Beşiktaş, Medipol Başakşehir’in üç puan kaybetmesiyle önemi iyice artan Ankaragücü karşılaşmasının ilk yarısında oldukça zorlandı. Siyah- beyazlılar, henüz 8. dakikada Burak Yılmaz’ın her açıdan mükemmel golüyle öne geçmelerine rağmen oyunda üstünlük kuramadılar. Orta sahaya tamamen hakim olan ve her iki kanadı da etkili kullanan Ankaragücü, Beşiktaş kalesinde bir çok net gol pozisyonu yakaladı. Ancak sarı- lacivertliler, kaleci Karius’u geçemediler. Harika bir maç çıkartan Karius, yaptığı kurtarışlarla Beşiktaş’ı ayakta ve oyunda tutan isim oldu.
İlk yarıda oldukça kötü bir görüntü sergileyen Beşiktaş, orta sahaya hakim olamadı ve ileride top tutamadı. Atiba iyi bir maç çıkartmasına rağmen çok baskı yedi. Ljajic çok etkisiz kalırken Lens de iyi bir performans sergileyemedi. Öte yandan maça solda başlayan genç Güven çok top kaybetti. Ankaragücü ise Boyd ve Kitsiou ile bu kanatta çok etkili oldu. Şenol Güneş bunun üzerine Güven’i 30. dakikadan sonra Lens’le yer değiştirip sağa alsa da genç futbolcu top kayıplarına burada da devam etti. Böyle olunca Şenol Güneş kısa bir süre sonra yeniden oyun içerisinde değişikliğe gitti ve Lens’i sağa, Ljajic’i sola ve Güven’i de santrafor
İlk maçtaki 0-0’lık skordan dolayı Malatya’ya sıkıntılı giden Galatasaray, rakibini farklı bir skorla mağlup ederek finale çıkarken geceye Onyekuru damga vurdu. İlk golde topu kaparak asist yapan, ikinci golde yine rakipten kaptığı topla golün oluşumunu sağlayan, üçüncü ve dördüncü golleri de kendisi atan Nijeryalı futbolcu takımının finale çıkmasında başrolü oynadı.
Esasen, ilk maçtaki sıkıntılı skorla Malatya gibi zorlu bir deplasmana çıkan Galatasaray’ın Onyekuru’nun çabası ve Linnes’in harika vuruşu ile erken gol bulması maçın gidişatını tamamen değiştirdi.
Bu golle sayısal üstünlük dışında psikolojik üstünlüğü de eline geçiren Galatasaray, pek fazla bir şey yapmasa da oyundaki üstünlüğü de eline aldı. Yeni Malatyaspor, yaklaşık olarak 28. dakikadan sonra oyunu tek kaleye yıksa da yine Onyekuru’nun kaptığı topla yoktan yarattığı atak sonucunda Feghouli ile gelen ikinci gol Cim Bom’un avantajını ikiye katladı.
Galatasaraylı futbolcular bu bölümde anlamsız bir gerginliğe bürünürlerken Yeni Malatyaspor, 60 dakikalık ilk devrenin sonunda penaltıdan bulduğu golle umutlandı. Ama yine Onyekuru’nun üstün performansıyla ön plana çıktığı Galatasaray, ikinci yarıda rakibini
Galatasaray, Fenerbahçe derbisinin mental açıdan bıraktığı buruklukla çıktı Kayserispor karşısına. Nitekim Galatasaraylı futbolcular maçın başında istediklerini tam olarak sahaya yansıtamadılar. Bunun sonucunda da kalelerinde golü gördüler.
Galatasaray’ın en büyük şansı kısa süre içerisinde beraberliği yakalamak oldu. Tabii bir de Emre Akbaba’nın 19.dakikada kırmızı kart görmemesi!
1-1’den sonraki süreçte Kayserispor’un girdiği üç net pozisyondan da yararlanamaması maçın gidişatını etkiledi. Ama asıl kırılma noktası penaltı ve kırmızı kart oldu. İlk yarının uzatma dakikalarında Nagatomo ile gelen gol ise bir anlamda maçı da bitirdi.
