Yaşanılan stresli olaylardan birçok insanın morali bozuk, kaygılar inanılmaz arttı, bu aralar hiç kimse iyi hissetmiyor, panik ataklar da çoğaldı.
Özellikle hayatının bir döneminde bir kere bile panik atak geçiren bir kişi bundan sonra da bunun tekrar edeceğine inanır. Peki ama neden panik atak geçireceğini bekler? Atak geçiren kişi tekrar atağın geleceğine inanır çünkü bu inanç sonrasında stres ve kaygı ile yüklenir ve kaygı arttıkça atak ihtimali artar ve kaygı sonrası “yine geçirirsem” endişeleri ortaya çıkar. Beklenti anksiyetesi dediğimiz aslında bekledikçe atağın üstüne gelmesi kaçınılmaz olur. Kişiler “Ya tekrar geçirirsem” diye düşünür ve kendilerini endişeli hissetmeye başlar ve arkasından da endişe hali ile atak kendini gösterir.
Yoğun bir kaygı hali başlar, boğuluyormuş gibi hissetmek, nefes alamamak, nefes yetmiyormuşçasına nefes alma ihtiyacı gibi belirtiler ortaya çıkar. El ve ayaklarda titreme, uyuşma, ateş basması, terleme, özellikle kalbin çok hızlı atması, kalp krizi geçireceğine inanma, bayılacağını düşünmek, kontrolünü kaybediyormuş düşüncesi, çevrenin kendisine yabancılaştığı gibi düşünceler belirtilerinden bazılarıdır. Bütün bu belirtilerle atak başlar ve sonra tekrar edeceği düşünülür ve kişiler tekrar ederse diye korkmaya başlar.
Atakların geleceğini beklemenin sebeplerinden biri hatta en büyük etkenlerden biri de koşullanmadır. Daha önce fiziksel bir duyum sonrası atak geçirmiş kişiler aynı fiziksel duyumları hissettiklerinde yine atak geçireceklerini düşünürler. Örneğin daha önce kalp atışları hızlandıktan sonra atak geçirmişseler spor yapmak, merdiven çıkmak, hızlı hareket etmek sonucu doğal olarak kalp atışları hızlanabilir. Buradaki artış hemen “atak geçireceğim” olarak yorumlanır. Çünkü panik atak belirtilerinden bir tanesi de kalp krizi geçiriyormuşçasına kalp ritminin hızlanmasıdır. Doğal aktivite sonucu erken kalp atışı ile atağın geleceği beklentisi bu şekliyle birbirine karışmaktadır. Kişiler merdiven çıktıktan sonra, spordan sonra, ev işi yaptıktan sonra atak geçireceklerini bu yüzden beklemektedir.
Bazen bu panik atağın diğer belirtilerinde de görülür. Mide de ağırlık hissi, el ayaklarda titreme, nefes alamayacağını düşünme gibi. Havasız ortamlarda kalabalık mekanlar, otobüsler, kapalı alanlar gibi, kişiler burada da atak geçireceklerini düşünürler. Bazı alanlarda nefesiz kalma hissi yine doğal bir tepki iken kişilerde atak belirtilerini tetiklemektedir.
Beklentiyi bazen belirli mekanlar da eylemler de tetikleyebilir. Örneğin daha önce kişi ilk atağını araba kullanırken yaşadıysa araba kullanmamaya başlar. Otobüste, karanlık bir yerde bir tuvalette, alışveriş merkezinde geçirdiyse bir daha buralara gitmekte zorlanacaktır hatta bazen de gitmekten kaçınacaktır. Kişiler buralarda da atak geçirebileceklerini düşünebilirler.
Beklentiyi tetikleyen bir diğer husus bazı duygulardır. Bazen atak öncesi hissedilen bir duygu varsa ve arkasından atak geçirildiyse bundan sonra her aynı hislerinde kişiler atak geçireceğini ön görürler. Örneğin çok üzüldüğünüz bir olaydan sonra atak geçirdiyseniz her üzüldüğünüzde boğulma hisleri, kalbinizin hızlı atacağını beklersiniz. Bu yüzden de koşullanmalar belirtilerin üzerinde bu şekilde etkilidir.
Genelde olumsuz şeyler düşündüğünüzde olumsuz duygular hissedersiniz. Arkasından da her zamankinden farklı bedensel reaksiyonlar ortaya çıkabilir ve ona göre davranışlar geliştirirsiniz. Bu davranışlar sonucu tekrar olumsuz düşünüp bir yerinden kırılması gereken kısır döngü zincirinin halkalarını başlatırsınız. Bu yüzden olumsuz otomatik düşüncelerin yerine her seferinde olumluları koymak psikoterapilerde bunu yapabilme becerisi sağlamak esastır.
Panik atak birden çok tekrarlıyorsa o zaman panik bozukluktan söz edilebilir. Panik genel olarak duygu iken bunun çok yoğun bir nöbet gibi yaşanması panik atak durumunu düşündürür ve nöbetlerin tekrarlaması sonucu da panik bozukluk oluşur.
Panik bozukluğa sahipseniz yaşam işlevinizi bozmasına izin vermeden psikolojik destek almanız önerilmektedir. Çünkü psikoterapiler sonucunda atakla baş edebilme ve atak geldiğinde ne yapabileceğini bilebilme becerileri geliştirmiş olacaksınız. Beklenti kaygınızı yenmiş olacaksınız.