Epureanu, Emre ve Mossoro gibi omurgasını oluşturan üç önemli futbolcunun eksikliği, Medipol Başakşehir’in Fenerbahçe karşısındaki oyununu oldukça olumsuz etkiledi. Medipol Başakşehir, geriden oyun kuramadığı gibi geçişleri de yapamadı. Buna rağmen o alıştığımız pas oyununu oynamaya çalıştı. Ancak eksik futbolcuların yanında bir de Fenerbahçe önde basınca, bu pas oyunu denemesi başarılı olmadı. Nitekim Fenerbahçe’nin iki golü de, Başakşehirli futbolcuların kaptırdıkları toplardan geldi.
Bu durumda insan ister istemez şunu soruyor: ‘’Acaba Abdullah Avcı, omurgasında bu kadar önemli eksikler varken, aynı pas oyununda ısrar etmek yerine başka bir şey mi denemeliydi? Abdullah Avcı’ nın böyle olağanüstü durumlar için bir B planı var mı? ‘’
Edindiğim izlenim olmadığı yönünde. Kaldı ki Abdullah Avcı, oldukça kötü geçen ilk yarının ardından oyuna müdahalede de hatalar yaptı. Abdullah Avcı’ nın ikinci yarıya Arda ile İrfan’ın yerine Napoleoni ve Kerim Frei ile başlamasını bekliyordum. Çünkü özellikle Arda, ilk yarıda oldukça aksamıştı. Ancak Abdullah Avcı, Napoleoni’yi 54’de, yine oyunun aksayanlarından stoper Chedjou ile değiştirdi ve Mahmut stopere geçti. Lakin bu değişiklik
Galatasaray rakiplerinin, özellikle de Başakşehir’in puan kaybettiği haftada önüne altın tepside sunulan liderlik fırsatını elinin tersiyle itti.
Esasen Galatasaray maça doğru bir kadroyla çıkmadı. Sarı- kırmızılıların, kazandıkları takdirde lider olacakları karşılaşmaya Donk ve Tolga’yla başlamaları hataydı. Nitekim Galatasaray bu nedenle orta sahadan oyun kuramadığı gibi bu bölgeye hakim de olamadı. Ayrıca ileride oynayan futbolcular da olumsuz etkilendiler.
Buna rağmen Galatasaray, ilk 15 dakika sahada üstün gözüken taraftı. Ancak Muslera’nın büyük hatası ile oluşan korner sonrası Sivasspor öne geçti. Galatasaray’ın yıllardır aynı golleri yemesini anlamak mümkün değil. Muslera yan toplara pek çıkmıyor. Çıkmadığı gibi kornerlerde direklere oyuncu da bırakmıyor. Defans deseniz, kornerlerde genellikle rakiplere vurduruyor. Teknik kadronun bu konuda ne yaptığını merak ediyorum. Eğer Galatasaray teknik yönetimi bu konuda bir önlem almazsa bu tür goller yenmeye devam edecek gibi gözüküyor. Bu durumda da başarı şansı düşer.
Galatasaray bu golden sonra oyundan da düştü. Ancak Fatih Terim, golde de hatası olan Donk ile Tolga Ciğerci’yi oyundan çıkartmadı. Hatta ikinci yarıya da
Trabzonspor – Göztepe karşılaşması adeta Trabzonsporlu futbolcularla Göztepe kalecisi Beto arasında geçti. Tam dokuz net pozisyonu kurtaran Beto, Göztepe’nin sahadan bir puanla ayrılmasını sağladı.
Tamer Tuna’nın bu kadar çok pozisyon verilmesi üzerinde durması gerekiyor. Esasen Göztepe, maçın genelini kendi sahasında geçirdi. Sarı- kırmızılılar her iki yarının başındaki saman alevi gibi atakların dışında rakip kaleye gidemediler. Yine de Göz Göz, bu ataklarda az da olsa pozisyon bulmayı başardı. Ancak bunlardan yararlanamadı.
Sarı- kırmızılıların ilk yarıda buldukları iki pozisyon oldukça netti. İkinci yarıdaki pozisyonlar ise Halil Akbunar’ın son vuruşları iyi yapamaması nedeniyle başarılı olamadı. Halil Akbunar iyi bir futbolcu. Ancak biraz daha güçlenmesi gerekiyor. Nitekim Tamer Tuna da, 78’de Halil’in yerine Nabil Ghilas’ı oyuna alarak onun fizik gücünden faydalanmak istedi. Ancak istediğini alamadı.
