Fransa- Romanya maçıyla açılan Avrupa Futbol Şampiyonası, ikinci gününde dev bir maça sahne oldu. Tamamı İngiltere’nin üstünlüğüyle geçen karşılaşmanın uzatma dakikalarında Rusya’nın bulduğu beraberlik golü maçın sürpriz bir sonuçla bitmesine neden oldu.
Oldukça genç bir jenerasyonla turnuvaya katılan İngiltere’de en dikkat çeken Rooney’in yeni pozisyonuydu. İngiliz futbolcu tecrübesiyle yeni yerinde sırıtmayıp iyi bir maç çıkarsa da, orijinal yerinde oynasaydı sanırım daha verimli olabilirdi.
Evet, maçın tamamı İngiltere’nin üstünlüğüyle geçmesine rağmen, İngilizler golü ancak 73.dakikada bir duran toptan buldular. Bunun temel nedeni son vuruşlardaki beceriksizlikti. Kanat oyuncuları çok iyi toplar getirdiler, Rooney de kimi zaman ceza sahasına güzel paslar attı ama İngiliz futbolcular bir türlü o bitirici son vuruşu yapamadılar.
Bence santraforda oynatılan Kane de çok verimli olamadı. Çünkü topla çok fazla buluşamadı. Ayrıca sürekli gol bölgesinde bulunması gereken bir futbolcunun neden bütün duran topları kullandığını da anlayamadım.
Gelgelelim Eric Dier, 73.dakikada mükemmel bir frikik golü attı. Bu gol belki de İngiltere’nin bundan sonraki frikiklerini Eric Dier’in
Türk Milli Takımı, ilk maçına yenilgiyle başlama geleneğini sürdürdü. Fakat bu sefer fark, oynanan futboldu. Milli Takımın ortaya koyduğu futbol ilerisi için hiç ümit vermedi.
Yakından takip eden okurlarım bilirler. ‘’ Ben demiştim ‘’ tarzı söylemlerde bulunmayı hiç sevmem. Lakin Euro 2016 başladığı gün Skorer’de kaleme aldığım ‘’ Euro 2016 Başlarken ‘’ başlıklı yazımda yazdığım her şey gerçekleşti.
O yazımda Cenk Tosun’un ilk on birde maça başlaması gerektiğini yazmıştım. Fatih Terim de tercihini bu yönde kullandı. Fakat Cenk Tosun bile başarılı olamadı. Çünkü onu ileride bir türlü topla buluşturamadık. Kısacası orta sahadan geriye doğru felaket bir milli takım sahadaydı.
Maça Hırvatistan çok hızlı başladı. İlk on dakika Hırvatistan’ın baskısı altında boğulduk. Fakat 10.dakikadan sonra oyuna ortak olmayı başardık. Gelgelelim kanatları kullanamadığımız gibi rakip kaleye gitmekte ve olgun atak geliştirmekte çok zorlandık. Hırvatlar ise Türkiye kalesine gelmekte hiç zorlanmadılar ve 41.dakikada Luka Modric’in gelişine vurduğu topla da 1-0 öne geçtiler.
Bu yarıda kimi zaman yaptığımız pres, ileri çıkışlarımız ve Ozan Tufan’ın kafa vuruşu ile kısmen alev gibi parladık.
Avrupa Futbol Şampiyonası bugün Fransa’da başlıyor. Millilerimiz ise ilk maçlarına 12 Haziran Pazar günü çıkacaklar.
Şampiyona öncesinde oynadığımız hazırlık maçları beni çok umutlandırmadı. En büyük sıkıntımız stoper mevkiinde gözüküyor. Serdar Aziz’in sakatlığı Fatih Terim’i zora soktu. Görünen o ki kulübedeki stoperlere rağmen Mehmet Topal stoperde oynayacak. Ancak kulübedeki isimler de çok formda değiller. Oysa Ömer Toprak rahatlıkla bu milli takımda oynayabilirdi. Lakin Fatih Terim, Gökhan Töre hazırlık kampında yer aldığı için Ömer Toprak’ı aday kadroya çağırmadı. Umarım bu tercih bizleri turnuvada stoperleri konuşmak zorunda bırakmaz.
