Benching ilişki yedeklemek anlamına gelir. Partnerinizin sizin dışınızda konuştuğu, flörtleştiği birçok kişi olduğunu gösterir. Günümüz ilişkileri içerisinde her şeyi çok çabuk tüketme, güvenmeme, bağ kurmama gibi durumların artmasıyla birlikte yedekleme davranışı da görülmeye başlamıştır. Özellikle sevgili olmadan iletişim halinde olma isteği gibidir. Sevgiliden az, arkadaşlıktan fazla bir durumdur. Size her an ilişkiye dönecekmiş hissiyatı yaratır ancak durum bir türlü ilişkiye dönmez. Aslında içerisinde birçok manipülatif durumu da barındırır.
Yedekte olduğunuzu nasıl anlarsınız?
Biriyle görüşmeye başladınız. Flört halindesiniz. Bu flörtleşme durumu tahmin edilenden biraz fazla sürmüşse, yolunda gitmeyen bireylerin olduğuna inanıyor ve hissediyorsanız, karşınızdaki kişi kafa karışıklığı yaratan mesajlar veriyorsa, örneğin birgün çok iyi diğer gün ortada yoksa, bir şekilde sizi oyaladığını düşünmeye başladıysanız ve sürecin normal bir ilişki gibi gitmemesine sinirlenmeye başladıysanız,
Kalabalıkta kendiniz gibi doğal hareket edemiyorsanız, kalabalıktan çekinip rahatsız oluyorsanız sadece çok yakınlarınız varken bir ortamda daha rahat hissediyorsanız ve bunlar yaşam işlevinizi bozuyorsa, yapmanız gerekenleri de artık huzursuzca yapıyorsanız sosyal fobi olabilirsiniz.
Sosyal fobi yaşayan insanlar diğer insanların yanında küçük düşeceği, yanlış birşeyler söyleyip gülünç duruma düşecekleri ile ilgili yoğun kaygı yaşarlar. Sonunda utanacaklarını düşünüp sosyal ortamlara en baştan girmekten kaçarlar ya da ellerinden geldiği kadar bu tarz ortamlarda bulunmazlar. Her türlü sosyal aktiviteyi yapmak bu kişiler için zor olabilir. Bir restoranda yemek yemekten, yemek sonunda hesabı istemekten, minibüste ineceği yeri söyleyebilmekten, tanımadığı kişiye adres sorabilmeye kadar birçok şeyden çekinebilirler, kaçınabilirler.
Bu durumlardan kişiler kendilerini yavaş yavaş geri çekerler. Yapmamaya çalışırlar. Yapmadıklarında da hayatları kısıtlanır yalnız bireyler haline gelirler. Özellikle bir alışveriş merkezine girmek, mağazada
İlişkinizden genel memnuniyet, ilişki doyumu ve sürdürme isteğiniz hakkında farkındalık kazanabilmeniz için kendinize sormanız gereken, pratik gözlemlerimle oluşturduğum 10 soru!
1. Tartışmalarda birlikte bulduğunuz çözümlerden, ortak aldığınız kararlardan ne kadar memnunsunuz?
a) Memnun değilim b) Biraz, duruma göre memnunum c) Memnunum
2. Bir aradayken eğlenebildiğinizi, gülebildiğinizi, ortak zaman geçirebilecek konular bulabildiğinizi düşünüyor musunuz?
a) Evet b) Bazen c) Hayır
3. Birbirinize içten ve dürüst olduğunuzu düşünüyor musunuz?
a)Yalanlarının olduğunu geçmişte yakaladım b) Bazen c) İçten olduğunu hissediyorum
4. Sevgi, şefkat ve ilgi göstermek konularında kendinizi ve partnerinizi yeterli buluyor musunuz?
Yaşanılan stresli olaylardan birçok insanın morali bozuk, kaygılar inanılmaz arttı, bu aralar hiç kimse iyi hissetmiyor, panik ataklar da çoğaldı.
Özellikle hayatının bir döneminde bir kere bile panik atak geçiren bir kişi bundan sonra da bunun tekrar edeceğine inanır. Peki ama neden panik atak geçireceğini bekler? Atak geçiren kişi tekrar atağın geleceğine inanır çünkü bu inanç sonrasında stres ve kaygı ile yüklenir ve kaygı arttıkça atak ihtimali artar ve kaygı sonrası “yine geçirirsem” endişeleri ortaya çıkar. Beklenti anksiyetesi dediğimiz aslında bekledikçe atağın üstüne gelmesi kaçınılmaz olur. Kişiler “Ya tekrar geçirirsem” diye düşünür ve kendilerini endişeli hissetmeye başlar ve arkasından da endişe hali ile atak kendini gösterir.
Yoğun bir kaygı hali başlar, boğuluyormuş gibi hissetmek, nefes alamamak, nefes yetmiyormuşçasına nefes alma ihtiyacı gibi belirtiler ortaya çıkar. El ve ayaklarda titreme, uyuşma, ateş basması, terleme, özellikle kalbin çok hızlı atması, kalp
Yaklaşan sınavlarla birlikte kaygı seviyesi bütün öğrencilerde artmış durumda. Birçoğu kaygı dolayısıyla daha önce öğrendiklerini, çok iyi bildikleri bilgileri bile sınav esnasında etkili bir şekilde kullanamamakta, başarı ve performanslarda ciddi azalma görülmektedir.