Uzun zamandır futbol oynamayan Demba Ba için bir 45 dakika ile hüküm vermek istemiyorum. Zaten Göztepe, rakip sahaya topu çok fazla geçiremediği için o da fazla etkin olamadı. Yine de istekli gözüktü.
Tabii Göztepe’nin Trabzonspor karşısında rakip sahaya geçmekte
Oynadığı temposuz futbol nedeniyle eleştirilen Fenerbahçe, Gençlerbirliği karşısında 70.dakikaya kadar bu sezonki en iyi futbollarından birini oynadı. Ancak sarı- lacivertliler, Kadıköy’de hüsran yaşamaktan kurtulamadılar.
Gerçekten de Fenerbahçe, sahaya beşli bir defansla çıkan rakibi karşısında özellikle ilk yarıda sahanın tek hakimiydi. Öyle ki, maçın başlamasıyla beraber Gençlerbirliği kalesini ablukaya alan sarı- lacivertliler, arka arkaya pozisyonlar buldular. Hatta iki topları da direkten döndü.
Ancak devrenin sonunda golü bulan konuk takım oldu. Çünkü Fenerbahçe’nin bu sezonki en büyük hastalıklarından olan uyumsuzluk ve bireysel hatalar yeniden hortladı. Esasen Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği karşısında yediği iki gol için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Ankara temsilcisinin ilk golü Dirar ve kaleci Volkan anlaşmazlığı ya da uyumsuzluğundan gelirken, ikinci golde de Mehmet Topal’ın hatası söz konusuydu.
Fenerbahçe bu sezon bu uyumsuzluk ve bireysel hatalardan çok fazla gol yedi ve puanlar kaybetti. Gençlerbirliği maçı bunun son halkası oldu. Oysa maç Fenerbahçe’nin ayağına gelmişti. Çünkü ikinci yarıya da çok hızlı başlayan sarı- lacivertliler, kısa süre içerisinde
Galatasaray, Konya’daki kupa mücadelesine yedek ağırlıklı bir kadroyla çıktı. Büyük oranda rotasyonlu bu kadro, 2-2’lik skorla rövanş için avantaj yakalamayı başardı.
Kaleci dışında defans dörtlüsünün tamamının rotasyona uğradığı bu kadroda bekler, Linnes ve Hakan Balta pozitif futbollarıyla dikkat çektiler. Özellikle bu sezon ilk defa oynama şansı bulan Hakan Balta, her anlamda başarılı bir maç çıkarttı ve Galatasaray’ın defans kurgusu için ciddi bir seçenek olduğunu gösterdi. Hakan Balta’nın tek sıkıntısı maç eksikliği. Nitekim Fatih Terim, 71.dakikada onu oyundan aldı. Yerine giren Latovlevici ise yine ciddi hatalar yaptı. Yeni transfer Nagatomo ve Hakan Balta’nın başarılı performansı düşünülünce Latovlevici’nin şansının iyice azaldığını söyleyebiliriz.
Fatih Terim ilk yarıda defans dörtlüsünün önünde Donk’u, onun da önünde Selçuk ve Belhanda’yı görevlendirdi. Tecrübeli teknik adam, bir anlamda Ndiaye’nin yokluğunda Belhanda’yı bu bölgede kullanmayı denedi. Ancak Belhanda bu mevkide başarılı olamadı. Nitekim sarı- kırmızılılar ikinci yarıda 4-2-3-1’e döndüler. Bu devrede santrafor arkasına geçen Belhanda daha başarılı oldu ve Galatasaray kısa sürede iki gol birden buldu.
İki teknik adam da eksik futbolcular nedeniyle farklı kadro tercihleriyle sahaya çıkmak zorunda kaldılar. Ancak Aykut Kocaman, orta sahadaki Hasan Ali tercihiyle daha çok dikkat çekti. Tecrübeli teknik adam, stoperde de tercihini Mehmet Topal’dan yana kullandı. Mehmet Topal, Fenerbahçe ve milli takımda stoper olarak görev yaptığı maçlarda arkasına çok fazla top ve adam kaçırmasıyla dikkat çekmişti. Josef De Souza ise, stoper olarak oynadığı karşılaşmalarda Mehmet Topal’a göre daha iyi bir performans sergilemişti. Fakat Aykut Kocaman, orta sahada savunma anlamında dirençli olmak adına Josef’i orta sahada, yine bir savunmacı olan Hasan Ali’yle birlikte kullandı. Lakin, Trabzonspor’un golünde iki stoper Mehmet Topal ve Roman Neustaedter’in Burak Yılmaz’ı kaçırdıklarını belirtmek gerekiyor!
