Klasik tabirdir, “ ligin ilk maçları zor olur. ” Galatasaray da sezonun ilk maçında kendi sahasında karşılaştığı Hatayspor karşısında üç puana, yeni transferi Batshuayi’nin 90. dakikadaki golüyle ulaşabildi.
Esasen Galatasaray maça gayet iyi başladı. 35. dakikaya kadar sahanın tek hâkimi olan sarı- kırmızılılar, bu bölümde net gol pozisyonları da buldular ancak bunlardan yararlanamadılar.
35’den sonra daha çok rakiplerinin tempolarına uymaya başladı Galatasaraylı futbolcular ve bu da sarı- kırmızılı takımın kendi oyun temposunun da oldukça düşmesine neden oldu.
Direnç kazanan Hatayspor karşısında ikinci yarıya da hızlı başladı Galatasaray. Konuk takımın da aynı şekilde cevap vermesi, bu devrenin genel anlamda hareketli bir başlangıca sahne olmasına sebep oldu.
İşte bu bölümde, maçın hikâyesi üzerinde çok etkili olan bir pozisyon yaşandı. Takip edenler bilirler, maçları dakika – skor mantığıyla pozisyon pozisyon anlatıp değerlendiren biri değilim. Ancak Barış Alper Yılmaz’ın, 51.dakikada Icardi’nin harika pası neticesinde
Son şampiyon ünvanıyla maça çıkan ve şampiyon kadroyu koruyan Galatasaray karşısında Giovanni van Bronckhorst’un Beşiktaş’ı, maça tam anlamıyla damga vurdu. Nitekim Kara Kartal, Süper Kupa’yı pençesine alırken rakibine de ağır bir darbe indirdi.
Geçen sezona da çok kötü başlayan, hatta takımdan gönderilmesi gündeme gelen ve geç form tutan Nelsson’un dejavusu sonucunda henüz 21. saniyede yeni golcüsü Immobile’nin ayağından bulduğu golle adeta maça 1-0 önde başladı Beşiktaş. Bu gol, Icardi’ye ait olan Süper Kupa’nın en erken golü rekorunu tarihe gömerken aynı zamanda maç öncesindeki çoğu planı da soyunma odasının zeminine gömdü. Nelsson kötü performansını maç boyunca sürdürdü ve yine acemice bir hata sonucu 87’de kırmızı kart gördü. Ardından da Beşiktaş’ın dördüncü ve beşinci golleri geldi.
Esasen Galatasaray’daki hatalar silsilesi, erken gelen ilk golün öncesinde Okan Buruk’un kadro tercihiyle başlamıştı.
Nefes kesen ve son haftaya kalan şampiyonluk yarışının kazananı Galatasaray oldu. Gerçekten de gerek zirve gerekse de ligde kalma mücadelesi açısından heyecan dolu bir son hafta yaşadık. Bu anlamda Konyaspor- Galatasaray maçı da çok kritik bir önem taşıyordu. Sarı- kırmızılılar, etkili bir oyunla bu kritik maçı kazanıp şampiyonluğa ulaşırken Konyaspor da Trabzonspor’un Ankaragücü’nü mağlup etmesi sonucunda ligde kaldı.
Düğümü çözecek maça iyi başladı Galatasaray. Oyunu rakip sahaya yıkan sarı- kırmızılılar, aradıkları gole 29. dakikada ulaştılar.
Bu gol, Konyaspor’un küme düşmesi anlamına geliyordu ve bu nedenle de oyuna ortak olmaya çalıştı yeşil- beyazlılar. Bu nedenle bu golden sonra biraz daha çift taraflı bir oyun izledik.
İkinci yarıya da iyi başladı sarı- kırmızılılar ve arka arkaya buldukları iki golle adeta şampiyonluğu perçinlediler. Konyaspor’un Trabzonspor’un gol haberi sonrasında motive olup ivme kazandığı sekansta Galatasaraylı futbolcuların bir anlık rehaveti, kalelerinde gol görmelerine neden oldu.
Ancak bundan
Beklenilenin aksine temaslı, sert, agresif ve etkili bir ön alan baskısıyla başladı derbiye Fenerbahçe. Sarı- lacivertlilerin bu oyun anlayışı nedeniyle bir nevi ezberi bozulan Galatasaray, oyun kurmakta zorlandı.
Djiku’nun gördüğü kırmızı karttan sonra sahasında takım halinde kapanıp hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan sarı- lacivertliler, bu çıkışlarda etkili de oldular. Galatasaray ise bir kişi fazla oynamanın avantajını sahaya yansıtamadı. Hatta bu oyuncu fazlalığını hissettiremedi bile! Barış Alper Yılmaz’ın kafa vuruşu dışında rakip kaleyi zorlayamayan sarı- kırmızılılar, üretkenlik anlamında çok etkisiz kaldılar.
İkinci yarıda da istediklerini sahaya yansıtamadı Galatasaray. Alanları iyi daraltıp iyi savunma yapan Fenerbahçe karşısında oyunu kanatlara açamadığı gibi daha önceki maçlarda etkili olduğu ceza sahası dışı şutlarını da gerçekleştiremedi sarı- kırmızılılar ve en önemli silahları olan Icardi’yi de istediği toplarla buluşturamadılar.
