimdi bu gruplar için İdlib son kale. Dolayısıyla, Türkiye için de, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) başta olmak üzere desteklediği “ılımlı” muhaliflerin son mücadele noktası.

***

Türkiye için İdlib’in 2. önemi de şu: Uluslararası Kriz Grubu’nun (International Crisis Group) son raporuna göre, İdlib’de 2 milyon 650 bin Suriyeli yaşıyor. Buraya yapılacak bir operasyonda en az 1 milyon kişinin Türkiye’ye göç edeceği tahmin ediliyor. Aralarındaki silahlı gruplar da buna dahil. Ankara’yı işte en çok bu tedirgin ediyor.

Stratejik olarak İdlib’in bir önemi de, Suriye’nin kuzeyinden Şam’a, oradan da Ürdün’e kadar uzanan M5 otoyolunun üzerinde bulunması. Bununla birlikte ülkenin ticaret merkezi olan Halep’le Akdeniz

Yazının Devamı

Giden Trump mı, ABD mi?

29 Ağustos 2018

Daha şimdiden Trump’ın gidici olduğundan emin gibiyiz. Türk medyası ABD Başkanı’nın azledileceğini neredeyse ilan etti bile. Oysa her şeye rağmen Trump’ın bir yere gideceği yok gibi. Yaygın kanaatin aksine, tüm dünyayı yine ters köşeye yatıracak sanki.

***

Malum, son günlerde Trump aleyhine bulgular birbiri ardına ortalığa saçılıyor. 20 Ocak 2017’de göreve başlayan Başkan’ın Rusya ile şaibeli ilişkileri dışında, hakkında yürüyen iki soruşturma daha var. Biri, seçim harcamalarında şeffaf ve açık olmaması üzerine. Geçmişteki gayrimeşru beraberlikleri de buna dahil. 2.si de eski kampanya direktörünün finansman yasalarını ihlal etmesiyle ilgili.

Trump bir yandan da Twitter üzerinden Amerikan kurumlarına ve en tepe isimlerine açıktan savaş açmış durumda. FBI’a açık açık sert uyarılarda bulunuyor. Kendi atadığı Adalet Bakanı’nı yerden yere vuruyor. İşte tüm bunlar da “Trump azledilecek mi? Başkanlığı yakında düşecek mi?” sorusunu gitgide daha canlı hale getiriyor.

Azil ihtimali

Her şeyden önce, Trump’ın azledilebilmesi için 100 üyeli Senato’nun 3’te 2’sinin (67) oyu gerekiyor. Ancak şu anda böyle bir çoğunluğa ulaşılmış değil. Kasımdaki ara seçimlerde ise bu dağılım pek değişecek gibi

Yazının Devamı

Trump sayesinde

25 Ağustos 2018

"Trump ABD’si ile yaşadığımız kriz, bizi Avrupa’yla yakınlaştırıyor. Küresel anti-Trump rüzgârı bizi birleştirebilir."

Bu tespiti yapan, Ankara’da oldukça üst düzey bir yetkili. Onun ağzından hem bu gerçeğin, hem de bu yeni politikanın ortaya konması ise son derece önemli. Çünkü içinde bulunduğumuz güven bunalımını aşmanın yollarından biri de Avrupa ile kurulacak yeni bir köprü.

Kader birliği

Her şeyden önce bugün AB (Avrupa Birliği) ile kader birliği içindeyiz. Trump’ın bize karşı uyguladığı yaptırımlardan onlar da en az bizim kadar muzdarip. ABD Başkanı, en son, AB’den gelen otomobillere ek vergi koyacağını açıkladı. Açtığı ticaret savaşını gitgide agresifleştiriyor. Avrupa da karşı hamlelerle cevap veriyor.

Bu mücadele en somut olarak İran üzerinden görülüyor. Trump’ın İran’la imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesi sonrasında AB ülkeleri Tahran’la ticarete devam etmenin yollarını arıyor. Tıpkı bizim gibi. İşte bu kader birliğimiz ve ortaya çıkan “dayanışma ağı” da Türkiye ile AB arasında yeni bir bağ kuruyor. Trump’ın aynı şekilde yaptırım uyguladığı Çin ve Rusya da kendiliğinden bu ağda yer alıyor.

***

AB ve Türkiye’nin birbirine duyduğu ihtiyaç en çok ekonomi cephesinde kendini

Yazının Devamı

Krize ne sebep oldu?

22 Ağustos 2018

Brunson krizi, Türkiye-ABD arasında 5 yıldır tırmanmakta olan gerilimin sadece bir katmanı. Dolayısıyla bu kısa dönemli kriz çözülse dahi, benzer iniş-çıkışlar önümüzdeki dönemde tekrarlanabilir.