Sol bekte Caner Erkin’in yeri garanti gibi gözüküyor. Fakat onun da ciddi anlamda maç eksiği var. Slovenya maçında rakibin bütün pozisyonlarının sol kanattan geldiğini unutmayalım. Oysa İsmail Köybaşı çok iyi bir sezon geçirdi. Bence bunun değerlendirilmesi gerekiyor.
Orta sahadaki bolluğa karşın bence sıkıntılı olduğumuz bir diğer mevki santrofor pozisyonu. Burak Yılmaz’ın hazır durumda olmadığı belli. Fakat Fatih Terim’in birinci tercihi yine de Burak Yılmaz. Oysa Cenk Tosun hazır durumda. Bana göre Türk Milli Takımı ilk on birinde
Dünkü yazımda değerli Ercan Güven’in Aziz Yıldırım ile yaptığı röportaja değinmiştim. Bugün yeniden futbola dönüyor ve o röportajın satır aralarında yer alan önemli bir konuya değinmek istiyorum.
Değerli Ercan Güven’in bu çok önemli röportajından sonra Aziz Yıldırım’a pek çok konuda katıldığımı ve aynı Ercan Güven gibi benim de bazı konulara bakışımın değiştiğini belirtmiştim. Fakat o röportajda Aziz Yıldırım kaçan şampiyonluğun faturasını sadece hakemlere kesmişti. Ben bu görüşe katılmıyorum.
Evet, hakemler Aziz Yıldırım’ın bahsettiği hataları yaptılar. Fakat kaçan şampiyonluğun ‘’tek ‘’ nedeni olarak hakemleri göstermek doğru değil. Çünkü şampiyonluğun kaçmasında en büyük faktör dışarıdan değil, içeriden geldi. O faktör Vitor Pereira idi.
Gerçekten de Portekizli çalıştırıcı geldiği günden beri sürekli kendiyle çelişen ve tutarsız bir görüntü sergiledi. Onun yanlışları takımı hem oyun hem de disiplin yönünden olumsuz etkiledi. Van Persie gibi bir yıldız daha baştan kaybedildi ve böylece takımdaki huzursuzluk daha sezon başında başladı.
Bunun dışında Vitor Pereira’nın hatalı oyuncu ve sistem tercihleri nedeniyle kaybedilen puanlar şampiyonluk yolunda Fenerbahçe’ye en
Dün, ‘’ Huzur İstiyoruz ‘’ başlıklı yazımla birlikte çok değerli Ercan Güven’in Aziz Yıldırım ile yaptığı röportaj da Skorer’de yayınlandı. Ercan Güven, bu röportajda benim de dahil olmak üzere pek çok kişinin merak ettiği soruları açık bir şekilde Aziz Yıldırım’a sormuş ve ilginç cevaplar almış. O nedenle öncelikle bu önemli röportaj için değerli Ercan Güven’e teşekkür etmek gerekiyor.
Benim de bu röportaj sonunda aynı değerli Ercan Güven gibi hem Aziz Yıldırım hakkında hem de diğer pek çok konuda fikrim olumlu anlamda değişti. Açık konuşmak gerekirse Aziz Yıldırım’ın söylediği çoğu şeye ben de katılıyorum. Lakin dünkü yazımda da belirttiğim gibi sporumuzda birlik ve beraberliğin sağlanması için sporun önde gelen aktörü Aziz Yıldırım’a önemli görevler düştüğünü düşünüyorum.
Aziz Yıldırım’ı pek çok konuda haklı bulduğumu yukarıda belirtmiştim. Gelgelelim bu kavga ortamı ülke sporumuzun gelişmesine engel olabilecek düzeye geldi. Bu nedenle Aziz Yıldırım, özellikle üslup konusunda daha dikkatli olarak bu işe katkı sağlayabilir.
Bence kulüp başkanları temiz bir gelecek için geçmişi unutmalılar. Geçmişte ne yaşandıysa yaşandı. Sürekli geçmişi kurcalayarak bir yerlere
Biz futbolda huzur isterken maalesef kavga ve düşmanlık basketbola da sıçradı. Aynı şey daha önce de yaşanmış ve Galatasaray, Fenerbahçe karşısında final maçına çıkmamıştı. Şimdi ise iş, iki başantrenörün maç sonu atışmasına kadar vardı.
Ülkemizin en gözde spor dalı olmasından dolayı futbol başta olmak üzere sporun her branşında huzur, barış ve centilmenlik istiyoruz. Fakat maalesef sporun aktörleri bu dileğimizin önüne set çekiyorlar.
