Daha şimdiden Trump’ın gidici olduğundan emin gibiyiz. Türk medyası ABD Başkanı’nın azledileceğini neredeyse ilan etti bile. Oysa her şeye rağmen Trump’ın bir yere gideceği yok gibi. Yaygın kanaatin aksine, tüm dünyayı yine ters köşeye yatıracak sanki.
***
Malum, son günlerde Trump aleyhine bulgular birbiri ardına ortalığa saçılıyor. 20 Ocak 2017’de göreve başlayan Başkan’ın Rusya ile şaibeli ilişkileri dışında, hakkında yürüyen iki soruşturma daha var. Biri, seçim harcamalarında şeffaf ve açık olmaması üzerine. Geçmişteki gayrimeşru beraberlikleri de buna dahil. 2.si de eski kampanya direktörünün finansman yasalarını ihlal etmesiyle ilgili.
Trump bir yandan da Twitter üzerinden Amerikan kurumlarına ve en tepe isimlerine açıktan savaş açmış durumda. FBI’a açık açık sert uyarılarda bulunuyor. Kendi atadığı Adalet Bakanı’nı yerden yere vuruyor. İşte tüm bunlar da “Trump azledilecek mi? Başkanlığı yakında düşecek mi?” sorusunu gitgide daha canlı hale getiriyor.
Azil ihtimali
Her şeyden önce, Trump’ın azledilebilmesi için 100 üyeli Senato’nun 3’te 2’sinin (67) oyu gerekiyor. Ancak şu anda böyle bir çoğunluğa ulaşılmış değil. Kasımdaki ara seçimlerde ise bu dağılım pek değişecek gibi görünmüyor. Yani Cumhuriyetçi-Demokrat temsil oranının aşağı yukarı aynı kalması bekleniyor. Dahası, hafta sonu eski Cumhuriyetçi başkan adayı John McCain’in yaşamını yitirmesi de Trump’ın ekmeğine yağ sürdü. Zira McCain azil kampanyasınin lider isimlerindendi.
Kaldı ki Demokratlar zaten şu aşamada Trump’ın azledilmesine sıcak bakmıyorlar. Çünkü Başkan’ın üzerine gittikçe kamuoyu desteğinin arttığının farkındalar. Bir de azledildiği takdirde yerine geçecek olan Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Trump’ı aratacağı kanaati de güçlü. Zira Pence çok koyu bir Evanjelik. Dolayısıyla, Demokratlar gözlerini 2020 seçimlerine dikmiş durumdalar.
***
Azil ihtimalini artırabilecek tek faktör ise, kamuoyu algısının değişmesi. Yani kitleleri bir anda Trump’a karşı dolduracak bir rüzgârın oluşması. Amerikan siyaseti üzerine en uzmanlaşmış akademisyenlerden olan Dr. Mehmet Yeğin bunu şöyle ifade ediyor: “Bugüne kadar Trump aleyhine çıkan iddialar 3-4 şiddetinde bir deprem gibiydi. Oysaki bir evin yıkılması için en az 7-8 şiddetinde bir deprem gerekiyor.” Yani Trump hakkındaki asıl büyük Rusya soruşturmasını yürüten Savcı Mueller’in böyle bir kanıt bulması icap ediyor.
Cevapsız kalan soru
Tüm bu olan bitenin arkasında ise aslında şu ikilem yatıyor... Hem ABD içinde hem dünyada henüz şu sorunun cevabı bulunabilmiş değil: Trump’ın ABD’nin küresel liderlik rolüne son vermesi, Washington’da bir kesimin uzun zamandır yapmak istediği bir şey miydi? Yoksa Trump’ın kendiliğinden oluşturduğu bir strateji mi?
Trump’ın politikaları, “ABD küresel lider olarak kalmalı” diyenlerin dediği gibi, ABD’nin çıkarlarına aykırı mı? Yoksa “Çin’in bizi yakalamasını istemiyorsak, Avrupa güvenliği gibi uluslararası sorumluluklarımızı omzumuzdan atmalı, ekonomiye odaklanmalıyız” diyenlerin iddia ettiği gibi, Trump içe kapanarak aslında ABD çıkarlarına hizmet mi ediyor?
İşte tüm bu yürüyen soruşturmalar, azil süreci, Trump’ın estirdiği fırtına... Hepsi bu “büyük” sorunun henüz cevabının bulunamamış olmasının tezahürü.