Galatasaraylı futbolcular ikinci yarıyı, aynı iki Fenerbahçe derbisinde de skor avantajını yakaladıkları zamanlarda olduğu gibi ‘’ maç bitti ‘’ havasında ve rölantide oynadılar. Bu da Galatasaray’ın az pozisyon bulmasına neden oldu. Konuk Kayserispor ise Galatasaray’ın bu durumunu iyi değerlendirdi ve on kişi olmasına rağmen önemli pozisyonlar buldu.
Oysa Galatasaray’ın on kişi oynayan rakibi karşısında daha fazla pozisyona girmesi ve gol bulması gerekirdi. Ancak düşük tempo, hatalı tercihler ve mental yorgunluk buna engel oldu.
Şüphesiz
Fatih Terim, zirve yarışı açısından büyük önem taşıyan derbiye beklendiği gibi Semih- Donk stoper tandemiyle çıktı. Ersun Yanal ise orta sahada Eljif ile sürpriz yaptı.
Maçın başlamasıyla birlikte sakin kalıp pas oyununu oynayan Galatasaray hem maçın temposunu düşürdü hem de rakibinin organize bir şekilde üzerine gelmesini engelledi. Elbette bunda Fenerbahçe orta sahasının verimsizliği de etkili oldu.
Sadece Moses ve Valbuena’nın kişisel becerileriyle rakip kaleye gelebilen Fenerbahçe’ye karşı Galatasaray hem kadro hem de oyun olarak üstünlük kurdu. Ancak Hasan Ali’nin kırmızı kartı iki takım için de kırılma noktası oldu. Esasen, özellikle bu andan itibaren yapılan hatalar derbiye damga vurdu.
Öncelikle Ersun Yanal’ın ikinci yarıya aynı karo ile çıkması hataydı. Yanal’ın, kırmızı kart gören Hasan Ali’nin yerine İsmal Köybaşı ile ikinci devreye başlaması doğru bir tercih olurdu. Ama o, sol beke Dirar’ı, sağ beke ise Moses’ı çekmeyi uygun gördü. Bu hatalı tercihler, Galatasaray’ın gol bulmasında ciddi şekilde etkili oldu. Öte yandan hiçbir varlık gösteremeyen Tolgay’ı da 60.dakikaya kadar sahada tuttu.
Fatih Terim ise çok fazla üretken olamayan, sarı kartı bulunan ve
Özellikle ligin zirvesi açısından oldukça kritik karşılaşmalara sahne olacak 28. haftaya çok buruk başladık. Çünkü Türk sporunun ve Fenerbahçe’nin efsane ismi Can Bartu’yu kaybettik. Beyefendi kişiliğiyle herkesin sevgisini kazanan Sinyor Can Bartu asla unutulmayacaktır. Türk sporuna ve bizlere kattığın her şey için teşekkürler Sinyor Can Bartu…
Şampiyonluk yarışını çok yakından ilgilendiren Beşiktaş- Medipol Başakşehir karşılaşmasında iki teknik adamın hamleleri ön plana çıktı. Şenol Güneş, geçen haftaki Rizespor maçının ikinci yarısındaki dizilişe yakın bir şekilde çıkardı takımını sahaya. Tecrübeli teknik adam, soldaki Visca tehlikesine karşı geride Medel ve onun önünde Caner Erkin ile önlem almak istedi. Ancak bunda çok da başarılı olamadı.
Medel, Mirin ve Vida’yı bir nevi üçlü stoper gibi dizip kenarlara Caner Erkin ve Gökhan Gönül’ü yerleştiren Şenol Güneş, ilk dakikalarda bir gol bularak avantaj elde etmeyi amaçlamıştı. Ancak on dakika sonra oyun üstünlüğü Medipol Başakşehir’e geçti. Sahanın her yerine hakim olup arka arkaya tehlikeler yaratan konuk takım, Karius’un çıkarttığı üç net pozisyonun ardından dördüncüde golü buldu.
Şenol Güneş’in Caner’i sol beke,
Galatasaray, hafta içerisinde kupada karşılaştığı rakibi karşısında yaptığı hataları ligde tekrarlamadı ve sahadan 3-0’lık bir galibiyetle ayrıldı.
Cezalı olan Luyindama’nın yerine stoperde Donk’a şans veren Fatih Terim, sarı- kırmızılıları 4-2-3-1 dizilişi ile sahaya sürdü. Fernando ve Belhanda’dan oluşan orta ikilinin önünde Emre Akbaba’nın yer aldığı bu sistem tıkır tıkır işledi ve önümüzdeki maçlar için de çok iyi bir referans oldu.
