UEFA Avrupa Ligi’nde kendi sahasında Benfica’ya mağlup olan Galatasaray, Kasımpaşa karşılaşmasına da oldukça kötü başladı. Galatasaray orta sahası ve defansını hallaç pamuğu gibi dağıtan Trezequet, yine kendisinin getirdiği bir top sonucunda oluşan serbest vuruşta golü bulan isim oldu.
Fakat sarı- kırmızılılar bu golden kısa bir süre sonra kendilerine geldiler ve gittikçe oyuna ağırlıklarını koymaya başladılar. Nitekim önce gecenin öne çıkan iki yıldızından Belhanda beraberliği sağladı, ardından da diğer yıldız Feghouli takımını farka taşıdı.
Galatasaray’ın çok kötü başlayıp yenik duruma düştüğü bu kadar önemli bir karşılaşmada böyle bir dirilişle geriye dönmesi çok büyük bir önem taşıyor. İşte büyük takım refleksi tam olarak bu. Bu dirilişteki en büyük pay sahipleriyse, yukarıda da belirttiğim gibi Belhanda ve Feghouli.
Belhanda, sorumluluk aldığında ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi. Attığı golün dışında Galatasaray’ın hücumlarını yönlendiren isim oldu. Nitekim ikinci golün asistini yaptığı gibi dördüncü gol de, yine ona yapılan bir faulu hakem Ali Palabıyık’ın avantaja bırakması sonucu oluştu. Esasen Kasımpaşalı futbolcular, Belhanda’yı
Evkur Yeni Malatyaspor karşısında maça hızlı başlayan Beşiktaş, arka arkaya pozisyonlar buldu. Ancak Beşiktaşlı futbolcuların erken gol bulmak adına aceleci ve telaşlı oynamaları, ilerleyen dakikalarda siyah- beyazlıların hücum etkinliğini olumsuz etkiledi. Evkur Yeni Malatyaspor’un oyunda etkin olduğu bölümde gelen kırmızı kart ise dengelerin bir kez daha değişmesine neden oldu.
Beklenilenin aksine ikinci yarıya oyuncu değişikliği yapmayarak başlayan Şenol Güneş’in öğrencileri, art arda girdikleri üç pozisyonun ardından dördüncüde gole ulaştılar.
Güven’in yerine Kagawa’yı oyuna dahil eden Şenol Güneş, oldukça kötü bir gününde olan ve kendisinin kenarda sürekli sinirlenmesine neden olan Lens’i ısrarla oyunda tutarak Quaresma’ya bir nevi mesaj gönderdi. Ancak Lens’in inanılmaz bir şekilde kaçırdığı gol pozisyonundan dönen topta Yeni Malatyaspor golü buldu. Lens- Quaresma değişikliğiyse, ironik bir biçimde bu golden sonra oldu.
Fakat Beşiktaş’ın kaliteli kadrosu, on kişi mücadele eden rakipleri karşısında sahaya ağırlığını koydu ve ikinci yarının yıldız ismi Ljajic’in golü Kara Kartal’a üç puanı getirdi.
Gerçekten de ilk yarıda pek etkili olamayan Ljajic, ikinci yarıda
Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turu ilk maçında sahasında karşılaştığı Zenit’i 1-0 mağlup ederek rövanş için avantaj yakaladı.
Özellikle ilk yarıda çok güzel bir futbol sergileyen sarı- lacivertliler, rakipleri karşısında 60 dakika yoğun bir tempo ortaya koydular. Dirar’ın yokluğunda Moses, Isla ile birlikte sağ kanadı çok efektif kullandı. Valbuena, solda görev almasına rağmen serbest bir görüntü sergiledi. Fenerbahçe uzun zamandır sadece sağ kanadı etkili kullanabiliyordu. Valbuena ile birlikte sol kanat da etkinlik kazandı. Kimi zaman Moses ile sağ kanatta pişti olmaları da, görmezden geleceğimiz bir kusur olarak kaldı.
Gecenin en önemli olaylarından biri Slimani’nin uzun bir zaman sonra golle yeniden buluşmasıydı. Bu gol, Fenerbahçe’ye tur kapısını aralamasının dışında Slimani’nin kendisine olan güvenini yeniden kazanması ve taraftarlarla barışması açısından da çok önemli. Cezayirli futbolcu bu golle, Ersun Yanal’ın kendisine olan güvenini de boşa çıkarmamış oldu.
