Avrupa Komisyonu’nun ‘Deniz Mekânsal Planlama’ çalışmaları kapsamında yayımladığı tartışmalı haritalar tepki çekti. Haritalar, Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’de deniz haklarını yok sayan ve uluslararası hukuka aykırı iddialar içermekte.
Avrupa Komisyonu, üye ülkelerin deniz sınırlarını belirlemek amacıyla hazırlanan Deniz Mekânsal Planlama (MSP) çalışmaları kapsamında, Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’den bir kez daha tamamen dışlandığı ve Kıbrıs Adası’nın tamamının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne bırakıldığı haritaları yeniden yayımladı.
Bilindiği üzere, 2014 yılında MSP yönergesini yayınlayan Avrupa Komisyonu, 2021 yılında da Avrupa Birliği’nde kıyı şeridine sahip ülkelerin taslak MSP planlarını yayımlamıştı. Bu dönemde yayımlanan haritalarda Ege, Yunanistan’a, Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının tamamı ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) tahsis edilmişti. Ayrıca, Sevilla Haritası’nı yayımlayan Avrupa Komisyonu, Yunanistan ve GKRY’nin deniz yetki alanlarını bu haritaya göre belirlemişti. Türkiye’nin girişimleri doğrultusunda, Sevilla Haritası’nın resmi ve hukuki değere sahip bir belge olmadığı teyit edilerek Avrupa Komisyonu, tartışmalı haritaları internet sitesinden kaldırmıştı.
Hukuka aykırı
MSP Platformu’nun amacı, deniz alanlarında daha verimli ve sürdürülebilir faaliyetler yürütmek olarak açıklanırken, yayımlanan haritaların uluslararası hukuka aykırı iddialar içermemesi için “deniz yetki alanlarının sınırlarının hukuki veya idari değil, siyasi bir süreçle tespit edildiği” ibaresine yer verilerek hukuki geçerliliğinin olmadığı vurgulanmıştı. Buna rağmen, Yunanistan’ın henüz resmi bir MSP planı olmamasına rağmen, hazırladığı belgeler AB’ye sunulmuş ve Atina’nın bu belgeleri, Avrupa Komisyonu’nun internet sitesine bir kez daha yayımlanmıştı. Bu belgelerde Türkiye, Doğu Akdeniz’de Antalya Körfezi’ne hapsedilirken, Ege’de Yunanistan’ın 12 mil iddiaları dayatılmaktadır.
Onaylanmamıştı
Oysa Atina’nın sunduğu ve Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan “sınırlar”, imzalanmamış veya onaylanmamış 28 Aralık 1932 tarihli Türk-İtalyan Teknisyenler Zaptı gibi geçersiz belgelere dayandırılmakta. Bu belgenin uluslararası antlaşma niteliği taşımadığını her fırsatta hatırlatan Ankara, Lozan Antlaşması’nın hükümlerine aykırı olduğunu vurgulamakta.
Avrupa Komisyonu’nun bu beklenmedik girişiminin Türk-Yunan yakınlaşma süreci esnasında meydana gelmesi, akıllarda soru işaretlerine yol açmıştır. Nitekim Ankara, konuya ilişkin bir açıklama yayınlayarak Türkiye’nin bu husustaki tepkisini dile getirmiştir. Keza, Kıbrıs’a ilişkin haritalarda adanın tüm deniz alanlarının Güney Kıbrıs’a ait olduğu iddia edilmekte, Kıbrıs Türklerinin hakları yok sayılmakta ve Türkiye ile bölge ülkelerinin deniz alanları ihlal edilmektedir. Tüm bu sınırların, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne uygun olduğu ileri sürülse de Türkiye, sözleşmeye taraf değildir.
Hatadan dönebilir
Sonuç olarak, Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı bu haritalar, Türkiye’nin deniz haklarını yok sayan ve uluslararası hukuka aykırı iddialar içermekte. MSP sürecinin tartışmasız geçmesi amacıyla 2023 yılında kurulan Mavi Forum’un etkisiz olduğu ve sadece AB’li paydaşların görüşlerine yer verildiği bir kez daha kanıtlanmıştır. 2026 yılında hayata geçecek olan 2. MSP eylem planına kadar Avrupa Komisyonu’nun yaptığı harita hatalarından dönme imkânı bulunmakta. Ankara’nın bu konudaki diplomatik girişimlerinin de kısa zamanda etkisini göstermesi bekleniyor.
Dışişleri: AB’nin yetkisi yok
Dışişleri Bakanlığı’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Ülkemiz, Avrupa Birliği’nin Mekansal Deniz Planlama Çalışmalarını yakından takip etmekte; Ege ve Akdeniz’deki haklarımızın korunması için gerekli uyarıları ilgili taraflara yapmakta ve tüm tedbirleri almaktadır. Bu çalışmada Ege ve Akdeniz için kullanıldığı görülen haritalar Türkiye bakımından yok hükmünde olup, bunların fiilen ve hukuken bir sonuç doğurması söz konusu değildir” denildi. Açıklamada “Egemen ülkeler arasındaki deniz yetki alanları uyuşmazlıkları konusunda AB’nin görüş beyan etme yetkisi bulunmadığını hatırlatmak isteriz. AB’nin bu tür girişimlere taraf ve alet olması, sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır” ifadeleri de kullanıldı. -Ankara Milliyet