Galatasaray, Gençlerbirliği maçına kadro dezavantajıyla başladı. Çünkü sarı- kırmızılılarda neredeyse bir düzine sakat futbolcu vardı. Hakan Balta da bu kervana katıldı ve 20.dakikada oyundan çıkmak zorunda kaldı. Aslında bu durum bile Galatasaray’daki değişimi gösteriyor. Bu kadar sakat, Tudor’un gelmesiyle antrenmanların daha ağır geçmeye başladığını gösteriyor. Bu durum ileriki haftalarda daha büyük sıkıntılara neden olabilir. Ama önümüzdeki sezon için umut veriyor.
Galatasaray maça skor dezavantajıyla da başladı. Sarı- kırmızılılar bu sezonki en erken golü kalelerinde gördüler. Ama bundan sonraki dakikalar da Galatasaray’daki bir başka değişimi gözler önüne serdi. Galatasaraylı futbolcular mağlubiyeti kabullenmediler ve direnç gösterdiler. Bu direnç kısa bir zamanda beraberliği getirdi.
Ama bu da sarı- kırmızılı futbolcuları durdurmadı. Riekerink dönemi olsa beraberlikten sonra yeniden rölanti bir şekilde kısa paslarla yavaş yavaş top yapmaya başlarlardı. Fakat bu sefer galibiyet golü için rakip kaleyi ablukaya almaya devam ettiler. Hücumda her türlü varyasyonu denediler. Önde bastılar, kaybettikleri toplarda hemen refleks gösterdiler, sağlı sollu ortalar yaptılar ve sayısız korner kazandılar. Eğer Eren Derdiyok sahada olsaydı Galatasaray daha ilk yarıda çok farklı bir skor avantajı yakalayabilirdi.
Lakin Podolski’yi de yabana atmayalım. Alman futbolcu tam bir profesyonellik örneği gösterdi. Önümüzdeki sezon takımdan ayrılacak olmasına rağmen canına dişine takarak oynadı. Kendimi yormayayım, sakatlanırım gibi düşüncelere kapılmadı. İlk yarının uzatmalarında yolladığı füzeyle de Galatasaray’ı öne geçirdi. Bana göre sarı- kırmızılılarda sahanın en iyilerinden biriydi. İşte Alman disiplini böyle bir şey.
Gençlerbirliği ikinci yarıya iki değişiklikle başladı. Ümit Özat’ın yaptığı oyuncu ve taktiksel değişiklik işe yaradı ve Gençlerbirliği önde basmaya ve daha etkili olmaya başladı. Galatasaray’ın ise hızı yavaşladı ve oyun daha çok sarı- kırmızılıların yarı sahalarında oynanmaya başladı. Bunun bir nedeni elbette ki Galatasaraylı futbolculardaki fiziksel düşüştü.
Muslera’nın ön plana çıktığı bu bölümde arka arkaya iki penaltı geldi. İkisi de doğru kararlardı. Ancak Muslera ilk penaltıyı kurtardıktan sonra Tolga Ciğerci’ nin neden olduğu ikinci penaltı için söyleyecek çok şey var. Tolga Ciğerci’ nin Galatasaray’ın futbolcusu olamayacağını geçen yazımda da yazdım. Nitekim bu maçta neden olduğu penaltıyla ve oyun içerisindeki hatalarıyla bunu bir kez daha ispatladı. Bir futbolcu, hem de ceza sahasına gelen bir ortaya ribaunda çıkan bir basketbolcu gibi yükselir mi? İnsan gözlerine inanamıyor. Bu nasıl bir futbol bilmezlik, nasıl bir pozisyon bilgisizliğidir? Hava topuna böyle yükselen bir futbolcuya amatör liglerde bile kolay kolay rastlayamazsınız. Kaldı ki Tolga Ciğerci bir hava topuna ilk defa böyle yükselmiyor. Böyle müdahalelerine daha önce de şahit oldum. Galatasaray’ın bu sezon Selçuk’un yanına kadro içerisinden bir alternatif bulması zor gözüküyor. Ama önümüzdeki sezon bu bölgeye mutlaka bir transfer yapılmalı.
Tolga Ciğerci’ yi kurtaran, kaptan Selçuk İnan’ın son dakikadaki muhteşem frikiği oldu. Gerçekten de Galatasaraylı futbolcular, Gençlerbirliği’nin beraberlik golünden sonra yine inanılmaz bir refleks gösterdiler ve son dakikada da galibiyete ulaşmayı başardılar.
Kısacası geçen hafta da, bu haftaki Gençlerbirliği maçında da Galatasaray’ı galibiyete taşıyan Tudor’un getirdiği değişim oldu. Bu değişim Galatasaray’ı Şampiyonlar Ligi’ne taşıyabilir.