Tolgay’ın son anda sakatlanması ilk anda moralleri bozdu. Ama onun yerine oynayan Eljif, oyunda kaldığı süre içerisinde mükemmel bir performans sergiledi. Fenerbahçeli taraftarlar işte böyle bir Eljif
Galatasaray, lider Başakşehir’in puan kaybettiği haftada Trabzonspor’u mağlup ederek son derece önemli bir üç puan kazandı. Sarı- kırmızılılar böylece, lider Medipol Başakşehir ile aradaki puan farkını altıya indirerek zirve takibini iddialı bir şekilde sürdürmeyi başardılar.
İki takımın da adına yaraşır bir mücadele sergilediği karşılaşmaya oldukça hızlı başlayan Galatasaray, özellikle ilk yarıda çok iyi bir oyun sergiledi. Her ne kadar orta sahada Fernando’nun yokluğu hissedilse de, sarı- kırmızılılar rakipleri üzerinde yoğun bir baskı kurmayı başardılar ve Diagne’nin penaltı golüyle de öne geçtiler.
Trabzonspor ise eksik futbolcularının yokluğunu oldukça hissetti. İki bek, Kamil Ahmet Çörekçi ve Amiri, rakipleri karşısında çok başarılı olamadılar. Amiri zaten savunmacı değil, orta saha oyuncusu. Kamil Ahmet de Onyekuru karşısında çok zor anlar yaşadı.
Bunun dışında orta sahada da sıkıntı yaşayan Trabzonspor, Galatasaray’ın golünden sonra oyunda aktif olmaya başladı. Galatasaraylı futbolcuların, tek taraflı baskılı oyundan dolayı savunma konsantrasyonlarını kaybetmeleri, Fernando’nun yokluğunda zayıf kalan orta saha ve Galatasaraylı oyuncuların erkenden galibiyet
Beşiktaş, lider Başakşehir’in puan kaybettiği haftada Bursaspor’u yenerek, liderle arasındaki puan farkını dokuza indirdi. Ancak Beşiktaş için Bursaspor maçı, belki bundan daha da önemli olan başka bir açıdan anlam kazandı. O da, Beşiktaş tribünlerinin Burak Yılmaz ile barışmasıydı.
Siyah- beyazlı taraftarlar, müsabakadan önce Burak Yılmaz’ı tribünlere çağırıp bağırlarına bastılar. Bu da Burak Yılmaz’ı maça çok daha fazla motive etti ve Bursaspor karşılaşması Burak Yılmaz için daha farklı bir anlam kazandı. Burak Yılmaz’ın Bursaspor karşısındaki performansını ve onun attığı gollerle gelen üç puanı düşündüğümüzde, Beşiktaş taraftarlarının bu galibiyette başrolü oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gerçekten de Bursaspor karşısında hırslı, iştahlı, sadece futbolu ve golü düşünen bir Burak Yılmaz izledik. Attığı iki gol de birbirinden güzeldi. İlk golde dar açıdan yaptığı gol vuruşu, ikinci golde presle kaptığı topla kendi pozisyonunu yaratması, topu sürüşü ve vuruşu çok güzeldi.
Elbette Lens’i de unutmamak gerekiyor. Hollandalı futbolcu harika bir maç çıkarttı. Özellikle ilk yarıdaki performansı çok iyiydi. İlk golde, ayağının dışıyla Burak Yılmaz’a mükemmel bir asist
Antalyaspor – Beşiktaş karşılaşmasında, birbirine çok benzeyen iki devre izledik. Her iki devreye de Antalyaspor iyi başladı ama golleri bulup farka ulaşan Beşiktaş oldu.
Gerçekten de Beşiktaş maça çok kötü başladı. Siyah- beyazlılarda ciddi bir senkronizasyon sorunu vardı. Dağınık, pas oyununu oynayamayıp uzun topa yönelen ama ileride de top tutamayan bir Beşiktaş vardı sahada. Oyunun kontrolü tamamen Antalyaspor’daydı ve rakibine ileride basan kırmızı- beyazlılar, oyunu da daha çok rakip sahada oynuyorlardı.