***

Bunun kısa vadeli sebebi, Trump’ın Kasım’daki ara seçimleri kazanmak için Kongre’deki Evanjelistlere ve Yahudi lobisine muhtaç olması. Zaten tam da onların gönlünü fethetmek için Brunson meselesini krize çevirdi. Seçimlere doğru işte bu baskıyı daha da tırmandırabilir. Bununla birlikte aynı bloku seçimlerde sandığa götürebilmek için Ortadoğu’da da “sürpriz” adımlar atabilir. Tıpkı Kudüs’ü başkent ilan edip ABD büyükelçiliğini buraya taşıma kararı gibi. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç ay bu tür “mini-krizlere” gebe.

Ara Seçimler

Ancak mesele Kasım seçimlerini çok aşıyor. Trump’ın Brunson kriziyle bağlantılandırıp 2 Türk bakana yaptırım kararı alması sonrasında F-35’lerin satışını askıya alması da bunun tezahürü. Türkiye’nin Rusya’yla yakın ilişkisi ve bu kapsamda S-400 alımı zaten uzunca zamandır Washington’ın gündeminde. ABD Başkanı’nın 2019 Ulusal Savunma Yetki Yasası’nı imzalayarak bu satışı askıya alması da bundan. Trump Türkiye’nin Rusya ile yakın temasından son derece rahatsız.

Yazının Devamı

Krizin perde arkası

18 Ağustos 2018

Trump’la oturup Trump’la kalkıyoruz kaç gündür. O zaman, gündemin en tepesine oturan, ekonomimizi allak bullak eden bu krizin perde arkasıyla başlayalım hemen.

Arka plan

Üst düzey yetkililerle yaptığım bir dizi görüşme sonrasında krizin arka planını şöyle özetleyebilirim: Trump tutuklu rahip Brunson’ın serbest bırakılması için Başkan Erdoğan’a, 14 Temmuz’da İsrail Başbakanı Netanyahu’yu bizzat arayıp İsrail’de tutuklu olan Türk vatandaşı Ebru Özkan’ın serbest bırakılmasını sağladığını söyledi. Ve ekledi: “Bu jestime karşılık sıra sizde. Brunson’ı gönderin.”

Erdoğan ise, “Biz sizinle ‘Özkan’a karşılık Brunson’ı bırakacağız’ diye bir şey konuşmadık” diyerek böyle bir vaatte bulunmadıkları cevabını verdi. Sonrası da malum çorap söküğü gibi geldi. Önce iki bakanımıza karşı Trump’ın koyduğu yaptırımlar, sonra yükselttiği vergiler ve F-35 satışını askıya alma kararı.

***

Türk tarafına göre krize asıl olarak, danışmanları yüzünden Trump’ın yanlış algıya kapılması, beklentisini yükseltmesi sebep oldu. Bununla birlikte, bu krizi tetikleyen bir diğer sebep de Trump’ın her zamanki “Bir şey vermeden alırım” inancı. “Siz Brunson’ı bırakın, sonrasına bakarız” havası. Ki Trump sadece bize değil,

Yazının Devamı

Irak Darma Duman

21 Temmuz 2018

Irak ABD işgalinden ve Saddam’ın devrilmesinden bu yana, yani 15 yıldan beri en kötü dönemini yaşıyor. Ülkenin güneyinde 2 haftadır tam anlamıyla kıyamet kopuyor.

***

Şiilerin ağırlıkta yaşadığı bölgede halk sokağa dökülmüş durumda. Gösteriler başladığından beri 15 kişi hayatını kaybetti, 350 kişi de yaralı. Vitrindeki sebep yoksulluk ve susuzluk. Oysaki bu, buzdağının sadece görünen ucu.

İran Dışarı mı?

Aslında Irak bu duruma 2 kırılma noktasından sonra geldi. 1.si; 2003’te ABD’nin işgaliyle Saddam’ın devrilmesiydi. Onlarca yıldır Sünni iktidar tarafından ezilen Şiiler, böylelikle “intikam zamanı” deyip sıkı bir mezhepçi siyaset izlemeye başladılar. 2006-2014 yılları arasında Başbakan olan Maliki, ülkeye Şii hakimiyetini getirdi. Sünnileri ve Kürtleri dışladı.

2. aşama ise, DEAŞ’ın Haziran 2014’te Musul’u işgal edip ülkenin yüzde 40’ına hakim olmasıyla başladı. O günden beri ülke resmen İran’ın nüfuzu altında. Bu da, Şii egemenliğini pekiştirdi. Dahası; Irak fiilen 3 parçaya (Şii, Sünni, Kürt) bölündü.

İşte şimdi Güney’e hakim olan Şiiler ayakta. Görünen sebep, işsizlik ve susuzluk. Şöyle ki: Bu bölgenin merkezi olan Basra kenti, tüm Irak petrolünün ve doğalgazının yüzde 80’ine sahip.

Yazının Devamı