İtalya’da gittiğim Bucaccia adlı lokantaya oturdum. Bu kadar lezzetli bir makarna nasıl olabilir?
Frances Mayes’in “Under the Tuscan Sun” kitabını okudunuz mu? Filmi de yapıldı, Türkçeye “Kızgın Güneş” olarak çevrildi. Çok hoş bir kitap.
Herhalde yüz binlerce kişi gibi ben de bu kitabı okuduktan sonra Mayes’in yaşadığı Cortona kasabasına gitmeyi çok istedim.
Sonunda bir gün için bile olsa kısmet oldu.
Gözümde kitaptan sahneler. Mavi gök. Güneş. Tepelere kurulu tarihi bir Toskana kasabası ve her tarafta zeytin ağaçları, selviler, taş evler, tarih ile gündelik yaşam iç içe...
Kartpostal gibi bir kasaba. Orası tamam.
Ama denklemin diğer yarısı tutmuyor.
Sanki gök yarılmış, kova ile su boşaltıyorlar üzerimize.
Yapılacak tek iş sıcak bir ortamda güzel bir yemek.
Dayım ve yengemin tavsiye ettiği Bucaccia’da rezervasyonumu yaptırmışım. Villa Marsili otelinde bir gün kalacağız sadece ama resepsiyondaki kızcağız inanılmaz derecede yakınlık gösteriyor bize. Nişanlısı iş için birkaç aydır İstanbul’daymış ve çok sevmiş İstanbul’u.
“Bucaccia çok iyi bir seçim” diyor: “Hamurişlerini kendileri yaparlar. Mutlak yemen gereken iki pasta var orada.”
Adlarını yazıyor pasta yani hamurişlerinin.
Otel ile lokanta arası en fazla 250 metre.
Kim icat etmiş şu şemsiye denen meredi? Rüzgar da olunca hiçbir işe yaramıyor. Kısa mesafede hem ıslanmış sıçan gibi oluyoruz hem de Knirps şemsiyem kırılıyor!
Lokantadan içeri girer girmez iri kıyım, 50’li yaşlarda bir adam ellerini açıp bizi adeta kucaklıyor. Otelden telefon etmişler.
Adı Romano. Karısı Agostina mutfakta.
Tip ki hem de ne tip!
Müşteriler ile tek tek ilgileniyor, şarkı söylüyor, profesyonel bir fotoğrafçı gibi fotoğraflar çekiyor. Benim öyle bir fotoğrafımı çekiyor ki şarap kadehi içinde yüzen balığı andırıyorum!
Kuvvetli de fikirleri var Romano’nun.
Özellikle Fransa, Fransızlar ve Fransız şarapları konusunda!
Neyse, o konuya girmeyeyim.
Unda patates ve bol yumurta
O iki pasta yemeğini merak ediyorum ama önce antipasti. İki kişilik bir antipasti tabağı geliyor. Çeşitli salamlar ve peynirler.
Maalesef ülkemize ithal edilen İtalyan peynirleri fabrikasyon. Bu tip bir lokantada yörenin peynirlerini tadınca hiç beklemediğiniz lezzetlerle karşılaşıyorsunuz. Romano kendi de peynir yapıyor.
Ben hayatımın sonuna kadar her akşam aynı yemeği yiyecek olsam bu tip bir peynir ve şarküteri tabağı, yanında da güzel bir şarap seçerim.
İlk pastanın adı Nastine della Bucaccia alla Cortonese. Bu kadar lezzetli bir makarna nasıl olur? Kullandıkları özel una patates unu karıştırmış ve çok sayıda yumurta kırmışlar. Sos olarak da ev yapımı üç-dört peyniri eritmişler. Gerçekten hiçbir yerde görmediğim tip bir hamur işi yemeği. Sırf bunu tatmak için bile Cortona ziyaret edilebilir.
İkinci pasta Brinaoili all’Antica Carbonia. Bunun hamuruna yumurta kırılmamış. Sert buğday unu ve su. İnce bir boru gibi, delikli. Sos olarak da pancetta (İtalyan jambonu), salsicce (İtalyan sucuğu), domates ve pepperoncini denen, fazla acı olmayan sivri biber kullanılmış.
Eğer domuz yemiyorsanız bu pastayı ısmarlayamazsınız. Ama doğruyu söylemek gerekirse sucuk ve salam gibi ürünlerin en lezzetlisi danadan değil, domuz ya da yaban domuzundan oluyor. Herhalde daha yağlı oldukları için.
Ülkemizdeki İtalyan lokantalarının önemli bir handikapı da bu. Gerçek bir İtalyan şefe “Domuz ürünü kullanmadan İtalyan mutfağını temsil et” demek, bir Türk şefi yurtdışına çağırıp “Ne istersen hazırla ama yoğurt, patlıcan, kuzu yasak” demek gibi bir şey.
Yemek sonunda Romano’nun damarına basıyorum
Öte yandan herkesin Bucaccia’daki tatlılardan zevk alacağına kalıbımı basarım.
Özellikle de çikolata soslu Zuppa Inglese’den. Yemek sonunda Romano’nun biraz damarına basıyorum.
“İyi bir Fransız Sauternes tatlı şarabı bunun yanında güzel olur” diyorum.
Attığım ok hedefini buluyor.
“Bu adam da nereden çıktı?” gibi başını salladıktan sonra Romano iki kadeh ile çıkageliyor. 22 sene yıllanmış Vin Santo tatlı şarabı. Yanında da o enfes bisküvilerden. Şaraba batırmak için.
Boş yere Vin Santo yani “Azizlerin şarabı” dememişler.
Chateau d’Yquem’in yerini tutmaz ama gene de güzel!