Siyasette başarı kriteri açık ve net. Seçim kazanmak, sandıktan önde çıkmak. Ama son Cumhurbaşkanlığı seçiminde sıra dışı bir olay yaşandı, muhalefet kazanamayarak büyük başarı elde etti!.. Nedeni de daha baştan kazandık, her şey oldu bitti, biz bu seçimi aldık, kimi koysak kazanıyoruz havasıydı. Bu sahibinin sesi kamuoyu araştırmalarıyla da hepten algı operasyonuna dönmüştü. Yüzde 60’a 40, hatta iktidarı daha da düşük gösteren anketlerle açık ara kesin kazanma modundaydılar. Yankı odası siyasetiyle aynı fikirlere sahip olanların birbirlerinin düşüncelerini tekrarladığı bir ortam yaratıldı, seçmen de buna inandırılarak dahil edildi. Bir yandan da 6’lı masada yeniliyor, içiliyor, muhabbet de çok hoştu. Masaya açılan iki yeni servisle de ülke yönetimini taksim bile başlamıştı. Bu koltuk sana şu koltuk bana diye...Havaya girmeyin, daha erken uyarısı yapanlar, eleştirenler de lince uğradılar. Sandıkta masaya gelen yüklü adisyon, hesap sonrası yaşananlar ise malum... Alman usulü olsun, herkes yediğini içtiğini
Hamas ve İsrail arasındaki rehine, esir takası görüntüleri dünyada gündem oldu. Hafiften şok ve şaşkınlık durumu da söz konusu? En çok konuşulan, tartışılan da Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları ile İsrailli rehineler arasında yaşanan insani diyaloglar ve duygusal karelerdi. Sanki aile üyelerinden ayrılır gibiydiler. Aralarında kadınların bulunduğu militanlar yaşlılara yardım etti, çocukları kucağında taşıdı, yaşlı kadınlarla vedalaşma, el sallama sahneleri oldu. Serbest bırakılan bir İsrailli anne “Sonsuza dek size karşı minnettarlığın esiri olacağım çünkü kızım buradan kalıcı bir psikolojik travmayla ayrılmadı. İçinde bulunduğunuz zor duruma ve Gazze’de uğradığınız ağır kayıplara rağmen gösterdiğiniz nazik davranışı hatırlayacağım” diye duygu dolu bir mektup bile yazdı. Mektubun son satırı ise “savaş gerçekliğinde” yürek yakan cinstendi:
“Hepinize ve ailelerinize sağlık ve sevgi diliyorum...”
Buna karşılık İsrail’in bıraktığı Ofer Hapihanesi’nden çıkan Filistinliler istisnasız şiddet, işkence
Kurultay sonrası 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere odaklanan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, “Önceki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilan ettiği, bizim de sahiplendiğimiz üç büyükşehir belediye başkan adayımız dışında kimseye verdiğimiz bir söz yok” dedi. Özel’in başkanlığında yapılan MYK’da alınan karar uyarınca da CHP, belediye başkan adaylarını İstanbul, Ankara ve Aydın dışında “memnuniyet anketi” ile örgüt yöneticileri, il milletvekilleri ve parti yöneticilerinin görüşleri alınarak, büyük ölçüde eğilim yoklaması ile belirleyecek. Anketlerden çıkacak sonuca göre, belediye başkanından şikâyet yoksa atama yapılacak. Belediye başkanından memnuniyetsizlik varsa, ikinci aşamada öne çıkan adaylar tespit edilecek. Adaylardan birinin “belirgin, yoruma kapalı” şekilde öne çıkması halinde ise öne çıkan isim adaylaştırılacak. Bunlar değişim anlamında doğrudan Genel merkez atamalı Kılıçdaroğlu dönemine kıyasla daha bir
Netanyahu Hamas’la mücadele, savaş diye Gazze’ye harekât kararı aldığında İsrail Savunma Bakanı’nın orduya verdiği talimat, emir neydi? “Tüm kurallar kaldırıldı. Savaşan askerler hiçbir şeyden sorumlu olmayacaklar. Askeri mahkeme yok.”
Gidin, istediğinizi yapın, kimseye hesap sorulmayacak. Öyle de oldu maalesef. Gazze’de taş üstünde taş kalmadı. Hamas’la savaş adı altında siviller hedef alındı. Yedi binin üzerinde çocuk, bebek katlettiler, toplamda öldürülen sivil sayısı da 15 bin civarında. Bunlar da sayılabilenler ve silahların sustuğu 4 günlük araya kadar olanlar. Eğer uzamazsa da yine katliam devam edecek büyük olasılıkla. Çünkü devletten ziyade örgüt raconuna uyan o emri veren İsrail’e “Katlettiğin o çocukların Hamas’la ne ilgisi var” diye kimsenin hesap sorduğu, soracağı falan da yok.