Sistemin iyi işleyen bir başka kolunu da kanatlar oluşturdu. Mariano oldukça etkili bir performans sergiledi. Linnes ise bence maçın adamıydı. Ömer Bayram ve Emre Taşdemir’in Nagatomo’nun yerini dolduramamaları nedeniyle yine sol bekte kendisine görev verilen Linnes harika bir maç çıkarttı. Başarılı futbolcu, üç golde de başrol oynayarak skora doğrudan katkı yaptı. Linnes, Galatasaray için çok büyük bir kazanç.
Malatya karşısında bir gole imza atan Emre Akbaba, sakatlık dönüşü en iyi performansını sergiledi ve gelecek için umut verdi. Aynı şekilde Diagne de Galatasaray’a geldiği günden beri en iyi maçını oynadı. Ayrıca takımla da daha uyumlu bir görüntü sergiledi. Bu uyumun artması, Diagne’nin bundan sonraki maçlarda penaltı dışında da
Ziraat Türkiye Kupası’nda, evinde Evkur Yeni Malatyaspor ile 0- 0 berabere kalan Galatasaray önemli bir avantajı kullanamadı.
Sarı- kırmızılılar, ilk yarıda oyuna hakim olmalarına rağmen istedikleri tempoyu kuramadılar. Galatasaraylı futbolcularda ciddi bir koordinasyon sıkıntısı vardı ve bu maç boyunca devam etti. Luyindama’nın kırmızı kartı ise sarı- kırmızılıları çok olumsuz etkiledi. Gerçi Galatasaray bu bölümde Diagne ile gole çok yaklaştı. Ancak Cim Bom’un tartışılan futbolcusu topa çok kötü vurdu.
Diagne milli takımdan sakat döndü. Ancak Senegalli futbolcu Galatasaray’a geldiği günden beri beklenen performansı sergileyemiyor. Elbette Galatasaray’ın oyun sisteminin Kasımpaşa’dan farklı olması ve Diagne’nin ceza sahasında çok fazla beslenememesi de bunda etkili. Ancak Diagne’de de gözle görülür bir tutukluk var. Bu sadece büyük takıma gelmenin yarattığı baskıyla açıklanabilir mi, bilmiyorum. Ancak taraftarların böyle maçlarda santraforlardan kurtarıcı rolünü üstlenmelerini bekledikleri de bir gerçek.
Diagne ile birlikte kötü performans sergileyen bir diğer isim de Onyekuru idi. O da net fırsatlardan yararlanamadı.
Emre Taşdemir yine iyi niyetle mücadele etti ancak
Türkiye, Euro 2020 elemelerine Şenol Güneş ile iyi bir başlangıç yaptı. Her ne kadar Millilerin ortaya koydukları futbol tatmin edici olmasa da Arnavutluk gibi bir deplasmandan alınan 2-0’lık galibiyet ve üç puan çok büyük önem taşıyor.
Esasen maç öncesinde Şenol Güneş’in kadro tercihleri ön plana çıktı. Dikkatleri çeken, Merih- Kaan tandemi, orta üçlü ve çift santrafor tercihleri oldu.
Türk Milli Takımı’nın başarılı bir futbol sergileyemediği ilk yarıda stoper tandemi oldukça aksadı. Özellikle Kaan, neredeyse yapılmaması gereken her şeyi yaptı. Bu anlamda Arnavutluk’un Türkiye’nin golüne kadar geçen bölümde bulduğu iki pozisyonu gole çevirememesi, Türk Milli Takımı için büyük bir şans oldu.
Maçın başlamasıyla birlikte topu ve oyun üstünlüğünü rakibe kaptıran Türkiye, ileride presle kaptığı topla gole ulaşınca işin seyri de değişiverdi. Bu golde özellikle Cenk Tosun ve Mahmut’un ısrarlı takipleri ve presleri takdir edilmeli.
Kişisel çaba ve beceri ile gelen bu golden sonra Türkiye daha rahat bir konuma geldi. Fakat yine de tatmin edici bir futbol yoktu. İkinci yarıda da bu devam etti. Ancak Hakan Çalhanoğlu ile gelen ikinci golden sonra oyun tamamen Türkiye’nin