Seksi hissetmek zihinseldir. Her yaşta, her fizikte insan kendini seksi hissedebilir. Seksi hissetmek kendilik algısının olumlu olmasıyla ilgilidir. Kendi bedeninden, yaşından, tarzından memnuniyetle kişi yeterli hisseder. Seksi hissetmenin zihinsel bir kavram olduğu bilinirse kadınlar kendilerini daha yeterli görürler. İnsanın yaşı kaç olursa olsun, fiziği, boyu, kilosu ne olursa olsun kendini güzel görebilir ve değerinin farkında olabilir.
Yaş ilerledikçe insanlar duyguların bittiğini zannederler oysa duygular yaşam boyudur. İlerleyen yıllarda da insanlar için aşk, seksilik, arzu, tutku, heyecan, merak gibi duygular aynı kalır. İnsan yaş aldıkça bu duygular azalmaz ama yaş ilerledikçe yetersiz hissetme başlayabilir. Peki ama kadınlar ilerleyen yaşlarda kendini neden yetersiz hisseder ve çekici görmezler?
Dikkatinizi çekmiştir, çok güzel kadınlar bile yaşamlarının bir döneminde kendilerini güzel bulmazlar, yeterli görmezler, mutsuzlaşırlar içlerine kapanırlar. Aslında hiçbir şey sebepsiz değildir. Bir kadının kendini seksi algılamamasının, cinsellikten
Yine geldi çattı bir sevgililer günü daha, etrafta kırmızı balonlar, mumlar, kalpler, aşk teması ile dekore edilmiş yerler, her zaman çok mutlu gibi görünen çiftler derken sen yalnız hissediyorsun ve etrafında olup biten tüm duygusallıkla baş etmen gerekiyor. Eğer böyle hissediyorsan, sana güzel bir haberim var, bu sevgililer gününde müthiş bir farkındalık kazanacaksın ve belki de bugün neden yalnız olduğunu daha iyi anlayacaksın. İşte sana baş etmeni sağlayacak ipuçları:
Sevgiyi verebilmenin bir seçim olduğunu bil. Sen sevgiyi birine verebilmeyi yada ondan geri alabilmeyi bilmelisin. Sevgi senin duygun istediğin zaman bunu kontrol edebileceğini unutma. Seni üzen birine sevgini vermeyi kesebilirsin. Seni daha çok mutlu edebilecek şeylere sevgini verebilirsin. Unutma bütün bunlar senin elinde. Etraftaki romantiklikle baş etmek kendini sorgulaman için fırsat. Yalnız olmak, sevgilinin olmaması eksiklik olarak algılanmamalıdır. Aksine o anda hayatına özel ilişki anlamında birini dahil etmek istemediğin anlamına gelir. Seni duygusal olarak tatmin ettiğine inandığın
Son zamanlarda ne kadar çok kendine güveniyor gibi görünen ama aslında göründüğü kadar da güvenmeyen, büyüklenmeci insanlara rastlar olduk. Yaygın kişisel gelişim söylemleri kendini sev, değer ver derken değişen hayat tarzları ile sosyal medyanın da etkisini göz önünde bulundurarak etrafta birçok narsist insanla karşılaşabileceğini çok geçmeden anlamışsındır, eminim. Her insanın hayatında bir yada daha fazla kez ortamlarda rastlayacağı bu kişilerle ilgili baş etme yöntemlerinden bahsettim.
Kendini beğenmiş, büyüklenmeci, kendine fazlaca! değer veren ve seven, çok özgüvenli görünüp aslında özgüveni olmayan kısacası narsist bir sevgilin varsa tartışma anında nelerle karşılaşabileceğin bir bakalım. Buna benzer tartışmalar birçok ilişki içerisinde olsa da sıklıkla şiddetli tartışmalar yaşıyorsan, tartışmalarda empati yoksa ve çözümsüz kalıyorsa sebeplerini ararken bu durumun da olabileceğini göz önünde bulundurmakta fayda var.
Mesela eğer bir narsist ile karşı karşıya isen ve
Bu en sık rastladığım ilişkisel problemlerden bir tanesi olabilir. Mutsuz hissettiren, toksik, kronik çıkmaza girmiş ilişkinin bir şekilde bitirilememesi ve sürdürülmeye çalışılması... Bu durumun birçok sebebi var. Sebepleri öğrenmenin, farkındalık kazanmanın ilişkiyi bitirebilme gücü kazanabilmenle doğru orantılı olduğunu bilmelisin. Seni bu kadar huzursuz eden şeyden neden vazgeçemiyorsun sebepleri inceleyelim,
Bir daha böyle sevemem düşüncesi, ilişkilerin bitirilmesini zorlaştıran en sık rastlanılan düşüncelerdendir. İnsanlar bir süre duygusal ilişki yaşadıklarında ve karşılarındaki kişiye alıştıklarında ilişkilerinin sonuna gelirken sıklıkla bir daha böyle sevemeyeceklerini ve kendilerinin de bir daha böyle sevilmeyeceğine inanırlar. Her ne kadar bunun doğru olmayacağını söyleyeceğimi beklesen de aslında bu inanış doğrudur. Çünkü bir daha aynı şekilde sevmeyecek ve sevilmeyeceksin. Herakleitos’un “Aynı nehirde iki kere yıkanamazsın” sözü gibi aynı şekliyle bir aşk yaşaman, aynı o şekilde düşünüp hissetmen imkansız.