Dolayısıyla Netanyahu şimdi de Tel Aviv’de Savaş Kabinesi üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında ne dedi? “Dış İstihbarat Teşkilatı Mossad’a Hamas’ın liderlerine yurt
Gazze’de nihayet devreye giren geçici ateşkes, kalıcı olması için umut olur mu? Keşke olsa ama ABD ve İsrail daha baştan bunu bir ara ya da mola diye nitelendiriyorlar...Gazze’ye dün havadan atılan bildirilerde de” Savaş bitmedi, kimse güneyden kuzeye geçmesin” uyarısı vardı. Hatta geçenlere saldırıldı da… Hesapları insancıl ara, yardım adı altında Hamas’ın elindeki rehineleri özellikle de başka ülkeler pasaportu olanları kurtarmak...Yoksa o rehineler bölgenin insanları olsa umurlarında bile olmazdı. Bu baskı nedeniyle geçici ateşkese zorlanan, sıkışan Netanyahu da zaten ne diyor? Esirlerin kurtarılması bizim için birinci önceliktir ama Hamas’ın ortadan kaldırılması planımız rafa kalkmayacaktır. Kaldığımız yerden devam edeceğiz...Hamas’ın yok edilmesi mantığını 50 gündür nasıl uyguladılar, uyguluyorlar? Gazze’yi insansızlaştırmak adına sivilleri, masum insanları bombalayarak, çocukları katlederek. Nüfusunun yüzde 70’i çocuk ve kadınlardan oluşan Gazze’de İsrail çocuklarla ve bebeklerle savaşıyor!
New York’taki BM binasında gazetecilere açıklama yapan Genel Sekreter Guterres, Gazze’de olanları neden savaş suçu olarak nitelendirmediğinin sorulması üzerine ne diyor? “Uluslararası insancıl hukuk ve sivillerin korunmasına yönelik ihlallere her zaman karşı çıktım, ancak böyle bir yetkim yok...”
Bunun yetkiyle falan ne alakası varsa... Neler savaş suçudur diye Google’a sorduğunuzda bile her şey açık ve net:
Sivil halkın öldürülmesi, kötü muameleye tabi tutulması, savaş esirlerinin öldürülmesi, gereksiz yere şehirlerin yakılıp yıkılması...
İsrail’in yaptıklarında bunlar var mı, yok mu?... BM bayrağının dalgalandığı okulları, yerleri dahi defalarca vurdu. Vurmaya devam ediyor... Dolayısıyla Guterres’in “İsrail için bunu diyemem, söylemeye çekiniyorum demek yerine yetkim yok bahanesiyle topu taca attığı ortada…
Kaldı ki Guterres’in devamında “bence nitelendirmeden daha da önemlisi mevcut duruma odaklanmak” diyerek, söyledikleri şu sözlerde doğrudan kendisinin yetki alanına giren bir durum:
&ldqu
ABD ve Batı ülkelerinin tam desteğiyle İsrail, Hamas’ı cezalandırma adına çocuk, kadın, gözetmeden Gazze’nin her santimetrekaresinde katliama devam ediyor.
Gazze’nin kuzeyi, güneyi fark etmeksizin, İsrail’in çağrısı üzerine halkın evlerini terk ederek sığındığı hastaneler, okullar, mülteci kampları, BM bayrağı dalgalanan yerler dahi rutin hedefler haline geldi. Kendisine bir ‘dur’ diyen olmadığı için cesaretlenen İsrail, anne kucağında uyuyan veya oynayan masum çocukları öldürüyor. Bu savaş falan değil, soykırım. İsrail savaş suçu, insanlık suçu işliyor. Şu ana kadar öldürülen çocuk sayısı 5 bini aştı. Bu cesedi, parçaları bulunan çocukların sayısı. Enkaz altında olanların sayısı da belli değil. Yaralı kurtulan çocukların bir çoğu sakat, kiminin kolu, kiminin bacağı yok... Kalpleri ise korkudan paramparça... Gazze’den gelen görüntüler insanlık adına utanç verici. Çocuklar saldırılar, yağan bombalardan koşarak uzaklaşmaya, canlarını kurtarmaya çalışıyorlar. İsrail
Can Azerbaycan’ın hep yanında olan Türkiye, askeri eğitim iş birliğinde de kardeş ülkeye desteğini sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Aliyev’in ‘Azerbaycan’da Türk ordusunun küçük modelini oluşturacağız’ sözünden hareketle iki kardeş ülke ordularının aynı standartlara kavuşmasına yönelik çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
Türkiye her zaman can Azerbaycan’ın haklı davalarında tüm imkanlarıyla yanında oldu. Askeri eğitim iş birliği, Azerbaycan ordusunun modernizasyonu faaliyetleri uzun süredir devam ediyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Azerbaycan’da Türk ordusunun küçük modelini oluşturacağız. Türk ordusu modeli bizim için en makbul modeldir” İfadelerinden hareketle iki kardeş ülke ordularının aynı standartlara kavuşmasına yönelik çalışmalarda belli bir aşamaya gelindi. Azerbaycan ordusunun işgal altındaki topraklarını kurtarma savaşı ve 24 saat süren son antiterör operasyonundaki başarısı, gelinen aşamayı göstermesi bakımından önemli. Ancak