Beşiktaş, Bursa’ya sıkıntılı gitmişti. Bir yanda Talisca’nın eksikliği, diğer yandan liderliği Medipol Başakşehir’e kaptırmanın verdiği stres. Nitekim bu stresin etkilerini sahada gördük.
Ancak maçın çok gergin geçmesinin temel nedeni Bursaspor cephesi oldu. Gerek geçmişten gelen sıkıntılar, gerekse de Bursaspor’un ligdeki durumu yeşil beyazlı taraftarların ve futbolcuların iyice gerilmelerine neden oldu.
Gerçekten de maçın başlamasıyla birlikte Bursaspor’un sert futbolunu izlemeye başladık. Beşiktaş bu bölümde hiç etkili olamadı. Ancak bu etkisizliğin tek nedeni Bursasporlu futbolcuların sert oyunu değildi. Bursaspor, kanatları kapatmaya çalıştı. Kendi ceza sahası önünde de kalabalık durarak Beşiktaş’ın ortadan pasla içeri girmesini engelledi.
Ancak ilk yarının ortalarından itibaren siyah beyazlılar oyuna ağırlıklarını koymaya başladılar. Devrenin sonuna kadar da Bursaspor’u kendi sahasına hapsetmeyi başardılar.
Şenol Güneş, sarı kartı olan Quaresma’yı ikinci yarıda da sahada tutarak büyük bir risk aldı. Ama Portekizli futbolcu ikinci yarıda gerginlikten uzak kalmayı başardı. Bununla birlikte Beşiktaş, pozisyona girmekte sıkıntı yaşadı. Kubilay’ın kaçırdığı pozisyonda
Büyük takımlar şampiyonluktan erken koptukları zaman oynadıkları maçlar resmen eziyet oluyor. Antalyaspor karşısındaki Fenerbahçe de, taraftarlarına bu eziyeti çektirdi. Gerçi sarı lacivertliler, Galatasaray ve Beşiktaş derbilerinden başarılı sonuçlarla dönmüşlerdi ama oynadıkları futbol felaket derecede kötüydü. İşte Fenerbahçe bu sefer kötü futbolunu puana çeviremedi ve kendi sahasında Antalyaspor’a 1-0 mağlup oldu.
Elbette Advocaat ve futbolcularının akılları bir taraftan da hafta içerisinde oynayacakları kupa maçındaydı. Esasen Advocaat’ın kupa maçına daha çok önem verdiği de ortadaydı. Hollandalı teknik direktörün ikinci yarıda Sow yerine Lens’i oyundan çıkartması da bunun en net örneği oldu.
Fenerbahçe’de ayakta kalabilen sadece üç oyuncu vardı. Bunlar kaleci Volkan Demirel, Kjaer ve Mehmet Topal’dı. Biraz zorlarsak Hasan Ali ve Alper’i de öne çıkarabiliriz. Ama takımın gerisi, sonradan oyuna girenler de dahil olmak üzere çok kötüydü.
Tabi Fenerbahçe’deki eksikleri de göz ardı edemeyiz. Özellikle Şener’in sakatlığında sağ bek oynamak zorunda kalan Ozan Tufan çok kötü bir maç çıkarttı. Nitekim Antalyaspor golünde de bu futbolcunun ciddi hatası vardı. Ozan Tufan,
Yazıma öncelikle Kemal Özdeş’i ve Kasımpaşa’yı tebrik ederek başlamak istiyorum. Kemal Özdeş, bir teknik direktörün elinin takıma pozitif yönde değmesinin en güzel örneğini oluşturuyor. Hatırlarsanız Kemal Özdeş geldiğinde herkes Kasımpaşa’nın küme düşeceğini düşünüyordu. Oysa Kemal Özdeş bu takımı ligde yedinci sıraya çıkarttığı gibi kupada da finalin ucuna getirdi.
Igor Tudor ise Kemal Özdeş’in tam tersi bir durumda. Hırvat teknik direktör Galatasaray’ın başına geçtiğinde sarı- kırmızılıların liderle arasında sadece beş puan fark vardı. Şu anda ise Galatasaray dördüncü durumda ve lider Beşiktaş’la arasında 12, üçüncü Fenerbahçe ileyse 4 puan fark var. Bu fark bugün biraz daha açılacak.
