Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasette başarı kriteri açık ve net. Seçim kazanmak, sandıktan önde çıkmak. Ama son Cumhurbaşkanlığı seçiminde sıra dışı bir olay yaşandı, muhalefet kazanamayarak büyük başarı elde etti!.. Nedeni de daha baştan kazandık, her şey oldu bitti, biz bu seçimi aldık, kimi koysak kazanıyoruz havasıydı. Bu sahibinin sesi kamuoyu araştırmalarıyla da hepten algı operasyonuna dönmüştü. Yüzde 60’a 40, hatta iktidarı daha da düşük gösteren anketlerle açık ara kesin kazanma modundaydılar. Yankı odası siyasetiyle aynı fikirlere sahip olanların birbirlerinin düşüncelerini tekrarladığı bir ortam yaratıldı, seçmen de buna inandırılarak dahil edildi. Bir yandan da 6’lı masada yeniliyor, içiliyor, muhabbet de çok hoştu. Masaya açılan iki yeni servisle de ülke yönetimini taksim bile başlamıştı. Bu koltuk sana şu koltuk bana diye...Havaya girmeyin, daha erken uyarısı yapanlar, eleştirenler de lince uğradılar. Sandıkta masaya gelen yüklü adisyon, hesap sonrası yaşananlar ise malum... Alman usulü olsun, herkes yediğini içtiğini ödesin pamuk eller cebe durumu beklenirken “Masayı kuran, davet eden ödesin” denilerek tüm hesap Kılıçdaroğlu’na yıkıldı. Durumu müsait mi hiç değilse destek çıkalım diyen dahi olmadı, herkes anında masadan tüydü… Geçmişte el verdiği dostları, evladı gibi gördüğü en yakınları bile!..

Haberin Devamı

★★★

Şimdi yeni bir secim var ufukta. Siyaset sahnesi, kulisler epey hareketli. Cumhur İttifakı, 14-28 Mayıs seçimlerindeki başarısını yerel seçimlere de taşımak isterken, “Yeniden İstanbul” parolasıyla iddialı bir hedef de koydu. Seçim yenilgisinin ardından dağılan “Millet İttifakı” partilerindeyse yeni stratejiler tartışılıyor. Özellikle de lideri değişen CHP ve ısrarla tek başına seçime gireceğini deklare eden ama bir yandan da olabilir havası veren İYİ parti arasında...Ama henüz netlik ve somut bir iş birliği modeli şekillenmiş değil. Belki bugün bu bağlamda gelişmeler olabilir. Ona göre de daha ince pazarlıklar, hesaplamalar devreye girebilir.

Yani bir taraf biz hazırız yol haritamız da belli diyor, diğer tarafta iş birliği olacak mı olmayacak mı, olursa da nasıl olacak tartışmaları var. Aynı zamanda her parti kendi tabanını konsolide etme hesabında bir yandan da...Ve muhalefette yine sandık sonucuna dönük son derece iddialı sözler havada uçuşuyor... En azından 2019’un tekrarı olur ve “bitti bu iş” diye...Elbette siyasette iddialı olmak, büyük hedefler koymak doğal ancak olabilirliği noktasında yaşanmış örnekler de ders niteliğinde… Tabii ne kadar dikkate alındığıyla bağlantılı olarak. Mesela son Cumhurbaşkanlığı ve daha önceki seçimlerde kaybeden ana muhalefet partisi CHP’nin birçok ismi dahil siyaset bilimciler “neden” diye sorulduğunda ne dediler hep:

Haberin Devamı

“Toplumda bir güven sorunu var, bu güven sorunu liderden başlıyor. Güven konusunda seçmen ikna edilemedi.”

Niye? Bugüne dek her seçim kampanyasında, her söylemde toplumdaki siyasi kutuplaşmaya değinen ve bunu engellemek için stratejisini “demokrasi, birlik ve beraberlik” diye açıklayan CHP’nin zaten var olan güven sorununu daha da derinleştirmemek ya da sokağı inandırmak noktasındaki sıkıntıları aşmak için, ivedilikle bu sözlerin gerçekliğini parti içinde kanıtlaması gerekiyordu bu pek olmadı. Sokağın seçmenin nabzı ise hepten ötelendi...

Haberin Devamı

★★★

Değişen lideriyle CHP’de bu güven sorunu ne kadar aşıldı, aşılır onun testi de sandık ama an itibarıyla partiden, partililerden yansıyan genel hava ise şu:

Kılıçdaroğlu gitti, güven sorunu bitti artık. Seçmen sandığı patlatacak...

Bu ne demek? Vatandaşa dokunmak, odaklanmaları gereken yaptıkları ve yapmayı düşündüklerini anlatmak, inandırmaktan ziyade yine yankı odası siyaseti... O gitti bu geldi, nasıl olsa kazandık havası. Daha öncekilerde olduğu gibi olası bir seçim yenilgisinde de suçu vebali yine seçmene vatandaşa yükleme mantığı. Nitekim geçenlerde birkaç gazeteci arkadaşla birlikte bulunduğumuz masada halkın CHP’ye karşı olan güven sorunu nasıl aşılacak sorusuna bir dönem İstanbul İl yönetiminde görev almış, şimdilerde de oldukça iddialı öngörülerde bulunan bir partilinin yorumu şuydu:

“Vatandaşa anlattık, yine anlatacağız. Anlamazlarsa yapacak bir şey yok...”

Sorun anlatanda, anlatamayan da değil yani...