Fenerbahçe’nin duran toptan Çağlar Söyüncü ile bulduğu gol sonrasındaki
Kendi sahasında takım halinde iyi savunma yapıp hızlı geçişlerle etkili olan ve bu anlamda kanatları da iyi kullanan Karagümrük karşısında maça iyi başlayamadı Galatasaray. Akılların daha çok haftaya oynanacak Fenerbahçe derbisinde olması ve derbi öncesinde sarı kart sınırında bulunan oyuncu sayısının fazlalığı da Galatasaray’ın verimsiz ve kötü görüntüsünde etkili oldu.
Hücumda sonlandırılamayan ataklar nedeniyle çok fazla geriye koşmak zorunda kalan sarı- kırmızılı futbolcular, Torreira’nın kaptırdığı bir top sonrası yapılan hızlı geçişte, Markao ile birlikte kendilerini çok uğraştıran diğer bir isim olan Mendes’in ayağından yedikleri golle yenik duruma düştüler.
Sarı- kırmızılıların ilk yarının sonlarına doğru üzerlerindeki ölü toprağını atmaları, rakip kalede daha etkili olmalarını sağladı. Galatasaray’ın maç boyunca en etkili iki oyuncusundan Mertens’in asistinde Barış Alper Yılmaz’ın attığı kafa golü, ilk devrenin uzatma dakikalarında skoru dengeye getirdi.
İkinci yarıya da iyi başlayamayan sarı-
En baştan belirtmem gerekir ki bu başlık, Galatasaray’ın Sivasspor karşısında aldığı 6-1'lik farklı galibiyete istinaden sadece skor için seçilmedi. Galatasaray her açıdan çok farklı. Konsantrasyon, oyun, kalite, taktik, ...
Esasen Sivasspor maçı da bu durumun en son örneği oldu. Takım halinde kendi sahasında kapanıp hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan Sivasspor, on dakika dayanabildi ev sahibi Galatasaray karşısında.
1-0'dan sonra oyunu ve tempoyu kontrol etmeyi sürdüren sarı- kırmızılılar, 2-0'ın verdiği iğreti rahatlıkla girdiler soyunma odasına.
İlk yarının sonunda bulduğu pozisyonla Galatasaray’a adeta uyarı veren Sivasspor, yaptığı değişikliklerle daha iyi başladığı ikinci yarının başlarında golü bulup umutlandı. Ancak burada farkını bir kez daha ortaya koydu sarı- kırmızılılar. Paniklemeden, soğukkanlı bir biçimde oyunlarını oynamaya devam ettiler, ağırlıklarını sahaya yansıttılar ve tabii kalitelerini konuşturdular. Nitekim Sivasspor’un bu golünden sonra golleri adeta seriye bağladı Galatasaray ve 6-1 gibi farklı bir skorla sahadan ayrılmayı bildi.
Değinilecek o kadar
Ve Göztepe yeniden Süper Lig’de... İzmir’in ve Türk futbolunun efsane kulübü Göztepe, iki yıl aradan sonra Süper Lig’e geri döndü.
Stanimir Stoilov’un gelişiyle birlikte çehre değiştirip şampiyonluk potasına giren Göz Göz’ün, Süper Lig biletini alabileceği kritik karşılaşmada rakibi güçlü Gençlerbirliği’ydi. Son altı maçında yenilgi yüzü görmeyen rakibi karşısında özellikle ilk yarıda çok etkili bir oyun sergiledi Göztepe. Sarı- kırmızılılar, karşı kalede kurdukları baskı sonucunda gole dönüşebilecek pozisyonlar bulsalar da bunları gole çeviremediler. Bunun en büyük nedeni de son vuruşlardaki hatalardı. Bu son vuruş ve son tercihlerdeki hatalar da büyük oranda maçın heyecanı ve bu heyecanın neden olduğu acelecilikten kaynaklanıyordu.
İkinci yarıda oyunu daha önde kabul etti Gençlerbirliği. Bu nedenle ilk yarıya göre daha çift taraflı bir futbol izledik ikinci devrede. Ama yine de oyun üstünlüğü tartışmasız bir şekilde
Henüz 28. saniyede Kerem Demirbay’ın kaptırdığı top sonucu gelişen Adana Demirspor atağında Muslera’nın kurtardığı Mendoza'nın gollük şutu, Galatasaray’ın nasıl zor bir deplasmanda olduğunun açık bir göstergesiydi.
Gerçekten de özellikle ilk yarıda çok zorlandı sarı- kırmızılılar. Cim Bom, Köhn ve Barış Alper Yılmaz’ın olduğu sol kanattan etkili hücumlar gerçekleştirse de bunları gole çeviremedi. Kaan Ayhan ve Hakim Ziyech’in bulunduğu sağ kanat ise ofansta da defansta da çok etkili olamadı.
Adana Demirspor’da ise Balotelli, takımının hücuma çıkışlarında orta sahada top dağıtma görevine soyunmuştu ve bunu da çok iyi yaptı İtalyan futbolcu. Fiziksel olarak Torreira’ya büyük bir üstünlük kuran Balotelli, attığı tek toplarla takımının etkili hücumlar gerçekleştirmesini sağladı.
Okan Buruk bu durum karşısında, fiziksel olarak Balotelli’ye rakip olabilecek Abdülkerim Bardakcı’yı orta sahada İtalyan futbolcuya ilk müdahaleyi yapmakla görevlendirdi. Bu birebir markaj kimi zaman