Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ana muhalefet partisi CHP’nin başat aktörleri arasındaki söylemlerde bir akort sorunu olduğu açık. Biri eski iki genel başkan ve iki büyükşehir belediye başkanı dört ayrı güç dinamiği arasında sürekli gel-gitler yaşanıyor, denge hesapları yapılıyor. Biri bir söz ettiğinde bunu kime dedi ya da hedef aldı polemiği başlıyor bir anda.. Her ne kadar CHP’liler parti içinde sorun yok “asayiş berkemal” deseler ve dışarıya birlik- beraberlik fotoğrafları,mesajları verilse de içerde bir kaynama olduğu belli...Mesela son açıklamasında parti içerisindeki kişisel çekişmelere tepki gösteren İmamoğlu,” Zaman, hele hele aynı odada, aynı mekanda, aynı çatı altında siyaset yapan insanların ‘sen benim ayağıma bastın, sen benim koluma dokundun, yüzüme sert baktın’ zamanı değildir. Bununla uğraşan kim varsa benim yol arkadaşım değildir, nokta” dedi ve anında kime gönderme yaptı” tartışması başladı. Sosyal medyadaki paylaşımlarda bu doğrudan Mansur Yavaş’a gönderme olarak yorumlandı. Ekranlardaki tartışmalarda da kimi bunu teyid etti, hatta Yavaş’ın tüzük kurultayındaki sitemkar çıkışına yanıt olarak değerlendirdi...Kimileri de yok Yavaş değil asıl adres Kılıçdaroğlu dedi. Buna yanıtlar da “Olur mu İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu, Özel’in muhalefet yapma biçimini eleştirme noktasında hemfikirler. Hatta kendileriyle ilgili olası siyasi yasak durumu konusunda birbirlerine destek verici konuşmaları var” diye tam tersi görüş beyan etti. Yine İmamoğlu’nun sözlerindeki “kim varsa” vurgusundan hareketle bunun birden fazla kişiyi hedef aldığı ve liderlik iması mesajıyla Özel’e yönelik olabileceğini söyleyenler oldu.. Başka isim de kalmadı zaten.. Dolayısıyla siyaseten bir çıkar çatışması olduğu havası veren CHP’nin içi başka dışı başka görüntü
verdiği açık...

Haberin Devamı

★★★

Bir kere İmamoğlu’nun da, Yavaş’ın da Cumhurbaşkanı adaylığını çok istedikleri ve bu anlamda birbirleriyle yarıştıklar net. Her ikisi de farklı illerle Anadolu turunda... Herkes 2028’e giden yolda kendine uygun kilometre taşlarını döşemekle meşgul.. Deneyimli siyasetçilere göre de; İmamoğlu parti içerisinde kuvvetli olduğu için CHP’nin adayı olma ihtimali Yavaş’a göre daha yüksek. Şu anda parti içerisinde CHP geleneğinden gelenlerle milliyetçi muhafazakar kökenden gelen insanların arasında var olan uyum problemi ve belediyeler bünyesinde yaşandığı öne sürülen çekişmede bunu tetikler nitelikte. Buna bağlı olarak daha farklı gelişmeler, ayrışma olasılıkları da konuşuluyor nitekim. Özellikle de Yavaş üzerine kurgulu senaryolara odaklı. Evet bu gibi yorumlara partiyi karıştırma amaçlı art niyet yanıtları da var ama bu gibi tartışmaların baş nedeni de bizzat CHP’lilerin yaptığı açıklamalardan kaynaklandığı da ortada...Yani durduk yerde kimse bir takım iddialar ortaya atmıyor, CHP’lilerin akort tutmayan sözleri üzerinden kuvvetleniyor siyaset rüzgarı... Niyesi de malum.. Özel’in yükselişi sadece Kılıçdaroğlu’nu değil İmamoğlunu’da rahatsız etti.. Hele de Özel’in Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda İmamoğlu ile Yavaş’ı çift forvet diye eşit olarak dillendirmesi ve kendisini teknik direktör olarak tanımlayıp karar verici olduğunu vurgulamasından sonra. Dolayısıyla İmamoğlu’da değişimi ben dizayn ettim havasında... Beden dili ve konuşmalarıyla Özel’e emanetçi Genel Başkan gibi davranıyor ya da öyle hissettiriyor...Özel’in siyasette normalleşme ya da müzakereyle siyaset yapma biçimi de Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’ndan gelen tepkiler nedeniyle hafiften değişmiş durumda. Partide bir başka dil devreye girdi hava sertleşmeye başladı. Özel’de öyle...Partide esen rüzgarın yönüne göre söylem geliştiriyor..

Haberin Devamı

★★★

Haberin Devamı

Yani kurultayda seçilmiş yeni bir Genel Başkan, seçim başarısı ve kamuoyunda yükselen başarı ivmesine rağmen CHP kenetlenme, sokağa odaklanma  görüntüsü değil, dört bir taraftan çekilen bir parti havasında...

Meseleyi isimlerden koparıp partinin ilkeleri, duruşu üzerine yoğunlaştırmak derdinde değil hiç kimse. Hele de sokak kimsenin umurunda değil... Partiyi daha nasıl geliştirmek, kitlelere ulaşmak ve ülke sorunlarının çözümünde vatandaşa güven vermek adına ne yapılması gerektiğini tartışmaktan ziyade herkes kendi koltuk derdinde. Hal böyle olunca da 2028’e, yani zamanında ya da konuşulan olası bir erken seçime kadar CHP’de akortsuz sözler duyulması da kaçınılmaz elbette...