Birinden etkilendin ve birbirinizle görüşmek istediniz. İlk buluşma anı geldi çattı. Sen her şeyi doğru yapmak istiyorsun. Bazı detaylar ilk buluşmalar için önemlidir. Daha çok nelere dikkat etmelisin, işte 10 madde ile ipuçları;
Sana buluşmayı nasıl teklif etti? Aranızda sadece arkadaşça bir iletişim olup olmadığına, seni arkadaşça bir görüşmeye çağırıp çağırmadığına ve aslında kelimelerin arkasında sana neler söyleyebileceğine dikkat et. Mimiklerine, jestlerine, beden duruşuna dikkat et. İlgili bir duruş, göz teması olması her zaman güzeldir.
Yalnız mı / Arkadaşlarla birlikte mi görüşmelisin? İlk buluşmalarda bazen insanlar çekingen davranabileceklerini öngörüp “yanımda arkadaşım veya arkadaş grubum olursa daha rahat hissederim, daha rahat konuşurum” diye düşünebilirler ve ilk buluşmalara arkadaşlarını getirebilirler yada ortak bir arkadaş grupları varsa onlarla beraber hep birlikte bir şeyler yapmak isteyebilirler. İlk buluşmalar için yalnız görüşmeyi tercih etmek daha mantıklıdır çünkü karşındaki
İnsanlar fikirlerini karşı tarafa dile getirdikçe anlaşıldıklarını hissederler. Kendini açtıkça anlaşılmayı beklerler. Ancak bu iletişim biçiminde zaman zaman hatalar olabilir, sıklıkla insanlar birbirini yanlış anlayabilir. Bu durumlarda genellikle insanlar tartışırlar ancak yine uzlaşamazlar çünkü tartışmanın da bir adabı vardır. Yanlış bir biçimde tartışmak problemleri çözmek yerine yeni problemlerin doğmasına neden olacaktır. Bu yüzden doğru bir üslup kullanmanın önemini ve şeklini öğrenmek gerekir. Tartışmasız ilişki olmaz deriz hep, peki ama tartışacaksak nasıl tartışmalıyız?
Sebep var mı düşün...
İlk olarak tartışmak için gerçekten bir sebep olup olmadığına bir bak. İlişki terapisi seanslarımın birçoğunda sebepsiz tartışan çiftler görürüm. Tartışılacak sebebin gerçekten değmesi gerekir ki tartışma olsun. Sakin kalıp halledilebilecek birçok konuda çiftler geçmişin birikimi ve yorgunluğu ile fevri tepkiler verirler. Tartışma başlamadan hemen kendine sebep olup olmadığını hatırlat.
Ne istediğini bil...
Ne istediğimi
Yetişkinler gibi çocuklarında deprem konusunda verdiği bazı tepkiler vardır. Ancak çocuklar tepkilerini bir yetişkin gibi değil de daha farklı anlatırlar.
Son günlerde yaşanan depremlerin sıklığı ile uyku uyumakta güçlük çeken, artmış kaygı ile psikolojik destek için başvuran çok fazla çocuk görüyorum. Çocuklarınızın kaygılarını azaltabilmeniz için en önemli şey onlarla konuşmak. Ebeveynlerin yaptığı en büyük yanlışlardan biri çocuklar etkilenmesin diye onların korkularını görmezden gelmek ve konuyu kapatmak.
Öncelikle çocuklarınızla bu konu hakkında konuşun. Terapiye gelen birçok çocuğun ailesi çocuğu ile deprem sonrasında konuşmadığını ifade ediyor. Çünkü ailelerinde bu konuda kafaları karışık. Konuşmak isteseler de “psikolojisini etkilemeden çocuğumuzla nasıl konuşabiliriz bilemiyoruz” diyorlar. Çünkü çocukların konuşmalardan olumsuz etkileneceklerini düşünüyorlar. Oysa çocukların duyguları üzerine konuşmak onları rahatlatacaktır.
Yaşanmış bir deprem
Birlikte çok güzel anıların geçtiği, hayallerin kurulduğu ilişkiler gün geliyor bitebiliyor. Biterken insanlar alışkanlıklarla, duygularla ilişkilerini bitirmekte güçlük çekiyorlar. Kararlarının doğru olup olmadığını sorgulayabiliyorlar. Hatta yolunda gitmeyen ilişkileri bile bittikten sonra güzel hatırlayıp kendilerini suçlayabiliyorlar. Ancak geri dönüş olduğunda da mutlu olmuyorlar. İşte bu yüzden aldığın kararın ardında durabilmek için bir takım öneriler var ve bu önerileri uygulamalısın.
Her ayrılıkta olduğu gibi duygular yoklayacak, bu duygulara karşı farkındalıklı olman lazım. Örneğin sıklıkla modun düştüğünde kendine sor, “ben şimdi ne hissediyorum” diye. Üzüntü, özlem, kaygı, suçluluk, pişmanlık, değersizlik, yetersizlik sıklıkla ayrılık sonrasında hissedilen duygulardan. Bu duygularla baş edebildiğinde ayrılık daha kolay hale gelecek. Duyguları anlamlandırdıktan sonra “ben neden bu duyguları hissediyorum” diye kendine sor. Aklımdan ayrılığa dair ne gibi düşünceler geçiyor? İnsanlar sıklıkla