Hamas ve İsrail arasındaki rehine, esir takası görüntüleri dünyada gündem oldu. Hafiften şok ve şaşkınlık durumu da söz konusu? En çok konuşulan, tartışılan da Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları ile İsrailli rehineler arasında yaşanan insani diyaloglar ve duygusal karelerdi. Sanki aile üyelerinden ayrılır gibiydiler. Aralarında kadınların bulunduğu militanlar yaşlılara yardım etti, çocukları kucağında taşıdı, yaşlı kadınlarla vedalaşma, el sallama sahneleri oldu. Serbest bırakılan bir İsrailli anne “Sonsuza dek size karşı minnettarlığın esiri olacağım çünkü kızım buradan kalıcı bir psikolojik travmayla ayrılmadı. İçinde bulunduğunuz zor duruma ve Gazze’de uğradığınız ağır kayıplara rağmen gösterdiğiniz nazik davranışı hatırlayacağım” diye duygu dolu bir mektup bile yazdı. Mektubun son satırı ise “savaş gerçekliğinde” yürek yakan cinstendi:
“Hepinize ve ailelerinize sağlık ve sevgi diliyorum...”
Buna karşılık İsrail’in bıraktığı Ofer Hapihanesi’nden çıkan Filistinliler istisnasız şiddet, işkence kötü muameleden bahsettiler, hatta hapishane önünde çocuklarını, yakınlarını bekleyen aileleri de bundan nasibini aldılar. Gazlı saldırı ve plastik mermilerin hedefi oldular.
Kassam tugaylarının bıraktığı rehine çocuklar güle oynaya, ellerinde oyuncakları, hatta kucağında köpeğiyle geldiler. Giysileri bakımlı, elleri, yüzleri tertemizdi. İsrail’in bıraktıkları çocukların kolları, bacakları ise morluk ve çürükle doluydu, darp izleri vardı… Hatta bir çoğu artık çocuk değildi. Yıllardır sebepsiz yere tutuldukları Ofer’den,18-19 yaşlarında yetişkin biri olarak salıverildiler...
***
Yani İsrail’in ve ABD’nin Kassam tugayları için yaratmaya çalıştığı DAEŞ gibi hatta daha tehlikeli bir örgüt algısı nedeniyle dünya çok vahşi, İsraillileri kesip parçalayan bir yapı beklerken, düşünürken tam tersi, bambaşka bir görüntüyle karşılaştı. Son derece anlaşma maddelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak zamanında yerinde istenilen kişileri veren ve teslim ederken de son derece insani boyutunu öne çıkaran bir pozisyona tanıklık etti. Bu süreci Hamas çok iyi yönetti ve algı olarak da bir psikolojik üstünlük sağladı açıkçası. Hem de sadece insani davranış değil, askeri anlamda verilen görüntüler, mesajlarla da...İsrail, 50 gün süreyle bombaladığı Gazze’nin kuzeyine hakim olduğunu söylüyordu, hatta tamamen kontrolü ele geçirdiğini ilan etti… Ama öyle olmadığı ortaya çıktı. Kassam tugayları rehineleri BM görevlilerine Gazze’nin kuzeyinde teslim etti. Yağan ölüm bombalarına rağmen Gazze’nin kuzeyini siviller de tamamıyla terk etmiş falan değil. Terk etmeme kararlılıkları da açık ve net...
***
Konuşmalarda, tartışmalarda da bu boyut, Kassam tugaylarının davranışları daha ön plandaydı hep. İsrail’in yaptıkları, tavrı değil normal, olması gerekenler konuşuldu bir başka deyişle...Anormal olanlar yine unutuldu ya da pas geçildi yani… Neler mi? Mesela halen sorgusuz, sualsiz sebepsiz yere binlerce Filistinli biri Batı Şeria’da olmak üzere 19 tane hapishanede tutuluyorlar ve her gün bunlara yenileri ekleniyor. Genel olarak bakıldığında adil olarak yargılanmıyorlar, içerde hepsi işkence kötü muamele görüyorlar… Özellikle de çocuklar. Aileler de mağdur ediliyorlar. Çocuklarını göremiyor onlardan haber alamıyorlar. Ölenlerin cenazeleri dahi ailelerine verilmiyor. Organlarının alınıp pazarlanma iddiaları var. İsrail’in yaptıkları, katliam, vahşet sadece cephede kalmıyor, hapishanelerde, mahkemelerde, oturdukları evlerde cadde ve sokaklarda Filistinlilere kin kusma, işkenceyle devam ediyor. İnsanlara ibadet hakkı dahi vermiyorlar. Dün sabah itibarıyla da ateşkesi sonlandıran İsrail, siviller üzerine yine ölüm yağdırmaya başladı. Sadece ilk üç saatte de çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 36 masumu katletti. Maalesef rakam daha sonra da katlanarak 100’ü geçti. Ve yine yeni bir ateşkes, rehine takası olasılığını konuşmaya başladık...Daha çok da kana doymayan Netanyahu’nun nasıl durdurulacağına odaklanarak… Bu anlamda da Netanyahu’ya arka çıkan ABD ve İngiltere, Almanya, Fransa başta batı ülkelerinin katliama yol veren tavrı ortada...Dolayısıyla insanlığa karşı işlenen bu suç karşısında umut, vahşeti görmeyen gözlerin, duymayan kulakların, hissetmeyen kalplerin harekete geçmesi...Katliamı seyretme, susma dünya...