Esasen Trabzonspor’un da tek oyun planı buydu. Bordo- mavililer bütün gol planlarını Burak Yılmaz’ı defans arkasına kaçırıp topla buluşturma üzerine kurmuşlardı. Ancak ilk yarıda bunu başaramadıkları gibi, oyun olarak da çok etkisiz kaldılar.
Gerçekten de ilk yarıda Fenerbahçe, oyun anlamında Trabzonspor’dan daha üstün bir görüntü sergiledi. Fakat Rıza Çalımbay’ın ikinci yarıya Sosa ile
Kasımpaşa karşısında iki yarıda iki farklı Beşiktaş izledik. İlk yarıda oyunu forse eden Kara Kartal, ikinci yarıda çok zorlandı.
İlk yarıdan başlayalım. Şenol Güneş, sahaya çok doğru bir on birle çıktı. Antalyaspor maçından sonraki yazımda, Vida’nın zamana ihtiyacı olduğunu ve Kasımpaşa karşılaşmasında Şenol Güneş’in ilk tercihi olmayacağını belirtmiştim. Nitekim Vida da, Türkiye Ligi’nin farklı olduğunu ifade etti. Sonuç olarak da Beşiktaş maça Pepe- Medel ikilisiyle başladı.
Bu maçta Medel’i çok beğendiğimi belirtmek istiyorum. Şilili futbolcu gerek stoperde, gerekse de 59.dakikadan sonra oynadığı ön libero mevkiinde oldukça başarılı oldu. Hatta Beşiktaş’ın ikinci golünde orta sahada topu kapıp Quaresma’ya aktaran da Medel’di. Tecrübeli futbolcu, Şenol Güneş için tam bir joker oldu.
Yukarıda da belirttiğim gibi siyah- beyazlılar ilk yarıda oyunu forse ettiler. Maça çok iyi başlayan Beşiktaş, kısa sürede 2-0’ı yakaladı. Oyunun hakimi olan Kara Kartal’da Talisca attığı iki golle yine yıldızlaştı. Talisca klasik bir santrafor arkası oyuncusu değil. O, akan oyundaki etkisinin dışında ikinci bir santrafor gibi oynuyor. Nitekim Beşiktaş’ın bu iki haftada attığı bütün
Ligdeki son dört deplasman maçını kaybeden Galatasaray, Kayseri gibi zorlu bir deplasmana omurgasını oluşturan Maicon, Fernando ve Gomis gibi üç oyuncudan yoksun geldi. Cim Bom buna rağmen maça çok iyi başladı ve 25 dakika boyunca rakibine önde basıp, oyunun hakimi oldu. Bu bölümde özellikle Mariano ve Rodrigues’in yer aldıkları sağ kanat çok etkili oldu. Nitekim Galatasaray’ın ilk golü bu kanattan, Rodrigues’in asistiyle oluştu. İkinci goldeyse bu sefer sol kanattan Feghouli asisti yapan isimdi.
Her iki golün de başlangıcının kaptan Selçuk İnan tarafından yapıldığını özellikle belirtmek gerekiyor. Fatih Terim’le birlikte yeni bir başlangıç yapan Selçuk, oyunda kaldığı süre boyunca önemli paslara imza atıp başarılı oldu. Ancak onun da zamana ihtiyacı var. Nitekim kaybettiği bazı toplar, Galatasaray kalesinde ciddi tehlikeler yarattı.
İlk 25 dakikadan sonra Galatasaraylı futbolcuların fizik güçlerinin düşmesiyle ev sahibi Kayserispor oyunda dengeyi kurmayı başardı.
Kayserispor teknik direktörü Sumudica ikinci yarıya, Mariano ve Rodrigues karşısında çok yetersiz kalan sol kanadını değiştirerek başladı. Sumudica’nın Güray Vural ve William hamleleri başarılı oldu ve