Öğrenciler psikoterapi seanslarına özellikle yoğun bir çalışma temposu sonrası artık bunalmışlık ve tükenmişlik hisleri ile başvurmaktadır. Sınav öncelerinde aşırı heyecan, mide bulantısı, karın ağrısı, kalp çarpıntısı gibi belirtilerle görülmektedir. Dikkatin dağılması, konsantrasyonda zorluklar, özgüvende azalmalar öğrencinin sınav esnasında başarı performansını etkilemektedir. Başvuran bazı öğrenciler kaygılarını fark edebilmekte bazıları ise sınav kaygısı yaşasalar bile bu durumun farkında olmamaktadır.
Öğrencilerin sınava hazırlanırken yaptıkları yanlışlardan biri hayatlarından her şeyi soyutlayarak, yaşam içerisindeki bütün aktivitelerden kendilerini izole ederek sadece ve sadece sınava çalışmalarıdır. Bu bazen ebeveynlerin istediği, beklediği ve takdir ettiği bir durumda
Birçok insan psikolojik olarak diyete uyamamaktan ve moralleri bozuk olduğunda sürekli yemek yemekten şikayetçi. Gelin bu durumların nelerden kaynaklandığına birlikte bakalım.
Her pazartesi diyete başlayıp bir iki gün geçmeden diyeti bozuyorsanız, gittiğiniz yerlerde, davetlerde size sunulan ikramlara hayır diyemiyorsanız, en sevdiğiniz tatlının reklamını gördüğünüzde hemen buzdolabına koşuyorsanız, diyetinize mani olan bir takım düşünce hatalarına sahip olabilirsiniz demektir.
Diyet yapabilmek için bilinçlenmek, diyetisyene gitmek, iradeyi kullanmak gerekli şartlar olsa da günümüzde bilinçli bir şekilde zayıflayabilmenin yaşam tarzınızda bazı değişiklikler yapmaya bağlı olduğu da bir gerçektir. Bu noktada da psikolojik faktörler önem taşımaktadır.
Düşünün ki vermeniz gereken kilo fazlanız var. Alanında çok başarılı, mesleğini iyi yapan bir diyetisyen buluyorsunuz ve hemen randevu alıp gidiyorsunuz. O size sevdiğiniz yiyeceklerden oluşan bir diyet programı hazırlıyor. Hatta birlikte hazırlıyorsunuz, aç kalmayacağınız şekilde de
İnsanlar sevgililerinden, eşlerinden ayrıldıktan sonra kendilerini ilişkilerinde başarısız olarak görebilirler. Birçok insan ilişkilerinin çok başarısız olduğundan yakınır. Peki ama ilişkide başarısız olmak tam olarak ne demektir ve ne anlam ifade eder?
Başarılı olduğunuz anları düşünün. Başarılı olabilmek için çoğu zaman bunu hayal etmiş, amaçlamış ve amaçlarınız doğrultusunda bir plan ile hareket etmişsinizdir. Bu durumda başarı amaçlarınız, emekleriniz sonucunda gördüğünüz, ulaştığınız bir sonuçtur. İlişki ise bir yoldur. İlişkide başarıdan söz edemeyiz. Buna rağmen birçok insan kendini özel hayatında yetersiz ve değersiz hissedebilir.
İlişkide başarı, sürmesine yada bitmesine bağlı olarak değerlendirilemez. İlişkilerin sürmesi bir başarı ise kişiler sadece ilişkiden sonuç beklerler. Örneğin; evlilik odaklı olabilmek gibi. Aslında ilişki ömür boyu süren ve gelişen bir durumdur.
İlişkilerde hedef nedir? Birçok insan buna evlilik olarak cevap vermektedir. Hedef gerçekten var mıdır, ilişkide hedef olmalı mıdır? Oysa hedef,
Tüp bebek tedavisi gören ya da aşılama düşünen veya çocuk sahibi olmak konusunda zorluk yaşayan olumsuz bazı sonuçlar yaşamış kadınlar psikolojik olarak bazı zorluklar yaşıyor olabilirler. Bu zorlu sürecin yıpratmasına karşı iyi hissetmek için neler yapılabilir inceleyelim.
Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler çoğu zaman hiç çocuklarının olmayacağını düşünerek paniğe kapılmaktadır. Bu panik psikolojik destek ile azaltılmalıdır. Mantıksız ve günlük yaşamı bozan düşünceler, çocuk sahibi olmak istenilen zamanlarda da yaşam kalitesini düşürmektedir. En önemlisi tüp bebek tedavisi esnasında bu düşünceler bozucu etki yaratarak tedavinin gidişatını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu yüzden tüp bebek tedavisi gören her kadın mutlaka bu işin uzmanı olan psikologlardan destek almalıdır.
Tüp bebek tedavisi ile psikoloji arasında nasıl bir bağlantı var?
Birçok psikolojik rahatsızlık içerisinde görülen mantıksız ve işlevsel olmayan düşüncelerin çoğu tüp bebek tedavisi