Önce Aziz Yıldırım’ın başarısız geçen ve şampiyonluğu Beşiktaş’a kaptırdığı sezonun ardından Türkiye Kupası’nı da diğer ezeli rakibi Galatasaray’a kaptırmasının verdiği sinirle ve tamamen başarısızlığını örtmek için gündem değiştirmek amacıyla yaptığı konuşmalar…
Ardından da basketbolda Galatasaray- Fenerbahçe Play Off serisinde yaşananlar…
Elbette Aziz Yıldırım’ın tahrik edici cümleleri de, Play Off serisinde yaşananları da hiç tasvip etmiyorum. Bunlar Türk sporuna zarar vermekten başka bir işe yaramıyorlar. Türk Milli Takımı, Euro 2016’da ülkemizi temsil etmek üzereyken yani ülke olarak birlik olmamız gereken bir dönemde yine ayrımcılığın tuzağına düşüyoruz. Ya da düşürülüyoruz.
Sporda şiddetin önlenmesi sadece taraftarların
Türkiye her kadar uzatmaların son saniyesinde Mehmet Topal ile bulduğu golle Karadağ’ı 1-0 yenmeyi başardıysa da futbol adına olumlu mesajlar veremedi. Açık konuşmak gerekirse tatsız tuzsuz bir maç izledik.
Çok sıkıcı geçen ilk yarıda dikkat çeken Türkiye’nin hep sol kanadı kullanarak atak yapmaya çalışmasıydı. Hatta sağ kanatta bulunan Volkan Şen bile bu nedenle top almak için sola veya geriye gelmek zorunda kaldı. Soldan atakları başlatan ise genellikle Caner’di.
Türkiye bu yarıda orta sahada topu çok eveleyip geveledi ve rakip defansın arkasına geçirmeyi başaramadı. Millilerimiz ilk ciddi tehlikesini ilk yarının son dakikasında Oğuzhan ile yarattılar.
İkinci yarıda Nuri Şahin ve Burak Yılmaz oyuna girdikten sonra Türk Milli Takımı biraz hareketlendi. Gerçekten de ikinci yarı, ilk yarıya göre daha hareketli geçti. Fakat bu hareket seyredenlere tat verecek düzeyde değildi. Uzatmaların son saniyesinde bulduğumuz gol hazırlık maçı da olsa kazanmak adına sevindiriciydi.
Rakip Karadağ ise birkaç defa gol şansı yakaladı. Bunlarda genelde kalecimiz Volkan başarılı oldu. Fakat rakibe bu kadar çok pozisyon verilmesi Euro 2016 öncesinde düşünülmesi gereken bir konu.
Düşünülmes
Açık konuşmak gerekirse maç öncesinde kadro üstünlüğünden dolayı favori Fenerbahçe’ydi. Fakat ligin en iyi kadrosunu doğru kullanamadığı için şampiyonluğu kaybeden Pereira, aynı hatayı kupa finalinde de yaptı ve kupayı da kaybetti.
Maçın ilk yarısında üstün olan taraf Galatasaray’dı. Nitekim sarı- kırmızılılar devreyi Podolski’nin attığı golle 1-0 önde kapattılar.
Sneijder’in sakatlıktan dolayı ikinci yarıya çıkamaması maçı Fenerbahçe lehine çevirdi. Üstelik Riekerink, Sneijder’in yerine Bilal’i değil Chedjou’yu alarak hata da yapmıştı. Sarı- lacivertliler de ikinci yarı oyunu Galatasaray yarı sahasına yıkmayı başardılar. Fakat Pereira, yaptığı yanlış değişikliklerle takımını frenleyen isim oldu.
Pereira, maça Şener ile başlayarak kısmi bir hata yaptı. Fakat asıl hataları ikinci yarı yaptı. İlk yarının sonunda Van Persie’yi oyundan çıkarması ciddi bir hataydı. Fernandao’yu oyuna almasına bir şey diyemem. Ama Van Persie de sahada kalmalıydı. Çünkü sorun Van Persie’den değil, onu topla buluşturamayan orta sahadan kaynaklanıyordu. Pereira’nın yapması gereken Souza yerine Ozan Tufan’ı sahaya sürmekti. Fakat o, Türk Milli Takımı’nda ilk on birde oynayan futbolcusunu maç