Ama Lens ve Gökhan Gönül işbirliğinde gelişen Beşiktaş atağında, Antalyaspor kalecisi Boffin’in neden olduğu penaltı ve bunun sonrasında gol, oyunun bütün gidişatını değiştirdi.
Beşiktaş bu golden sonra kendisine geldi ve pas oyununu oynamaya başladı. Doğru oyun sonucunda da fark açıldı.
İkinci yarıya iki değişiklikle başlayan Antalyaspor, aynı ilk yarıda olduğu gibi oyunun kontrolünü eline aldı. 3-0’ın rahatıyla ikinci yarıya başlayan Beşiktaş, Antalyaspor karşısında tamamen etkisiz kaldı. Nitekim ev sahibi takım bu sefer gol bulmayı da başardı. Üstelik bu golden sonra da oyunun tek hakimi olan ve pozisyonlara giren yine Antalyaspor’du. Ama yine Lens’le başlayan
Türk futbolunun taçsız kralı Metin Oktay’ı, doğumunun 83. yılında sevgi, saygı ve rahmetle anarak yazıma başlamak istiyorum.
Galatasaray, böylesine anlamlı bir günde karşılaştığı Aytemiz Alanyaspor karşısında, ikinci yarıdaki on beş dakikalık periyot dışında hiçbir varlık gösteremedi ve sahadan beraberlikle ayrıldı. Sarı- kırmızılılar bu sonuçla, şampiyonluk yolunda ciddi bir yara aldılar.
Alanyaspor ilk yarıda Galatasaray yarı sahasında yoğun bir baskı uyguladı. Üçüncü bölgeden başlayan bu yoğun baskı nedeniyle Galatasaraylı futbolcular ileri çıkmakta çok zorlandıkları gibi orta sahada da rakiplerine boyun eğdiler. Henüz 17.dakikada Mariano’nun sakatlanıp oyundan çıkmak zorunda kalması ise Cim Bom’un işini daha da zorlaştırdı. Bu dakikadan sonra Linnes sağa, Mariano’nun yerine oyuna dahil olan Ömer Bayram ise sol beke geçti. Linnes elinden geldiğince mücadele etse de, başarılı bir maç çıkartamadı. Ömer Bayram’ın olduğu sol kanat ise, Alanyaspor ataklarının en yoğun geldiği bölge oldu.
Esasen gerek bu durumun gerekse de Galatasaray’ın ilk yarıdaki etkisiz görüntüsünün nedenlerinden en önemlisi Onyekuru ve Feghouli’nin savunmaya hiç yardımcı olmamalarıydı. Aynı şekilde
Geçen hafta Kadıköy’de Yeni Malatyaspor’u 3- 2 mağlup eden Fenerbahçe, bu hafta da yine kendi sahasında Göztepe’yi 2-0 yenmeyi başardı. Sarı- lacivertliler böylece bu sezon ilk kez üst üste iki kez galip gelmiş oldular.
Gerek geçen hafta Yeni Malatyaspor karşısında alınan galibiyetin, gerekse de devre arası transferlerinin Fenerbahçe’ye bir ivme kattığını net olarak söyleyebiliriz. Elbette, özellikle geçen haftaki Yeni Malatyaspor maçında tribünlerle sağlanan bütünlüğün de etkisini göz ardı etmemek gerekiyor.
Nitekim bu pozitif faktörler bu haftaki Göztepe karşılaşmasına da yansıdı. İlk on beş dakika rakipleri üzerinde yoğun bir baskı kuran sarı- lacivertliler, bu bölümde golü de buldular. İlk on beş dakikadan sonra daha kontrollü bir oyunu tercih eden Fenerbahçeli futbolcular, rakiplerini ikinci bölgede karşıladılar. Bu da Göztepe’nin oyunda etkinlik kazanmasına neden oldu. Ama bu etkinlik ciddi bir gol tehlikesine dönüşemedi.
Fenerbahçe’nin ilk yarıda özellikle sağ kanadı kullandığı görüldü. Isla ve Dirar, bu kanadı oldukça etkili kullandılar. Nitekim 7.dakikadaki gol de, bu kanattan oluşturulan pozisyon sonucunda geldi.
Göztepe teknik direktörü Kemal Özdeş, ikinci