Öte yandan Igor Tudor, geldiğinden beri yaptıkları ve yapmadıklarıyla sürekli gündeme oturdu. Kasımpaşa maçındaki performansı içinse tek bir kelime söylenebilir: ‘’ Skandal. ‘’
Tudor, Galatasaray’a gelir gelmez Bruma ile sorun yaşadı. Kasımpaşa maçında da henüz 18.dakikada Bruma’yı oyundan çıkarttı. Tudor’un ne yapmak istediğini anlamak mümkün değil. Bir insan göz göre göre kendi takımına zarar verir mi? Tudor veriyor.
Tudor, Bruma’yı skandal bir şekilde oyundan çıkarttı. Yerine ise
Zirveyi yakından ilgilendiren karşılaşmada Antalyaspor’u deplasmanda yenmeyi başaran Medipol Başakşehir, derbi öncesinde nefesini Beşiktaş’ın ensesinde iyice hissettirmeye başladı.
Maça Antalyaspor hızlı başladı. Ancak ev sahibi takımın bu üstünlüğü yaklaşık on dakika sürdü. Daha sonra ise Başakşehir oyuna ortak oldu.
Konuk takım bu maçta eksik futbolcularını oldukça aradı. Eren, özellikle ilk yarıda çok aksadı. Nitekim Antalyaspor ilk yarıda neredeyse sürekli Eren’in kanadından geldi. Ancak ikinci yarı tamamen Başakşehir’in kontrolünde geçince bu durum da sona erdi.
Öte yandan Mossoro’nun eksikliği de kendisini ciddi anlamda hissettirdi. İrfan Can Kahveci, Mossoro’nun boşluğunu dolduramadı. Abdullah Avcı, Rıza Çalımbay’ın ileride daha iyi pas yapmak için Yekta’yı oyuna almasından sonra, önlem olarak 69.dakikada İrfan Can Kahveci’yi oyundan çıkarttı ve Holmen’i sahaya sürdü. Oysa Abdullah Avcı bu değişikliği çok daha önce yapmalıydı.
Bununla birlikte ilk on dakika dışında sahada istediklerini daha çok yapabilen konuk Başakşehir’di. Adebayor, takımına yine müthiş katkı yaptı. Emre yine harika paslar attı. Özellikle 89.dakikadaki golde Napoleoni’ye gönderdiği pas resmen
Geçen hafta Fenerbahçe karşısında güzel bir futbol oynamasına rağmen mağlup olan Galatasaray, aynı güzellikteki futbolu bu hafta Bursaspor karşısında da sergiledi ve sahadan 5-0 galip ayrılmayı başardı.
Galatasaray maça çok hızlı başladı. Sarı- kırmızılılar resmen daha maçın başında rakiplerini sürklase ettiler. Nitekim Cim Bom, sahanın yıldızı Bruma’nın marifetiyle ilk yarıyı 2-0 önde kapattı.
Ancak daha ilk yarıda skor çok daha farklı olabilirdi. Sarı- kırmızılıların iki topunu Bursasporlu futbolcular son anda çizgiden çıkardılar. Galatasaray’ın bir net penaltısı verilmedi. Ayrıca Bursasporlu Faty, 45.dakikada kırmızı kart görmeliydi.
Galatasaray’ın futbol resitali ikinci yarıda da sürdü ve sarı- kırmızılılar hiç zorlanmadan skoru 5-0’a getirdiler.
Galatasaray şampiyonluk yarışının da, ikincilik mücadelesinin de uzağında kaldı. Kısacası iddiasız durumda kalan sarı- kırmızılı futbolcuların iki haftadır gösterdikleri bu performansı tebrik etmek gerekiyor. Geçen haftaki güzel mücadeleyi maçın derbi olmasına bağlayabiliriz. Ama bu geçen haftaki derbi mağlubiyetinden sonra aynı güzel futbolu bu haftaya da taşımak Türk futbolunda çok şahit olmadığımız bir olay. O nedenle
Şampiyonluk yolunda bir nevi final niteliği taşıyan Medipol Başakşehir- Beşiktaş karşılaşması, siyah- beyazlılar için şok bir neticeyle sonuçlandı.
Abdullah Avcı, Beşiktaş’ın Lyon ile oynadığı maçları çok iyi analiz etmiş. Beşiktaş’ı yenmek istiyorsanız önde basmak zorundasınız. Eğer beklerseniz kaybedersiniz. Medipol Başakşehir de Beşiktaş’a önde bastı ve kazandı.
