Türkiye tam 40 yıldır bölücü terör örgütü PKK’yla mücadele ediyor. Ülke sınırları içindeki terörist sayısı neredeyse sıfırlanan, sınır ötesinde Kuzey Irak’ta TSK’nın attığı pençelerle sızma yolları kilitlenen, inlerine girilip tepelenen PKK’lı teröristler ilk saldırısını tam 40 yıl önce bugün 15 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına yapmış, iki askerimiz şehit olmuştu. PKK’nın yolda pusu kurarak gerçekleştirdiği ilk saldırılar ise 1984’ün ekim ayındaydı. 2 Ekim 1984’te Şemdinli’nin Yaylapınar köyü yakınlarında, 9 Ekim 1984’te de Hakkâri-Çukurca arasındaki Kızılkayalar mevkiinde yollarda kurulan tuzaklarda; çapraz ateş arasında kalan toplam 11 askerimiz şehit düşmüştü. O günlerden bu zamana devam eden süreçte de terör belası canımızı çok yaktı. Doğu ve Güneydoğu bölgemizde on binlerce insanımızın ölümüne, yaralanmasına, sakat kalmasına, binlerce ailenin yerinden, yurdundan, köyünden, kentinden, uzaklaşmasına, ulusal ekonominin milyarlarca dolar kaybına neden oldu. Terörle, teröristlerle mücadelede de binlerce kahramanımızı şehit verdik… Hala da aynı kararlılık ve fedakarlıklarla bu amansız mücadele devam ediyor. Teröristler temizlendikçe, dağlar terörden arındırıldıkça da bölgeye huzur geldi... Görüntü hızla değişti. Bunda da 2016’dan bu yana ivme kazanan teröristi zarar vermeden yok etmek için “önleyici saldırı” doktrini ya da terörü kaynağında kurutma stratejisinin adım adım başarıyla uygulanmasının etkisi büyük...
Evet eskilerde de sınır ötesi harekâtlar yapılıyordu, özellikle 1990’lardan itibaren artarak devam etti. Sıcak takip, küçük, orta veya büyük çaplı operasyon olarak... Binlerce terörist etkisiz hale getirildi. Teröristlerin güvenli sandıkları inlerine girildi. Mağaralarının bulunduğu dağlara, tepelere Türk bayrakları dikildi... O sahnelerin çoğuna da gazeteci olarak bizzat tanıklık ettim. Kuzey Irak’taki teröristlerin Haftanin kampına ve diğer terör yuvalarına da defalarca gitmişliğim var... Ama hepsinde de belirli bir süre sonra arama, tarama, temizlik faaliyeti bitirilip geri dönülüyor, sonrasında da teröristler o bölgeyi tekrar işgal ediyordu. Şimdilerde ise durum çok farklı. Tek tek inlerine girip, yapılan terörist temizliğiyle birlikte kontrol altına alınan yerlerde üs bölgeleri oluşturuldu ve Silahlı Kuvvetler unsurları oralarda konuşlandırıldı. Yani artık kalıcı olunuyor. Dolayısıyla TSK’nın gerçekleştirdiği “Pençe” serisi harekâtları, sadece bölücü terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’taki terör yuvalarına dönük askeri bir hamle ya da vurulan darbe olarak görmek eksik kalır. Bu, jeostratejik hedefi ve jeopolitik önemi olan ve belirli plan dâhilinde yürütülen çok kapsamlı ve kararlı tarihi bir duruş... Terör kaynağında kurutuluyor, terörist neredeyse hedef orası. 2019’dan bu yana atılan “Pençe”lerle de coğrafyanın konumuna göre 30-40 kilometrelik derinliğe kadar inen TSK’nın terör örgütüne yönelik alan hakimiyetini daraltma, yok etme ve ülkemiz sınırları içine terörist sızmalarını önlenme faaliyetleri var. Silahlı Kuvvetler yurt savunması, ülke güvenliği için orada bulunuyor açıkçası, yoksa kimsenin toprağında gözü falan yok...
Keşke; Irak teröristleri yok etse de orada müdahaleye gerek kalmasa. Ama şu an Irak paramparça, Suriye’de öyle ve teröristler o topraklarda cirit atıyor. Bunu yapan, kurgulayan da belli. Alenen teröristlere silah mühimmat desteği veren ABD ve Orta Doğu’daki ileri karakolu İsrail. Dün olduğu gibi teröristlere kol kanat geriyor, pervasızca onları eğitip, yönlendiriyorlar. Hem de ta en başından beri. CIA ve MOSSAD’ın teröristlerle kirli ilişkileri ve bizzat işin içinde olduklarına dönük ipuçları da malum. Sahadan istihbarat anlamında yaşanan ciddi sıkıntılar nedeniyle geçmiş, dost-müttefik havasındaki ülkelerin yanlış yönlendirme ve de teröristlere bilgi sızdırması olarak sayısız örneklerle dolu... Şimdilerde ise durum çok farklı, gelişen teknik takip imkanları hem de güçlü istihbarat ağıyla artık MİT doğrudan kendi istihbaratını kullanıyor. ABD’den bilgi almıyor, kimseye bilgi vermiyor, kendi haber ağından teröristlerin yerini, koordinatlarını tespit ediyor, TSK da gidip orayı vuruyor. Yani istihbarat anlamında ABD’ye bağımlılık yok, dolayısıyla onların yalan yanlış yönlendirmeleri de söz konusu olmuyor.
Kısacası alçak, hain olanlar sadece teröristler değil, onların ipini elinde tutan daha başka alçaklar da var... Onların Türkiye’ye karşı hasmane tavırları da tarihsel bir gerçeklik zaten... 40 yıldır terör örgütüyle el eleler. Dolayısıyla herkesin bir zamanlar terörle anılan yerlerdeki huzur ortamına bakarken, değerlendirirken de öncelikle dünün karanlıklarını unutmaması ve geldiğimiz noktayı iyi anlayarak ona göre düşünmesi, davranması gerekiyor... Öncelikle de siyasetin...