Elbette bu, kolay bir oyun tarzı değil. Sürekli önde basmak için kaliteli oyunculara ve iyi bir kondisyona ihtiyacınız var. İşte Abdullah Avcı’nın takımında da bunlar mevcuttu.
Yine de ev sahibi takım 90 dakika önde basamadı. Özellikle 60.dakikadan sonra Beşiktaş daha çok rakip yarı sahada gözüktü. Ama Başakşehir bu dakikalarda da geride ayakta durmayı başardı.
Medipol Başakşehir bir teknik direktör ve sistem takımı. Rakibi iyi analiz eden teknik ekibin kaliteli futbolcuları 18 dakikada skoru 3-0’a getirmeyi başardılar. Beşiktaş bu şoku atamadığı gibi yukarıda da belirttiğim şekilde ileriye çıkmakta zorlandı.
Visca, Mossoro ve Cengiz müthiş oynadılar. Önde basıp Beşiktaş’ı boğmalarının yanı sıra rakiplerinin ileri çıkmasına da engel oldular. Zaten skoru yaratan da bu futbolcular oldular. Keza onların
Galatasaray ile Fenerbahçe belki de tarihlerinin en amaçsız maçlarından birini oynadılar. Şampiyonluk trenini çoktan kaçıran iki takımın da tek hedefi, ikinciliği yakalayıp Şampiyonlar Ligi ön elemesine kalabilmekti.
Bu burukluk sahaya da yansıdı. Yine de Galatasaraylı futbolcular Fenerbahçe’yi yenip üzerlerindeki eleştiri bombardımanını sonlandırmak için çok çalıştılar. Futbol deyimiyle, Galatasaray oynadı ama Fenerbahçe kazandı.
Elbette bu durum iyice analiz edilmeli. Tudor haftalar sonra doğruyu buldu ve Riekerink’in kadrosuna yakın bir kadroyu sahaya sürdü. Bruma ve Yasin gibi hızlı adamlarıyla kanatları çok iyi kullandı ve ceza sahasına birçok orta geldi. Ama bunları gole çevirebilecek tek isim Eren Derdiyok kulübedeydi. Podolski iyi futbolcu. Ama bu oyun anlayışının golcüsü değil. Nitekim Alman futbolcu top almak için çoğu kez geri geldi.
Tudor, ikinci yarıda Galatasaray oyunu tamamen rakip sahaya yıktığında da Bruma’yı çıkartarak Fenerbahçe’nin sarı- kırmızılılara vuramadığı darbeyi kendisi vurdu. Daha sonra ise ilk on birde yer alması gereken Eren’i, kanattaki diğer etkili isim olan Yasin’in yerine oyuna aldı. Fenerbahçe’nin Galatasaray’ın üzerine geldiği son
Galatasaray, Fenerbahçe’nin kazandığı haftada Şampiyonlar Ligi yarışındaki direkt rakibi Medipol Başakşehir ile karşılaştı. Bu maçın hem ev sahibi Medipol Başakşehir, hem de Galatasaray için ne kadar önemli olduğunu herkes biliyordu.
Ancak anladığım kadarıyla Galatasaray teknik direktörü Igor Tudor, bu maçın önemini anlayamamış. Çünkü genç teknik adam oyuncu ve sistem denemelerine bu hayati maçta da devam etti ve yine yıldızları kulübede oturttu.
Tudor için hangi eleştirileri yapsak az kalır. Takımda üç tane sağ bek varken Semih’i sağ bekte oynatmak, toplamda üç stoperle maça çıkmak, Yasin’i santrafor arkasında oynatmak, Sneijder ve Podolski’yi kulübeye çekmek nasıl bir mantıktır?
Peki oyuncuların ayakta durmakta bile zorlanmaları, psikolojik çöküntünün ya da sezon sonu yapılmaması gereken ağır antrenmanların getirdiği yorgunluk…
Galatasaray 90 dakika boyuncu sahanın hiçbir yerinde yoktu. Maçı tamamen Başakşehir kontrol etti. Skor daha farklı da olabilirdi.
Galatasaray eriyor. Bütün bu yaşananların sorumlusu sadece Tudor değil. Dursun Özbek yönetimi de en az Tudor kadar suçludur. Dursun Özbek’in küçülme politikasını Tudor bu sezondan başlattı ve önümüzdeki yıl takımda